Müslüman dini hayatını, kalbini ve ruhunu işin içine katmadan tanzim edemez. Ruhun diri, kalbin eğitilmiş olması, gönlün davranışlara rehberlik etmesi yapılanların boş, kuru ve sadece şekilden ibaret olmasını önleyen, işin özünü, imanın sahih, amelin salih olmasını sağlayan en önemli unsurdur.
Üstad Hasan el-Benna, “Ey kardeşim! Bil ki, kalpler ancak Allah'ın elindedir. Kalbine hayat vermesi, gönlünü imanla ferahlatması, hayatını imanla düzenlemesi ve bir nimet olarak sana tatlı bir iman serinliği vermesi için her an ona yönel” tavsiyeleri ile, bir Müslüman’ın İslam’ı yaşarken kalbi hayatının önemine, ruhun canlılığına, tüm duygu, niyet ve düşüncelerle Allah’a yönelmenin gerekliliğine, kalbi hayat olmadan yaşanılanların şekilden öte geçemeyeceğinin bilinmesine dikkatlerimizi çeker.
Günümüzde Müslümanlar olarak kuru bir dindarlık hastalığına yakalandık. Ruhsuz, tatsız, kalbin eşlik etmediği bir ibadet hayatı, ahlaktan, adaletten ve merhametten yoksun bir Müslümanlık anlayışı aldı başını gidiyor. Edebi açık olanı kapalı başı dindar etmiyor. Gözüne ve gönlüne hakim olamayanı sakalı mü’min yapmıyor.
Birçoğumuz yola niye çıktığımızın ve nereye doğru koştuğumuzun farkında değiliz. Bilinçsiz bir koşuşturma bütün zamanımızı dolduruyor. Adeta ahir zaman fırtınasına yakalandık, savrulup gidiyoruz. Bunca hengâmenin içerisinde en son ne zaman bir namazı ihlâsla kıldığımızı, ne zaman Kur'an okurken etkilendiğimizi, en son ne zaman gözyaşlarımızın duamıza eşlik ettiğini, ne zaman bir toplantıdan veya İslami bir faaliyetten gönül huzuru ile ayrıldığımızı hatırlayamaz olduk.
Durup biraz soluklanmaya ihtiyacımız var! Çünkü o kadar hızlı koşuyoruz ki, ruhumuz bize yetişemiyor. Ruh ihmal edildiği için, konuşan kalbiyle değil diliyle konuşuyor, dinleyen kalbiyle değil kulağıyla dinliyor, o zaman da hikmet, temsil ve tesir kayboluyor. Seyyid M.Sâki Hz.nin ifadeleri ile; “Ahir zaman dostlukları balon gibi olmuş. Üfürüldükçe şişiyor ama hiç doğruluğa tahammülü yok. İğne ucu kadar dokunsan hemen patlıyor.”
Eğer ruh ihmal edilirse yürekler boş kalır. Miting meydanları, toplantı salonları dolar ama camiler, mescitler ve sabah namazları boş kalır. Koltuklar kazanılır, makamlar kazanılır, seçimler kazanılır ama kalpler ve gönüller kaybedilir. Cüzdanlar dolar, kasalar dolar, banka hesapları dolar ama yürekler boşalır. Namaz kötülüklerden alıkoymaz, tesettür örtmez, ilim istikamet vermez, nasihat tesir etmez, helal tercih edilmez, ölüm bile artık ibret olmaz hale gelir.
Bu yol çıkmaz sokaktır. Zaman, biraz soluklanıp, içe yönelip, kendimize vakit ayırıp Rabbimizin çağrısına kulak verme zamanıdır: “İman edenlerin, Allah'ın zikri ile, inen haktan dolayı kalplerinin saygı ve korku ile ürpermesinin (etkilenmesinin) zamanı gelmedi mi?” (Hadid, 57/16) ayeti ile soruyor Cenab-ı Hak. Kaçış nereye?
İslami faaliyet yapma derdi ile koşuştururken yaptığı faaliyetlerden kendisi bile etkilenmeyen, her gün tekrar ettiği sloganlara kendisi bile uymayan Müslüman artık ruhuna dönmelidir. Yıllardır namaz kıldığı halde bir türlü huşuyu yakalayamayan, Kur’an okuduğu halde etkilenmeyen, Allah’ı zikrettiği halde dili ile kalbini bir araya getiremeyen Müslüman artık biraz da kalbine yönelmelidir. İslami bir mücadele verdiği halde kendi eşine ve çocuklarına bile güzel bir örnek olamayan, İslam’ı hâkim kılma kaygısı taşıdığı halde kendi ruhunda, hayatında, evinde ve ailesinde bile İslam gündem dışı olan Müslüman işe önce kendisinden ve evinden başlamalıdır.
“Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara, önce gözündeki perdeyi arala” ifadesi laf olsun diye söylenmemiş. Göründüğü gibi olamamak zamanın en büyük hastalıklarından biri. İnançsız dindarlar, zengin yoksullar, acımasız hayırseverler hep ruhsuzluğun eseri. Ressam güzel söylemiş; “Artık karakalem resim yapmayı seviyorum. Çünkü kimin ne renk olduğunu çözemedim.”
İbadetleri âdet olmaktan çıkarıp duygu yüklü bir arınma ve ıslah edici bir manevi eyleme dönüştürme becerisini gösterebilmemiz gerekiyor. Gönlüne boyun eğdirebilmeli, kalbine itaat ettirebilmeli, İslam’ı yaşarken imanın tadına vardığını hissedebilmeli ve hissettirebilmeli Müslüman. Kalbin ve gönlün eşlik ettiği iman sağlam kale gibi olur. Fırtınalar ne kadar sert eserse essin, kayadan götürebileceği sadece tozdur.
Eyvallah ustadım..
Allah razı olsun. Yazılarınız güzel...
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Konu ve yazı güzeldi. Cumamız bizlere hayırlar getirsin. Aşure gününüz mübarek olsun
Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Allah Hüseyin'i seveni sever. Hüseyin "esbat"tan biridir." (bk. Tirmizî, Menakıb, 31; Mecmau’z-Zevaid, 9/181) Hz. Hüseyin böyle bir cuma günü ok yağmuru altında son namazını kıldıktan sonra şehadete yürüdü. Allah sefaatlerine nail eylesin. Mazlumların katillerinin azabını bol eylesin. Cuma vesilesiyle bizlere iman ahlak istikameti nasip eylesin.
Ey günahları bağışlayan yüce Rabbim; Bizleri bağışla ferahlık, afiyet ve hayır kapılarını aç ,bizleri doğru yola ilet çıkış yolunu göster. Hayırlı Cumalar dilerim. ALİ ÖĞÜTEN MV.
Allah razı olsun doğru ve güzel tespitler. İslamı sözde değil özde yaşayan örnek ve rehber insanlar azalsada her dönemde var elhamdülillah. Alimler peygamberlerin varisleridir buyurmuş, peygamberimiz s.a.v. ( alim =İlmi ile amel eden) Bize gerekli olan Kuranı kerimde tövbe suresi 119. da emredildiği üzere ( sıddıklarla , sadıklarla beraber olunuz onları rehber edininiz) sadık , Sıddık bir rehber bulmak ve ona tabi olup nefsimizi eğitmeye çalışıp ahlakımıza güzellestirmektir. Yoksa namaz kötülüklerden alıkoyar sözü haşa doğru değilmi diye düşünürüz. İslamı şekil olarak uygular ruh olarak uygulayamayız. Nefsimizi bilmeden Rabbimizi bilemeyiz. Yani sözün özü bir kamil mürsid bulup ona tabi olup ve en önemlisi verilen reçeteyi uygulayıp güzel ahlak sahibi olmayı sağlamaya çalışmaktır. Zahiri tedavi de batini tedavide ehil hekimler vesilesi ile olur. Hekimin dediklerini uygulamak şarttır. Allah bize ve tüm müslümanlara isözde değil özde İslamı yaşamayı nasib etsin.
Allah razı olsun Hocam
Hayırlı cumalar Allah'a emanet olun.
Teşekkürler Mustafa bey kardeşim, inşaallah mübarek Muharrem 10 aşure günü ve ayı hurmetine kendimize geliriz ,cumanız mübarek olsun selamlar sevgiler AEO
Amin Allah razı olsun bir mukabele sizede hayırlı cumalar
Güzel bir yazı kaleme almışsın Mustafa hocam, şöyle hem gerilere,hem de bugünlere baktığımda aahh o eski günler demek geliyor ,bu günler sadece dünya için gibi yaşamayı ,yaşamaksa ...varsa yoksa siyaset,varsa yoksa makam,varsa yoksa göstermelik dini söylemler,varsa yoksa dünya telaşı,köşe kapmaca,faizmiş,nas mış,hakmış,hukukmuş bizdense herşey mübah anlayışı.. arkasında namaza durduğumuz hoca efendi kur'an mealini değil, yukarının verdigi meali anlatmak zorunda kalırsa cemaat ne yapsın.. siyaset hiç bu kadar toplumu derinden etkilememişti.siyasiler dinimizden elini cekmedikce,bizlere din konusunda rehber olan hocalarımız siyaset değil yalnız allahın kelamı Kur'ana bağlı kalmadıkça daha çook siz bu tür yazılar yazar,bizlerde arayışlara devam eder dururuz..
ALLAH RAZI OLSUN HAYIRLI CUMALAR HOCAM
Yüreğinize sağlık öğretmenim. Gözümüzdeki perdenin kalkması dileği ile cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun
Mutluluk yakanıza yapışsın, huzur ayağınıza dolaşsın, sevinç ellerinize bulaşsın, güzellikler kirpiklerinizi ıslatsın inşallah. Cumanız mübarek olsun.Sadık Özcan Sincan Eğtim ve Araştırma Hastanesi İmamı
Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz. Tekasür-8 "Cumanın Hayrı ve Bereketli Üzerimize Olsun"
Hocam Cumanız mübarek olsun Hayırlı,Huzurlu Sağlıklı ve bereketli günleriniz olsun inşallah
Cuma nın hayrı ve bereketi üzerinize olsun inşallah. Hz. Allah darda olanlara genişlik, zorda kalanlara kolaylık, hasta olanlara şifa versin.Hayırlı Cumalar ...Selam ve dua ile..
Allah razı olsun, hocam
Amin bilmukabele allah razı olsun hayırlı cumalar allah'a emanet olun
elinize yüreğinize sağlık. harika bir tesbit. gerçekten çok sert esiyor.
Edebi açık olanı kapalı başı dindar etmiyor. Gözüne ve gönlüne hakim olamayanı sakalı mü’min yapmıyor. Günümüzün en büyük sıkıntıları
Müslüman. Kalbin ve gönlün eşlik ettiği iman sağlam kale gibi olur. Fırtınalar ne kadar sert eserse essin, kayadan götürebileceği sadece tozdur.
*
*Ahmet BOZKAN* Yazilan sözler tasavvur değil , tasdiktir : teslim değil , imandır: marifet değil , şehadettir, şuhuddur: taklid değil , tahkikdir: iltizam değil , iz'andır: tasavvuf değil hakikattır : dava değil , dava içinde ,bürhandır...(sikke-i tasdik-i gaybi
*
İslami bir mücadele verdiği halde kendi eşine ve çocuklarına bile güzel bir örnek olamayan, İslam’ı hâkim kılma kaygısı taşıdığı halde kendi ruhunda, hayatında, evinde ve ailesinde bile İslam gündem dışı olan Müslüman işe önce kendisinden ve evinden başlamalıdır. SÖZÜ ÇOK DOĞRU
Allah cümlemizi ahir zamanda, cennetini kazanabilen kullarından eylesin. Amin
Allah yardımcımız olsun. Zor günlere kaldık
Ahir zamanın alametleri bunlar. Ne namaz kılanın, ne sakal bırakanın, ne başını örtenin görüntüsüne aldanmamak gerekiyor. İnsan insanları tanıdıkça insanlığından utanıyor.
Hocam ne güzel yazı bu. Allah sizden razı olsun.