“Şüphesiz Allah’ın Resulünde sizler için güzel örnek vardır…” (Ahzab Suresi; 33/21)
Müslümanlar için Rehber Kur’an’ı Kerim, örnek ise Hz. Peygamberdir. Kur’an bizi O’na yönlendirir. İnsana en güzel örnek olarak yine bir insan gösterilmiştir. O halde Allah’ı ciddiye alanların ilk yapacağı iş, Peygambere tabi olmaktır.
Nasıl ki Hz. Peygamber bizi Kur’an-ı Kerim’e yönlendiriyor ise Kur’an Kerim’de bizi O’na (s.a.v.) yönlendirir.
“De ki; şayet Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin…” (Ali İmran; 3/31)
İnancımız O’nu sevmeyi gerektirir. Görevimiz O’na tabi olmak, Ahlâkımız O’nu temsil etmektir.
Nasıl Müslüman olunur? Nasıl Müslüman kalınır? Nasıl Müslüman ölünür? Tüm bu soruların cevabı Hz. Muhammed’in örnekliğinde saklıdır. Hayatın inşasında mimar, Sorunların çözümünde başvurulacak merci, yaşamın modeli, hayatın idolü O olursa hayat anlamını bulur.
O’nun sünneti hayatımıza oturmamışsa, örnekliğinden bahsetmenin hiçbir karşılığı yok demektir. İnanç dünyamızda Resulullah (s.a.v.) bulunsun ama hayatımızı başkalarına göre belirleyelim şeklinde yaşamak, sadece O’nun öğütlerini dinlemek, örnekliğine ve önderliğine yoğunlaşmamak İslami kimlik bunalımı ve erezyonunun en büyük nedenidir.
O’nun örnekliğini görmezlikten gelmek kişi ve toplumları çürümeye ve çözülmeye götüren en kestirme yoldur. Zaman aşımına uğradığını düşünmek zavallılıktır. Günümüzde kimileri için O (s.a.v.), devrinde yaşamış, gelmiş ve geçmiş bir insandır. Tarihe mal olmuş ve tarihte kalmıştır. Buradan varılmak istenen, şimdi onun yaşadığı şekilde bir yaşam mümkün değil saçmalığı ile bu muhteşem örneği hayattan dışlamak insanoğlunun en hazin ve en büyük kaybı olarak bütün savrulmaların başlangıcı olur.
Ahlaki buhranların baskın olduğu bu günlerde, Çağın puslu, sisli ve gürültülü keşmekeşi içinde artık O’nun nurlu yolunu seçebilmek en büyük ihtiyaç olmuştur. Aldatıcı arzulardan, bağlayıcı tutkulardan, baştan çıkarıcı tutumlardan özgürleşip en güzel örneklikte buluşmaktan başka bir çıkış yolu yoktur.
Şayet içinde bulunduğumuz buhranlı çağ, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) gönderildiği zamana benziyorsa, bu modern cahiliyeden nasıl bir saadet asrı, nasıl bir Kur’an nesli çıkar? Müslümanlar olarak önce kendimizden başlayarak buna kafa yormak ve yoğunlaşmak zorundayız. Bunu da ancak O’nun şahsiyet çizgilerini heceleyerek, O’nun eşsiz örnekliğinden değişmez değerleri ve doğruları önce yüreğimize işleyerek sonra da yürürlüğe koyarak başarabiliriz. Çünkü O’nu örnek alan kişi ve toplumların iliklerine ve damarlarına kadar Kur’an-ı Kerim nüfuz eder, vahiy oraya hâkim olur. Vahyin hâkim olduğu yerde açılamayan hiçbir kapı, aşılamayan hiçbir sorun olmaz.
Peygamber Aleyhisselam, insanlara dini tebliğ ettiği süreçte, bir tane müşrik bile gelip de Peygambere “Sen ayetlerle birtakım işler istiyorsun ama kendin şu işleri yapıyorsun” diyememiştir. Müslümanlar olarak Peygamberimizin nasıl bir örneklik sergilediğini buradan da kendimize rehber olarak anlayabiliriz. O, bütün insanlık için en güzel örnek ve rehberdir.
İnsanlığımızdaki açık, açmaz ve arazlar ancak onun örnekliği ve önderliği ile aşılabilir. Biz Müslümanlar olarak O muhteşem örnekliğe sadece uyan da değil, bunu yayması gerekenleriz. Bilelim ki, O’nun bizim övgümüze ihtiyacı yok, fakat her zamankinden daha çok biz O’nun tevhid, onur, erdem, özgürlük, ve adalet içeren örnekliğine muhtacız. Şimdi o güzel örnekliği güncelleyecek gündeyiz. Peygamber Efendimiz, Kur'an'ın nasıl yaşanacağının canlı göstergesidir.
İfrat ve tefritten kurtulmanın yolu sünnete uymaktan geçer. Sünnetin farklılığından kaynaklanan uygulamalar, ayrımcılık olarak algılanmamalıdır. Onlar kolaylık ve kolaylaştırmak içindir.
Müslümanlar olarak kendi görüş ve düşüncelerimizin, uygulamalarımızın doğruluk ve yanlışlığını Kitap ve sünnet ölçüsüne göre yeniden çek etmemize çok ihtiyacımız var.
Sünnetten anladığımız yalnızca dış görünüm olmamalıdır. Sadece kılık kıyafet, saç sakal ile sünnete uyulduğu iddiasında bulunmak yeterli değildir. Kalbin amelleri olan sevgi, buğz, tevazu, hilm, havf, reca, iffet, merhamet, adalet, cömertlik, hakkaniyet vb. konular ve bunların hayata yansıması peygamberin rehberliği açısından çok önemli ve daha önceliklidir.
Birtakım konuları konuşurken ilgili ilgisiz âyet ve hadis okumayı Kur'ân ve sünnete bağlılık saymak da sıkıntıdan hâlî değildir. Kur'ân ve sünnetin mahiyetini kavramadan, yoluna girmeden, ahkâmına uymadan, hayatı onların ışığında tanzim etmeden, dilin âyet ve hadis okumasının bir faydası yoktur. Hal ile sünnete uymak, söz ile konuşmaktan daha etkili, isabetli ve daha doğru olandır.
Şekil değil ruh önemli,icraat önemli düşüncesini tekrar hatırlattığınız sağolası üstadım..
Rabbim hepimizi peygamber efendimizin şefaatine nail eylesin.
Bu mübarek günde Rabbını seven ve Peygamberimiz (sav)’e tabi olanlardan olabilmemiz dua ve temennileri ile Mübarek Cuma’nın feyiz ve bereketi cümlemizin üzerine olsun inşallah.
"Dünya ve ahretimizi ma’mur eyle , Bizleri sağlık ve âfiyette dâim eyle! ALLAH"ım. Günlerimizinin hayırlı ve bereketli olması niyazı ile hayırlı cumalar…
Kelamına ve kalemine Rabbim kuvvet versin Mevlam ahir ve akıbetimizi hayr eylesin
Eyvallah hocam
Hocam harikasınız. Yazılarınız çok güzel. Doğum gününüzü ve cumanızı da kutlarım
Hocam bu güzel yazılarınızı kitap haline getirin. Doğum gününüz de kutlu olsun
Çok veciz bir yazı. Teşekkür ederiz
Sünnete uymayı nasip etsin Rabbim
Kalemine sağlık hocam. Çok anlamlı bir yazı olmuş
Allah razı olsun değerli hocam. Duygularımıza tercüman olmuşsunuz. Yüreğinize kaleminize Rabbim hepimizi peygamber efendimizin şefaatine nail eylesin.
Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. Ahzâb, 33/21 Cumanın hayrı ve bereketi üzerinize olsun.Amin
Maşallah hocam amin
Amin Hocam inşallah
Hocam çok güzel anlatmışsınız
Cuma hutbesinde okunacak kadar güzel bir yazı
Kutlu doğum haftasının çok güzel bir yazısı olmuş. İlminize sağlık.