Bencilliğin ve egoizmin hayatımızı etkisi altına aldığı bir çağda yaşıyoruz. Bu çağa enaniyet çağı denilmesi yanlış bir ifade olmaz sanırım. Bunun sebebi, bireyselleşmenin getirdiği egoizmin tavan yapması ve kişisel menfaatlerin sınır tanımaz halde kutsallaştırılmasıdır.
Geleneksel Hristiyanlıktaki “insan doğuştan günahkardır ve kötüdür” anlayışına tepki olarak doğan Hümanist felsefede; “insan doğuştan kusursuzdur ve iyidir” anlayışı ile oluşan Hümanizm şu anda dünyada çok yaygın bir görüş halini almıştır. Her ne kadar Batı’nın görünen dini Hristiyanlık olsa da felsefi dini hümanizmdir.
Hümanizm’de insan kendini evrenin merkezi kabul eder ve diğer canlıları, hayvanları, eşyayı küçük ve değersiz görür. Dolayısıyla hümanizm insanı kutsallaştırır. Bu anlayış sahipleri kendilerini ayrıcalıklı, kendi menfaati için başkalarına zarar verebilmeyi doğal hak ve normal bir davranış olarak kabul ederler. Kendi hakkını yücelten, hakkım diye düşündüklerini elde etmek için bütün yolları meşru gören bu anlayış insanı bencilliğe götürmüş, sömürülerin ve savaşların temel nedeni olmuştur.
Eşyayı ve diğer canlıları küçümseyen Hümanist/enaniyet sahipleri zaman içinde diğer insanları da değersiz ve sömürü malzemesi olarak görmeye başlamıştır. Hümanist insan bencildir, kibirlidir, büyüklük hastalığı ile başı beladadır. Bu anlayışın yalnızlaştırıcı özelliğinden dolayı en büyük zararı sahibine olmuştur. Yalnızlaşan insan depresyondan kurtulamaz ve hiç mutlu olamaz. Hümanist kendi çıkarı için yalanı, şiddeti, aldatmayı ve diğer pek çok olumsuz davranışı normal ve kendine hak olarak görür. Menfaati gerektiriyorsa ülkeleri işgal eder, insanları öldürür, kaynaklara konar. Bencillik bir bakıma bütün kötülüklerin dokusuna işlemiş bir virüs gibidir.
Günümüzde çok yaygın olan Kişisel Gelişim Teknikleri, “NLP” insanı ben merkezci bir bakış açısına yönlendirdiğinden bencilleştiricidir. “Sen en iyi insansın, her şeye layıksın” felsefesinin hâkim olduğu bu düşüncede insan “ben neymişim” duygusuyla kendini özel, önemli ve üstün görmeye başlar. Kendisinin birçok olumsuz yönlerini, yalanlarını, açgözlülüğünü, kıskançlığını göremez. Halbuki İnsan olumlu ve olumsuz duyguların karışımından oluşan bir varlıktır. Olumsuz duyguları yok sayarsanız onları disipline etmeyi gündeminize alamazsınız. Ve bu duygular başka şekillerde insanın davranışlarını etkisi altına alır. Bencil insandaki zihinsel körlük ona kendi hatalarını göstermez.
İnsanı kutsallaştıran anlayışta empati, tevazu, diğergamlık, hakkaniyet gibi duygu ve fikirlere yer yoktur. Bu erdemlerin yaşanmadığı ve nesillere aktarılamadığı toplumlarda bencil davranışların önü alınamaz. Bugün maalesef Müslümanlar arasında da hızla yayılan bireyselleşmeye bağlı menfaatçi görüş eğitimden insan ilişkilerine, iş hayatından aile yapısına kadar tüm alanlara sirayet etmiştir. Bizi örnek alanlar İslam’ın ön gördüğü erdemleri göremeyince kafa karışıklığı yaşamaktadır. Erdemler davranışlarla, yani modelleme ile intikal eder. Çocuğa on saat dürüstlük dersi vermekle başaramadığınız dürüstlüğü bir örnek sunarak öğretebilirsiniz. Tevazu öğretimi de böyledir. Karşımıza alıp değiştirerek değil, yanımıza alıp yönlendirerek öğrenilebilir. Çocuğa insan ilişkilerinde alçak gönüllü olmayı, başkalarının hakkına saygı duymayı öğretmek İslami ve insani sorumluluklarımızın başında gelir. Tevazuyu ve empatiyi öğretmek için sadece kendi çıkarını ve ihtiyacını değil, başkasının da çıkarını ve ihtiyacını düşünerek hareket etmesi gerektiği, İslam’ın “Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma” “Müslüman, elinden ve dilinden diğer insanların emniyette olduğu insandır” düsturunu mutlaka kavratmak gerekir. Mesela arkadaşına hile yapan bir çocuğa “aferin açıkgöz oğlum” dersek; ona hem hileyi öğretmiş, hem de arkadaşı veya kardeşi ile arasına düşmanlık tohumları atmış oluruz. Böyle bir durumda ona “Burada senin niyetin arkadaşına zarar vermek değildi ama bu yaptığın arkadaşına zarar veriyor. Eğer o arkadaşın bu hareketi sana yapsaydı sen ne hissederdin? Bu davranış sana karşı yapılmış olsa nasıl algılardın?” dediğimiz zaman çocuğa tevazuyu, empatiyi, duygusal okuryazarlığı öğretmiş oluruz. Zaten empati demek, duygusal okuryazarlık demektir. Karşı tarafı okuyabilmek demektir. Ama duygusal okuryazarlığın ilk ayağı kendi duygularını okuyup yazabilmektir. Kendi duygularını okuyup yazamayan bir insan, başkasının duygularını okuyup yazamaz.
Günümüzde enaniyetin getirdiği kötü sonuçların yaşanarak görüldüğü, iyiliğin iyi sonuçlarının değerinin anlaşıldığı ve özlendiği bir süreci yaşıyoruz. Bu süreçte her zaman olması gerektiği dibi dindar insanlar, dininin bütün gereklerini yerine getirmek ve özünde kibir ve enaniyet olmayan ahlaklılık ve iyilik duyguları ile bezenmiş bir yaşantının sahibi olmak zorundadırlar. Aksi halde sürecin yüklediği misyonun vebalinin altından kalkılamaz. Dinin ahlak yönünün hayata yansımasına çok ihtiyaç var. O zaman şekil de ona uyum sağlayacaktır.
Ayet’in hükmü açıktır;“O halde gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının, emirlerini dinleyip itaat edin ve kendi iyiliğinize olmak üzere mallarınızı Allah yolunda harcayın. Kim nefsinin hırs ve cimriliğinden korunabilirse, işte gerçekten kurtuluşa erecek olanlar onlardır.” (Tegabün-16)
Gençleri bir yana bırakalım günümüzün ihtiyarları bile bencilleşti..Babaannelerimiz,ninelerimiz ''Çocuklarımız,torunlarımız''derdi;şimdikiler ''Yaşamak benim de hakkım,ben hiç gün yüzü görmeyecek miyim?''havasındalar. ''Altta kalanın canı çıksın'' modunda bir toplum olduk.Allah sonumuzu hayreylesin..
Yalnızlaşan insan depresyondan kurtulamaz ve hiç mutlu olamaz. kaleminize sağlık hocam
Yine harika bir yazı yüreğinize sağlık hocam.Hayirli cumalar saygilar
SELAMUNALEYKÜM HAYIRLI CUMALAR ABİ ÇOK DOĞRU
Tebrikler Mustafa hocam Konu güzel Anlatım güzel
Hocam ağzına sağlık
Allah razı olsun hocam. Hayırlı cumalar dilerim.
Affedilenlerden olmak niyazi ile , cumanin feyzi ve bereketi uzerimize olsun. AMİİİNNN
Allah razı olsun hayırlı cumalar abi
AMİN. ALLAH RAZI OLSUN. CÜMLEMİZİN CUMASI MÜBAREK OLUR İNŞALLAH.
Kaleminize sağlık öğretmenim. Cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun inşallah
Hayatta en güzel şey kimine göre mutluluk, kimine göre sevgidir. Hastaya sorsan sağlık, yalnıza sorsan yoldaş der. Ama hatırlanmak herkesi mutlu eder. Kalbimiz imanla, gönlümüz İslamla, dilimiz Kur'anla, kulağımız ezanla, gözümüz nurla dolsun **CUMA'MIZ MÜBAREK OLSUN*
Allah nefsini terbiye edenlere hakiki talebe olmayı ve bizlerede nefslerimizi terbiye edebilmeyi nasib etsin.
Amin bilmukabele allah razı olsun hayırlı cumalar allah'a emanet olun
Aksi halde sürecin yüklediği misyonun vebalinin altından kalkılamaz. Dinin ahlak yönünün hayata yansımasına çok ihtiyaç var. O zaman şekil de ona uyum sağlayacaktır.
Her yeni gün Allah'ın bize bahşettiği bir cennet teklifidir. Her şey sağlam bir tövbeye bakar. Cumanın hayrı üzerinize olsun abim
Selamünaleyküm hayırlı sabahlar hayırlı işler hayırlı Cumalar diliyorum sevgili hocam
ESSELAMU ALEYKUM. MUHTEREM HOCAM CUMANIN FEYZ VE BEREKETİ CÜMLEMİZİN ÜZERİNE OLSUN İNŞAALLAH. Müstefid oluyoruz
“Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma” “Müslüman, elinden ve dilinden diğer insanların emniyette olduğu insandır” düsturunu mutlaka kavratmak gerekir. toplum olarak en büyük eksiğimiz.
Hocam hayırlı cumalar kalemınıze sağlık
Değerli hocam, gene çok güzel bir konuyu çok güzel bir üslupla mükemmel bilgi ve uyarıcı, eksiklerimizi göz önüne serini bir yazı kaleme almışsınız. Allah razı olsun.