Günümüz insanının zihnini, zamanını meşgul eden dertlerin başında maddiyat endişesi geliyor. Bu endişe insanları idealleri uğruna yaşama erdeminden hızla uzaklaştırıyor. Halbuki kişi gaye ve idealleri uğrunda yaptığı fedakârlık ölçüsünde değer kazanıyor. Bu fedakârlıkları gösteremeyenler yüksek ideallerin yücelttiği insan değil, basit ve sığ bir hayatın sahibi oluyor.
Maddiyat endişesinde insanın ahlakını para değil, ruhundaki para hırsı bozuyor. İnsan, paranın satın alamayacağı değerlere sahip oluncaya kadar sıradanlıktan kurtulamıyor ve hakikat nazarında zengin sayılmıyor.
Çoğu gaflet ehlini; evlâdına mal bırakma, onların rahatını sağlama endişesi ve hırsı, kendi şahsî, kutsî ve uhrevî faaliyetlerinden alıkoyuyor. Nice gafil, ömrünü; vicdanının, ruhunun değil, sadece nefsinin ve ehli iyâlinin isteklerini yerine getirmek için harcıyor. Nice korkak kişi, bu gibi endişelerle hak ve hakikati söyleyemiyor ve dilsiz bir şeytana dönüşüyor, böylece; Hakkın zâyî olmasına (ortadan kalkması), Zulmün şâyî olmasına (yayılmasına) vesile oluyor.
Kişinin inandığı değerler uğruna emeğinden, malından, canından harcadığına ya da vaz geçtiği menfaatine fedakârlık deniyor. Fedakârlık ruhu, ferdin gönlünde iman nurunu ve Hak muhabbetini canlı ve taze tutan bir ateş, bir enerji olarak tanımlanıyor. Fedakârlık ruhu zayıflayınca yapılanlar yeterli, yapılmayanlar gereksiz görülmeye başlanıyor. Keyif ve rahat, lüks ve ihtişam, bencillik ve menfaat ön plana çıkıyor. O zaman da ilâhî yardım zıddı ile tezâhür ediyor. Yani beklenen rahmet musibet yağmuruna dönüşüyor.
Dünyaya sırt çevirdikçe, yani gönlü onun muhabbetinden koruyup kurtardıkça dünya da ahiret de kazanılıyor. Bu şuur kaybedilip insanlar dünyaya yöneldikçe, ahiret perişan edildiği gibi dünya da kaybediliyor. Zira dünya sırt dönenin arkasından gelen, yüzünü dönüp kucaklayanı harcayıp tüketen aldanma ve oyalanma yeri.
Fedakârlık, evvelâ Allah içindir, Resulullah içindir. Fedakârlığı zaruri kılan bir diğer sebep de, mü’minlerin birbirleri ile olan hukukudur:
Fahr-i Kâinat Efendimizin; “Hiçbiriniz kendi nefsi için istediğini, mü’min kardeşi için de istemedikçe kâmil mü’min olamaz.”(Buhârî, Îman, 7) “Mü’min kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir.”(Hâkim, IV) hadisleri gerçek sorumluluğumuzu en veciz şekilde ifade ediyor.
Dünyaya gönderilişte, ilâhî takdir gereği, kimi zengin, kimi fakir. Kimi sağlam, kimi sakat veya hasta. Kimi daha zeki, kimisi daha güçlü, kimisi daha becerikli. Bütün bu farklılıklar üstünlük değil imtihan sebebidir. Kimde hangi nimet çok ise, bilmelidir ki, o nimetten mahrum olanlara karşı sorumludur. Ayrıca mahrumların edecekleri duâlara dünyada da âhirette de muhtaçtır.
Kime Cenâb-ı Hak, bol rızık vermişse, az verdiklerinin mahrumiyet ve muhtaçlıklarından, o zengini sorumlu tutar. Kimi sağlam ve güçlü kılmışsa, hasta ve zayıf kardeşinin mes’ûliyetini onun omuzlarına yükler. Kim bu mes’ûliyetlerini şevkle yerine getirir, kardeşi için fedakârlık gösterirse, ilâhî mükâfatlara nâil olur. Böyle fedakâr insanların istikamet verdiği bir cemiyette, kardeşliğin müstesnâ feyzi ve bereketi hâsıl olur. Böyle bir belde huzur ve saâdet yağmurlarıyla bereketlenir.
Fedakârlığın eksildiği, herkesin kendi nefsini düşündüğü, bencilliğin kol gezdiği, insaniyet kıtlığı yaşanan bir beldede ise, bereketten mahrumiyet yaşanır. Kasvet (iç sıkıntı) ve bürûdet (soğukluk-nefret) hüküm sürer. Terör ve anarşi olur.
Velhâsıl bugün her Müslümanın, Müslüman kardeşi için her türlü fedakârlığı yapma zamanıdır.
Rabbimiz, Müslümanlara senede iki bayram lütfetmiştir. İki bayram da birer hakikatin beyanıdır.
Ramazan Bayramı, takvâ ile yaşanan bir ayın sonunda ikram edilerek, bizlere takvâ ile, güzel bir kulluk ile tamama erdirilen ömrün, bayram gibi bir ölüm ile neticeleneceğinin müjdesini vermektedir.
Kurban Bayramı da, bütün çağrışımları ile Allah için yapılan fedakârlıkların, candan ve maldan geçişlerin, Hakk’a yaklaşma, O’nun hususî ikram ve rızâsına erişme bayramı olacağını bildirir.
Unutulmamalıdır ki; salât ve kurbanımız kadar, yani kulluk ve fedakârlıklarımız kadar; Havz-ı Kevser’den istifade edebiliriz. Fedakârlığımız ne kadar ise, muhabbetimiz de o ölçüde olur. Muhabbetin alâmet ve nişanı olan fedakârlıklarını mahşer meydanına götüremeyenler; Cenâb-ı Hak muhafaza buyursun, o havzın başından kovulan, uzaklaştırılan bedbahtlardan olmak tehdidiyle karşı karşıyadır. Peygamberimiz s.a.v buyurur; "Kıyamet gününde havzın başında sizden yanıma gelecekleri bekleyeceğim. Ancak bazı kimseler bana gelmekten alıkonulacaklar. Ben; 'Ey Rabbim! Bunlar bendendir, benim ümmetimdendir.' diyeceğim. (O zaman melekler tarafından) 'Onların senden sonra neler yaptıklarını, biliyor musun? Vallahi onlar gerisin geriye (eski küfürlerine) döndüler.' denilecektir." (Buharî, Rikak, 53).
Rabbimiz; gönüllerimizi dünya muhabbeti ve menfaatperestlikten temizleyip, muhabbetullah ile tezyin eylemeyi, böylece “Kalb-i Selîm”e ermeyi cümlemize nasip eylesin.
Amiiin Amiiin Ya Muın.Rabbim razı olsun kıymetli abim
Rabbim gayretlerinizi daim etsin değerli hocam...
Mükemmel bir yazı Hocam. Rabb'ime emanet olun.
Allah razı olsun Hocam
Nereye gittiğini/gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin önemi yoktur. (Özlü sözler) Doğruya hayırlıya giden yolu seçebilmemize vesile olması duasıyla Cumamız hayırlara vesile olsun İnşallah.
Allah’ın Selamı Rahmeti, Bereketi üzerimize olsun! Günümüz aydın Cumamız Mübarek Olsun! Hayırlı Cumalar
Allah razı olsun hocam. Cumamız mübarek olsun. Hayırlara vesile olsun inşaallah.
Allah’ım! Senden bugünün ve yarının, hakkımda bildiğim ve bilmediğim ne kadar hayır varsa hepsinden isterim. Senden cenneti ve cennete yaklaştıracak söz ve amelleri isterim. (Amin) Hayırlı Cumalar.
Amiin. Allah razı olsun hocam.
Sayın Hocam, kaleminize yüreğinize sağlık. Hayırlı cumalar
AMİN. ALLAH RAZI OLSUN. CÜMLEMİZİN CUMASI MÜBAREK OLUR İNŞALLAH.
Allah razı olsun hayırlı cumalar abi
Hayırlı cumalar abi çok güzel bir yazı ellerine sağlık
Âmin Ya RABBELALEMİN, Dünya bir imtihan alanıdır. Dünya malı da bir imtihan vesilesidir. İslâm ümmetinin bu dünyadaki imtihan vesilesi maldır. Bu konuda her müslümanın özel bir dikkat göstermesi gerekir. Muhakeme yeteneğinizi, maddi-manevi vücud sağlığınızı RABBİMİZ muhafaza etsin. Bu tip sadakalarınızı çoğalsın... Muhterem Hocam. Hayr'lı Cum'a Gününde amelkerimiz bereketli olsun.
Kaleminize yüreğinize sağlık öğretmenim. Cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun inşallah
Amin Allah razı olsun hocam.
"Allah’ım! Şüphesiz biz nefsimize çok zulmettik, günahları bağışlayacak olan yalnız Sensin. Öyleyse katından bir af ile bizi bağışla. Bizlere merhamet et, çünkü bağışlaması ve rahmeti çok olan sadece Sensin" Amin. Cumanız mübarek dualarınız makbul olsun
O zengin insan sayısı arttıkça toplumsal huzur artar.
Sayın Hocam tam da günümüz insanları uyaran bir yazı olmuş yüreğine sağlık selamlar
Sağol hocam hayırlı cumalar
RABBİM HAYRINI ÇOĞALTSIN...İKİ CİHANIN MAMUR OLSUN, YARINKİ VE GELECEK BÜTÜN CUMALARIN HAYRI VE BEREKETİ ÜZERİNE OLSUN... AMİİİİİİİİİİİİİİİİİN..
Bu güzel yazılarınızı kitaba dönüştürme zamanı daha gelmedi mi Hocam. Selamlar
Amin amin amin
Çok güzel bir yazı. Gönlünüze, ilminize kuvvet.
uyarıcı, eğitici, düşündürücü yazınız için sizlere teşekkür ederiz. Kaleminize sağlık
Kıymetli hocam, gene mükemmel bir konu, mükemmel bir anlatım ve mükemmel bir anlam taşıyor yazınız. Allah sizden razı olsun.