İnsanı yaratan Rabbimiz onu tanımlarken; ''Hani Rabbin meleklere: 'Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.' demişti. Onlar da: 'Biz seni övüp, yüceltir ve(sürekli) takdis edip dururken, orada fesat çıkaracak ve orada kanlar akıtacak birini mi yaratacaksın?' dediler. (Allah) ''Şüphesiz, sizin bilmediğinizi ben bilirim.'' dedi. (Bakara, 30) Bu ayetten anlaşılıyor ki insanın yapısında şiddet potansiyeli, öfke gücü var ve bu güç insanın imtihan vesilesi olarak karşımıza çıkıyor.
İnsanoğlu bu öfke gücünü vahyin rehberliğinde terbiye edip, kendisini yeryüzünün halifesi olma misyonuna yükseltebilirse imtihanı kazanıyor. Adem a.s'ın çocuklarından, Kabil'den bugüne insanoğlunun şiddeti en kestirme çözüm yolu olarak kullandığını görmekteyiz. Bugün de Şiddetin yöntem edinildiği bir dünyada yaşıyoruz. Kimin gücü kime yeterse. Caydırıcı bir gücü olmayanların ya yok sayıldığı ya da yok edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Aslında şiddet doğurgandır. Şiddet şiddeti doğurur. Böyle olunca da şiddet sürekli yeni boyutlar kazanıyor. Kanı kanla temizlemeye çalışanlar, Kini kinle yenmeye uğraşanlar, Kiri kirle temizlemek isteyenler ölçü, sınır tanımıyorlar.
Öfke ateşi bir süre sonra önce onu tutuşturanları yakar. “Keskin sirke küpüne zarar” atasözü boşuna söylenmemiştir. Şiddeti bir davranış biçimi olarak seçenler için zamanla şiddet bir yaşam biçimine dönüşür. Bugün yeryüzünde şiddet sistemleşmiş ve profesyonel yöntemlerle sürdürülür hale gelmiştir. Kaba kuvvete dayalı şiddeti tanımak, tanımlamak, tepki vermek kolaydır. Ancak sessiz ve derinden gelen örtülü bir şiddet var ki, bu şiddet, ruhları, bilinci hedef alıyor ve çok daha kahredici sonuçlara sebep oluyor. Ruhları sömürülmeye hazır hale getiriyor. Ruhtaki çökme ve çözülme iç dinamikleri köreltiyor, iradenin iflasına neden oluyor. Sinsice yapılan bu şiddet yığınları tepkisiz hale getiriyor. Evet, Bugün medya üzerinden gelen şiddet cepheden gelen şiddetten çok daha can yakıcıdır. Mahremiyetlerin afişe edilmesi, değerlerin yozlaştırılması, Müslümanların itibarsızlaştırılması, nesillerin hafızasızlaştırılması bu sinsi şiddetin nokta hedefleri. Bu şiddet kılcal damarlarımıza, sinir uçlarımıza kadar uzanıyor. Alay, aşağılama, algı operasyonları, İslamofobi, karalama, çarpıtma kampanyaları bu şiddetin uygulama alanları olarak karşımıza çıkıyor. Daha da beteri, bu şiddeti uygulayan sömürgeci güçler mazlum ve mağdur rolünü oynuyorlar. 'Yavuz hırsız ev sahibini suçlar' pozisyonuna geçiyorlar. Maalesef rahmet dini olan İslam şiddet dini olarak dünyaya lanse ediliyor. İslam'ı terör dini olarak gösterme operasyonları hız kesmeden devam ediyor.
Böylesi bir atmosferin oluşmasında bazı İslami anlayışların yanlışlıkları veya İslam düşmanlarına verdikleri malzemeler de etkili oluyor. Cihat ile cinayetin ayrımını doğru yapamadığımız zaman düşmana en büyük malzemeyi vermiş oluyoruz. Mücadelemizde amaç ve ahlak ilkelerini yok sayarsak, değil İslam'a hizmet etmek, İslam'a yük oluruz. Müslüman’ın savaşının da, öfkesinin de, mücadelesinin de bir ahlakı, bir hukuku vardır. Kendi kafamıza göre yön ve yöntem belirleyemeyiz.
Zalime olan öfkemiz, fırsatlar elimize geçtiği zaman bizi zalimleştirirse o zaman zalimden farkımız kalmaz. Uğruna bedel ödediğimiz değerlerin de bir anlamı kalmaz. Buğzumuz da, sevgimiz de Allah için olmalıdır. Bizim eylemlerimiz kin ve öfkeyle beslenmemeli, intikam hırsıyla büyümemelidir. Büyümenin büyüsü bizi bozamaz, bozmamalıdır. Zira adalet ve ahlak Müslümanın vazgeçilmez şiarıdır. ''Ey iman edenler, adil şahitler olarak Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adaletli olun. O takvaya daha yakındır.'' (Maide, 8) buyuran Yüce Rabbimiz bu konuda ilkeyi ve ölçüyü koymuştur.
Tepki, muhalefet, direniş adil değilse zalimleşmeye vesile olur. Müslüman nefretinin kurbanı olamaz. Mazlumken zalim konumuna düşmek çok tehlikelidir. Yapmamız gereken mazlumiyetten intikam değil, direniş ruhu çıkarmaktır. Aliya İzzetbegoviç’in yerinde ifadesi ile ''zalimler bizim öğretmenimiz değildir.'' Kin ve din aynı kalpte barınmaz. Kanla abdest alanlar, adalet ve ahlakı koyacak yer bulamazlar. Adalet ne derse, Ahlak ne derse, İlahi ahkam ne derse, biz ona bakar ve ona uyarız.
Müslümanlar olarak, Mekke'nin fethi günü, Hz. Muhammed(sav)'in zaferine yüklediği zerafeti örnek almamız gerekir. O, Mekke'nin fethinden daha önemli olanın, Mekkelilerin kalbini fethetmek olduğunu icraatı ile gösteren tek ve örnek kişidir. Zira Hz. Peygamber ömrü boyunca rövanş almanın değil, rahmeti yeryüzüne nasıl yayabiliriz düşünce ve derdinin dertlisi olmuştur.
Öfkemizde bir onur, tepkimizde bir takva, savaşımızda bir ölçü olması gerektiğini unutmamalıyız. ''Kısasta -bile- hayat vardır'' diye buyuran Rabbimiz bizi dirilişe davet ediyor. Cihadımız insanla İslam arasındaki engelleri ortadan kaldırma çabamızdır.
Müslüman, İstismar etmeden, ihanet etmeden, ihmal etmeden, itiraz etmeden sadece Allah için cihat ahlakını kuşanmalıdır. Allah yolunda tüm çaba ve çırpınışların cihad olduğunu unutmamak gerekir. Bizim mücadeledeki şiarımız; ne zulmederiz ne de zulmedilmesine müsaade ederiz. Ne ezeriz ne de eziliriz. Biz sefer ile emredildik, zafer Rabbimizin ihsanıdır. Son nefesimize kadar Hakkı savunmak ve yeryüzüne Hak’kı hakim kılmak için çalışmak en büyük hedefimiz ve görevimiz olmalıdır.
Hocam yine bizleri yine en güzel şekilde aydınlatmış oldunuz, bu manada elinize ve kaleminize sağlık diliyorum.
Allah razı olsun hocam. Yazılarınız ve seçtiğiniz konular çok güzel. C. Allah Bizlere de okuyup anlamayı ve amel etmeyi nasip etsin.
Sefer bizim, zafer İslâm ındır. Allah razı olsun hocam.
Biz sefer ile emredildik, zafer Rabbimizin ihsanıdır. Kaleminize sağlık
Selamun Aleykum hocam Rabbim ilminizi arttırsın, kaleminize kuvvet versin... Hayırlı cumalar
Ömrümüzün hikayesini yazan en büyük ve en güzel yazıcı olan Rabbim; gönlümüzden geçen güzellikleri anlımıza kader diye yazsın.Amin GECEMİZ VE CUMAMIZ MÜBAREK OLSUN İNŞALLAH.
Cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun inşallah öğretmenim.
Allahım bizleri iki cihanda aziz eylesin, son nefeste iman nasip eylesin. Mübarek günlerde dualarımızın kabul olması dileğiyle hayırlı Cumalar diliyorum.
Bugün de Şiddetin yöntem edinildiği bir dünyada yaşıyoruz. Kimin gücü kime yeterse. Caydırıcı bir gücü olmayanların ya yok sayıldığı ya da yok edildiği bir dünyada yaşıyoruz. TESPİT MÜKEMMEL
ALLAH' RAZI OLSUN HOCAM HAYIRLI CUMALAR
Önce adalet olmalı... Hayırlı cumalar..
Elinize yüreğinize sağlık hocam. Allah razı olsun. Cumanın feyzi bereketi üzerinize olsun inşaallah.
Çok doğru hayırlı cumalar abi
Elinize sağlık hocam, çok önemli bir hususa dikkat çekmişsiniz. Günümüz için fevkalade önemli. Sözün özü Adalet mülkün temeli... Tabii idareciler ve hakim sınıfı için daha çok anlam kazanıyor.
Rabbim razı olsun Amiiin
Müdürüm günaydın elinize emegıneze sağlık
Yüreğine sağlık hocam
RABBIM hakiki anlamda kul ve Ümmet olma bilinci nasip ersin.Saygi değer hocam.
''Ey iman edenler, adil şahitler olarak Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adaletli olun. O takvaya daha yakındır.'' (Maide, 8) ayeti çok hassas bir ölçü.
Yazı Tam da günümüz Müslümanının karşı karşıya kaldığı tehlikeyi ve göstermesi gereken tavrı anlatıyor. Allah razı olsun.
Çok güzel bir yazı. herkes okumalı ve davranışlarına dikkat etmeli. gerçekten bizim yanlışlarımız İslam aleyhine düşmanlarımıza çok büyük malzeme oluyor VESSELAM