Son birkaç köşe yazımızda tehlikelerine değinmeye çalıştığımız Tûl-i emel, yani “kişinin kendisini hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya kaptırması” günümüz manevi hastalıklarının başında gelmektedir.
Bu bulaşıcı illete müptela olanlarda bazı septomlar gelişir, belirtiler ortaya çıkar. Bunlardan bazıları;
*ibadetlere karşı tembellik ve gevşeklik baş gösterir.
*Tevbe’yi geciktirme ve terk etme sıkıntısı başlar.
*Hırsla mal toplama arzusu ve dünya ile meşguliyet artar.
Kişi uzun emel halindeyken, “Gücüm, kuvvetim varken fazla mal kazanıp biriktireyim. Bir müddet sonra ihtiyarlık gelir. Zayıflar, takatten düşerim, çalışıp kazanamaz hale gelir fakir ve perişan olurum, ihtiyarlıkta yokluk zordur” der. Bu ve benzeri düşüncelerle fani dünyaya sarılır ve mal toplama hırsına kapılır. Malının zekâtını, sadakasını vermez. O bu düşünceler içerisinde didinirken birden ecel gelir ve kazanıp biriktirdiği her şey dünyada kalır. Vebalini, günahını yüklenerek gider. Çaresizlik, ebedî bir hasret ve pişmanlık içinde kalır.
Ebu Zer el-Gıfârî r.a. der ki: “Yetişemediğim günlerin elem ve kederi beni öldürdü.” Sebebi sorulduğunda şu cevabı verdi: “Emelim ecelimin ötesindeki günleri de aştı, işte ondan...”
*Kalbi katılaştırır ve ahireti unutturuyor. Hesap endişesini ortadan kaldırır.
Çünkü uzun emellerin peşinde koşan kimse ne günahlarını hatırlar ne ölümü ne de mezardaki halini düşünür. Bu gibilerin düşüncesi ve konuşması hep dünyadır. Netice itibariyle bu hal kalbin kararmasına, katılaşmasına, ahiretin unutulmasına, günahların hatırlanmamasına sebep olur. Bu durumda olan bir insanın kalbinde safiyet, içinde merhamet, aklında tevbe ve ahiret düşüncesi gibi dinî ve insanî erdemler yok olur. Bu haller ancak işlenen günahların azabını, ahiretin hallerini, ölümün ızdırabını ve sonucunu düşünmekle oluşur. Demek ki dünya için uzun emel beslersen, gaflete dalıp tevbe etmeyi ihmal eder ve çok günah işlersin. İbadeti az yaparsın. Hırsın artar, günahların çoğalır, kalbin kararır.
İmam Gazalî k.s. Bu hastalıktan korunmak için şu tavsiyelerde bulunur:
“Bu açıklamalardan, uzun emel kadar tehlikeli bir afetin olmadığını anladık. O halde uzun emelin afetlerinden kurtulmak için ölümü ve ötesini, kabir azabını, ebedî hayatı düşünmek ve ibadete sarılmak gerektir. Bu söylediklerimiz üzerinde düşünsen, bu fikirleri dikkatle birkaç gün zihninden geçirsen, muhakkak uzun emel kuruntusu kalbinden silinir, yerini kısa emel doldurur. Tevbe etmek için acele edersin, taat ve ibadete sarılırsın, dünyadan isteklerin azalır, bağlılığın kesilir. Günah işlemekten vazgeçersin. Kalbin ahiret endişesiyle dolar. Her an ölümü hatırlar, ahiret hallerini daima gözünün önünden geçirirsin ve bunun sonucu olarak kalbindeki sıkıntı ve karanlık yavaş yavaş gider, yerine şefkat ve merhamet duygularıyla Allah inancı ve korkusu dolar. İbadetlerini Allah Tealâ’nın emrettiği şekilde yaparsın, işlerinde doğruluktan ayrılmazsın. Böylece Allah’ın lütfu ve yardımıyla kalbin imanla dolu olarak ahirete göçersin.” (Minhâcu’l-Âbidîn, 147-151)
Emelleri kısa tutmanın yolu, dünyanın fani olduğunu, ebedî yurdun ahiret olduğunu, ölümün her an karşımıza çıkabileceğini tefekkür etmek ve geçici dünya nimetlerine güvenmemektir. Bu hususta büyüklerin sözlerine ve nasihatlerine kulak verip ibret almak gerekir.
Evet, Tûl-i emel; kibir gibi, haset gibi kalbî bir hastalıktır. Şayet kalp bu hastalıktan kurtarılmazsa sahibini bitmek tükenmek bilmeyen telaşların, ihtiraslarının peşinden sürükler durur. Emellerin kısalması için ölümün ahiretin ve hesabın çok yakın olduğunu şüphe ve tereddütten uzak şekilde bilmek gerekir. Yakînin elde edilebilmesi kalbin uyanıklığına bağlıdır. Çünkü kalp ancak uyanık olduğu zaman ayet-i kerimelerden, hadis-i şeriflerden, nasihatlerden ibret alır, tefekkür ve tezekküre geçer. Bu halin elde edilebilmesi için işe bir noktadan başlamak gerekir. O başlangıç noktası tevbedir. Tevbe ile kalpler mâsivâ’dan Yüce Allah’a döner. Günahla katılaşan kalpler yumuşar. Tevbe sayesinde yumuşayan kalp ölümden ibret alır. Ölümden ibret alan kalbin ise uzun emelleri kısalır. Ölümün ne zaman geleceği belli olmadığı için kişide tevbe etmekte acele etme bilinci oluşur.
“Allah katında (makbul) tevbe, ancak bilmeyerek (cahillikle) günah işleyip sonra çok geçmeden tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Yoksa (makbul) tevbe, kötülükleri yapıp dururken ölüm geldiğinde, “işte şimdi tevbe ettim” diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırladık.” (Nisa 17-18)
Tevbeyi hayat tarzı haline getirmiş sâlih kullar ile yol almak hedefe varmayı kolaylaştırır. Hedef, Yüce Mevlâ’nın rızasıdır. Rabbimizin “Sadıklarla beraber olun” beyanı bu keyfiyeti temin içindir.
Yüce Rabbim’in, Tevbe ile mâsivâdan kurtulma, Zikrullah ile kalplerimizi diriltip, ölümü tefekkür ile emellerimizi kısaltma bahtiyarlığına bütün Müslümanları nail etmesi niyazıyla...
Mustafa hocam Allah (c.c.) razı olsun.Müstefid olduk. Rabbim rızasına uygun bir hayat yaşamayı cümlemize nasip eylesin.
Allah razı olsun. Son derece aydınlatıcı bir yazı.
Yüreğinize kaleminize sağlık hocam yine harika bir yazi
Kaleminize yüreğinize sağlık hocam yine harika bi yazı. Saygılar
Amin.Öncelikle hocama ve tüm takipçilerine selamların en güzeliyle ESSELAMU ALEYKUM.
Mustafa Bey, bu anlamlı halisane yazınız için teşekkür ederim. Allah razı olsun. HBA
Yüreğinize sağlık öğretmenim . En büyük sıkıntı gelecek kaygısı. Allahım teslimiyetimizi tam eylesin. Tüm korku ve kaygılardan Allahıma sığınırım ????
Hocam, yazının başlığını oluşturan "Hadis-i Şerif'in" tefsirini çok güzel açıklamış ve bizlere sunmuşsun. Allah razı olsun.
Sağ olasın hocam.
Rabbim herkese tevbe nasip etsin inşallah.
Allah razı olsun Hocam
Seni seviyoruz hocam. Sayende güzel şeyler öğreniyoruz.
Tevbe ile masivadan kurtulma, zikrullah ile kalbimizi diriltme, ölümü tefekkür ile emellerimizi kısaltma bahtiyarlığını Rabbim bizlere de nasip etsin.
Hocam harikasın. Çok önemli yazılarınızı hep takip ediyor, yenilerini bekliyorum.
AMİN.ALLAH RAZI OLSUN HOCAM BENİM.
Amin hocam Allah razı olsun
Manevi sıkıntılarımızın sebebi tevbe ile ortadan kalkar ve dünyaya aldanma rüyasından kurtuluruz inşallah.
Hocam yazı çok güzel olmuş. İstifade ediyoruz. Allah sizden razı olsun.
Mustafa hocam müstefid olduk. Allah sizden razı olsun
Amin hocam .
Amin Amin ya muın biiznillah inşaellah.Rabbim nasuh tevbesi ile tevbe yapanlardan eylesin.
Allah razı olsun Hocam
Allah razı olsun sevgili kardeşim
Eyvallah hocam çok güzel bir yazı
Rabbim kabul olan tevbe nasip etsin inşallah
Allah razı olsun hocam.
Gönlünüze sağlık güzel hocam. Ne güzel izah etmişsiniz