İmtihan dünyasında yaşıyoruz. Hayatımızın her anında farklı bir imtihan şekli ile karşılaşıyoruz. Bazen sağlığımızla, bazen sevdiklerimizle, bazen mallarımızla, bazen de hiç hesap etmediklerimizle imtihan ediliyoruz. İmtihanın şeklini de biz belirlemiyoruz. Her ne olursa olsun biz dünya imtihanını kazanmak zorundayız. Zira ebedi hayatımız ona göre şekillenecek.
“And olsun ki biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltmekle sizi imtihan edeceğiz.” (Bakara: 155)
İnsanoğlu dünyada durduğu yere göre kendi değerini oluşturur. Dünyayı doğru okuyanlar hayatlarını Rabbani değerlerle donatır ve İlahi ölçekte kendisi de değer kazanır. Dünyaya dalanlar ise duyarsız ve değersiz hayatın girdabında yok olmaya mahkum olurlar.
Müslüman İki dünyalı olmanın bilinç ve sorumluluğunu taşır. Onun ötelenemeyecek bir “öte dünya” inancı vardır. Bu açıdan dünya hayatına ahiret penceresinden bakar. “Ahiret yurdu”nu “dünya meta”ına tercih eder. Çünkü dünya sonlu ve sınırlı. Ahiret ise baki ve hakiki yurttur.
Sınırlı olan insan, sınırsız arzular peşinde koştukça dünyanın altında kalmaktan ve onu sırtlayıp emrine girmekten kendini kurtaramaz. Dünyanın geçici cazibesine tenezzül edenler zillete ve kokuşmaya yenik düşerler.
Ahiret atlanarak, dünya amaç haline getirilince, hayat tanzimini ahireti yok sayarak oluşturunca, insan için dünyevileşmek kaçınılmaz olur. İnsanları geçmişte de, bu gün de bozan en büyük tehlike dünyevileşmektir. Bu illet değerleri, nesilleri tüketen salgın bir virüstür. Bulaşıcıdır, bağımlılık yapar ve insanı bozar. İnsan iyi ve doğru olandan kopup, kötü ve alçaltıcı olana takılınca, Yani yeryüzüne mıhlanıp kalınca büyülenir, büyüklenir, böbürlenir, gurur ve kibre kapılır. Öte dünyayı unutur, buradaki geçici konforun kucağına düşer ve yeryüzündeki yalancı cennetin peşinde ömrünü heder eder. Anın tadını çıkarmak hayatının gayesi olur. İmtihanın şekli de o andan itibaren değişmeye başlar. Büyüklenmeler, büyük konuşmalar, kendini beğenmeler artık hayatının parçası haline gelir. Büyük konuştuğu yerden de imtihan olması mukadder olur. Hayat onu öyle bir noktaya getirir ki o kişi kendisini sevdikleri ile savaşırken, nefret ettikleri ile kucaklaşırken, şeytanın tuzakları ile avunurken bulur. “Hayatta üç şey kişini özünü bozar; öfke, açgözlülük ve kibir.”
“Büyük lokma ye, büyük söz söyleme” demiş atalarımız. Büyük söz Allah’a meydan okuyucu sözdür. Bir söz ya da iş, sanki irademize ve olaylara Allah hükmetmiyormuş, sanki Allah olacaklara karışmayacakmış, karışmamalıymış, sanki her yaptığımıza hakimmişiz gibi bir bilinçle yapılırsa Allah’a meydan okumak anlamını içerir. Mesela, “Ben asla öyle yapmayacağım. En iyisi benim yaptığım olacak. Ben kesinlikle müsaade etmem. Mutlaka orada olacağım. Bunu ben yaptım türünden sözlerde ilahi yardıma, takdire, rahmete yönelik en küçük bir ima dahi bulunmamakta, kibir ve cehalet kokan bir yaklaşım algılanmaktadır.
Büyük konuşmanın bir belaya dönüşebileceği gerçeği kâinatın yüce Yaradan’ının kader kuralıdır. Hz. Mevlana’nın “Sen sen ol asla büyük konuşma. Çünkü hayat bir gün muhakkak seni eleştirdiklerinle sınar. Gün gelir yargıladıklarına mahkum olursun.” Sözündeki gerçek dikkatten uzak tutulmamalıdır.
“Kınama, kınayan kişi kınadığını yaşamadan ölmez.” “Bela insanın diline bağlıdır. Bir kimse bir şeyi yapmam dedi mi şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır.” Buyuruyor peygamberimiz.
Hayatta istemediğin şeylerin başına gelmesini istemiyorsan asla büyük konuşma. Ve; “Hiçbir şey hakkında sakın “yarın şunu yapacağım” deme! Ancak, ‘İnşallah (Allah dilerse, nasipse) yapacağım!’ de.” (Kehf, 23-24)
Büyük söz, bir hedef belirleme ve bir amaca adanma değil, Allah’ı unutan kesin ve keskin iddialar ortaya koymaktır. Müslüman bir politikacı şunu yapacağız derken inşallah demeyi atlarsa, nasipse demezse veya şunu yapmaya azmettik tarzında bir ifade kullanmazsa çok geçmez onun altında ezilir. Başaran siyasetçilerin, işadamlarının veya sanatçıların dilinden inşallah ve hamd olsun kelimesi eksik olmaz. Başardıkları için hamd etmeleri ve başaracakları için inşallah demeleri veya yüreklerinde bunun idrakini taşımaları onları vebalden kurtarır. Böylece de başarılarının yolunu kendileri ve yapacakları iş için açmış olurlar.
Bu gün toplumumuzda, “İnşallah’la, maşallah’la bu işler olmaz” sözü çok bilinçsiz olarak kullanılıyor. Halbuki Allah nasip etmezse, müsaade etmezse, izin vermezse hiçbir şey olmaz hususu İslami bilinçtir.
Saliha bir hanımın kocası, emir ve isteklerine sürekli “inşallah efendi” diye cevap veren karısına çok kızarmış. Bir gün “hanım, yarın sabah merkebi hazırla, dağdan odun getireceğim” dediğinde, hanım kocasına; “inşallah efendi” deyince koca küplere binmiş. “Yahu hanım ben sabah gidip odun getireceğim, bunun inşallah’ı mı var. Hep aynı şeyi yapıyorsun” diye azarlamış. Hanım yine “inşallah hazırlarım efendi” demiş. Sabah adam hazırlanmış merkeple odun toplamak için ormana gitmiş. Hava bir kararmış, yağmur, dolu, ortalık biri birine karışmış. Adam bırakın odunu, merkebi de bırakıp canını kurtarmanın derdi ile eve doğru koşmaya başlamış. Eve yaklaşınca çığlık çığlık bağırıyor. Hanım, hanım! Hanımın “buyur efendi” sesini duyunca haykırmış; “hanım çabuk kapıyı aç İNŞALLAH ben geldim.”
Allah razı olsun hocam. Günümüzde insanoğlu için özellikle gençlerimiz için en güzel rehber olması gereken bir yazı.
Selamun aleyküm.Hocam gözümüz whatsappda kaldı.Bu yazınızı tekrar okudum bu hafta.İnşaallah sağlığınız iyidir.13.06.2021
Elinize sağlık, Allah razı olsun hocam. Velhasıl, peygamber efendimiz sav. "Hubbu'd dünya re'sü külli hatîetin" Dünya sevgisi bütün kötülüklerin başıdır, buyurmuş vesselam.
Kalemine sağlık hocam
Allah razı olsun
Allah cc razı olsun Hocam bilmediklerimizi bizimle paylaştığın İçin sonsuz teşekkürler iyiki varsın
Fevkaledenin fevkinde.
Çok önemli konular çok güzel bir yazı kaleminize sağlık
Çok güzel bir yazı. Müstefid olduk hocam
Yüreğine sağlık Saygı değer hocam
Yüreğine sağlık saygı değer hocam. İnşallah bir gün ben. de siz gibi düşüncelerimi bu şekilde ifade edecek duruma gelirim.
Hocam yüreğinize kaleminize sağlık harika bir yazi
Hayirli aksamlar hocam ????
Teşekkür ederim
Hocam bu güzel va anlamlı yazılarınızı kitap haline getirseniz de herkes istifade etse.
Allah razı olsun hocam
Güzel bir yazı. Farkında olmadan, bilinçsizce söylediklerimizin faturasını acı ödüyoruz.
Eyvallah hocam. Yazılarınız çok güzel ve savarak okuyorum.
Müthiş bir yazı. Kaleminize sağlık hocam. Çok önemli bir konu. Allah imtihanımızı kolay etsin.
Hocam teşekkür ederiz. Büyük konuşmanın bu tür tehlikelerini bilmiyorduk. Dikkatli oluruz inşallah
"kimse sınanmadığı günahın masumu değildir." demişler;bu yüzden asla"ben yapmam"fiye buyuklenmek lazım.. Aynı şekilde"Ben yaparım,ederim."demek de doğru değildir; çünkü izin verilmezse yapmak mümkün değildir..
Tam da içinde bulunduğumuz çelişkili durumu anlatmışsınız hocam.
Yüreğinize sağlık hocam. Gene 12 sen vurmuşsunuz
Hep aynı şeyleri yaşıyoruz. Bir yaramıza daha parmak basmışsınız hocam
Yüreğinize sağlık öğretmenim. Özellikle büyük konuşmak birçok kez başıma gelen bir tecrübedir ????????????