Büyük randevu deyince acaba neden bahsediliyor diye ister istemez dikkat kesiliyor insan. Herkesin farklı şeyler gelebilir aklına. Üstad Necip Fazıl “Büyük Randevu” deyince ölümü anlamış ve;
“Büyük randevu, bilsem nerede saat kaçta,
Tabutumun tahtası, bilsem hangi ağaçta”. Dizeleri dökülüvermiş dilinden.
Randevu en az iki kişi arasında yer ve zamanı belirlenmiş buluşmanın adıdır. Ölümle yer ve zaman belirleme gibi bir şansımız yok. O zaman ölüm bir randevu midir.
Yer ve zamanı önceden belirlenmiş nice randevularımız vardır ki, kimine geç kalmış, kimine hiç gidememiş, kimine de gitmişiz ama beklediğimiz gelmemiştir. Ölümle buluşacağımız yerden ve zamandan haberimiz yok ama o an geldiğinde o yerde olmamak gibi bir imkânımız da yok. O zaman hayattaki tek ve gerçek randevumuz ölümdür. Ölümü asla unutmamalıyız, çünkü biz onun hep aklındayız. Ölümün bizi nerede beklediği de belli değil. İyisi mi biz onu her yerde beklemeliyiz.
Ölüm, belki de hayatın en ilginç yanı. Son uyku değil, son uyanıştır ölüm. Yaşamak kocaman bir yalan, hayat sadece oyun ve eğlence. Aynı zamanda bu yalana son verişin de adıdır ölüm. Ölüm hayata kıyasla daha gerçek. O zaman şöyle kurulmalı belki de cümle: Hayat, ölümün en ilginç yanı. Hanginizin daha güzel işler yapacağını imtihan için ölümü ve hayatı yaratan O'dur, derken ölümün hayattan evvel zikredilmesinin sebebi de budur kanaatimce. O nedenle hayattan önce ölüme hazırlanmalıyız
'Büyük Randevu'nun bir gün geleceğini hepimiz biliyoruz. Ama hiç gelmeyecekmiş gibi yaşamak hoşumuza gidiyor. Gaflet de güzel şey aslında, gaflet de bir nimettir. Gaflet olmasaydı aldığımız her bir nefeste ölümle yaşardık da ne oyunu kalırdı hayatın ne de eğlencesi.
Bir Allah dostu şöyle sohbet etmiş: “Bir çocuk, insanlara bir deliği gösterse ve buraya az önce bir yılan girdi dese, insanlar çocuğa itimat ederler de oraya ellerini sokmazlar. Ama Baba Âdem aleyhi selamdan beri nice peygamberler gelmiş, nice âlimler, evliyalar gelmiş; hepsi de 'ölüm var' demişler. Bu dünya geçicidir, asıl olan ahiret yurdudur, oraya hazırlık yapmak lazım demişler. Cennet var, cehennem var demişler ama insanlar yine de gaflet etmiş onları dinlememiş, bildikleri gibi yaşamaya devam etmişler.” Acı ama tablo bu.
“Büyük randevu bilsem nerede saat kaçta?” Bilseydik vaziyet değişir miydi acaba? Kesinlikle değişirdi. Yakîn gelinceye kadar kulluğa devam ederdik, ölüme dair bir yakînimiz olsaydı şayet. Müzmin bir hastalığa yakalanan, doktorların günlerinin sayılı olduğunu, altı ay ömrünün kaldığını söylediği birinin hayatı ne kadar değişir, olaylara bakışı, vaktini değerlendirişi nasıl başkalaşır düşünebiliyor musunuz? Bizimki neden aynı acaba? Onun hiç olmazsa altı ay daha ömrü var, bizim bir nefes sonramız belli değil! Hani anlatırlar: Ârif bir zat, talebesiyle kayığa binip açılmış, talebe büyük bir mütefekkir edasıyla, “Efendim demiş Allah'ın işine bakın, ölümle aramızda bir tahta parçasından başka bir şey yok.” Tebessüm etmiş mübarek, buna da şükür evladım demiş, karadayken o tahta parçası da yok!
Bir parkta sırtımızı yasladığımız ağacın bir gün gelip tabutumuzun tahtası olup olmayacağını bilemeyebiliriz ama nerede ve nasıl öleceğimizi kolaylıkla tahmin edebiliriz. Bilmek mümkün değil ama tahmin etmek mümkün. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlar ki: “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz; nasıl ölürseniz öyle diriltilirsiniz.”
Mesele bu kadar basit. En çok ne ile meşgulsen, en çok nerede vakit geçiriyorsan muhtemeldir ki o işle meşgulken ve orada iken büyük randevu gelip seni bulacak. Dilinde en çok neyin sohbeti varsa, kalbini en çok ne sızlatıyorsa, uykunu kaçıran ne ise, yüzünü güldüren, gözünden yaş döken ne ise muhtemelen son nefeste kalbinde de dilinde de o olacak,
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, 'İnsan nasıl olmalı?' sualine cevaben bu hadis-i şeriften mülhem muhteşem bir cevap vermişler: “Son nefeste nasıl olmak istiyorsa hep öyle olmalı!” Bir başka Allah dostu ise meselenin mekân boyutunu bir tek cümlede özetleyivermiş: “Ölmek istemeyeceğin yerde bulunma!”
Bu nasihati bir formül gibi alıp misalleri çoğaltmak mümkün.
Son nefeste dudağından dökülmesini istemediğin şeyi konuşma,
Son nefeste aklına gelmesini istemediğin şeyler ile aklını meşgul etme,
Son nefeste yanında bulunmak istemeyeceğin kişinin yanına varma,
Son nefeste o şeyi yapıyorken ölmek istemeyeceğini asla yapma…
Hadis-i şerifin son kısmına dikkat buyurun lütfen. “Öyle diriltilirsiniz.” Huzur-ı ilahide o halde olursunuz demek sanırım bu. Diriltilmek istediğin gibi öl ey insan ve ölmek istediğin gibi yaşa!
Bir dur ve kendine soruver: Alnın secdede, gözünde yaşla mı varmak istersin Rabbinin huzuruna, yoksa... ?
Üstad'la başladık, Üstad'la bitirelim...
“O demdeki perdeler kalkar perdeler iner
Azrail'e hoş geldin diyebilmekte hüner”
Ne mutlu “Büyük Randevu”de Azrail’e HOŞ GELDİN diyerek “Ey huzura kavuşmuş insan, Sen O’ndan, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. Böylece HAS Kullarımın arasına sen de katıl ve Cennetime gir.”(Fecr Suresi 27-30 Ayetler) hitabına mazhar olabilen Bahtiyar Mü’minlere.
Bu şerefli zümreye dahil olabilmeniz dua ve temennisi ile…
Arada sırada insana ölümü hatırlatan dostlarının olması güzel. Kaleminize sağlık üstadım.
Gerçek randevuyu hatırlatarak gaflet uykusundan uyanmamıza katkı sağlayan irşad edici bu güzel yazınız için çok teşekkürler kıymetli hocam. Allah razı olsun.
Rabbim randevuya hazırlıklı olanlardan eylesin
Amin o buluşma hayırlı olur inşallah ondan geldik ona kavuşacağız. Kavuşmak bizim için sevinçtir Allah hayırlısını versin inşallah. Teşekkür ederim abi
Hocam en önemli bir konuya temas etmişsiniz. Bizlere hatırlatma babindan çok iyi olmuş. Hayatın akışı içinde insanın ölümü hatirlamasi manevi açıdan güzel bir şey.
Ölümle nişanlıyız, çeyiz hazırlamıyor. Düğün gününün hazırlığını yapmıyoruz
Ne kadar güzel anlatmışsınız muhterem hocam. Nasıl ölmek istiyorsak öyle olmak çok anlamlı
Mükemmel, mükemmel, mükemmel
Allah sonumuzu hayretsin. Ölüm bizi hiç unutmuyor. Biz onu nasıl unutup da dünyaya dalıyoruz anlamak çok zor.
Bayramınız hayrola bereketli ola sıhhatli ola kiymetli hocam ellerinizden öpüyorum
Amin Allah razı olsun cümlemize inşallah
ALLAH RAZI OLSUN. ÇOK GÜZEL BİR YAZI OLMUŞ.
Allah razî olsun suz6in de hocam Allah(CC) a emanet olun slm. Paylaşıyorum müsaadenizle
Büyük randevuya yüce Allahımın hoşgeldin ya kulum diyerek merhamet ile karşılananlardan eylesin Rabbim öğretmenim
Son nefesde şahadeti nasip etsin rabbim sayın hocam
Eyvallah ustadım..
Çok güzel ve çok düşündürücü olmuş sn. Hocam
Allah razı olsun muhterem hocam
Ölümü VUSLAT anı olarak görebilmek niyet ve duası ile hocam...
Yarab, bizim Müslüman olarak vefat ettir. Ve salihlere kat. Amin.
tek kelimeyle buyuk buluşma bu kadar güzel anlatılamazdı kaleminize yureginize saglık