İslam hayat dinidir. Hayat diri olmaktır. Diri olmak; dinamik olmak, dirayetli olmak, direnmek demektir. İnancımıza göre dünya direnme, ahiret dinlenme yurdudur. Dünya hayatını dinlenme ve eğlenme yurduna dönüştüren konformist anlayış (rahat düşkünleri) hayata ihanet etmektedirler. İslam’ın bir anlamı barış ise diğer anlamı direniştir. Barışı koruyacak bir direniş olmazsa o barış ciddiye alınmaz. Direnme gücü olmayan bir din hiç kimseye ne barış, ne özgürlük, ne de adalet sunamaz.
Müslüman’ın dünya hayatı direniş odaklıdır. Zira dirilişler hep direnişlerle gerçekleşir. Şeytanlara direniş, haramlara direniş, ibadetlere sebat etmede direniş, dünyevileşmeye direniş, duyarsızlaşmaya direniş, değersizleşmeye direniş, cahilleşmeye direniş, haksızlıklara direniş, kimliksizleştirme çabalarına direniş. Dirilmek için direniş. Bilmek gerekir ki, dirilişler hep direnme ile başlar. Direniş Müslüman’ın tüm hayatını kuşatan bir hayat tarzıdır. Bir hayat modeli, bir duruştur. Namazla kötülüklere, oruçla nefsin isteklerine, zekatla kapitalizme, Karunlaşmaya direnir Müslüman. Direnme noktaları kırılan bir din, içi boşaltılan, özü çarpıtılan bir dine dönüşür ki böyle bir din hiçbir soruna çözüm getiremez. Dindarlığın direniş boyutu unutulduğundan beridir Müslümanlar zillete düşmüş, dağılıp perişanlığa düçar olmuştur.
Direniş, bizi Rabbimizden uzaklaştıran tüm olumsuzluklara karşı teyakkuz halinde olmaktır. Direniş, Allah’ı hesaba katmayanlara, Allah’ın da bir hesabı vardır hatırlatmasıdır. Direnişi anlamak için sabır kavramını doğru algılamak gerekir. Sabır; zorluk ve sıkıntılara boyun büküp olup biteni sineye çekmek, katlanmak, yutkunmak, olana razı olmak değildir. Sabır; başa gelen musibet karşısında yılgınlık göstermemektir. Engelleri ve sorunları aşma azmi, olumsuzlukları yenme iradesi, kısa vadeli sonuçlara takılmadan uzun soluklu mücadele ruhu, Hak üzerinde direnme bilincidir. Sabır; zillet içeren bir teslimiyet değil, sebat ve direnme yüklü bir yürüyüştür. Mazlumiyeti alın yazgısı görme yanılgısı değil, ona dayanma bilinci, onu direnişe dönüştürme maharet ve cesaretini gösterebilme ferasetidir.
Günümüz Müslümanlarının bazılarında materyalist anlayışın etkileri ile kendini Müslüman olarak tanımlayan, fakat dini vecibeleri yerine getirmeyi ihmal eden, anlamsız bulan, hatta karşı çıkan sapkın bir anlayış revaçtadır. Toplumsal değişimler, batıda dinin rafa kaldırılarak insanların dünyevileşmesine neden olmuştur. Müslümanlarda da batı toplumları ile olan etkileşimler neticesi dini toplumdan soyutlama, sekülerleşme İslam coğrafyasını etkilemiş, içi boş bir din algısı, direnci ortadan kaldırılmış, Müslümanca yaşama şuurundan uzak, dünyaya geliş gayesini unutmuş bir Müslüman tipi oluşturulmuştur. Emperyalistlerin en büyük hedefi, Müslümanları kimliksiz yığınlar, kemiksiz kitleler, itiraz etmeyen, sorgulamayan, duyarsız, tepkisiz, güdülmeye müsait sürüler, sömürülmeye hazır, sinirleri alınmış, omurgasız bir toplum haline getirmek olmuştur. Bugün Müslüman toplumlar bu etkileşimin getirdiği savrulmuşluğun sancılarını çok acı şekilde yaşamaktadır.
Müslümanın, inancı, dünya görüşü, olaylara karşı tavrı, duruşu ve algısı Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sünneti ile uyumlu olmalıdır. Müslüman, sadece, amentü ve ibadetlerde değil, beşeri münasebetlerinde, ticari faaliyetlerinde, siyasi ve sosyal hayatında, olayları okuma, algılama ve yorumlamada, göstereceği tepki ve duyarlılıklarında, hatta oyun ve eğlencesinde Müslümana yaraşır şekilde hareket etmek ve Müslümanca bir tavır sergilemek durumundadır.
Müslüman, çevresine güven veren, kendisine güvenilen insandır. Güven verme, diğergam olmayı, vakarlı bir duruşa sahip olmayı, her durumda Hak’kın ve haklının yanında olmayı gerektirir ki bu durum Müslüman olmanın en belirgin vasfıdır. Peygamberimiz (s.a.v.), “Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kimsedir.” (Buhari, İman, 4; Müslim, İman, 64.) buyurmuştur.
Bugün ve her devirde insanlığın, Müslümanın Müslümanca duruşuna ihtiyacı vardır. Müslümanca duruş; ilkeli, ahlaklı, vakarlı, güven veren, adalet ve hakkaniyet telkin eden asil bir duruştur. Bu duruşa engel olan tüm düşünce, söz ve fiiller Müslümanın karşı olduğu, direndiği unsurlardır.
Direnmeden diriliş olmaz. Çağa, tüketime, kapitalizme, hatta bütün “izm”lere, çocuklarımızı, gençlerimizi ve bizleri esir alan tüm şeytani tuzaklara direnmeli, özellikle çocuklarımızı diriliş şuuruyla yetiştirmeliyiz. Onlardan Diriliş Nesli oluşturmalıyız. Çocuklarımız yaşama şuurumuzun tohumları, diriliş muştumuzun istikbal erleridir, Onların karanlık ellere bırakılması istikbalimizin ve istiklalimizin elimizden alınmasına göz yummak, vesile olmak, rıza göstermek anlamına gelir.
Bilinmelidir ki, Son her zaman sözü direnenler söyler. Direniş devam ettikçe, günleri insanlar arasında döndürüp duran Hz. ALLAH mazlumların yüzünü güldürecek, zalimlerin devrilişini onlara gösterecektir. Zira Allah’ın muradı ezilenleri diriltip yeryüzünün mirasçısı ve önderi kılmaktır. Mazlumlar doğrulmadan zalimler diz çökmez. Mazlumların dirilip ayağa kalkması, kendine gelip toparlanması, Allah’ın izni ve yardımı ile zalimlerin güç ve kuvvetinin son bulması, diz çöküp dağılması ile sonuçlanacaktır.
“Allah’ın nurunu ağızlarıyla (propaganda ve boş lafları ile) söndürmek istiyorlar. Kafirler istemeseler de mutlaka Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff suresi 8. Ayet)
Kaleminize kuvvet.Hayırlı Cumalar.Allaha emanet olun.
Eyvallah Mustafa Hocam. Allah Razı olsun. Cumamız bizlere hayırlar getirsin inşallah
Hayırlı cumalar diliyorum hocam Çok güzel bir yazı olmuş Allah razı olsun
La galibe illallah! Zulme rıza zulümdür. Allah'ın indirdiği ile hukmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir. İman ettik ki Cennet ve cehennem hak, İslam son din, Hz. Muhammed. (sav) son peygamberdir. Allah ebeden cennet ve cemaliyle şereflenenlerden eylesin. Resulune komşu ediversin, zalimleri ıslah ediversin. Allah bizleri zulme uğrayan, zulme uğradığında ah eden kullar olmaktan muhafaza buyursun. Zira Allah hiçbir şeyden aciz değildir. Onun azabı şiddetlidir vehesap goruculerin en adaletlisidir. Zaman ve mekandan münezzehtir.Selam ve dua ile...
Elhamdülillah. Mevlam ne eylerse güzel eyler.
Değerli hocam, yazılarınız ne zaman kitap haline gelecek. gelecek nesillerin de yararlanması gereken güzel bakış açıları içeren bu yazıların kaybolmaması lazım.
Mazlumlar doğrulmadan zalimler diz çökmez
Direniş, Allah’ı hesaba katmayanlara, Allah’ın da bir hesabı vardır hatırlatmasıdır. Direnişi anlamak için sabır kavramını doğru algılamak gerekir. NE GÜZEL, NE DOĞRU İFADELER BUNLAR
Mükemmel bir yazı değerli hocam. Gerçekten anlattıklarınızın altına imzamı atıyorum. Kaleminize sağlık.
Amenna ve Saddakna. Allah razı olsun hocam.