EN BÜYÜK DERDİMİZ; DERTSİZLİĞİMİZ!
Hacca gidenler, Umre yapanlar mutlaka Peygamberimize ilk vahyin geldiği Nur Dağı’nı, oradaki mağarayı ziyaret ederler. Risalet öncesi Hz. Muhammed (sav) Cebel-i Nur’a, bu sarp dağın tepesine sık sık tırmanır, mağarada vakit geçirirdi. İnsanın aklına geliyor, dağcılık, avcılık, piknik, spor olsun diye gitmediğine göre bu dağın tepesinde ne işi vardı? Onu yollara düşüren, yokuşları tırmandıran, orada derin derin düşündüren derdi neydi?
O gidişler aslında bir arayıştı. Hira dağı, Mağara ve oradaki tefekkür günleri bize bunu anlatır. Yeryüzünün en dertli insanına orada inen; “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir. Elbiseni tertemiz tut. Her türlü pislikten uzak dur.” (Müddessir suresi 1-5) ayetleri ile derdinin adı ve adresi belli olmuştur. Onun derdi dünyayı nasıl değiştirebilirim, İnsanlığın kurtuluşunu nasıl gerçekleştirebilirim derdi idi. Dünyanın en büyük çilelerini, acılarını, ruhunda hisseden Efendimizin Yüce Dosta dönünceye kadar dertsiz bir günü olmadı. Zulme, zulmete ve zillete karşı kesintisiz mücadelesini son nefesine kadar sürdürdü. Mekke’de şirk üzere ölen her insanın sorumluluğunu yüreğinde hissediyor, bir kişi daha kaybettim diye kahroluyordu.
Sorumluluk kuşanıldığında dertler de peşinden gelir. Sorumluluk arttıkça dertler dalga dalga üstünüze yürür. Büyük insanların derdi de büyük olur. Ve insanın derdi kadar değeri olur. Dertler bizim için bir uyarı ve olgunlaşma vesilesidir. Dertsizlik insana kendini unutturur. Dünya avuntusuna düşürür. Ömrü gaflete, zamanı menfaate kurban ettirir. Akıllı ve sorumluluğunun bilincinde olan insanın mutlaka dertli olur. Dertler onu bulur ama o bunlardan şikayet etmez, kahretmez, derdini kabullenir ve gereğinin arayışında olur.
Fıtrat bozulmamışsa, vicdan kurumamışsa, kalp kasvet bağlamamışsa dert kaçınılmazdır. Dertsizlik, umursamazlık, vurdumduymazlık bir Müslüman’ın başına gelebilecek en büyük musibetlerden birisidir. Zira, günahlarını dert etmeyen Müslüman tevbe edemez. Kul haklarını dert etmeyen helalleşemez. Ahiretini dert etmeyen salih amel işleyemez. İbadetlerini dert etmeyen namazını huşû ile kılamaz. Ailesini dert etmeyen çocuklarını iyi yetiştiremez. Ümmeti dert etmeyen Müslüman harekete geçemez. Dertsiz insan dua bile edemez.
İnsanlık damarı kurumayanlar insanlığın derdi ile dertlenmek zorunda olduklarını fark ederler. İnsan yüreğindeki dertle yücelir. Ruhsuz, duygusuz, duyarsız, dertsiz mahlûkların hiçbir değeri yoktur hatta tek derdi kendisi olanların da bir kıymeti yoktur.
“Ahvali dertli olanın dermanı Allah olur. Dermanı Allah olanın derdi olsa ne olur?” Dertlerimize ağlamak değil, onları güzel ağırlamak gerekir. Derdimizle dost olursak dertler bizi yakar ama yıkmaz, tutuşturur ama kül etmez. Çağın en salgın virüsü, dertsizlik derdidir. Yani atalet, rehavet ve gaflet. Gamsız, tasasız, gayesiz, dertsiz yığınlardan, ya da tek derdi konforu, kariyeri, koltuğu olan kalabalıklardan kalite beklemek hayaldir. Evet, bir derdi olmalı insanın ve dertlilerle birlikte olmalı insan.
Bir de neleri dert edindiğimize dönüp bakmalıyız. Öncelikli derdimiz nedir? Dünya mı, ukba mı? Heva mı, dava mı? Menfaat mi, değerler mi? Mesela, İmanımızı ne kadar dert ediniyoruz? Neslimizin imanını onların midesi kadar düşünüyor muyuz? Mazlum ve mağdur milletler, dindaşlarımız, soydaşlarımız, tüm haksızlığa uğrayan insanlık, Kudüs, Arakan, Yemen, Afrika, Doğu Türkistan bir Müslüman olarak bizim ne kadar ilgi alanımızda?
Evet, bir derdi olmalı insanın, ömrünü adamaya değer. Birbirimize “Allah dert vermesin!”, “Ellerin dert görmesin!”, “Dertli başın derman bulsun!” şeklinde dualar ederiz. Ancak, dertsizlik insanı rahatsız eder ve gerçek amacının dışından boş, basit ve gereksiz şeyleri dert etmeye başlar insan. “Kendini meşgul etmeyeni şeytan işgal eder.” sözü son derece anlamlıdır. Ulvi derdi olmayanları Allah süfli dertlerle oyalar. Bu sebeple uğruna dert yanmaktan, emek sarf etmekten, gerekirse acı çekmekten elem duymayacağı dertler edinmeli insan. “Yarelerim hoş görünür gözüme / Bir derdim var bin dermana değişmem” dizelerindeki gibi derdi Allah’ın lütfu, yaralarının ilacı ve dermanı olarak görmeyi başaran insanlar yaratılış gayelerinin farkında olanlardır.
Müslüman keyif ve rahatı burada arayan değil, kabirde dinlenmenin, Cennette rahata ermenin derdinde olan insandır. Bunun için de dünyada kutsal dertlerin dertlisi olmak gerekir. Yoğunluğu ve yorgunluğu ile ilgili talebelerinin; “biraz istirahat etseniz efendim” talebine hocamızın verdiği cevap çok anlamlıdır; “Bütün hücrelerimin dinlenmeye o kadar ihtiyacı var ki, anlatamam! Ancak bunu hissettiğim her defasında, İslam âleminin durumu ortadayken dinlenmeye hakkım olmadığına kendimi bir kez daha ikna ediyorum. Ben kabirde dinleneceğim.”
Davamız derdimiz olursa, derdimizde devamız olur. Arzın en dertli insanı; ‘’Müslümanların dertleriyle dertlenmeyen bizden değildir’’ buyuruyor. Evet Müslüman olarak bir derdimiz olmalı ve o derdimiz de; İslam ve Müslümanlar olmalı.
O halde biz de duamızı şöyle edelim; Allah hiçbir Müslümanı dertsiz, duygusuz, duyarsız, âvâre ve bîçâre bırakmasın…
RABBİM; Gönlümüzdekileri dualarımıza, dualarımızdakileri de kaderimize yazsın inşaallah. Hayırlı Cumalar Selam ve dua ile...
Mustafa hocam! Kaleminiz ve kelamınız varolsun. Çok güzel tesbit ve tahliller. Rabbim rızasına uygun güzel hizmetlere vesile kılsın inşallah.
Hocam gönlüne ve kalemine sağlık. Günümüzün en büyük meselesi insanın bir davasının olmaması, bu durum ilerleyen zamanda Ülkemizin her sahada geri kalmasına sebep olur. Çünkü davası olmayanların derdi de olmaz. Dolayısıyla neme neme lazım duygusu oluşur ve toplumda çürüme başlar. Nasıl çürük bir tahta kırıldığında, yeniden eklenemezse, toplumda bu misal birliği ve beraberliği bozulur.
Amin. Allah razı olsun Mustafa Hocam. Üzeri pas tutan manalarımızı Mevla yeniden ışıldatmayı nasip eylesin ümmetimize ve milletimize.
Amin bilmukabele allah razı olsun hayırlı cumalar allah'a emanet olun
Allah razı olsun hayırlı cumalar abi
Doğru söze ne denir hocam
Yüreğinize sağlık öğretmenim. Cumanın hayrı ve bereketi üzerinize olsun inşallah
Yüreğine sağlık hocam
Amin hocam. Allah razı olsun.
Hayırlı Cumalar.Allah'a emanet olun.Rabbim kaleminizin kuvvetini ziyade eylesin.
Cumamız hayırlara vesile olsun hocam yazınız yine çok güzel bazen hepimiz dertsiz yaşayalım istiyoruz ama dertler olmasa insan hayatın anlamını bulamaz vesselam
Harika bir yazı, teşekkür ederiz muhterem hocam!..
Yüreğine sağlık değerli hocam. Gerçekten çok duygulandım. Allah razı olsun vesselam
Hocam yüreğine kalemine sağlık. Rabbım bizleri müslümanların dert ve sıkıntılarına duyarlı olanlardan ayırmasın inşallah.
Dertsizlik insana kendini unutturur. Dünya avuntusuna düşürür. Ömrü gaflete, zamanı menfaate kurban ettirir. Akıllı ve sorumluluğunun bilincinde olan insanın mutlaka dertli olur. tespitleri çok harika
Amin, Allah razı olsun .
Hocam dertlendirdin biz. Ne mükemmel bir yazı. Okuyunca kendime geldim ve kendimden utandım.