ENGELLEMEDEN ERTELEMEYE DÖNÜŞEN İSLAMİ HAYATIN İBRETLİK SERÜVENİ!
Hayatın İslamlaştırılması, İslam’ın hayatlaştırılması ile yani, İslam’ın hayata hakim kılınması ile mümkündür. İslam hayatın hakikatidir. Müslümanın asıl hedefi Müslüman gibi yaşamak ve Müslüman olarak ölebilmek olmalıdır. Ancak bu hedefi gerçekleştirebilmek her zaman çok kolay olmamıştır.
Tarihin seyrine bakıldığında İslam’ı hayata hâkim kılmak isteyenlerin karşısına genellikle engeller konulmuş, imkanlar müsait hale geldiği zamanlarda, bazen zihni ve fikri bulanıklıklar ve sapmalar, bazen de nefsin ve şeytanın tuzakları kullanılarak gaflet, erteleme ve boş verme hastalığına müptela olunmuştur. Bu hastalık çoğu kere engelleme despotluğundan daha etkili olmuş ve dejenerasyona daha müsait zemin oluşturmuştur.
Engellenen İslami hayat, daha çok Müslümanların iradesi dışında egemen zorba güçlerin yasak ve baskıları sonucu gerçekleşmiştir. İnsanlık tarihi boyunca müminlerin karşılaştıkları zorluklar ve verdikleri onurlu mücadele bunun en çarpıcı örneğidir. Kur'an-ı Kerim`de Firavun`un şu cümleleri ile ifadesini bulan bu durum, her dönemde benzerlerinin yaşandığı önemli bir gerçekle bizi yüzleştirir:
"Firavun dedi ki: `Ben size izin vermeden O`na (Musa’nın Allah’ına) iman ettiniz, öyle mi? Muhakkak bu, yerli halkı şehrinden çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir hiledir. Yakında anlarsınız! Mutlaka sizin ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim. Mutlaka hepinizi birden asacağım." (Araf 123-124) Benim rızam dışında bir şey yapamazsınız. İstediğim gibi yaşayacak, emrettiklerimi yapacak, izin verdiklerime inanacak, istediğim gibi giyinecek, yasakladıklarıma yaklaşmayacaksınız. Ancak iman edenler bu engellere takılıp kalmadılar. "Onlar: `Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz" dediler”. (Araf 125) Böylece İmanın engel tanımaz gücü, gücün mantıksızlığını çaresizliğe mahkum etti.
İslami hayatı engelleyen bazen devlet, bazen statüko, cunta, rejim, iktidar, kişi, kurum vb. olabilmiştir. Mekke Dönemi tam manası ile engellenen İslami hayatın özetidir. İman engelli, akide özürlü olmayan ilk dönem Müslümanları engelleri aşmanın azmini ve iradesini en üst düzeyde gösterdiler. Yerine göre canları pahasına bedeller ödemekten çekinmediler. Baskılara ve yıldırma çabalarına boyun eğmediler. Bedel ödemeyi göze alabilenler seferi sürdürebildiler, diğerleri ise süründüler ve silindiler.
Bugün biz Müslümanlar olarak "engellenen İslami hayat" günlerinden "ertelenen İslami hayat" günlerine geldik. Ağır aksak, yılgın, yorgun, bezgin, bitkin ruh hallerimizi başka bir ifade ile anlatmak mümkün mü bilmiyorum. Sanki her şeyi halletmiş, cenneti garantilemişiz. İslami hayatı tatile çıkarmış, istirahata çekmişiz. Sorumluluklarımızı umursamadan sorumsuzca yaşamanın derdine düşmüşüz. Ertelenen İslami sorumlulukların arkasındaki yorgun ruhları, dağınık zihinleri, boş yürekleri, çökmüş iradeleri çözmek adına bir şeyler yapmak zorunda olduğumuzun farkına varma zamanımız geçiyor.
Ertelenen İslami Hayat, içinde bulunduğumuz, lakin fark etmekte sıkıntı yaşadığımız bir bunalım halidir. Her zaman bir şeyler adına erteleyip durduğumuz İslami hayatı ertelemek için o kadar çok sebep buluyoruz ki; "İslam’ı yaşamak istiyorum" diye başlayıp "fakat, ama" diye devam eden bahaneler: "Evet ama, yaşım çok genç!" "Biliyorum fakat, şu okul bir bitsin hele!" "Doğru ama, başıma bir şey gelmeden akademik unvanımı alayım, ondan sonra inşallah" "Tamam da, şu mevkiye ulaşmak lazım önce!" "Hele şu dönemi bir atlatalım!" "Önce zengin olayım, ondan sonra!" "Hele bir iktidara gelelim, siz o zaman görün!" Sonuçta zaman geçiyor, ömür bitiyor. Ertelediğimizin hep İslami hayatımız olduğunu İş işten geçtikten sonra fark ediyoruz. Hayatımızın çoğu bahanelerden, safsatalardan ve sürekli ertelemelerden ibaret.
Müslümanlar olarak bugün sahip olunan imkanlara yakın dönem mücadele tarihlerinde hiç bu kadar sahip olmadık. Bilgi birikimi, tecrübe geleneği, kadro insanı, ekonomik güç, kurumsal zeminler, fikri derinlik, entelektüel donanım, psikolojik destek düne göre daha iyi. Hal böyle olduğu halde bu durağanlığı, tembelliği, gevşekliği neye yorumlamalı, nasıl izah etmeliyiz?
Görünen o ki, emeller eylemlerin önüne geçti. Arzular azmimizi kırdı. Hedefi büyütmemiz beklenirken çıtayı düşürdük. Şimdi ise yerleşik hayata ve mevcut şartlara alışma moduna girdik. Var olanla yetinme, yaşadıklarımızın Müslümanca olduğuna kendimizi ikna etme sürecini yaşıyoruz. Zannediyoruz ki; Olgunlaştık (!), akıllandık (!), önlem almayı öğrendik (!), tecrübe edindik (!) Risk almaya, zahmet çekmeye gerek kalmadı(!).
Böylece sorumluluklarımızı ertelemenin kendimize göre yolunu bulduk. Önceliklerimiz değişti. Ve biz bugün eski biz değiliz, tabi ki düşman da eski düşman değil. Artık bizi dışarıdan engelleyen bir düşmanla değil, içten içe bizi çözen, çürüten bir anlayışla, tohumları zihinlerimize ekilen zehirli bir illetle, boş verme ve erteleme hastalığı ile boğuşuyoruz. Sonra sonra derken sonumuz geliveriyor ama biz farkına varmıyoruz. Merkeze yürüdükçe, parayla yüzleştikçe, karşı cinsle halleştikçe çok değiştik. Dünkü sorumluluk alanlarımız bugünkü klasımıza uymuyor. Sınıf atladıkça saftan ve sahadan koptuk, korkarım saf dışı olduk.
Artık aklımızı başımıza almamız, hak ve hakikati ifade eden sözlerle sahaya inmemiz lazım. Çünkü gece gündüz, yaz kış, zaman ve mekan bize emanet. Her yeni güne ne ekleyebiliriz? Her gün amel defterine artı ne katabiliriz? Kıyametler kopuyor olsa da dar zamana son anda bir fidan daha ekebilir miyiz? derdi ile dertlenmenin zamanını geçirmemeliyiz. Zira dünyanın, ahiretin ekim tarlası olduğunu en iyi bilmesi gereken bizleriz.
Allah razı olsun hocam. Çok güzel konulara değindi iz. Bizlere de okuyup ta anlamak nasip olur inşaallah.
Bir ressamın tablosunu görsel olarak nasıl sekillendirdiyse, bu yazınızla da ressam misali toplumun şu anki durumunu yazıda göstermişsiniz. Biliyorsunuz sebep ve sonuç ilişkisi diye bir kavram var. Yani bir şeyin bozulması için sebep gerekli, bunun için toplum kendiliğinden bozulmaz. Toplumun bozulması ile ilgili bir hadiste "Toplumu iki sınıf bozar, (Ulema) ve (Ümera) yani âlim ve idareciler. Mecellede bir kaide var, Sultan sofrasına oturan âlimin fetvasına itibar edilmez diye.mevzu uzun Allah sonumuzu hayr eylesin.
Ortak derdimizi kaleme almanızdan dolayı teşekkürler. Yeniden kimliğimizi hatırlamamız lazım.
Hocam ellerinize sağlık güzel bilgiler için teşekkür ederiz.
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM HAYIRLI CUMALAR
Tebrik ediyorum Kalemine yüreğine sağlık değerli arkadaşım
Kalemine kuvvet, vücuduna sıhhat versin.
Kıymetli hocam sağlıklı mutlu günler bereketli kazançlar cumanız mübarek olsun
Allah(cc) planları bozar. Yeni bir oyun kurar. haklıya kurulan tuzak boşa çıkar. kimse anlamaz, Bir kudret kurguyu başa sarar. Öyledir; O konuşunca o kainat susar. Hayırlı Cumalar.
Zannediyoruz ki; Olgunlaştık (!), akıllandık (!), önlem almayı öğrendik (!), tecrübe edindik (!) Risk almaya, zahmet çekmeye gerek kalmadı(!). HARİKA
Güzel bir yazı. Elinize emeğinize sağlık. اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْــــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ قَالَا رَبَّـنَا ظَلَمْنَٓا اَنْفُسَنَا وَاِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرٖينَ ﴿٢٣﴾ Dediler ki: 'Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız. A’râf Suresi 23. Ayet Cumanın hayrı feyzi ve bereketi üzerimize olsun.
Allah cümlemizi zamanı iyi kullanan,islamı yaşayabilen kullardan eylesin.. Cumanız mübarek olsun
Kötü Duygular Ömür " YIPRATIR " Güzel Duygular Sevgiyi "ARTIRIR ", Kötü insanlar Kapı "KAPATIR" iyi insanlar Her zaman "KENDiNi ARATIR" Rabbim Yer Yüzünde " iyiliğin " ve sizin gibi iyi insanların Sayısını artırsın Dualarınız "KABUL" olsun Hayırlı Cumalar Selam ve Dua ile Hüsnü GİRGİN
Merkeze yürüdükçe, parayla yüzleştikçe, karşı cinsle halleştikçe çok değiştik. Dünkü sorumluluk alanlarımız bugünkü klasımıza uymuyor. Sınıf atladıkça saftan ve sahadan koptuk, korkarım saf dışı olduk. MÜKEMMEL TESPİTLER
Hayırlı Cumalar hocam sagol
Cuma nın feyzi, hayrı, bereketi üzerinize olsun. Allah a emanet olun, Selamlar...
AMİN. ALLAH RAZI OLSUN. CÜMLEMİZİN CUMASI MÜBAREK OLUR İNŞALLAH.
Allah CC razı olsun Hocam.
Cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun öğretmenim. Kaleminize sağlık
Hayırlı Cumalar hocam. Gönlüne sağlık.
hayırlı cumalar kıymetli hocam sevgiler saygılar
Hocam çok güzel bir yazı elinize sağlık hayırlı cumalar
Hayırlı cumalar hocam Çok yerinde ibretlik bir yazı olmuş Ortak dertlerimiz nasıl çare üretebilir, çoluk çocuğumuza,öğrencilerimize neler yapabiliriz
Allah razı olsun üstadım. Dışımızdaki düşmanlarla mücadele, içimizdeki nefsi arzularla mücadeleden daha kolay. Allah encamımızı hayreylesin. Vesselam.
Kalemine sağlık hocam.
Seçtiğin konuları, yazdığın yazıları, yazıdaki üslubunu, cümlelerdeki mana yükünü, kelimelerdeki vurgu ve çarpıcı özelliği beğeniyoruz ve müstefid oluyoruz değerli hocam.
Allah razı olsun değerli üstadım. Yazılarınız çok anlamlı ve düşündürücü. Takip edip istifade ediyoruz. Kaleminize kuvvet.
Teşekkürler hocam
Engellendiği zamanlardaki Müslümanların İslami samimiyetlerini rahat zamanda kaybettik. Çok kötü gidiş bu.
Çok değerli bir yazı. erteleme hastalığı gerçekten günümüz Müslümanlarının en büyük sorunu. Allah yardımcımız olsun.
Mükemmel bir yazı. Çok doğru ve çok ibret alınması gereken bir konu. Allah razı olsun değerli kardeşim.