İnsanoğlu arzularını Allah’ın iradesine ve emrine tabi kıldığı sürece masumdur, mükerremdir, muhteremdir, Hak’kın temsilcisi, yeryüzünün halifesidir.
Arzularını nefsinin ve şeytanın emrine bıraktığı andan itibaren çürümeye ve çözülmeye, asaleti ve asliyeti bozulmaya başlar. Bayağılaşır, hırçınlaşır, egoistleşir, bunalım ve buhranlara sürüklenir.
İnsanın bozulması günahlara müsamaha göstermeye başlandığı andan itibaren başlar. Bu sürecin devamında dünyalık hesaplarımız haram-helal sınırını tahrip eder. Ahkamın yerini arzular, ahlakın yerini kurnazlıklar alır. Harama bulaşmakta cesur, günahları işlemekte rahat davranılmaya başlandığı andan itibaren hayat kararmaya, ruh daralmaya başlar. Günahı önemsememek, “bunda ne var” demek çözülmenin ve çürümenin başlangıcı ve ana sebebidir. Bu anlayış yaygınlaştığında insan ve bu insanlardan oluşan toplum haram-helal, kayıt-kural tanımayan bir hale dönüşür.
İmam-ı Şafii Hz.lerinin dediği gibi “Haramın zoru başıdır. Sonra kolaylaşır, sonra sıradanlaşır, sonra alışılır, sonra tatlanır, sonra kalbe yerleşir. Sonra da kalp başka bir haramı arar.”
Allah’ın teklifleri ile insanın kişisel arzuları çatışmaya girerse insanın yeryüzü sürgünü başlamış olur. Hz.Âdem a.s ile Hz.Havva’nın cennetten çıkmasına yol açan sebep, bir meyve yemek gibi görünüşte önemsiz bir şeydir. Günah işlenmeye küçük günahlarla başlanır. Kapı aralandığında insan günahlara alışmış, diğerlerinin girişi kolaylaşmış olur. Hz. Adem gibi pişman olmayı bilmez, tevbe ile af edilmeyi beceremezse insan bataklığa düşmüş demektir. Kımıldadıkça batmaya, debelendikçe gömülmeye mahkum olur. Küçük günahlarla başlayan bu dünya sürgünü iştaha, ihtirasa, şehvete, öfkeye dönüşerek insanın dengesini bozar ve yeryüzü bozgunculuk yurdu haline gelir. Toplumsal yozlaşmaların temelinde arzuların egemenliği vardır.
Günahlar konusunda duyarsızlık aslında Müslüman’ın en büyük kaygı vesilesi olmalıdır. Günahları hafife almak insanı, haddini, hesabını, helalini bilmeyen bir hale getirir ve bu insan gün geçtikçe hırçınlaşır. Teknolojik üstünlük, bilimsel başarı, beşeri büyüler sonrasında insan büyüklenmeye başlar. Kibri artar. Sonuç olarak, tuğyanı seçenlerin yolu tufana çıkar. “Haramlarda huzur arayanlara huzur haram olur.”
Bilenmelidir ki başımıza gelen ne varsa hepsi de kendi tercihlerimizdir. Yani musibetler günahlarımızdan ve onları küçümsememizden kaynaklanır. “Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır (Allah) çoğunu da affeder‘’ (Şura, 42/30)
Yaşadığımız dünyanın yaşanmaz hale gelmesinin müsebbibi yine insanın kendisidir. Önce insan kirlenir. Sonrasında hava, toprak, su, bitki, eşya, evren, iklim kirlenir. Dünyayı yaşanmaz bir gezegen haline getirecek felaketler dizisi tepemizde dolaşmaya başlar
Harama bulaşmış hayatlar, bunalımlı ve buhranlı hayatlardır. İnsanlar hakikate, hidayete, helale uzak düştükçe haramlara yakınlaşır saadet ve huzura hasret kalır.
Toplum dejenere oldukça insanların insicamı bozulur. İstikameti kayar. İtidali gider. Hiç bir şeyde mutluluk bulamaz. Rahat olamaz. Sükûnete eremez. Muvazene, mukavemet, merhamet, mahremiyet kaybolur. Onların yerini mahrumiyet, arzulara mahkumiyet, bunalımlar, huzursuzluklar ve sıkıntılar alır.
Haramlar her şeyi harap eder. Toplumun geleneği kaybolur, İnsanın genetiği bozulur, Nesillerin geleceği kararır. Rızkın bereketi kalkar. Nesiller hayırsızlaşır. Ahlak yozlaşır.
İnsanlar göğüslerini gere gere günahlarını sürdürebilmeye ve bunu “günah işleme özgürlüğü” olarak savunmaya başlar.
Günahlar beşeri sistemler tarafından estetize edilerek insanlara sunulur. Bizden günaha alışık ve barışık olmamız istenir ve bu ortamın oluşması için onlarca avutucu argümanlar, şeytani tuzaklar tüm iletişim vasıtaları mahareti ile beyinlere işlenir.
Sofralarımıza sürülen haramlara karşı kendimizi savunamazsak iflah olmamız mümkün değildir.
Haksız kazançla, emeğin gasbı ile toplumsal dayanışma gerçekleştirilemez.
Haram sevicilerden hak ve hayâ beklenmez. Müslüman Günaha müsamahalı, harama müsaadeli bir yaşamı kaldıramaz ve böylesi bir sistemi onaylayamaz. Müslüman bilir ki, haramı himaye eden bir halk, ilahi gazabı hak etmiştir. Nereden, ne ile beslendiklerini bilmeyenler neye hizmet ettiklerini de bilemezler. Yaşantılarını bunalımlarla heder, ömürlerini buhranlarla heba ederler. Ahir ve akıbetlerini, dünya ve ahiretlerini de böylece perişan etmiş olurlar.
Bu durumda Müslümana düşen; bilerek ya da bilmeyerek yaşantımıza sokulan, hayatın alışılmışı ve vazgeçilmezi, zamanın gerekliliği, yaşamın parçası gibi düşünülen bayağılıklara prim vermeden, pisliklere pes etmeden, şerre teslim olmadan, nefse ve şeytana mahkumiyete baş kaldırarak, Müslümanca yaşam modelimizi belirginleştirmek, Allah’ın bizi yarattığı fıtrat ayarlarımıza dönerek, Allah ile barışık kalu-bela daki ahdimizi yenilemektir.
Bizlere sunulan sahte cennetlerin, büyülü hayatların etkisinden kurtulup besmeleli bir hayata geçiş yapmaktır.
Şeytanı suçlamak yerine Âdemce bir duruş sergilemektir. Hatamızı ve noksanımızı tespit edip, tevbe ile Rabbimize yönelmek, istikamet üzere yaşama azmimizi ortaya koymaktır.
Şeytan aldatır, günaha davet eder, haramı ambalajlayarak sunar ama sonunda vaadinden cayar. İnsanoğlu belki kurtulurum zannı ile işlediği günahların suçunu şeytana yüklemeye çalışır VE İş bitirilince şeytan da der ki, “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz zalimlere elem dolu bir azap vardır.” (İbrahim Suresi, ayet 22)
Bu kadar önemli bir konu bu kadar güzel ve etkili anlatılabilir. kaleminize, yüreğinize sağlık HOCAM
Harika bir yazı olmuş hocam. sıkıntılarımızın sebebi günahlarımız. Allah affetsin.
ÇOK ÇARPICI İFADELERLE KONU ÇOK ETKİLİ BİR TARZDA ANLATILMIŞ. ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ
ALLAH RAZI OLSUN ABİ.
dertlerimizin sebebini çok açıkça ortaya koymuşsunuz. Allah kurtulmayı nasip etsin.
Hocam kaleminize sağlık. bizi çok önemli bir konuda çok güzel bilgilerle ihya ettiniz.
Rabbim hakkıyla yaşayıp, haramlardan uzak kılsın inşallah öğretmenim. Kaleminize sağlık
Okudum,müstefiid oldum,mustafa hocam kalemine,yüreğine sağlık
Haram yazınız çok anlamlı...yukarıdaki fotoğraftaki kişi ve kişiler de makam,nüfus kullanımında harama bulaşmış , yazınızda belirttiğiniz "bunda ne var" ,"günah işleme özgürlüğü" sanan zavallılar diye düşünüyorum.
Hocam yine mükemmel bir yazı kaleme almışsınız... İnşallah bu tür tuzaklara meyilli olanlara ve önceden düşenlere yardımı olur, selametle....
Toplumsal çürümenin temel nedenini ortaya koyan ibret verici harika bir yazı olmuş. Kaleminize,ilim ve irfanınıza sağlık kıymetli hocam.
Hocam, naçizane tebrik ederim. Çok net çok güzel izah etmişsiniz elinize sağlık. Bu da bu cuma hutbelerde okunsun. :) Yazınızda koyu harfler ile yazdıklarınız cümleler ve alıntılar var ama, inanın her cümlenin altı çizilesi... Selamlar, saygılar.
Tam okkalı bir yazı olmuş. bütün sıkıntıların sebebi, teşhis çok doğru. kurtuluş ta yazınızda Allah razı olsun.