Ahiret gününe inanmak iman esaslarımızdandır. Ebedi hayatın dünyadaki yaşantımıza göre şekilleneceği ve dünyada yapılan her şeyin hesabının sorulacağı ahiret inancının gereğidir.
Ahirete iman etmek, ahiret gerçeğini dikkate alarak yaşamayı gerektirir. Yani, bu dünyadan göçmeden, ahirete varmadan ahirete hazırlanmak anlamına gelir.
Hesap gününü hesaba katmadan yaşamak dünyaya aldanmışlığın en belirgin göstergesidir. Bu şekilde yaşayanlar dünyada da, ahirette de huzur bulamaz, doyuma ulaşamaz, rahat edemezler. Daima vicdanları sıkıntılı, Ruhları huzursuz, Yürekleri katı, iç dünyaları bunalımlı olur.
Ahireti mezarda değil, yaşanan hayatta, yürünen yolda, yapılan işte, kurulan cümlede, aramak gerekir. Siyasetimizde, ticaretimizde, sanatımızda, kültürümüzde, sosyal hayatımızda, yargımızda, yürütmemizde, yasama sistemimizde ne kadar ahireti hesap ederek hareket ettiğimiz ahiret inancımızın ayarını ve samimiyetini gösterir.
Halimiz, hareketimiz, hayatımız gerçekten ahirete iman edenlerin hayatına benziyor mu? Yoksa günlük ve alışık yaşantımızda ahiret, hesap, kural, Allah yokmuş gibi kafamıza ve keyfimize göre mi davranıyoruz?
Unutmayalım ki ahiret, hayatın dışına çıkarıldığında, adalet, ahlâk, dürüstlük, sevgi, merhamet anlamını yitirir. Yozlaşmanın, çürümenin, kokuşmanın, kirlenmenin önüne geçmek imkansız hale gelir.
Ahiret hesabı ile hareket etmeyen fertlerin oluşturduğu toplumun, devletin, medeniyetin, şehrin, ailenin ayarı olmaz. Ahiret yok sayılarak yaşanan bir hayatta alçalmanın ve azgınlaşmanın önü alınamaz.
Konuşmalarımızda ahiret unutulup sorumsuzluk ve mâlâyâni öne çıkıyorsa, hazların, arzuların ve menfaatlerin esareti altında yaşıyoruz demektir.
Ahiret hesap edilmeden elde edilen servet, kariyer, koltuk, kazanç nimet değil kahırdır, çiledir, derttir.
Ahiret gündeminden çıkan kişi kendini üstün görmeye başlar. Şımarır. Benden ‘hesap sorulmaz’ zanneder. Kibir ve gururun pençesinde perişan olur.
Ahireti dünyaya feda etmek, dünyayı alıp ahireti satmak en büyük aptallıktır!
“Onlar ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir, bu yüzden azapları hafifletilmez, onlar yardım da görmezler.*(Bakara 286)
Bilinmelidir ki, ahiret inancının gereklerini yapmak ancak dünyada mümkündür ve gereklidir. Ebedi hayat öbür dünyada kazanılmaz. Orada hesap, azap veya mükâfat vardır. Dünya helalleşme, ahiret hesaplaşma yeridir.
Ahiret inancı diri olmayanın dünya hayatı anlamsızdır, ölüdür. Stres, sıkıntı ve zillet onun hayatının kaçınılmaz gidişatı, tercih ettiği istikameti olur.
Ahirete yerli yerine yerleşmemiş bir imanla yürünmez. Allah’ı görüyormuşçasına Allah’a kulluk etmeden, Ahireti görüyormuşçasına ona hazırlık yapmadan kurtuluşa erilmez.
Müslüman’ın ahiret konusunda rahat ve duyarsız olmasını anlamak mümkün değildir. Hesabı hesap etmeden, hesabını veremeyeceği şeyleri fütursuzca yapma cesaretini izah etmek ve anlamlandırmak gerçekten çok zordur.
Çocuklarımıza sadece şu soruyu sormamız bile bizim bu konuyu ne kadar gündemimizin dışında tuttuğumuzu gösterir. “Büyüyünce ne olacaksın?”
Ardından şu soru da sorulsa; “Ölünce ne olacaksın!”
O zaman onları doğru yönlendirmiş, kendi sorumluluğumuzun da farkına varmış oluruz.
Kendi ahiretimizi ve çocuklarımızın ahiretini hiç hesap etmeden hesapsızca yaşamanın adı ne kadar Müslümanca yaşamak olabilir?
Müslümanlar olarak çok ciddi bir ahiret eğitimine ve duyarlılığına ihtiyacımız var. Aslında içinde bulunduğumuz anın değerini bilmek aynı zamanda bir ahiret eğitimidir.
Ahireti uzak görmek, ölüm bize gelmeyecekmiş gibi yaşamak gaflet uykusundan gözleri yumunca uyanacağız anlamına gelir ki o zaman çok geç olur. Kur’an-ı Kerim bu konuda uyarır;
“Doğrusu siz ahireti uzak görüyorsunuz.” (Kıyame, 21)
Hz. Ömer r.a. der ki; “Ölümü yattığınız zaman yastığınızın altında, kalktığınız zaman burnunuzun ucunda bilin.”
VE; Ey nefsim, deme zaman değişti. Çünkü ölüm değişmiyor. Hesabın kurtuluşu da torpili de yoktur.
Allahım bizleri ölmeden önce ölenlerden eylesin inşallah öğretmenim. Kaleminize sağlık
Allah razı olsun hocam
Mükemmel bir ders niteliğinde bir yazı hocam. Allah razı olsun sizlerden
Eyvallah üstadım. Kalemine sağlık
Hocam bilirsiniz uzun yıllar esnaflık yaptık.Müşterilerimizden biri hastalandı ve bir başka vilayete göç etti.Orada vefat etti.Kızı ve gelini dükkana geldiler.Babamızın borcu yoktur ama bir deftere bakarmısın dediler.Açtım defteri isim ve isimin altında 3,00 TL. karpuz...diye okuyunca, gelin ablasına dediki abla bak rüyam çıktı.Kayınpederi rüyasında demişki "karpuz parasını vermeden Karabük'ü terk ettik".Herkese bu şekilde helalleşme nasip olmaz. Hesap gününü hesap edenlerden olalım inşaallah.Vesselam.
Elinize sağlık hocam, çok güzel tespitler, cuma vaazı niteliğinde :) ... Hele espriyle karışık 2. soru harika “Ölünce ne olacaksın!” . Sıhhat ve afiyette kalın...
Allah razı olsun Hocam
sağol hocam allah razi olsun
Allah razı olsun Hocam. Kalemine sağlık.
Müstefid olduk üstadım
Hocam bu yazıları kitaplaştır. Çok güzel. Herkes istifade etsin
Konu çok önemli. Müslümanlar olarak farkında değiliz. Allah bizi islah etsin
Ahiret inancı gerçekten gündemimizde yok. Allah yardımcımız olsun.
Kaleminize sağlık hocam hayırlı günler
Hocam bu yazınız da çok güzel olmuş. Kaleminize sağlık
Hocam, paha biçilemez değerdeki uyarılarınız ile bizlerin kendimize gelmemizi hatırlatan bu güzel veciz yazınız için size şahsım olarak teşekkür ediyorum.
Hocam Saygılar iyi günler
Hocam Saygılar iyi günler
Allah razi olsun abi
ALLAH CC RAZI OLSUN İNŞALLAH DEGERLİ HOCAM. ALLAH CC İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR İKAZ.
Ölüm var ya Ömer. Demiş boşa dememiş
50. Yazınızı büyük bir zevkle okudum. Daha nice güzel yazılarınızı okumak isterim
Ahireti sürekli gündemimizde tutmak dileğuyle. Kaleminize sağlık hocam. İlminiz aali olsun inş.
Teşekkür ederiz. Önemsiz sandıklarımızdan sınınfta kalıyoruz.
Çocuklarımıza ölünce ne olacaksın sorusu çok enteresan
Harika bir yazı
Harika bir yazı
Yüreğinize sağlık hocam