Yaşarken ölçülü ve ilkeli olmak, sorumluluklarının bilincinde, yüksek ideallerin insanı olmak hayatımızı şekillendiren değerlerin yüceliği ve onlarla irtibatımızın niteliğine bağlıdır. Vahyin değerleri ile donatılı bir hayat, Hesap Gününe ayarlanmış bir bilinçle ve onu dikkate alan biçimde sürdürülecek bir yaşantı, hesaba hazır, hayırlı bir ömür geçirmek anlamına gelir.
Hesap günü ile bağlantısı zayıf olan kişi değerleri önceleyen bir hayatın sahibi olamaz ve o insanın insanlığı zayıf, adaleti, ahlakı, merhameti, insafı noksan olur. "Hesap günü" hesabıyla şekillenmeyen aile, şirket, kurum, toplum, devlet kaos ve kabustan kurtulamaz. Müslüman hayata, zevk alma, haz duyma, keyif çatma penceresinden bakmamalıdır. Hesap günü hassasiyeti ile hareket etme mecburiyetinin olduğunu hiç akıldan çıkarmamak gerekir. Çünkü, bizi bekleyen, yalanın, yalvarmanın, yağcılığın, pişmanlığın işe yaramadığı bir "yarın" var. O gün herkes yaptıklarından ve yapması gerekirken yapmadıklarından hesap verecek.
"Her nefis, yaptıklarına karşılık bir rehinedir." (Müddessir 38) Bu açıdan hayattaki tüm hesaplamalarımızı, hesabı çabuk göreni (Allah’ı) hesaba katarak yapmalıyız. Allah'ın hesaba katılmadığı hiçbir işte hayır yoktur. Allah'ı hesaba katmayan bir siyaset aldatma ve aldanmadır. Allah'ı hesaba katmayan bir ticaret bereketsizlik ve sıkıntıdır. Allah'ı hesaba katmayan bir hayat anlamsız ve boştur. Bireysel ve toplumsal kurtuluşun ilk adımı bu sarsıcı gerçeğin farkında olmaktır. Geçici dünyanın aldatıcı değerleri üzerinden yapacağımız her türlü hesabın sonucu pişmanlık ve hüsrandır. Sayılara, ebatlara, ağırlıklara, puanlara takılarak yapılan hesaplamalar, anketler, grafik ve başarı göstergeleri başımızı döndürüyorsa, başımıza geleceklere şaşırmamak gerekir. Bu durum hayatın uyutucu ve uyuşturucu uygulamalarının, "Hesap günü"nün korkunç gerçeğinin önüne geçmesi ve onu gölgelemesi anlamına gelir. Bu nedenledir ki, çağdaş modellerin kuşatması altında yetişen bireyler fırsatçı, çıkarcı ve hazcı oluyor. İç güdüsel baskıların esiri olan insan dünyacı ve bencil hale geliyor. Haz, aç gözlülük, menfaat ve makam aşkı insanlık değerlerini çürütüyor. Temel sorun, gününü gün ederken, "Hesap günü"nü unutmaktır. "İnsanların hesaba çekilecekleri (gün) yaklaştı. Hal böyle iken onlar, gaflet içinde yüz çeviriyorlar." (Enbiya-1)
Ölümü ve sonrasındaki hesabı hesaba katmayan kişi onurlu ve özgür bir hayatın sahibi olamaz. Şu an tüketmekte olduğumuz ömür yarın bize sorulacak. “İnsanoğluna şu 5 şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları kıyamet gününde Rabbinin huzurundan ayrılamayacak: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp, nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden.” (Tirmizi-Kıyame 1) "Mutlak sorgu" dan önce tüm yaptıklarımızla yüzleşebilmeye çok ihtiyacımız var. "Bugün benim son günüm" bilinci ile her gün yeniden doğduğunun farkında olarak yaşayanlar hayatın kontrolünü ele alabilirler. O zaman her gün diri bir kalp, diri bir irade, diri bir ruh ile sorumluluklarımıza sarılabiliriz. Ölümden izler taşıyan uyku için yastığa başımızı koyduğumuzda "Bugün Allah için ne yaptın?" sorusunu kendimize sorup hayat tarzımızı belirleyebilirsek, belirsizliklerden ve bulanıklıklardan kurtulabiliriz.
Bugünü yarına bağlayarak yaşamak, yarın arkasında duramayacağımız, yüzümüzü kızartacak her şeyden bugünden uzak durmak, hesabını veremeyeceğimiz söz, eylem, düşünce, durum ve tutumdan şimdiden uzaklaşmak en büyük erdemdir. Çünkü Müslüman hesabını ve haddini bilen insandır. Yine Müslüman bilir ki; Hayatın hiçbir safhasında kayıt dışı hiçbir şey yok, her şey kayıt altındadır. O gün hiçbir dosya sümen altı edilmez. Hiçbir dava zamanaşımına uğramaz. "Hak ediş" ler hak sahiplerine tastamam verilir. Hilesi, şikesi, yanılması olmayan o güne sırtımızda ağır bir veballe gidersek, hesap gününde başımızı kaldırıp mazeret üretmeye ne yüzümüz ne de mecalimiz kalır.
En yakın hakikat, ölüm ve sonrasındaki hesap hakikatidir. Bu hakikatten hareketle bize düşen eleştiri veya özeleştiri ile zaman kaybetmek değil, fırsat elde iken hemen tevbe etmek ve hayatımızı vahye göre şekillendirmektir. Vahyi yaşantımıza şahit tutmaktır. Tıpkı Rasulullah (sav) Efendimizin veda hutbesinde yaptığı gibi: "Yarın beni sizden soracaklar, benim hakkımda ne diyeceksiniz?" Ashab hep birlikte: "Allah tarafından sana indirilenleri bize tebliğ ettin. Peygamberlik vazifeni yerine getirdin. Bize nasihat ettin, diyerek şehadette bulunacağız." derler. Bunun üzerine peygamberimiz şehadet parmağını semaya kaldırıp: "Allah'ım, şahid ol! "Allah'ım, şahid ol! "Allah'ım, şahid ol!" diyerek görevini layıkı ile yaptığına ashabı şahit tutar. Zira “…Mü’minler yeryüzünde Allah’ın şahitleridir…” (Bakara 143)
Hiç düşündük mü? Yarın musallaya geldiğimizde acaba insanlar bizim hangi halimize ve nasıl şahitlik edecekler? Hoca Efendi “mevtayı nasıl bilirsiniz? hakkınızı helal eder misiniz” dediğinde hakkımızda kimler ne düşünecek ve ne diyecek? Bunun cevabını yaşantımıza bakarak bulabiliriz. Farkında olmak gerekir ki, şu an bu durumu lehimize çevirme fırsatına sahibiz. Şayet minareden okunan selayı duyabiliyorsak bu sela bizim için okunmuyor ve hâlâ zamanımız var. O halde ne duruyoruz? Rabbim herkese; Tevbe ve İstikamet üzere bir ömür, son nefeste de iman ile bir ölüm nasip etsin. ÂMİİİN
ÂMİN HEPİMİZ İÇİN ÂMİN
Hayatımızdan Allah'ı çıkardığımızda geriye kapkaranlık bir boşluk kalıyor...
Amiiin. Allah razı olsun hocam.
Hoca Efendi “mevtayı nasıl bilirsiniz? hakkınızı helal eder misiniz” dediğinde hakkımızda kimler ne düşünecek ve ne diyecek? Bunun cevabını yaşantımıza bakarak bulabiliriz. Farkında olmak gerekir ki, şu an bu durumu lehimize çevirme fırsatına sahibiz. Şayet minareden okunan selayı duyabiliyorsak bu sela bizim için okunmuyor ve hâlâ zamanımız var. O halde ne duruyoruz? Rabbim herkese; Tevbe ve İstikamet üzere bir ömür, son nefeste de iman ile bir ölüm nasip etsin. ÂMİİİN
Cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun öğretmenim. Kaleminize sağlık
Müslüman bilir ki; Hayatın hiçbir safhasında kayıt dışı hiçbir şey yok, her şey kayıt altındadır. SÖZÜ İNSANI HEM TESELLİ EDİYOR HEM KORKUTUYOR
AMİİİİİİNNN ALLAH RAZI OLSUN HAYIRLI CUMALAR HOCAM
Allah razı olsun hayırlı cumalar dilerim Allah'a emanet olun inşallah.
Allah cc Tüm dualarımızı kabul eylesin sabahımız hayır cumamız mübarek olsun kardeşim
hayırlı cumalar kıymetli hocam sevgiler saygılar
“Allah’ım! Tövbelerimizi kabul eyle, süphesiz ki sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametlisin. Bizi nimetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenlerden eyle ve bize nimetlerin devamını ihsan eyle.” - Hakim, Temin, No: 977 *Cuma'mız mübarek olsun Hayırlı Cuma'lar...*
Âmin Âmin Âmin. RABBİM Razı olsun kardeşim. Nice yazılarınızı okumayı nasip eylesin. Cumanın hayrı feyzi ve bereketi üzerimize olsun
Dünya'da bir konuda imtihana çekilecek ve bu imtihan neticesinde hayatımız şekillenecekse kendimizi o imtihana çok iyi bir şekilde nasıl hazırlarsak, ebedi hayat olan ahiret hayatına daha titiz bir şekilde hazırlanırsak akıllı davranmış oluruz. İşte bu manada nasıl duruş sergileyeceğimize bu veciz yazınız ile çok güzel bir yol gösterilmiş. Elinize ve kaleminize sağlık.
Teşekkür ederiz hocam. Gene mükemmel bir yazı olmuş. istifade ediyoruz.
selamun aleyküm hocam Allah razı olsun çok güzel yazmışsın hep okuyorum
Mükemmel bir yazı olmuş hocam. Anlattıklarınız hem düşündürüyor hem de korkutuyor.
Amiiin hocam. Allah razı olsun.
Allah'ın hesaba katılmadığı hiçbir işte hayır yoktur. Allah'ı hesaba katmayan bir siyaset aldatma ve aldanmadır. Allah'ı hesaba katmayan bir ticaret bereketsizlik ve sıkıntıdır. Allah'ı hesaba katmayan bir hayat anlamsız ve boştur. sözüne göre yaşayabilsek problemler hallolur
Hesaba takılırsak hesapta takılmayız.
Amin, Allah razı olsun, Allah cümlemize son nefeste iman nasib olabilecek şekilde yaşamayı nasib etsin.