Dün ya, “yakın olmak” anlamında Arapça bir kelimedir. “el-Hayatü’d-dünya” yakın hayat, ahiret hayatının önündeki kısa hayat anlamlarında kullanılır.
İslam inancına göre, ölüm öncesi hayat için bir hazırlık yeri olan dünya, ahiretin üretim mekanıdır. Bundan dolayı, “dünya, ahiretin tarlasıdır” denilmiştir. Nitekim bir ayette hem dünya ve hem de ahiret için iyilik istememiz istenmektedir: “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver.” (Bakara 2/201) Ahiret yurdundaki beklentilerin kaynağı ve meşru zemini, dünyadır. Nasıl ki, geminin su üzerinde olması geminin yüzmesi için gerekli ise, Allah’la ilgiyi kesmemek şartı ile oluşturulan bir dünya hayatı anlayışı da dinin ayakta durması için gereklidir.
Ahiret hayatı göz ardı edildiği zaman dünya hayatı bizim için (deni) adi ve rezil bir hayat anlamına gelir. İslam’da dünya hayatının kınanması, ahiret hayatından koparıldığı takdirdedir. Dünyevileşme dediğimiz şey ahiret inancından kopuk, sorumsuzca yaşanan dünya hayatıdır. Bu bağlamda dünyevileşme, insanın Yüce Allah’la ve ölüm ötesi hayatla ilişkiyi kesmesidir. Kur’an-ı Kerim’de dünyevileşen insan karakterleri şöyle anlatılır: “Onlar dünya hayatını seve seve ahirete tercih ederler.” (İbrahim 14/3) Ahiret hayatını göz ardı ederek dünya hayatını tek hayat olarak görmek, inkârcılıktır: “Onlar, hayat ancak bizim şu dünya hayatımızdan ibarettir, biz bir daha dirilecek değiliz derler.” (En’âm, 6/29)
Zikredilen ayetlerden anladığımız kadarıyla aşırı derecede mal sevgisi ve Yüce Allah’a ihtiyaç hissetmeme fikri, insanın bakışlarını öte dünya inancından sadece buraya, şimdiye çevirmesini beraberinde getirir. Ebedî hayatı göz ardı ederek, ebediliği sadece burada aramak demek bir dünyevileşme olup, Yüce Allah’ı unutmak manasına gelir. Şeytanın amacı da zaten budur. Nitekim şeytan Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva validemizi yasak ağaca dokundurmak suretiyle, onlara: “Ölümsüzlük ve yok olmayacak bir mülk” (Tâhâ, 20/120) tavsiyesinde bulunmuştu. Bu durum onların cennetten çıkarılmalarını beraberinde getirmişti. Nitekim tasavvuf büyüklerinden Ebu Süleyman ed-Darani Hz.leri, dünyayı, “seni Allah’tan uzaklaştıran şeydir” şeklinde tanımlar. İşte bu tarifte anlamını bulan ifade dünyevileşmedir. Max Weber, endüstriyel kapitalizm geliştikçe dindarlığın önemini yitireceğini ve dünyevileşmenin kaçınılmaz olacağını vurgulamıştır. Ona göre sermaye dindarları dünyevileştirir. Aslında dünyevileşme; insan aklının, dini her türlü bağdan koparılıp ebediliği “şimdi”de, halihazırda aramayı ifade eder. İnsan İlahi hikmet ve irfandan koptuğu anda dünyevileşmenin meydana getirdiği cazibe alanının dışına çıkamaz. Kur’an-ı Kerim’de bu kavrama, ölümsüzlük ve ebediliği burada arama, yok olmayacak bir mülk arayışına girme, Allah’ı unutma, dünyayı ahirete tercih etme gibi farklı kelime ve ifadelerle işaret edilir. Bütün bu uyarılar, dünyevileşmenin “Allah’a karşı ilgisizlik” olduğu gerçeğini hatırlatmak içindir.
Günümüzde dünyevileşme olgusu, Müslüman kimlikleri derinden etkilemektedir. Dünyevileşmenin göstergeleri olarak tüketim zafiyetinin artması, cinsiyet rollerinde farklılaşma, moda ve markaya düşkünlük, açgözlülük, seküler (hayatın içinde Allah’ı yok sayan) ahlâk anlayışı, aile yapılarında sarsılma, aşırı konfora özenme, gizli evliliklerde artış, diz boyu israf vb. sayılabilir. Ayrıca kitlesel boyutta meydana gelen bu değişim; “ben” merkezciliği ve “sahip olma” güdüsünü kamçılamakta¸ mevcut durum¸ helâl ve haram duyarlılığını zayıflatmakla birlikte, bireyselleşmeye bağlı olarak yalnızlaşmayı hızlandırmaktadır. İslami dünya görüşünde eşya, servet, mal-mülk, ihtiyaçları karşıladığı sürece bir anlam ve değer ifade eder. Harcamalar, ihtiyaçlar ötesine geçtiği zaman, insanı, erdemli davranışlardan uzaklaştırmakla kalmaz; Allah’a ihtiyaç hissetmeme, Allah’a rağmen yaşama gibi bir talep oluşturur. Dinle ilişkisi olabildiğince sınırlandırılan bir dünya anlayışında, hırs ve aç gözlülük ön plana çıkar ve insanda doyumsuzluğu derinleştirir. Kanaat ahlakıyla dengelenmeyen bir hırs güdüsü, birey ve toplumların başına büyük felaketler getirir.
Esas olan Müslümanın dünya görüşünde din-dünya ilişkilerinin birbirinden kopuk olmamasıdır: “Allah’ın sana verdikleri şeyler içinde ahiret yurdunu gözet, dünyadaki nasibini de unutma” (Kasas,28/76-77) uyarısı bunun en açık delilidir. Kur’an’da geçen bu uyarı oldukça öğretici ve anlamlıdır. Zira ahireti bize kazandıracak olan davranışlar bu dünyada gerçekleştirilebilecektir. O halde insan, dünyanın güzellikleri içinde yaşarken, kendisine, Allah’ı unutturacak çirkinliklerden uzak kalmaya gayret edecektir. Yoksa “zemmü’d-dünyâ”(dünyayı kötüleme) Müslümanca bir bakış açısı değildir. Kötü olan dünya değil, Müslümanın dünyevileşmesidir.
Yüce Allah, İslam’ı yaşaması ve insanlığa taşıması gereken bu ümmetin dünyevileşme illetine tutulanlarını bu illetten kurtarsın, tutulmayanlarını da muhafaza eylesin.
Dünyanın gerçek yüzünü dünya gözü ile görmüş olduk sayenizde hocam.
Dünyevileşme (Sekülerleşme) kötüdür, ancak Dünyevileşme ideali (sekülerizm) daha da kötüdür. Kendisi dünyevileştiği gibi tüm dünyayı da dünyevileştirmeyi hedefleyen batı, önce PROTESTANLIK ile Hristiyanlığı dünviyevileştirdi, ardından da Max VEBER'in dediği gibi Protestan ahlakı (ahlaksızlığı) tamamen kapitalizme dönüştü. Artık Weber gibi görece insaflı batılı sosyologlar da kendierinin icadı olan bu gidişattan rahatsız... Modernizm, dolayısıyla kapitalizme hazırlıksız yakalanan Müslümanlar da maalesef batılılaştıkça dünyevileşti. Asıl kötü olan ise; Dünyaya "İslam'ı hakim kılma" ideali uğruna siyaset ve serveti ARAÇ olarak kullanmaları gerekirken, aracım AMAÇ haline gelmesi... Eskiden "radikal İslamcılar, sosyalist İslamcılar..." vardı, artık KAPİTALİST İSLAMCILAR, SEKÜLER(İST) MÜSLÜMANLAR var. Allah sonumuzu hayr eylesin... Saygıdeğer Üstadım zamanlama açısından da konuyu işleme tarzı açısından da harika bir yazı kaleme almışsınız. İstifade ettim, Allah razı olsun. Teşekkür ediyorum.
Amin Allah razı olsun cümlemize inşallah
Muhterem hocam yazınız yine 10 numara, döktürmüşsünüz maşallah. Başarılarının devamını dilerellerinden öperim
Aminn Aminn hocam
Şu an en büyük sorun tevekkülün ve teslimiyetin unutulması ya da hiç anlaşılmamış olması öğretmenim. Yüreğinize sağlık
Kaleminize sağlık hocam. çok anlamlı bir yazı. çok istifade ettik
Kötü olan dünya değil, Müslümanın dünyaya yapmasıdır.
Rabbim ,dünyanın geçici cilvelerine aldanmadan ,ebedi yurdumuza layıkı vechile hazırlanmayı lutfeylesin.