KÖTÜLÜKLERE ALIŞIK, KÖTÜLERLE BARIŞIK OLMAK KALBİ BOZUYOR!
İnsanlık tarihi, yaşayan ve gelecek nesiller için ders olacak ibret tabloları ile doludur. Önceki insanların işlemeyi adet edindikleri bazı kötülüklerden dolayı cezaya uğradıkları, helakler yaşadıkları, bazen de lanetlenme ile karşılaştıkları bilgileri hem uyarı hem de ders niteliğindedir. Özellikle kötülüklere alışık ve kötülerle barışık olma, haramları kanıksama ve günahları içselleştirme, kirliliklerin kınanmasının tam tersine ahlak dışılıkların normalleşmesi toplumsal yozlaşma ve lanetlenmenin sebebi olmuştur.
İbni Mesut r.a. den rivayet edildiğine göre, Resûlullah s.a.v. şöyle buyurdu: “İsrailoğullarında dinden sapma şöyle başladı: Bir adam günah işleyen diğer adama rastladığında: “Allah’tan kork ve yapmakta olduğun şeyden vazgeç. Çünkü bu sana helâl değil” derdi. Ertesi gün, o adam benzer işi yapmaya devam eder, dün vazgeçirmeye çalışan adam o adamla her yerde karşılaşır ve kendisini yaptığı fena işten men etmediği gibi, onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah kalplerini birbirine benzetti.” Daha Sonra Resûl-i Ekrem şu âyeti okudu: “İsrâiloğullarından kâfir olanlar Hz. Davut’un ve Meryem oğlu İsâ’nın a.s. diliyle lânetlendiler. Bunun sebebi, baş kaldırmaları ve aşırı gitmeleriydi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mâni olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne fena idi! Onlardan çoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin onlara ahiret hayatı için hazırladığı şeyler ne kötüdür! Allah onlara gazap etmiştir, onlar azap içinde temelli kalacaklardır. Eğer Allah’a Peygamber’e ve ona indirilen Kur’an’a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, ama onların birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir” (Mâide suresi, 77-81) Hz. Peygamber s.a.v. bu ayetleri okuduktan sonra şöyle buyurdu: “Hayır, Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zâlimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; veya Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir, daha sonra da İsrailoğullarına lânet ettiği gibi size de lânet eder.” (Ebû Dâvûd,17; Tirmizî, (5))
Bu rivayet, toplumun nasıl bozulmaya başladığını, neden lânetlendiğini, yani Allah’ın rahmetinden mahrum bırakıldığını ve sonlarının ne olduğunu gözler önüne seren ibret tablosudur. Halkta başlayan bozulmaya âlimler ve yöneticiler engel olmaz, iyilikleri emir ve kötülüklerden nehiy vazifesini yerine getirmezlerse, bunun tersine kötülüklere göz yumar, kötülerle beraber düşer kalkarlarsa, onlarla yiyip içerlerse, Allah da onların kalplerini birbirlerine benzetir; günah işlemeyenlerin kalplerini, günah işleyenlerin kötülükleri yüzünden karartır. Çünkü onlar, günah işleyenleri günahlarından vazgeçirmeye çalışmamış, aksine hoş görmüşlerdir. Bu Nedenle hepsinin kalpleri katılaşmış, hakkı ve hayrı kabulden uzaklaşmış, isyanları sebebiyle rahmetten yoksun bırakılmışlardır.
Hadis’i Şerif’e göre, açıktan işlenen günah ve kötülükleri önlemek, yöneticilerin ve âlimlerin görevidir. Yöneticiler ve âlimler kötülüğe göz yumar ve onu kendileri de işlerse, toplumun çürümeye ve çöküntüye gidişi hızlanır. Kötülüğe ses çıkarmamak, kötülüğü teşvik ve yayılmasına vesile olmaktır. Kötülükleri ortadan kaldırmayı devlet, hakka ve adalete dayalı kanunların uygulama gücü ile, alimler örnek davranışları, söz ve nasihatleri ile yürütür. Kalben buğz etmek çaresizlik halidir. Zulmü durdurmak için bu yapıların oluşması Müslümanlar için çok önemli görevlerdendir.
Günümüzde günahlar süsleniyor, ambalajlanıyor ve biz bu günahlara bir şekilde ya alışıyoruz ya da alıştırılıyoruz. İşlemesek bile alışıyoruz. Alışınca ayıplamıyoruz. Normal gibi yaşadığımız bu hayatların ne kadarının bize ait olduğunu gözden geçirmemiz lazım. Bu hayatın içinde değerlerimiz, doğrularımız, duruşumuz, ilkelerimiz ne kadar var? Toplumsal yozlaşmayı, kokuşmayı ve çürümeyi ahir zamanın kaçınılmaz kaderi görme kolaycılığına kaçıvermemiz de ayrıca izaha muhtaç garip bir tesellidir. Bu tesellide uyumluluk olarak bize sunulanlar bizde umursamazlığa dönüşüyor. Süreç içerisinde direncimiz zayıflıyor, bilimcimiz köreliyor. Birçok anormallik yadırganmaz hale geliyor. Tepkisizlik muhalif damarımızı dumura uğratıyor, sanki gazımız alınarak aşamalı bir alıştırılmışlık yaşıyoruz. Dönüştürecekken dönüşüyoruz. Önce sinirlerimiz alınıyor, sonra da alıştıra alıştıra uyutuluyoruz. Tıpkı "kurbağa misalinde" olduğu gibi. Bir kurbağa kaynar suyun içine atıldığında hemen dışarı fırlar ama ılık suyun içerisine atıldığında yavaş yavaş suyu ısıtırsanız suyun sıcaklığı artıkça kurbağa gevşer hatta keyif alır sonra sudan çıkacak mecali kalmaz, artan ısı ile suda haşlanır ve ölür.
Kafese alıştırılan kuş misali, dünyayı mevcut durumdan ibaret zannetme yanılgısı oluşuyor. Alışkanlıklar şartlanmışlığa dönüşüyor ve karakterlerimizi şekillendirmede etkili oluyor. Tefekkür melekesi işlemez oluyor ve akıl alışkanlıkların esiri haline geliyor. Alışkanlıklarımızın hayatımıza hakim olan gücü anlayışımızı kısıtlıyor, azmimizi kırıyor, irademizi sınırlıyor. Zira alışkanlıklar insanı ruhsuzlaştırır, rutinleştirir. Namazı bile sadece alışkanlığa dönüştürürseniz ibadet âdete dönüşür. Tesettürü alışkanlığa indirgerseniz tesettürden defile çıkarırsınız ve bundan alkış alma derdine düşersiniz.
Kötü alışkanlıklar bellidir. İşin kötüsü kötü alışkanlıklara müptela olanların haline ve hayatına alışmamız ve o hayatı normal karşılar hale gelmemiz de öyle yaşamaya başlamamızdır. “inandığı gibi yaşamayanlar, yaşadığı gibi inanmaya başlar” VE yaşadığınının doğru olduğuna inanma bu hayatın arkasından gelir ki asıl felaket orada başlar.
Rabbim inandığı gibi yaşayanlardan eylesin.Amin
İffet sadece şehvet ile ilintili değildir. Maalesef günümüzde düşünce aşamasında olumsuz duygu ve düşüncelere itibar etmemeyi kendi zihin dünyamızı korumayı unuttuk, bunun sonucu sette benzeme belasına tutulduk.... Cumamız mübarek olsun
Çok güzel, çok doğru, çok anlamlı yazılarınızdan çok istifade ediyoruz. Allah razı olsun hocam.
BİLMUKABİL CUMA GÜNÜ NÜN SONSUZ FEYZ RAHMET VE BEREKETİ ÜZERİNİZE OLSUN...
Cumanız Mübarek Olsun.Rabbim Sağlık Sıhhat Versın daima Yar ve Yardımcınız Olsun Gıriştiğiniz Bütün İşlerde Size Başarılar Versin Gülen yüzünüz Solmasın daima Gülsün İbadetleriniz Makbul Dualarınız Kabul Olsun.
Allah c.c. razı olsun Hocam. Bu yazıları hep paylaşıyoruz. Mükemmel yazılar.
ALLAH RAZI OLSUN MUHTEREM HOCAM SELÂMLAR
Allah razı olsun Mustafa kardeş çok doğru
Sayın hocam bu günkü yazınızın çok kısa özeti "bana arkadaşını söyle,sana kim olduğunu söyleyim" Hayırlı cumalar..
Hayırlı cumalar eline yüreğine sağlık Mustafa abi
Kaleminize, gönlünüze, ilminize sağlık hocam. Yine mükemmel bir yazı. istifade ediyoruz.
Yine çok güzel bir yazı olmuş hocam Yüreğinize sağlık Hayırlı cumalar
Yine güzel bir farkındalık oluşturan konuyu kaleme almışsınız öğretmenim teşekkür ederim. Cumanın hayrı ve bereketi üzerinize olsun
Çok anlamlı, çok düşündürücü ve ibretlik bir yazı. Tam da toplumumuzu anlatıyor.
Hocam.sizden Allah razı olsun Hayatın anlamını tadını tam anlamıyla dosdoğru hakkıyla yaşamayı huzur bulmayı sizin yazılarla buldum