Ramazan, Kur’an ayıdır. Kur’an, Kadir Gecesinde indirilmeye başlanmış, muttakiler için hidayet rehberi, insanlığa kurtuluş reçetesidir. Bu hüküm kıyamet sabahına kadar geçerlidir. “O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse onda oruç tutsun. (Bakara 185)
Oruç, kalpteki niyetin halde samimiyete, hayatta medeniyete dönüşmesidir. Bu konu Kur’an’ı yaşamakla, topyekün hayat nizamı olan Kur’an’ı hayatlaştırmakla, hatırda, satırda korunan ayetlerin yaşama taşınması ile mümkündür. Aksi takdirde, hafızamızda taşıdığımız Kitab’ın ayetleri çok kıymetlidir ancak bizi sonuca götürmez. Bizi kurtaracak olan hayatımızdaki yaşadığımız Kur’an’dır.
Vahiy inananları mükemmel bir hayata hazırlar. Huzurlu bir dünyayı ve ebedi saadeti öngören bir hayat tarzını insanlara sunar. Kokuşmuş, çürümüş, kirli ve karanlık bir yaşamdan net ve nezih bir hayata çağırır. İşte böylesi bir hayatın tanımı ve takdimi sadece Kur’an’da yapılmıştır.
Müslümanlar olarak Kur’an’ın muhatabı ve muhafızı olmanın ötesinde vahyi hayata taşıma sorumluluğumuz bulunmaktadır. Kur’an’a muhatap olanların, Kur’an’la mutabakatı tam ve sıkı olmalıdır. Bunun gerçekleşmesi için; önce inen ayetlerin, insanlarımızın zihninde, kalbinde saklı durmaktan çıkarılması gerekir. Ayetlerin yüreklerden yürürlüğe geçmesi lazımdır. Bize inen ayetleri, hayatımıza indiremiyorsak inzal sürecimizde aksaklıklar var demektir.
Diriliş, direniş ve dinamizme vesile olacak bir ruh... Ruhsuzlaşan, iradesizleşen, nesneleşen birey ve toplumların yeniden hayat bulmasının garantisi… Kalpleri, vicdanları, irade ve idrakleri ayağa kaldıran enerji… Özgürleştiren, özneleştiren hayat iksiri… Bu ruh vahyin dışında başka bir şey değildir.
Vahye teslimiyet iki ruhun buluşması ve barışması demektir. Beden kalıbında bulunan ruhla, Rabbin Kitab’ında olan ruh… İki ruhun birleşmesi… Ruh’a ruh katmak… Allah’ın ruhu ile ruhlanmak, boyası ile boyanmak ancak bu şekilde gerçekleşir.
Bu gerçekleştiğinde vahyin öngördüğü “Kur’an Nesli”nin inşası mümkün olacaktır. O zaman vahiyle netleşen bir zihin, vahiyle beslenen bir akıl, vahiyle donanan bir ruh, vahiyle titreyen bir yürek, vahiyle arınan bir nefis, vahiyle dirilen bir hayat gerçekleşecek; böylece vahiyle yürüyen insan, gören gözü, yürüyen ayağı, tutan eli ALLAH olan, ihlas ve ihsan makamına ermiş insan olma süreci tamamlanacak, Özne, öncü, özgür, önder bir kimlik ve onurlu bir duruş vahyin rehberliğinde gerçekleşecek, Kurtulan ve kurtarıcı nesil bu sayede mümkün olacaktır.
Evet, önce tasavvuru, aklı, şahsiyeti, kimliği vahye inşa ettirmek gerekiyor. İslami sorumluluklarını yerine getirecek kişi ve kişilerin kabul, karar, talep, tavır ve tepkilerini vahiyle test etmeleri gerekmektedir. Bunların Kur’an’a göre şekillenip şekillenmediği bizim islami kimliğimizin kalite göstergesidir. Kur’an’a nasıl baktığımız ve şahsiyetimizi onun şekillendirmesinde nerede olduğumuz teslimiyet ve temsiliyet açısından büyük önem arz eder. Hz. Mevlana’nın dediği gibi “Kur’an’a gözümüzle bakarsak yazıyı görürüz, aklımızla bakarsak ilmi görürüz. Kalbimiz ile bakarsak aşkı görürüz. Tüm ruhumuzla bakarsak Rabbimizi görürüz.” O zaman damla ile derya buluşmuş, varlık aslına kavuşmuş olur.
Milli şairimiz Mehmet Akif;
“İbret olmaz, her gün okuruz ezber de, / Yoksa bir maksat aranmaz mı bu ayetlerde?
Lafzı muhkem yalnız, anlaşılan Kur’an’ın. / Çünkü kaydında değiliz hiç birimiz mananın.
Ya Nazm-ı Celil’in açar bakarız yaprağına, / Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin. / Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.”
Kur’an önümüzde dururken onu okumalı ve hayatımızda uygulamalı, rehber edinmeliyiz. Arkamızdan okunacağı beklenti ve hayali ile avunmamalı, okunup okunmayacağına da güvenmemeliyiz. Evet, Kur’an ölülere de okunur amma hayatta olanlara hitap eder. Emirler ve yasaklara uyma keyfiyetinden ölüler muaftır. Ölüye Kur’an okuyan lafzını ölüye ithaf ederken manasının muhatabının kendisi olduğunun idrakinde olmalıdır. Kur’an okumak Cenab-ı Hak ile konuşmaktır. Ona söz verip taahhütte bulunmaktır. Allah Resulü buyurur; “Sizden biri Rabbi ile konuşmayı severse Kur’an okusun.”(Kenzül Umam 2237)
On bir aydan daha hayırlı Kadir gecesinin idraki sürecinde bulunduğumuz Ramazan ayının feyzinin, Kur’an’ın; hayatımızın rehberi, gönüllerimizin huzur kaynağı, yaşantımızın ölçüsü, hastalıklarımızın şifası, dertlerimizin devası, son nefesimizin son kelamı, kabrimizin nuru ve kıyamet günümüzün şefaat vesilesi olması dua ve temennisi ile...
Hocam çok güzel yazı olmuş,Allahın kelamı bu kadar güzel anlatılır.Ağzına ve yüreğine sağlık,Allah gönlüne, muradına göre dünya ve ahiret sevgisi,mutluluk ve sağlik versin.inşaallah
Allah razı olsun hocam.
Allah razı olsun hocam. Kurân okurken Cenabı Allah ın huzurunda olmak ne güzel.
Allah razı olsun sevgili kardeşim
Harika bir yazı hocam. İlminize bereket
Amin inşallah
Yüreğine sağlık hocam
Teşekkürlerimle efendim...
Selamunaleykum hayırlı ramazanlar abi
Amin ecmain inşallah hocam.????
Amin hocam kaleminize sağlık
Allah razı olsun
Sağolun hocam, Allah razı olsun.
Allah kur-an'ı gerçek manada bilen ve yaşamımızda uygulayanlardan eylesin...
Allah bizleri kuranı okuyup anlayan.hayata geçiren kullarına arkadaş eylesin.Amin
Cenabı Allahımızın razı olduğu kullarından olması dileğiyle Aminn Aminn inşallah hocam
Vahiyle dirilen bir hayat dileğiyle
Çok güzel bir yazı olmuş gerçekten öğretmenim. Yüreğinize sağlık. Allahım hakkı ile Kuranı okuyup manasını anlayıp idrak edip yaşayanlardan eylesin inşallah ????
Hz. Mevlana’nın dediği gibi “Kur’an’a gözümüzle bakarsak yazıyı görürüz, aklımızla bakarsak ilmi görürüz. Kalbimiz ile bakarsak aşkı görürüz. Tüm ruhumuzla bakarsak Rabbimizi görürüz.” Hangisiyle bakarsak bakalım;ama nasıl olursa olsun illaki okuyalım..Okumanın en güzeli,en keyiflisi ise ''Kalbimizle bakmak''sanırım..Öyle aşk varsa gerisi kolay..
Amin hocam.Elinize sağlık.Allah C.C'a emanet olunuz