İslam dini temizlik üzerine inşa edilmiştir. Kalp temizliği, beden temizliği, Çevre temizliği konularında gösterilen hassasiyetlerle her yönü ile temiz insanlar, temiz aileler, temiz şehirler ve temiz bir toplum oluşturmayı hedeflemiş, temiz olanları ve temizlenenleri hep övmüş, methetmiştir.
Namaza abdestle başlanır. Peygamberimizin s.a.v. “Sizden birinizin evinin önünden bir nehir aksa, her gün beş kere o nehirde yıkansanız kirli kalır mısınız? işte abdest de öyledir, her namaz için aldığınız abdestle hem bedeninizde pislik kalmaz, hem de günah kirlerinden arınırsınız.” Hadisi şerifleri temizliğin ne kadar önem arz ettiğini ifade etmek için çok manidardır.
Müslüman temiz insandır. Bedenini, elbisesini, çalıştığı masasını, bulunduğu odasını, binasının önünü ve çevresini, Allah’ın, kendisinin rahat ve istifadesine sunduğu çevresini kirletmeyen, hep temiz tutma gayretinde olan, kalbindeki temizlik ve güzelliğin çevresine yansıdığı insandır. O, yolu, caddeyi, okulu, işyerini, camiyi, çimeni, hele hele insanların istifade ettiği ortam ve çevreyi kirleten değil, oradaki çirkinlikleri ortadan kaldırmayı bir ibadet, insanların ayağına takılan bir taşı, çalıyı alıp atmayı sadaka gören ulvi bir anlayışa sahiptir. Hz. Peygamberin şu ifadelerinde çevre bilinci hayranlık uyandıracak mahiyettedir. “Lanet ettirici şeylerden sakınınız. Sahabe; Lanet ettirici şeyler nedir ya Resulallah? Diye sorduğunda Allah Resulü; yollara, su kenarlarına ve gölgeliklere (piknik alanlarına) pislik atmaktır.”(Riyazüssalihin c.3 s.32) buyurdu. Yani Müslümanın her devirde, özellikle de günümüzde dikkat etmesi gereken çok önemli bir hususa dikkatlerimizi çekerek, bu davranışların, hem Allah’ın hoşuna gitmeyen, hem de onu gören ve o pislikten rahatsız olduğu için pisliği atanlara Lanet ettiği, ayıpladığı, beddua ettiği, diğer taraftan Tabiatın düzen ve dengesinin bozulmasına, bu yüzden insanların ve gelecek nesillerin ekolojik denge açısından cezalandırılmalarına vesile olan bir konuma düşmelerine vesile olan bir davranış olduğu, bundan daha güzel nasıl ifade edilebilir?
Günümüz insanı bu konularda maalesef çok duyarsızlaştı. Kendisi temiz çevre ararken, çevreyi pisletmekten hiç çekinmez oldu. Bazı yerlere “Nasıl Bulmak İstiyorsan Öyle Bırak” tarzında yazılar asmak da anlamını yitirdi. Sokaklara tüküren, içtiği sigaranın izmaritini rast gele fırlatan, piknik alanlarına çöplerini uluorta bırakan, su kenarlarına, gölgeliklere pislemekten çekinmeyen, yol kenarlarına pislikleri bırakmak duyarsızlık ve sorumsuzluğunu gösteren Müslümanlar acaba hangi dinin, hangi peygamberin mesajına kulak veriyorlar? Hz. Muhammed s.a.v in çağları aşan uyarıları onlar için hiç anlam ifade etmiyor mu? İnsanları kendilerine lanet ettirmek, küfrettirmek hangi düşünce ve menfaatle izah edilebilir?
Değişen hayat şartlarında çağın getirdiği stresten kurtulmak için mesire yerlerine gitmek, temiz hava almak, dinlenmek artık ihtiyaç haline gelmiştir. Bu durumda başkalarını rahatsız edecek şekildeki hareketler onların hakkını ihlal etmek anlamına da gelmekte ve kul hakkı olarak karşımıza çıkmaktadır.İslamda kul hakkı ise helalleşmeden ortadan kalkmamaktadır. Yüzlerce insanın lanet ettiği davranışları yapanlar, kimlerle ve nasıl helalleşecek, Allah’ın huzurunda üzerlerine geçirdikleri kul hakkını nasıl ödeyeceklerdir? Çevre kirliliğinden dolayı bozulan ekolojik dengenin bir sonucu olarak iklimlerin değişmesi, çevre felaketlerinin yaşanması, ihmal ve sorumsuzluklarımız yüzünden meydana gelen tüm olumsuzlukların sebebi ve sorumlusu bizler oluruz ki bu vebalin altından kalkmak çok zordur. Halbuki Allah resulünün tarifindeki “Müslüman; elinden ve dilinden başkalarının emniyette olduğu, zarar görmediği kimsedir.” Çevreyi kirletmek, sadece çevreye değil, kişinin
kendisine ve diğer canlılara karşı da işlemiş olduğu bir cinayettir.
Bizlere emanet edilen dünyamızı kendi ellerimizle kirleterek, hem kendi hayatımızı, hem de gelecek nesillerimizin geleceğini tehlikeye atmamak en önemli görevimizdir. Allah Kur’an-ı Keriminde:” “insanların kendi işledikleri sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Yanlıştan dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” (Rum, 41) buyurularak felaketlerin sebeplerine dikkatlerimiz çekilmiştir.
Bunun içindir ki çevremize karşı sorumsuz davranmamız hem insanların bize güvensizliğine, hem de kul ve kamu hakkına tecavüz sayılır. Müslüman. Kendisine emanet olarak verilmiş olan her ne var ise, hepsine riayet eder. Unutmayalım ki istifademize sunulan her şeyden hesaba çekileceğiz.
Ramazan ayının gölgesinin üzerimize düştüğü şu değerli zamanlarda manevi arınma gayretlerimizin çevre temizliği ve diğer sorumluluklarımızın farkında olmamıza da vesile olması temennisi ve duası ile…