Öyle bir mahkemeye çıkacağız ki hâkimin kendisi olayların bizzat şahidi. Bütün mazlumların umudu o mahkemede. Zalim ve günahkârlar o günün gelmesini hiç istemiyorlar. Orada adalet öyle tecelli edecek ki, kimsenin hakkı kimsede kalmayacak. Herkes hayatının hesabını vermek için o mahkemeye tek başına çıkacak.
Dünyadaki bütün yargılamalar o ilahi mahkemenin sönük bir taklididir. Ve ölüm adil yargılamanın ilk duruşmasıdır. Zira kimseye ayrıcalık tanınmıyor, ölüm herkese adil işliyor. Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalarak buradan göçüp gidiyor. İlahi adalet beklentisi karşılığı var ki özlem olarak verilmiş insana. O mutlaka gerçekleşecek. Uğradığınız haksızlığın hesabını soramadığınızda üzülmeyin! Bazı hesapları sorma kuvveti ve kudreti yalnızca Cenab-ı Allah’a aittir.
O gün tüm insanlar beyaz ve parlak bir düzlükte toplanacak. Mizan denilen o büyük mahkeme Mahşer denilen o büyük meydanda kurulacak. "Söylediklerimiz kadar söylemediklerimizden, yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz."
O mahkemenin hâkimi yani hüküm vereni; âlemlerin rabbi olan Allah olacak. Bu mahkeme, Batı hukukuna, Roma hukukuna, AB yasalarına, İtalyan ceza hukukuna göre değil, Adil olan Allah’ın koyduğu İslam hukukuna göre işleyecek. O gün, kimseye haksızlık yapılmayacak, hiçbir şey nutulmayacak. Amel defterini eline alan, bu nasıl bir kitapmış, küçük, büyük her şeyi yazmış diyecek (Kehf, 49). O gün, hesap, zerreler üzerinden görülecek. Kim zerre kadar hayır işlemişse onun karşılığını, kim de zerre kadar şer işlemişse o da onun karşılığını görecek (Zilzal, 7-8).
Bu mahkemede azalarımız şahitlik edecek, dillerimiz, ellerimiz ve ayaklarımız şahitlik edecek (Nur, 24). Kulaklarımız, gözlerimiz ve derilerimiz şahitlik edecek (Fussilet, 20). Üzerinde gezip dolaştığımız yer, bizim tüm yapıp ettiklerimizi haber verecek (Zilzal, 4).
O gün mahşer meydanındaki kalabalık yarılacak ve bir sessizlik olacak, çünkü tüm bu şahitlerden başka büyük bir şahit daha gelecek. Ve Peygamber (s.a.s) konuşacak şahit olarak ve diyecek ki: “Ey Rabbim benim bu kavmim bu Kur’an’ı terk edilmiş bıraktı” (Furkan, 30).
O gün, kimse şahitleri satın alamayacak. Tehdit edemeyecek. Baskı yapamayacak. Yalancı şahitler getiremeyecek. Gizli tanıklar olmayacak. Kimse kimseye iftira edemeyecek. Kimse kimsenin suçunu üstlenemeyecek. Zira mahkemenin hâkimi her şeyin de şahidi.
O gün, adam kayırma, rüşvet, torpil, iltimas olmayacak. Akrabalık, dostluk, yakınlık hiçbir işe yaramayacak. Çünkü o gün herkes birbirinden kaçacak. O gün, kişi, kendi öz kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından bile kaçacak. Çünkü o gün herkes kendi derdine düşecek (Abese, 34-37).
O gün, tüm dokunulmazlıklar kaldırılacak. Orada kimseye gücünden, malından, makamından, zenginliğinden, akademik kariyerinden, unvanından, apoletinden dolayı bir ayrıcalık yapılmayacak.
O gün, yönetenler ve yönetilenler, takip edilenler ve takip edenler, emredenler ve emre uyanlar, efendiler ve köleler, liderler ve halkları herkes birbirini suçlayacak. “O gün liderlerine uyup yanlış yollara sapanlar, siz olmasaydınız biz müminlerden olurduk diyerek kime uymuşlarsa onları suçlayacaklar. Liderler de; siz doğru yoldan gittiniz de biz mi size engel olduk diyerek onları suçlayacak” (Sebe, 31-33).
Cenab-ı Hak öyle “bir Mahkeme-i Kübrâ” açacak ki, o mahkemede insanların işledikleri zerre miskal hayır ve şer sergilenecek. Bütün sebepler ortadan kalkacak. Dünyada konuşmak için ağıza, dile, havaya ihtiyaç olduğu halde, o meydanda insanın azaları dile gelecekler ve yaptığı amelleri haber verecek.
O günün dehşetinden tüm azalar gerilecek, / İyi-kötü ne varsa, önlerine serilecek.
Mahkeme-i Kübra'nın verdiği karar ile, / Doldurulmuş defterler ellerine verilecek.
Ve denilecek; “Oku şimdi kitabını! Bugün kendini yargılamak üzere kendi nefsin sana yeter!” (isra 14)
Biz kıyamet (mahşer) günü için adâlet terazileri koyacağız ki kimseye zerrece haksızlık edilmeyecek. (Yaptıkları) bir hardal tanesi kadar bile olsa, onu getirir (teraziye koyar) ız. (Enbiyâ, 47)
Aslında Hiçbir suçlu kendi öz mahkemesinde beraat edemez. Allah imhâl eder (erteler) amma asla ihmâl etmez. Madem Allah var, elbette ahiret var. Öyleyse sabret mutlaka adalet var.
"İyi ki Mahkeme-i Kübrâ'n var Rabbim! Yoksa yeryüzünde zulme uğrayanlar (hâşâ) adaletinden şüphe edecek ve “Zalim zulmüyle, mazlum zilletiyle dünyayı terk edip gidiyor; bu ne biçim iş?” diyeceklerdi. Sen, Mutlak Adil'sin; bir sürü gerekçeleri bir tarafa, sadece adaletinin eksiksiz tecellisi için bile olsa bir başka dünyanın kapısını açacağına imanımız var. Çünkü “zalime en büyük düşman da Sen, mazluma herkesten çok acıyan da Sen”sin."
Allah buyuk değerli hocam. O gün herkes için gelecek.
ALLAH RAZI OLSUN HAYIRLI CUMALAR HOCAM
Allah imhâl eder (erteler) amma asla ihmâl etmez. Madem Allah var, elbette ahiret var. Öyleyse sabret mutlaka adalet var.
Allah'ım gelen günleri, geçen günlerden hayırlı kıl. CUMAMIZ MÜBAREK OLSUN İNŞALLAH.
ALLAH'IM Şükrümüzün sonunu bereket, sabrımızın sonunu selamet, tevekkülümüzün sonunu CENNET eyle. Selam ve dua ile Cumamız mübarek olsun...
Amel defterini eline alan, bu nasıl bir kitapmış, küçük, büyük her şeyi yazmış diyecek (Kehf, 49). O gün, hesap, zerreler üzerinden görülecek. Kim zerre kadar hayır işlemişse onun karşılığını, kim de zerre kadar şer işlemişse o da onun karşılığını görecek (Zilzal, 7-8).
”Bir müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, bir melek ona, aynısı sana da verilsin,’diye dua eder.”(Müslim,Zikir 86) Allah’ın af ettiği kularından olun inşAllah. Cumamız hayr olsun
Teşekkür ederim hocam hürmetler eder hayırlı cumalar dilerim
Eyvallah Mustafa Hocam. Amenna ve saddakna. Allah Razı olsun. Konu da, yazı da çok güzel.
Hocam Allah razı olsun. Yaşadığımız hayatın bir imtihan olduğunu unutmamalı ve çokca tövbe istiğfarda bulunarak her daim kuran ve sunnet üzere hayatımızı surdurmeliyiz. Yoksa hesap gününde keşke yapmasaydım pişmanım demek fayda vermeyecektir.
Amenna ve Saddakna
Bizi doyurup içiren ve bizi Müslümanlardan eyleyen Allah’a hamd olsun. Amin Amin Binlerce Amin Selam ve Dua İle Hayırlı Cuma’lar…
Yüreğinize kaleminize sağlık öğretmenim yüne muhteşem bir makale olmuş. Cumanın hayrı ve bereketli üzerimize olsun
Allah razı olsun, hayırlı cumalar.
Selam ve dua ile hayırlı işler hayırlı Cumalar diliyorum inşallah değerli hocam
Cumamız mübarek olsun. Allaha emanet olun.
Hayırlı cumalar kıymetli hocam
Hayırlı cumalar sağlıklı günler diliyorum.
Hocam Allah sizden razı olsun hayırlı cumalar sizin bu yazılarınız bana çok faydası oluyor hayatımın her anı her sn de tartıp daha dikkatli oluyorum onun için tekrar Allah razi olsun keşke bütün insanoğlunu bunu idrak edebilse
Allah razı olsun hocam
Sağol.Allaha inanıyor ve güveniyoruz
Allah razı olsun hocam. Çok güzel bir uyarı. Tabii anlıyana.
Mükemmel! "Size böyle nimetler veren bir Zât, sizi bașıboș bırakmaz ki; kabre girip kalkmamak üzere yatasınız!" "Zàlim izzetinde, mazlum zilletinde buradan göçüp gidiyorlar. Demek bir 'Mahkeme-i Kübrâ'ya bırakılıyor" (Risâle-i Nûr, Hașir Risâlesi'nden)
Rabbim bizleri kul hakkına tecavüz etmekten ve haksızlığa uğramaktan muhafaza eylesin (amin). Allah ‘ın adalet terazisi asla şaşmaz.
Uğradığınız haksızlığın hesabını soramadığınızda üzülmeyin! Bazı hesapları sorma kuvveti ve kudreti yalnızca Cenab-ı Allah’a aittir.
Söylediklerimiz kadar söylemediklerimizden, yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz."
Allah imhâl eder (erteler) amma asla ihmâl etmez. Madem Allah var, elbette ahiret var. Öyleyse sabret mutlaka adalet var. Kalemine sağlık hocam.
Çok harika, bilgi, uslup, anlatım mükemmek. teşekkürler.