Türk Dünyasının önemli yazarlarından Kırgız asıllı Cengiz Aytmatov’un; “mide beyinden akıllıdır, çünkü mide kusmayı bilir. Beyin ise her pisliği yutar.” İfadesi beyinlerin ifsadı ve işgali ile ilgili önemli tehlikelere dikkat çeker. C. Şehabettin de “Mide için lokma ne ise beyin için fikir de odur. Hepsi beslemez. Bazıları zehirlidir.” sözleri ile bu gerçeği ifade eder. Bozulunca ve boş olunca sahibini haberdar etmesi midenin önemli bir özelliğidir. Anlaşılan beyinlerin ifsadı ve işgali midelerin ifsadından daha kolaydır.
Siyonizm ve Emperyalizm, kaynakları ve kültürleri kendilerini cezbeden, ya da tehdit olarak gördükleri ülkelerin insanlarını kısa, orta ve uzun vadeli projelerle beyinlerini işgal ve ifsat ederek kimliklerinden uzaklaştırmak için hedef tahtasına koyarlar. Bu ülkelerin başında gelenlerden biri de bizim ülkemiz Türkiye’dir. Batının bize dönük uygulamaya çalıştığı en önemli emperyalist politikası Kültür Emperyalizmidir. Bu politika bizim yerli, milli, İslami, Kültürel değerlerimizi yok edip, yerine kendi kokuşmuş değerlerini benimsetip kabullendirme çabasıdır. Kültür Emperyalizmi, siyasi, ekonomik ve askeri emperyalizmin zemini ve aracıdır. Milletimizi, zihni, ruhu, kalbi, bilinci iğdiş edilmiş, beyinleri işgal ve ifsat edilmiş bir kalabalık haline dönüştürmek ve kolay yönetilebilir hale getirmek için yüz elli yıldır bütün güçleri ve imkanları ile uğraşmaktadırlar. Hedefleri, beyinleri teslim alınmış kitleleri siyasi emperyalizmle kolayca yönetmek, ekonomik emperyalizm ile soyup soğana çevirmek, askeri emperyalizm ile de ülkeyi kolayca işgal edilebilir hale getirmektir.
Müslüman Türk’ü İslami kimliğinden soyutlayacak, ferdi, dini ve milli ülkülerinden uzaklaştırıp sadece günlük, hatta anlık yaşayan ruhsuz, kimliksiz, idealsiz kitlelere dönüştürecek emperyalist projeler yoğun bir şekilde devam etmektedir. ABD, Batı ve yerli işbirlikçileri Türk Milletini sadece bedensel ihtiyaçlara dönük bir hayat kurgusu içinde çürütüp yok etmek için sinema, müzik, eğlence hayatı, giyim kuşam, magazin vb. gündelik zevkleri hayatın merkezine koyarak geçmişini unutmuş, gelecek tasavvuru olmayan bir toplum haline getirmek istemektedir. Bu çabalarında ciddi mesafe almadıklarını söylemek de kolay değildir. Neticede gayretlerinin meyvesi özentilerimize, giyim tarzımıza, gündelik meşguliyetlerimize, olaylara bakış ve etkilenmedeki duyarsızlığımıza, değerlendirmelerimizdeki çarpıklıklarımıza, reklamlarımıza kadar pek çok yerde kendisini göstermektedir. İnsanımızın değer yargılarını ve algılarını tahrip ederek FİKİR KİRLİLİĞİ oluşturmak, İslam ve insan düşmanı bireyler yetiştirmek temel hedefleridir. Celladına aşık olmuş bir millet oluşturma gayretleri hızla devam etmektedir.
Türk-İslâm medeniyeti bin senedir sağlam itikadı sayesinde bu tahribatlardan en az etkilenmiş, son 150 yıldır ise tahrifat bir hayli artmıştır. İçimize, itikadımızı bozmaya yönelik kaynağı dışarıda olan pek çok fikirler sokulmuştur. İlk olarak hedefleri halkı cahil bırakmak ve göndermiş oldukları ajanlar ile bu topraklarda kullanabilecekleri insanları avlamak olmuştur. Hempher, Lawrence vb. bu ajanlara örnektir. Görevli ajanlar vesilesi ile gerek din adamı gerek devlet adamı pek çok kişi bu ağa düşürülmüştür. Daha sonra ekseriyeti İngiliz fikriyatına sahip kişiler devlete sızmaya başlamış. İçimizden gibi gözüken pek çok hoca kılıklı zavallılar itikadı bozuk kitaplar yazarak faaliyetlerine başlamışlardır. C. Efgani, M.Abduh hayranı modernist ilahiyatçılar bu gün de olduğu gibi oryantalistlerden ilham aldıkları hadis tenkidçiliği gibi tekniklerle Müslümanların kafalarını karıştırmaya, itikadını bozmaya çalışmışlar ve çalışmaya devam etmektedirler.
Özellikle Müslüman ülkelere çok büyük zulümler ve hainlikler yapmış olan İngilizler, Kültür emperyalizmi ile yaptıklarını gizlemişler, O ülkelerde tarih kitaplarının yazılmasına kadar müdahil olmuşlar, yerli işbirlikçileri vasıtası ile gerçek bilgilerin yeni nesillere aktarılmasını engellemişler, Kendilerine karşı gösterilmiş direnç ve kahramanlıkların yeni nesillerce bilinmesinin önüne geçmişlerdir. Kut-ul Amare Zaferinin ve daha nicelerinin tarih kitaplarımızda yer almaması, genç nesillerce bilinmemesini ya da yanlış öğretilmesini sağlamışlardır.
Kendilerindeki hainlere yaşam hakkı tanımayan bu ülkeler, Emperyalist emellerinin olduğu ülkelerde halkın duyarlılıklarını ortadan kaldırmaya çalışırken içlerindeki asalet sıkıntısı olanlardan da işbirlikçi hainler üretmişler ve onlar vasıtası ile programlarını kolayca uygulamışlardır. ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger: "Biz Amerika olarak neden güçlüyüz, biliyor musunuz?" der ve cevap verir; "Bizler Amerika olarak içimizdeki vatan hainlerini çabuk öldürürüz. Dünyanın birçok memleketinde vatan hainlerini ise kahraman yapar, ülkelerinde önemli yerlere getiririz."
Ömrünü İslam’a ve Müslümanların şuurlanmasına adayan Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN; “Siyonizm bir timsaha benzer. Bu timsahın üst çenesi Amerika, alt çenesi Avrupa, beyni İsrail, gövdesi ise içimizdeki işbirlikçilerdir.” İfadesi ile konuyu özetleyivermiştir.
Devletlerin, din adamlarının, sosyologların, vatanını ve milletini seven bütün ilim ehlinin en büyük görevi milletini, özellikle gençlerini bu tür Siyonist ve Emperyalist tuzaklara karşı korumaktır. Yapılan tüm hile ve tuzaklara karşı aklen, fikren, ilmen çaba, duruş, gayret ve cesaret göstererek engel olmak târihî, insâni, İslâmi ve vicdâni sorumluluklarımızın başında gelmektedir. Aksi halde Nurettin YILDIZ Hoca efendinin dediği gibi “Beyinler işgal ve ifsat edildikten sonra, ne baştaki örtü, ne çenedeki sakal kimseyi kurtarmayacaktır.”
YORUMLAR