Yaşadığımız hayatın tüm alanlarında değişim ve dönüşümün baş döndürücü bir hızla devam ediyor. Dünya hızla küçülüyor. Bilim ve teknoloji alabildiğine gelişiyor. İnsanlar her türlü bilgiye çok kolay ulaşma imkanına sahip. Bu bağlamda gençlerin ilgisini dağıtan olumsuz unsurlar gittikçe çoğalıyor. Böyle bir ortamda gençleri yetiştirmek ve eğitmek hem zor hem de zorunlu bir görev olarak karşımıza çıkıyor.
Sağlıklı aile kurumu gençler için her zamankinden çok daha büyük önem arz ediyor. Bu gerçeklilik kaçınılmaz olarak dikkatlerin aile kurumu üzerinde yoğunlaşmasına neden oluyor. Bu sebeple her türlü planlar, sinsi projeler aile kurumu üzerinde yoğunlaşıyor. Buna karşı önlemler maalesef değişim ve dönüşümü algılamaktan uzak, iyi niyetle ama yetersiz. Pek çok anne babanın, eğitimcinin, idarecinin, siyasetçinin çocukların içine gömüldüğü sanal dünyadan haberleri yok. Kendi dünyalarından farklı dünyalara çözüm üretmeye çalışılıyor.
Geleceğimizin teminatı olan gençler için çocukluk döneminde yerinde ve zamanında yapılması gereken terbiye o kadar önemlidir ki, bir boya ile ilk defa boyanmış bir yün, boyanın rengini nasıl sağlam bir tarzda emer ve alır, onu artık ikinci defa başka bir renge boyamak kolay olmazsa. İlk izlenimler de insan ruhunda öyle sağlam, kuvvetli ve derin tesirler bırakır ki, onları beyinden söküp atmak adeta imkansızlaşır.
Gençlik yılları üzerine araştırma yapanlar, çocukluk çağında dini konulara ilginin yüksek olmasına rağmen, sağlıklı bir yönlendirme olmazsa zamanla bu ilginin azaldığını, gittikçe daha az öğrenme isteği duyulduğunu, sonunda inkar edici bir tutuma dahi dönebildiğini ortaya koymuştur. Hangi yönden bakılırsa bakılsın, gençlik yıllarının önemi ortadadır. Bu yaşlarda gençlerin dini duyguları uyandığından, ona verilen terbiyenin biçimi daha sonraki yıllarda gencin inanç, tutum ve davranışlarını da etkilemektedir. Genel kanaate göre, gençlerin çevrelerinden bu denli etkilenmeleri, zihni yapılarının kendilerine verilen her şeyi kabullenmeye gayet elverişli olduğundandır. İşte bu uyum gücü iyi bir şekilde yönlendirilerek, dini terbiyenin ilk gençlik yıllarında en mükemmel şekliyle verilmesine çalışılması önem arz etmektedir. Zira 10-12 yaşlarına kadar olan dönemde din ve ahlak değerlerinin büyük bir kısmı genç tarafından özümsenmekte, dini kimlik oluşmaktadır.
Bu nedenle gençlere yönelik dini terbiyedeki en büyük görev, hiç şüphesiz anne-babaya düşmektedir. Eğer anne baba bu hususta hazırlıklı iseler, üzerlerine düşeni hakkıyla yapacaklar ve ciddi bir problem yaşamayacaklardır. Eğer bu konuda bilgisiz ve hazırlıksız iseler hem kendileri, hem de gencin geleceği açısından büyük sıkıntılarla karşılaşacaklardır. Çünkü günümüzde milletler ve devletler, medeniyet ve hakimiyet yarışı içindedir. Bu yarışta kullandıkları en etkili araç eğitimdir. Eğer bugün tembel, rüşvetçi, sarhoş, hırsız ve hain insanlar varsa bunlar, dünkü gençlerin ihmal edilişinden, dini terbiyeden yoksun yetiştirilmelerindendir.
İnsan ve insanın imtihan yurdu, misafirhanesi olan Dünya, sürekli bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. İç dünyamıza baktığımızda duygu ve düşüncelerimizin, dış dünyamızda ise bedenimizin ve gördüğümüz her şeyin değişimine şahit oluyoruz. Allah’ın kâinata koymuş olduğu değişim yasası hiç durmaksızın işliyor. Müslüman şahsiyete düşen görev, değişim ve dönüşümü imanının belirlediği rotaya göre yönetmektir. Allah’ı hayatının merkezine yerleştiren bir Müslüman’ın imanını dikkate almadan değişim yapması söz konusu olamaz. Düşüncelerimizi ve hayat tarzımızı inancımıza göre değişime tabi tuttuğumuzda hayatımızın yenilenmesine vesile olur. Allah’ı hesaba katmadan yapacağımız değişimler ise bizi hem dünyada hem de ahirette hüsrana uğratır. Bu temel noktayı göz önünde bulundurarak gençliğe yönelik terbiye metotlarımızı ve müfredatımızı en doğru ve hassas şekilde değişime tabi tutmamız gerekir.
İnsan, Allah’la barışmadan ve onun rehberliğine rıza göstermeden huzur ve barışa asla ulaşamaz. Ne iç dünyamızda ne de dış dünyamızda Allah c.c olmadan barış ve huzuru tesis etmek mümkün değildir. Allah’a rağmen, onu yok sayarak, görmezden gelerek, umursamayarak Müslüman hayatının güzelliği olmaz. Hz. Peygamberimizin; “İçerisinde Kur’an’dan bir şeyler bulunmayan kişi, harap olmuş bir ev gibidir” ifadesi aynı zamanda Harap olmuş bir dünyayı, harap olmuş kişilikleri, harap olmuş ilişkileri ve harap olmuş geleceği de ifade etmektedir.
Kur’an-ı Kerim Yüce Rabbimizin insanlara uzanan rahmet elidir. Bu kaynaktan sulanmayan insan ve insanlık yanıp kavrulmaya, buhranlar ve bunalımlar içinde kıvranmaya mahkumdur.
Gençlere ne verilirse onun karşılığı görülecektir. En azından yakın geçmişte yaşanan tecrübelerden ibret alarak ve istifade ederek, selim bir akla, ilim ve irşada yönelmek ihtiyacı vardır. Şimdi sorumluluğumuzu bilerek, gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru, milletimizin ve ümmetimizin geleceği olan gençlerin terbiyesine yönelik çok ciddi programlar ve müfredatlar hazırlamak anne- babaların, eğitimcilerin ve devletin en önemli görevidir.
Geçmiş ve Gelecek Bağlamında Gençliğin Terbiyesi konusunda Kur’an ve Sünnet’ten doğru bir şekilde bilgilenmek, şuurlanmak, onun rehberliğini ve metotlarını iyi algılamak, ona göre bir strateji belirleyip sorumluluk üstlenmek zorunda olduğumuzu asla göz ardı etmemek zorundayız.
Çocuklarımız geleceğimizin teminatıdır. Ailelerin, Milletlerin ve devletlerin kazanıp biriktirdikleri, sahip oldukları değerler ancak iyi ve güzel yetişmiş gençlerin elinde olursa bir anlam ifade eder. Zira gelecek ve bizim bu gün sahip olmak için çabaladığımız her şey gençlerimize emanet edilecektir. Onların eli ile birikimlerini heder etmek istemeyenler Gençlerini ihmal etmeme yarışına girmelidir. “Bir anne babanın evladına bırakabileceği en önemli miras onu güzel bir ahlak sahibi olarak yetiştirmektir.” (Tirmizi) Devletlerin ve milletlerin de bıraktıkları miraslar arasında doğru eğitilmiş gençler, ahlaklı nesiller yoksa diğer bıraktıklarının hiç bir kıymeti yoktur.
Hocam elinize, yüreğinize sağlık... Yazılarınız zaman geçse de bugünkü kadar öneme sahip olacak olan genel geçer doğrular, İslâm ahlâkı prensipleri. Kitaplaştırın inşallah... Ah keşke cuma hutbesi olarak okunsa...
Biraz daha kısa tutun, Cuma hutbesi olsun hocam. :) Yazılarınızın hepsi yıllar geçse de önemini kaybetmeyecek olan vaaz-ı nasihatler. Kitaplaştırın inşallah.
Eyvallah hocam. çok önemli bir konu ama bizler bu konuda çok yetersiz ve ilgisiziz.
Hocam yazılarınızda arayı uzatmayın. geçen hafta yazmadınız?
Harika bir yazı olmuş hocam. Kaleminize, yüreğinize, ilminize Rabbim bereket versin
Allah sizden razı olsun Sn. hocam. güzel yazılarınızdan istifade ediyoruz. dediğiniz gibi çocuklarımızı gerçekten ihmal ediyoruz. onları sanal dünya eğitiyor. biz dillerinden anlamıyoruz.
Sizin yazılarınızı okumak zevk veriyor. bir de düşünce dünyamızı etkiliyor. Allah sizden razı olsun.
Hocam teşekkür ederim. sayenizde güzel bilgiler kazanıyoruz
Allah razı olsun hocam çok güzel bilgi ve yazı
Elinize yüreğinize sağlık Mustafa Hocam.
Rabbim ahlakı güzel olanlardan eylesin
Selam muhabbet ve dualar hocam
Çok önemli bir konuyu köşenize taşımışsınız hocam.Maalesef dijital ortamın yaygınlaşmasıyla kitaplardan uzak,aile sofrasından uzak,akraba ziyaretlerinden yoksun bir nesil,"yaa boşver bee" ci bir gençlik hızla çoğalıyor... Madiyatın ön plânda olduğu,maneviyattan, sevgiden,saygıdan yoksun bir gençlik... Dini duyguların verilememe nedenleri belki de sosyal medyada ve tvlerde ileri geri ,bilen de,bilmeyen de dini yorumların açık olması,olur olmaz kurum veya kuruluşlarla,cemaatlerin çelişkili sözde fetvaları gençlerimiz üzerinde farklı etkiler yaptığı bir gerçek. Gençlerimizin ahlaki,manevi duygularının geliştirilmesi güzel dinimizin doğru bir şekilde ehil kişiler tarafından ilk ,orta okul seviyelerinde verilmesi önemli,tabiki ailenin desteği,teşviği çevre faktörlerinin olumlu etkileri gençligimizin kazanılmasında etkili olacaktır.
Kaleminize sağlık hocam
Amin hocam çok guzel olmus yüreğine saglik ellerinizden operim
Yüreğinize kaleminize sağlık öğretmenim
Hocam Cenab-I Hak razı olsun . Bizleri her konuda Dinimizin emir ve esaslarına uygun olarak yaşamaya çalışanlardan eylesin inşallah. Elinize ve kaleminize sağlık. (S.A) M. Yaşar
Kaleminize kuvvet, teşekkür ederiz Mustafa Bey.
Rabbim Kur'an-ı hayatımızın her alanına ve kalbimize nakşeylesin. Hayat ölçümüz ve rehberimiz olmasını lutfeylesin inşallah.