Müslümanlar olarak bu gün en çok okumaya, ancak en az anlamaya ve yaşamaya çalışılan kitap Kur'an-ı Kerim denilse mübalağa edilmiş olur mu bilmiyorum. Zira Kur'ani kavramlar hayatın içinde gerçek manada yer almıyor.
Hikmet, tefekkür, tezekkür, tevekkül ve teşekkür unutulmuş vaziyette. Bunlardan uzak olmanın sıkıntılarını birey, toplum ve İslam dünyası olarak acı acı yaşıyor bedellerini en ağır şekilde ödüyoruz.
Tefekkürün yolu hikmet’ten geçiyor. Hikmet, ilim ve akılla gerçeği bulma anlamına geliyor. Tefekkürsüz tevekküle ulaşılmaz. Müslüman, sebepler istikametinde yapılması gereken her şeyi yaptıktan sonra işin sonunu Allah'a bırakır ve ona güvenir ki bu tevekküldür.
"Tevekkeltü Alellah" (Allah'a güvendim) cümlesini ecdadımız sadece levhalara yazmamış, bu cümlenin ışığında oluşan dik duruşları sayesinde karşılaştıkları bütün zorluklara meydan okuyabilmişlerdir. Fransız Brayer'in, "Osmanlı insanının yakındığını hiç görmedim. Hangi halde iseler şükrederler. Bu yüzden de istikbal endişesi taşımazlar.” ifadesi bu gerçeği yansıtmaktadır.
Şükretmenin yerini şikâyet etme ile değişirsek, Yüce Yaratıcı’nın hayatımızın her gününe serpiştirdiği güzellikleri algılamamızı ve huzurlu yaşamamızı kendimiz engellemiş oluruz.
Bütün zaaflarımızı, yenilgilerimizi, endişelerimizi şartlardan yakınarak izah etmeye başlaşladığımız anda, mağlubiyetimize çare arama psikolojisine düşmüşüz demektir.
Kur'an da bize örnek olarak anlatılan Hz. Adem cennet’ten çıkarılınca şartlardan yakınmamış. Hz. Nuh tufana tutulunca, Hz. Yunus denize atılınca, Hz. Yusuf kuyuya itilince, Hz. İbrahim Nemrut tarafından ateşe atılınca, Hz. Musa Fir’avun’la mücadelesinde, ve iki cihan serveri Peygamberimiz Ebucehil gibi bir düşmanla savaşmak zorunda kaldığında şartlardan yakınmadılar. Zira hiç kimse imtihanının şeklini kendisi belirlemiyor. Onların tamamı “Allah Kerim” diyerek mevcut imanlarını ve iman eksenli aksiyonlarını harekete geçirerek, olumsuz şartların üzerine yürüdüler.
Hepimizin aslında hayatımızda yaşadığımız böyle tecelliler vardır. tefekkür, tevekkül ve teşekkür anlayışımız sağlıklı olmadığı zaman bunları genellikle umursamayız ya da göremeyiz. Oysa peygamber kıssaları bizim her zaman ışık huzmelerimizdir.
Her türlü olumsuz şartın, yüce Yaratıcı’dan geldiğini idrak eden zayıf ve naçiz insan, O’na teslim olarak, engelleri ortadan kaldırmak, yakınmak yerine çalışmayı seçen bir aksiyon içinde olmak, sırtını Allah'a dayayarak şartları göğüslemek durumundadır.
Allah yardım edince, şartlar da dize gelir. Şartlar dize geldiğinde olmazlar oluverir. Mesela Hz. Nuh tufanı yener. Hz. Yunus sahili bulur, Hz. Yusuf kuyudan çıkar. Hz. İbrahim Nemrut ateşine meydan okur. Hz. Musa Fir’avun’u kızıldenizde boğar. Kâinatın Efedisi (a.s) Ebucehil’i yerle bir eder.
Şartlar ne olursa olsun, güçlükleri, endişeleri, korkuları aşmak için çabalamak insan olmanın şartıdır. Madem hayat bir imtihandır. Öyleyse sağlık, hastalık, varlık , yokluk da o imtihanın cilveleridir.
Hayat bir sürprizler yumağıdır. Her gün her şey olabilir. Şartlara teslim olmadan sebeplere müracaat ederek takdiri yüce Yaratıcı’ya bırakmak Müslüman'ın asli görevidir.
İnsan fıtratı gereği güçlü olmak ister ve kendini güçlü sanır, ancak bu gücün kaynağını geçici sebeplerde aradığında sebepler zeval bulunca bocalamaktan kendini kurtaramaz.
Asıl olan Allah ile güçlenmektir. Yani Allah’a ihtiyacı olduğunun farkında olmaktır. O’nunla iyi olmak, O’nunla ilgili olmak, O’nunla iletişim kurmaktır.
Mümin Rabbi ile güçlüdür. O’nunla güzeldir. O’nunla yücedir.
Allah ile güçlenince artık güven bulursunuz. Ve de güven verirsiniz.
Allah ile güçlenmek imanla dolmaktır. İhlâsla durulmaktır. Takva ile doymaktır. Namazla doğrulmaktır. Cihadla doğmaktır. Zikirle dayanmaktır ve sadece ona yönelmektir.
İç dünyaları delik deşik, Allah ile ilişkileri sorunlu insanların dış dünyayla derinlikli iletişim kurabilmeleri, huzur ve mutluluğu bulabilmeleri mümkün değildir.
Allah ile güçlenmek isteyen, Allah’ı gücendirmemelidir. O'na güvenmeli ve sürekli O'nu gündeminde tutmalıdır.
İşte Rasulullah’ın uyarısı: İbni Abbas (ra) şöyle buyurdu: “Ben bir gün Rasulullah (sav)’ın arkasında idim bana şöyle buyurdu: “Ey çocuk! Ben sana birkaç şey öğreteyim. Allah (cc)’ı gözet ki, Allah da seni gözetsin. Allah’ı (dinini) koru ki, Allah da seni korusun. Eğer birisinden isteyeceksen sadece Allah’tan iste. Birisinden yardım dileyeceksen sadece Allah’tan yardım dile. Bil ki, bütün ümmet sana fayda vermek için toplansalar, ancak Allah’ın yazdığı şeylerde fayda verebilirler, bundan başka hiçbir fayda veremezler. Yine bütün bu ümmet sana zarar vermek için toplansa, Allah’ın dilediğinden başkasını veremezler. Zira kalemler kaldırılmış, sayfalar kurumuştur.” (Tirmizi)
Evet, Allah’ı gözet ki Allah da seni gözetsin.
Allah’a değer ver ki Allah katında değer bulasın.
Allah’ın sınırlarını koru ki Allah da seni korusun.
Allah’ı gündeminden düşürme ki Allah’ın gündeminden çıkmayasın.
Allah’ın davasına yardım et ki Allah da sana yardım etsin.
Allah’a bağlanmak, Allah ile barışık olmak, Allah ile birlikte olmak, Allah merkezli bir hayattan sapmamak ve şaşmamak.
Allah’a iman ettikten sonra, Allah yokmuş gibi davranamayız. Canımızın istediği gibi yaşayamayız. Bizim için bağlayıcı olan Rabbimizin istekleridir. Arzularımızı Allah’ın ahkâmını ile barıştırmak ve ona uydurmak zorundayız.
Ebu Hureyre (ra)’den rivayetle; Rasulullah (sav) buyurdular ki: Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.” (Buhari)
Bizi Rabbimizin rızasına taşıyacak yol haritası, anlam dünyası önümüzde duruyor. Ancak bu "ameli pratikler" üzerinden Allah’a yol bulabiliriz. Kuru söylem, içi boş temenni, uç ve uçuk yorum ve teviller, şekli ve sathi bir takım ritüellerle Rabbe vuslat mümkün değildir.
Gerçekten Allah kimlerle beraberdir, biliyor muyuz?
“Allah müminlerle beraberdir.” "sabredenlerle", "Allah'dan korkanlarla", "iyilik edenlerle", "Allah'ın her daim gözetiminde olduğunun farkında olanlarla" beraberdir.
“Kiminle beraber olduğunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” sözü sıradan bir tespit değildir. Kimle olduğumuz kim olduğumuzun delili ise Allah ile olmak Müslüman'ın hayatının gayesi olmalıdır.
"Tevekkeltü Alellah" zırhını kuşanıp dünya ve ahirette korunan ve kurtulanlardan olmak ne büyük nimettir. Gelişimiz Allah'dan, ömrümüz Allah'ın nimetlerine muhtaç, dönüşümüz de, hesabımız da Allah'a.
Beraberliğimizin de her daim Allah ile olması dua ve temennisi ile...
Mustafa Hocam, her hafta yazılarınızı dört gözle bekliyor, en az üç kere okuyor ve izninizle paylaşıyorum. Hakkınızı helal edin.
Bu güzel muhakeme içeren makaleniz için ALLAH CELLE CELALÜHÜ RAZI OLSUN, vücudunuza sağlık ve hayrlı ömür duasını ederim Muhterem Hocam. Bir ilave katkı: Meal (Kur'an Yolu) ﴾7﴿ Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır. Tefsir (Kur'an Yolu) Allah’ın yardıma ihtiyacı bulunmadığı kesin olduğuna göre “Allah’a yardım”, mecazi olarak “O’nun dinine, peygamberine” yardım demektir. Bu âyet bir ilâhî sünnete (imtihan ve sa‘y olarak anılan âdete, kanuna) ışık tutmaktadır: Allah dünya hayatını imtihan için takdir buyurduğundan yardımını da kulun kendisine düşeni yerine getirmiş olmasına, sözlü dua yanında amel ve çabalarıyla fiilî duasını da yapmış bulunmasına bağlamıştır. Kul iyiliğe doğru bir adım atarsa Allah, yardım ve ödül olarak bin adım atmaktadır.
Hocam bu tür yazılarınızı aksatmayın. İtikadımızın temellerini sağlamlaştırıyor. Allah razı olsun.
Yazınız çok anlamlı. Kavram kargaşasında boğulan bizlere ilaç gibi olmuş. Allah’a emanet olun.
Hocam kaleminize sağlık. Çok önemli bilgiler bunlar.
Allah razı olsun.Hocam
Muhterem ağabey, gönülden yazılarınızdan istifade ediyor ve etrafımızla da paylaşıyoruz.
Amenna amin
Allah C.C. razı olsun hocam.
Hocam,sizin gibi değerli şahsiyetler iyi ki varsınız.gece karanlığında yolu aydınlatan kandiller siniz. Kandiller sönmesin inşallah
Hocam yazınızı okudum,çok güzel ağzinıza ve yüreginize sağlık,Allah yar ve yardımcınız olsun.Müsadenizle wapsaptan arkadaşlarımada gönderdim.Hakkinızı helal ediniz.Selam ve sevgilerle.
Mustafa Hocam,Allah razı olsun.Gönderdiğiniz bütün yazılarınızı okuyorum,çok faydalanıyorum.Işlerinizin arasinda ayırdığınız bu vakit için mevlam bol helal kazanç,sağlık ve mutluluklar nasip etsin.insaallah.Selam ve sevgilerle.Hayırlı Akşamlar.
Amin degerli kardeşim.Rabbimiz razı olduğu amellerle muttasıf kılsın hepimizi.selamlar.
Amin hocam. Cenabı Allah bizlere hoşnut olduğu gibi yaşamayı nasip etsin inşallah
Inşaallah
Hocam size minnettarım. Kafamdaki pek çok içinden çıkamadığım soruya yazılarınızda cevap buluyorum.
Selamunaleyküm hayırlı Akşamlar mustafa abi çok güzel bir yazı
Tebrikler Hocam. Günümüze çok güzel ışık tutan bir yazı okudum sayenizde.
Hocam sağol. Rabbim kendine kul habibine ümmet eylesin. Hesapsız cennetine giren cemalini görenlerden eylesin
Değerli Hocam. Güzel yazılarınızı takip ediyor ve çok istifade ediyoruz. Allah sizden razı olsun.
Mustafa hocam Allah sizden razı olsun.
Eyvallah hocam
Hocam Allah razı olsun. Her gönderdiğiniz yazıyı okuyorum. Hepsinden istifade etmeye çalışıyorum inşaallah. Sağolun teşekkür ederim hocam dualarımız sizinle.
Mustafa hocam Allah sizden razı olsun.Biliyoruz ki zorda kaldiğımızda tek sığınacağimız yer bizleri kul olarak yaratan Yüce Allah tır.
Amin Amin Rabbim razı olsun yolundan yolun yolcularından ayırmasın Amin.
Mevlam razı olsun kıymetli hocam
Kaleminize sağlık Hocam. Allah razı olsun bilgileniyoruz.
Mükemmel bir yazı Hocam, kaleminize sağlık
Harika, uyarıcı, uyandırıcı, hedef gösterici mükemmel bi yazı
Allahımın yardımına mazhar olanlardan eylesin inşallah Allahım bizi. Yüreğinize kLeminize sağlık öğretmenim
Amin hocam
Eyvallah hocam
Mustafa hocamı seviyoruzYazdıkları ile hep iyi yolda yürümenin önemini vurgulamak istiyor
Rabbimizin koruması altında olabilmek umut ve duasıyla...