İslam’da büyük günahlardan ve İslam kardeşliğinin en amansız düşmanlarından biri de “GIYBET”tir. Çağımızın en büyük manevi hastalıklarından olan gıybet, bir kişi hakkında onun haberi olmadan arkasından olumsuz konuşmak anlamına gelir.
Allah Resulü (sav) bir gün ashabına; “gıybet nedir, bilir misiniz?” diye sorar. “Allah ve Resulü daha iyi bilir” derler. “Kardeşini hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır”, buyurur. “Ya söylediğim kardeşimde varsa? diye sorulduğunda ise Peygamberimiz: “Eğer söylediğin onda varsa gıybet etmiş olursun. Şayet söylediğin onda yoksa o takdirde ona iftira etmiş olursun” buyurur (Müslim, Birr, 70).
Gıybet toplumda düşmanlıkları, fitneyi ve kargaşayı tetikler. Gıybet basit ruhlu insanların eğlencesi, kıskanç ve acizlerin teselli çabasıdır. Başkalarının kötülüğünden bahseden insanın sözü doğru olsa bile özün kötü sayılır. Gıybetin girdiği yerden kardeşlik çıkar. Temiz bir toplumun olmazsa olmazı temiz bir dildir.
Ayette Cenab-ı Hak buyurur;“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; her hangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan tiksinir! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.” (Hucurat-12)
Gıybet eden insanın sevapları gıybetini ettiği insana verilir. Kuşeyri Risalesinde geçen beyana göre, kıyamet günü amel defterini açtığında bazı insanlar yapmadığı iyiliklerin sevaplarının kendi defterinde yazılı olduğunu görür. Ya Rabbi ben bu amelleri yapmadım ki dediklerinde, onlar senin gıybetini yapan falana aittir. Gıybetini yaptığı için ondan alınıp sana verildi denir. Gıybet eden de defterinde yaptığı amelini göremeyince sebebini sorar. Ona da gıybetini yaptığın kişiye verildi cevabı verilir. Onun için bazılarının, “eğer gıybet yapmak zorunda kalırsam anne babamın gıybetini yapmayı tercih ederim” demeleri, sevaplarım gidecekse onlara gitsin isterim anlamınadır. Aleyhinde konuşulan insan genellikle konuşan tarafından sevilmeyen insan olur. Kişinin sevmediği insana sevaplarını bağışlaması ne aptalca bir davranıştır.
Gıybeti dinlemek de gıybeti yapmak gibidir. Bir mü’minin gıybetinin yapıldığı yerde ona engel olmamak ya da orayı terk etmemek o günaha ortak olmak demektir. Gıybet varsa ben yokum diyebilmek önemlidir. ‘‘Bir kimse kardeşinin ırz ve şerefini çekiştirene karşı onu savunursa, Allah kıyamet gününde onu cehennemden uzaklaştırır´´ buyuran Peygamberimizdir. (Tirmizi Birr:20)
Hz. Mevlana gıybetini yaptığını söyledikleri birine; “Duydum ki gıybetimi yapmışsın. Yüzüme söylemekten kaçmışsın. Benim gibi bir acizden korkmuş, Allah’dan korkmamışsın.” diye nasihat eder. Hasan Basri Hz.leri de gıybetini yapana hizmetçisi ile bir tabak hurma gönderir ve şu notu yazar; “Gıybetimi yaparak sevaplarının bir kısmını bana bağışlamışsın. Bu iyiliğini karşılıksız bırakmak istemedim. Şu tabaktaki hurmaları buna karşılık kabul buyurun lütfen.”
Hakkında konuşulan söz eğer, Bir kişiyi kötülerden korumak, kötülükten alıkoymak, fitneyi önlemek, fitneciyi tanıtmak, İsim vermeden örnek vermek, zulmü önlemek için yapılıyorsa gıybet sayılmaz.
Kardeşlik bünyemizi kemiren gıybet maalesef bu gün Müslümanlar arasında sıradan bir şey haline geldi. Çok yerde, çok zaman toplumsal kabul gören bu illet İslami duyarlılıkları tahrip ediyor. Ortak mekânlarda, özel ortamlarda tadına doyum olmayan gıybet furyası toplumun manevi bünyesini çözüyor, çürütüyor ve hızla çökertiyor.
Dil üzerinden gelen bu acımasız kıyım ümmet bilincini, birlik ruhunu, sinsice kemiriyor. Birliktelik şuurunu bitiriyor, bireyselleşme, bencilleşme, dünyevileşme gibi bulaşıcı virüslerin yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor.
Dilini muhafaza etmeyen, dinini muhafaza edemez. Kindarlıkla dindarlık birlikte sürdürülemez. Dilimizle incittiğimiz ve ittiğimiz insanları daha sonra doğrulara ikna ve irşad edemeyiz.
Kardeşimiz olan bir mazlumu, savunmasız bir masumu insafsızca dişlemek, Acımasızca çekiştirmek İlginç, bir o kadar da iğrençtir. Savunma refleksi ise; “Yapmayan mı var?”. “Ama” ile başlayıp devam eden gıybetlerin, kardeş eti yemek gibi olup tiksinti uyandırması beklenirken ağızları sulandırması, İslam’ın pis, necis, habis dediği bu fiillerin Müslümanlar arsında adeta toplumsallaşması ve sıradanlaşması çok büyük bir tehlike alametidir. Gıybet merkezleri, ortak mekânlar, Kafeler, kahvehaneler hatta camii önlerinde bile ezan öncesi gıybet fasılları kesintisiz devam eder haldedir. Gıybet yapanlardan, çok değil, arkasından konuştuğu şeyi konuştuğu kişinin yüzüne söyleyecek kadar adam olmalarını beklemek toplumun hakkıdır. Benden duymuş olmayın amma; Sizin yanınızda başkasının dedikodusunu yapan kişi, başkasının yanında da hep sizin dedikodunuzu yapıyor.
Haber-yorum-analiz-kritik yapmak adına savunmasız insanları rencide etmek, insanın değerini reytinge feda etmek, Enformatik yalan, yıpratma, çarpıtma, karartma, gıybet, iftira vak’ayi adiyeden sayılır oldu.
Gıybetin ismini “değerlendirme” olarak telaffuz etmekle vebalden kurtulmak mümkün değildir. Değerlendirme adına dedikoduculuk, dedektiflik kabul edilemez. Hele hele gurup, cemaat, mezhep, parti, toplum değerlendirmeleri vebali kat kat artırır. Tahkiksiz, tetkiksiz, delilsiz eleştiri ve değerlendirmelerin doğuracağı vahametin farkında olmalıyız.
Haram diye ağzına alkolün bir damlasını bile almayanlar, ölmüş kardeşlerinin etini çiğnemekte nasıl sakınca görmüyor? Ribaya, zinaya yaklaşmayanlar gıybete, dedikoduya nasıl bu kadar iştahlı olabiliyor? Sorusunun cevabında çok zorlanıyor insan. Oysa gıybet de içki gibi, zina gibi, riba gibi Allah’ın yasaklarından bir yasak, haramlarından bir haramdır. Masum haram, Zararsız günah olmaz. Çok insanın yapıyor olması da yasaklanmış bir davranışı haram ve günah olmaktan çıkarmaz.
Allah razı olsun hocam. Maalesef toplumun en kötü hastalığı.
Mükemmel bir yazı. kaleminize sağlık
Allah razı olsun sayın hocam.
Hocam ne kadar güzel izah etmişsiniz gıybeti. Allah gıynete bulaşmama kararımızda yardımcımız olur inşallah
Çok önemli ve çok anlamlı bir yazı hocam. Allah razı olsun
sağolun hocam hayırlı cumalar
Allah razı olsun.Hocam
Uyarılarınız için çok teşekkür ederiz hocam. Hemen hemen hepimizin, farkında olmadan da olsa işlediği günah... Rabbim hepimizi bu ayıptan, bu günahtan, hatta bu kul hakkından korusun... Amin..
Allah razi olsun
O kişi hakkında gıybet yaparsan...
Hocam iyiki varsınız bilginizin zekatı bizleri fazlası ile doyuruyor rabbim 4azi olsun sizden insaallah
Allah c.c bizleri gıybet yapanlardan,gıybet yapmaktan uzak tutar inşallah.
ALLAH RAZI OLSUN. HAYIRLI CUMALAR ABİ.
hocam Allah cc razı olsun...Gıybet toplumda sıkça karşılaşılan ve malesef bizzat da maruz kaldığım bir günah. Allah cc bizleri bu günahtan korusun.
hocam Allah cc razı olsun...Gıybet toplumda sıkça karşılaşılan ve malesef bizzat da maruz kaldığım bir günah. Allah cc bizleri bu günahtan korusun.
Güzel bilgilendirmeniz için çok teşekkür ederim sevgili kardeşim. Selâm ve sevgiler bizlerden sizlere
Tesekkür ederim iyi akşamlar Cuma gecesi mübarek olsun
Allahım cümlemizi gıybetten iftiradan ve zan dan korusun inşallah öğretmenim. Kaleminize sağlık
Allah razı olsun bizlerle paylaştığı nız için hocam çok eğitici çok güzel yazılarınız rabbim okuyanların idrak edip hayatlarına rehber etmeleri dualarınıza sağolun
İnsan, doğruya da yanlışa da alışabiliyor.Alışkanliklar,bilegimizdeki kelepçe gibi,istenilse bile kurtulmak çok zor ... Gıybet de çok yaygın alışkanlıklarımızdan.O kadar yaygın ve doğal hâle geldi ki kimse rahatsız olmuyor.. ALLAH sonumuzu hayretsin..
Hocam çok mükemmel bir yazı olmuş. Örneklemeler çok anlamlı
Benden duymuş olmayın amma; Sizin yanınızda başkasının dedikodusunu yapan kişi, başkasının yanında da hep sizin dedikodunuzu yapıyor. GERÇEKTEN ÇOK DOĞRU
Hocam bu yazı da diğerleri gibi önemli bir yaramıza parmak basıyor. Kaleminize sağlık
Masum haram, Zararsız günah olmaz. Çok insanın yapıyor olması da yasaklanmış bir davranışı haram ve günah olmaktan çıkarmaz. konunun özeti bu
Dilini muhafaza etmeyen, dinini muhafaza edemez. Kindarlıkla dindarlık birlikte sürdürülemez. Dilimizle incittiğimiz ve ittiğimiz insanları daha sonra doğrulara ikna ve irşad edemeyiz. SÖZÜ ÇOK ÖNEMLİ
Ah hocam, biliyoruz ama bir türlü kurtulamıyoruz bu illetten.