Bu seneki Ramazan ayının gölgesi de üzerimize düştü. Bir Müslüman olarak hepimiz ömrümüzün son Ramazanını ihya edeceğim bilinci ile bu fırsatı çok iyi değerlendirme niyet, kararlılık ve hazırlığı içinde olmamız lazım. Ramazan’a girerken, çıkışta neye, nereye ulaşmak istediğimizi hedeflemek ve programımızı ona göre doğru yapmak durumundayız.
İlk teravihi kılarken, ilk sahura kalkarken, ilk oruca niyetlenirken manevi bir ikliminin içine girdiğimizin, Allah’ımızın ve Peygamberimiz’in, Ramazan’ın sonunda bizim Cennetlik Müslümanlar haline gelmemizi istediğinin idrakinde olmamız gerekir. Allah Resulü’nün; “Ramazan ayında inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek oruç tutanın geçmiş günahları affolunur.” Hadisinin: “Öyle oruçlar tutun, Ramazan’ı öyle yaşayın, Allah’a öyle teslim olun, kirlerinizden arının ki, cennete lâyık insanlar haline gelin.” Müjdesini algılamaktan gafil olmamalıyız.
Elbette bugün ülkenin ve dünyanın yığınla derdi ve gündemi var. İnsanın kendisini bu yoğun dert ve gündemlerin dışında tutması da her halde mümkün değil. Ancak o gündemler içinde savrulur ya da kaybolursak, Ramazan’ın gelip geçtiğinin farkında bile olamama riski bizi bekliyor. Onun için Müslümanın Ramazan’ı gündeminin ilk sırasına alması gerekiyor. Zira, belki bu Ramazan, gündemimizin tüm maddelerine kendinden bir şeyler katacak. Ramazan’ı Peygamberimizin bizden beklediği kıvamda yaşarsak, samimi bir Müslümanlık çizgimiz oluşacak. Elbette bu keyfiyet, gerek tek tek ülkeler planında gerekse tüm İslam coğrafyasında en sıcak boyutlarda yaşanan gündem maddelerini etkileyecek bir gelişmenin de yolunu açacaktır.
Ramazan ve oruç öyle bir disiplindir ki, arınmamızı, safileşmemizi, günah tortularından kurtulmamızı sağlar. Her oruç “İmsak”la başlar. İmsak, disiplin demektir. İçimizdeki potansiyel vahşetin zincirlenmesi, disiplin altına alınması oruç sayesinde mümkün olur. Bu, insanı gerçek insan kılmak, Kutlu Önder’in izinde “Rahmet insanı” haline getirmek için gereklidir.
“Şeytanların zincire vurulması,” Öfkelerimizi “Ben oruçluyum” diye gemleyebilmemiz, Ramazan ayını, namazı yeniden, bir kere daha idrak etmemiz, Sahurlarla birlikte seherleri hayatımıza katmamız, İçimizdeki namaz bilincini ihya etmemiz, Rabbimizin Huzuruna taze bir yürekle, yeni yönelişlerle günde beş defa çıkma iradesini ortaya koymamız Ramazan ayının rahmet ve bereketinin ikramlarından, kurtuluşumuzu kazandıracak nimetlerindendir.
“Ramazan’dan çıkarken” yüreğimiz namazın “Huzur hali” ile bütünleşmiş, O’nun bizi her an gördüğü bilincini kuşanmış, Rabbin Huzuruna arınmışlık duygusuyla çıka çıka yüreklerimizde yoğun bir muhabbet duygusu oluşmuş, içimizde cennet kokuları duyabilir hale gelebilmişsek müjdeler olsun.
Ramazan aynı zamanda Kur’an’ı idrak etme ayıdır. Hayat kitabımızı ayet ayet, hece hece su gibi içip, damarlarımıza, tüm varlık alanımıza taşıma ayıdır. Kur’an sayfalarından rahmeti emmeden geçirirsek Ramazan’ı yazık etmiş oluruz kendimize. İçimize Kur’an ışığı ve muhabbeti düşmeden gitmesinden endişe etmektir bize kazandıracak olan.
Ramazan aynı zamanda başka insanları ve içinde yaşadığımız toplumu idrak etme ayıdır. Empati zamanı, kendimizi sıkıntılı hayat sahipleri ile bütünleştirme ayı, Açların, yoksulların, kimsesizlerin, yetimlerin, dulların, evsizlerin, borçluların dünyasına taşınma ayı, Mahrumiyetleri paylaşma ayıdır.
Her Ramazan, özellikle de şu ölümlü dünyada “bu Ramazan”, hayatımızın, ailemizin, ülkemizin, İslam dünyasının en birinci gündemi olmalı. Bir damla tebessüme hasret insanların günden güne çığ gibi çoğaldığı bu coğrafyada “Tebessüm sadakadır” diyen bir Peygamber’in sesi duyulmalı gariplerin, mazlumların, tüm insanların dünyasında.
Hep düşünmeliyiz, Ramazan’dan çıkarken hala bir yetim başı okşamamışsak, bir garibin evini şenlendirmemişsek, bir yüreğe su serpmemişsek, bir derde derman için el uzatmamışsak, Allah Elçisi’nin “Amellerin en hayırlısı Mü’min’in kalbine sevinç taşımaktır” müjdesine lâyık olduğumuzu beklemek ne kadar hakkımız olur?
Özetle ifade etmek gerekirse; Ramazan’ı gün gün, saat saat yaşamaya niyet ve azmimizi şimdiden ortaya koymak gerekir. Öyle ki Bu Ramazan’da oruç içimizde büyümeli, namaz yüreklerimizi sarmalı, zekat mallarımızı arındırmalı. Cennetlik insanlar, cennetlik toplumlar olma arzu ve mücadelemiz bu Ramazan’da Allah’ın izni ile mutlaka gerçekleşmeli.
YORUMLAR