“Hakikaten biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali vermişizdir. Fakat insan tartışmaya çok düşkün olan bir varlıktır.” (Kehf, 54)
Cenab-ı Hak, En güzel şekilde yarattığı insanın yeryüzünde huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi, dünya ve ahiret saadetine kavuşabilmesi için dikkat etmesi gereken hususlara Kur’anda işaret etmiştir. İnsanın münakaşaya, tartışmaya meyyal oluşu da bu açıdan ayette gündeme gelmiş ve dikkat çekilmiştir.
İnsanların farklı görüşler yüzünden biri birlerini küçültücü tartışmalarda bulunmaları Allah katında hoş karşılanmayan bir durumdur. Çünkü tartışma; enâniyeti tatmin duygusunu, kibir, düşmanlık, haset gibi pek çok menhiyatı içinde barındırır. Sahiplerini kin ve öfke ile doğrulara kapatıp tartışmayı kazanmaya odaklandırır.
Cedel, dindarı kindar eder. Münakaşada gizli bir afet vardır. Toplumsal uzlaşmayı tarumar eden sosyal bir felakettir. Hele hele cehalete dayalı tartışma tam bir cürüm ve cinayettir.
Vahiy bu vehâmetin önüne geçmek için: “Cahillerden yüz çevir…”(A’raf 199) tavsiyesinde bulunur.
Haksız iken kendini haklı çıkarmak, Muhatabı mat etmek, itham etmek marifet değildir. Marifet; nefse ağır gelse bile hakikatin tecellisi için Hak’kın hatırına gerektiğinde kendini geri çekmeyi becermektir.
Sonu düşmanlık ya da pişmanlık olan tartışmaları yapmak ve sürdürmek doğru değildir. Lüzumsuz çekişmeler zaman ve itibar kaybından başka bir işe yaramaz. Seviyesiz tartışmalarda karşılıklı saygı ortadan kalkar, saldırganlık başlar. İnsanın saygınlığını bitiren de bu saldırgan üsluptur.
Müslüman, inadına değil, inancına göre hareket etmek durumundadır. Bizim mücadelemiz ahlak, adalet, hakkaniyet, hidayet ve rahmet hedefli olmalıdır. Bunun için ihtiras, kapris, kompleks, hırs, öfke ve enâniyet duygularını dizginlemek gerekir. Bu illetleri alt etmeden hikmet, basiret, feraset gibi erdemlerle hareket etmek mümkün değildir.
Yapılacak ya da sürdürülecek bir tartışmada, bunun dünyamıza, ahiretimize, davamıza katkısı nedir sorusunu sormalıdır Müslüman önce kendisine.
Son zamanlarda toplumda tartışmalar o kadar özenilir hale geldi ve yaygınlaştı ki; Kesin itaat ve teslimiyeti gerektiren nice ilahi buyruklar bile tartışma konusu olmaya başlandı. Yorumlar, görüşler, te’viller İlâhi tekliflerin üstünü örter hale geldi. Tıpkı İsrailoğullarının Hz. Musa (as) ile tartışmaya durdukları gibi. Onlara; “Allah muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor”(Bakara 67) denildiğinde onlar emre icabet etmek yerine kesilecek sığırın nasıllığını, niteliğini, rengini, özelliğini tartışmaya başladılar. Bu tartışma neredeyse onların sonu (helakı) olacaktı.
Ashab-ı Kehf’in misyonunu idrak edemeyenler onların üçtür, beştir, yedidir diye sayısını tartıştılar. Sayıya takılı kalanlar, onların sa’yü gayretini göremediler.
Yakınlaşan kıyamet gününe hazırlıkta bulunması gerekenler, kıyametin ne zaman kopacağı konusunda takvim çalışması yapmak ile meşgul oldular.
Allah’ın ayetlerini tartışmaya açanların akıbetleri hiç bir zaman tefrikaya (ayrılığa düşüp bölük pörçük olmak) düşmekten başka bir şekilde sonuçlanmamıştır.
Unutmamak gerekir ki ilk tartışmacı şeytandır. Tartışma şeytan’ın en çok sevdiği ve en meraklısı olduğu özelliğidir. İblis hem de Allah ile tartıştı. Üstün olduğunu savundu. Kibirlendi, Secdesizliği ve seviyesizliği tercih etti. İblis’in stratejisi, doğru yol üzerine oturup kıyamet saatine kadar tartışmayı sürdürmektir. VE, o süreç devam ediyor.
Allah c.c. buyurdu: “Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?” (İblîs), “Ben ondan (Adem as.)daha üstünüm; çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın” dedi.
Allah, “Öyle ise in oradan! Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! Artık sen aşağılıklardansın!” buyurdu. (A’raf-12-13)
İblîs dedi ki: “Bundan böyle benim sapmama izin vermene karşılık, and içerim ki, ben de onları (kullarını) saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.
“Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın.”
Allah buyurdu: “Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! And olsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!” (A’raf 16-17-18)
Müslüman, gerçeği tartışan değil, yaşayan, çevresine ve nesiller taşıyan olmak durumundadır.
Şayet tartışılacaksa, bunu da en güzel şekilde, hikmet ve basiret üzere yapmak gerekir. Çünkü tartışmanın da bir ahlakı ve kuralı vardır. Bunun önündeki en büyük engel enaniyet (benlik)dir.
Benlik davası bütün kötü huyların başı, şeytanın arkadaşı olmanın temel taşıdır.
Rabbimiz, Hz. Musa a.s.a “İblis’ten bir sır öğren” dedi. Hz. Musa İblis’i görünce ondan bir sır, bir nişane öğrenmek istedi. İblis dedi ki; “Ben deme, ben gibi olursun”
Kaleminize sağlıkhocam.
Yazılarınızı takip ediyor ve çok önemli bilgiler ve Ufuk açıcı Mesajlar alıyorum. Yazılarınızı kitap haline getirin hocam.
Yazılarınızı takip ediyor ve çok önemli bilgiler ve Ufuk açıcı Mesajlar alıyorum. Yazılarınızı kitap haline getirin hocam.
Yazılarınızı takip ediyor ve çok önemli bilgiler ve Ufuk açıcı Mesajlar alıyorum. Yazılarınızı kitap haline getirin hocam.
Yazılarınızı takip ediyor ve çok önemli bilgiler ve Ufuk açıcı Mesajlar alıyorum. Yazılarınızı kitap haline getirin hocam.
Allah razı olsun ağabey
Allah şeytanın ardından gitmekten ve şeytanın özelliğini taşımaktan bizleri korusun
Çok sağ ol hocam yüreğine sağlık
Mükemmel olmuş hocam
Eyvallah hocam.
Sağ olasın değerli hocam
Allah razı olsun hocam. Müstefid olduk
Hocam İblisin dediği "Ben deme, ben gibi olursun" sözü herşeyi özetliyor.
Konu, yazı, içerik ve üslup çok güzel. Yüreğinize sağlık kardeşim.
Müthiş ve ahlaki bir yazı. Sizi tebrik ederim
Biç dikkate alınmayan ancak çok dikkatli olmamız gereken bir konuyu çok güzel anlatmışsınız. Allah sizden razı olsun
Çok eğitici ve düşündürücü ibretlik bir yazı. Teşekkürler hocam
Hocam Allah razı olsun sizden . süper bir yazı çok istifade ediyoruz Allaha emanet olasınız
Teşekkür ederim hocam Eline sağlık
Mükemmel bir yazı olmuş Mustafa hocam. Kaleminize Allah kuvvet versin
Teşekkürler Mustafa bey.
Çok güzel Allah c.c razı olsun Mustafa hocam hele hele ilk cümle ile son cümleler çok çarpıcı.
Teşekkür ederim hocam kaleminize sağlık
Allah razı olsun hocam, son zamanlarda medyada ve her türlü platformda çok artan ve gündemde olan bir konuya parmak basmışsınız. İlk başta kendimde olmak üzere haklı da olsam tartışmamayı ,uzlaşmayı karşıdakini hoş görerek susmayı tercih edebilmeyi veya o kişilerden ve ortamdan uzaklaşmayı Rabbimiz bizlere ve ümmeti Muhammed'e nasib etsin.
Rabbim bizleri "ENE"den Enaniyetten korusun kurtarsın