Sosyal hayatın temelini oluşturan ailenin tarihi Hz. Âdem ve Hz. Havva ile başlar. O andan itibaren insanlar, aile kurulmasına ve ailenin korunmasına büyük önem vermiştir.
Aile, toplumun en küçük parçası, temel taşıdır. Bu nedenle dinler ve toplumlar için aile son derece değerli ve önemlidir. Aile, içinde bulunduğu toplumun özelliklerini taşıdığı gibi, toplumu şekillendirecek bireyleri de oluşturur. Aile, insanları hayata hazırlayan ilk basamaktır. Bu küçük kurumda tecrübe ettiklerimiz, bizim hayat görüşümüzü şekillendirir. Dinî ve ahlaki değerlerimizi, toplumsal kuralları, örf, âdet, gelenek ve görenekleri, milletimizin ideallerini, kutsallarını ve değerlerini ilk önce ailemizden öğreniriz. Bir toplumda aile yapısının bozulması toplumun da bozulması ile sonuçlanır.
Yaşanan süreçte aile yapısı önemli değişmelerle karşı karşıyadır. Hız ve haz odaklı günümüz dünyasında, çiftler en ufak sorunlarda bile evliliği sonlandırmakta, aileleri için çabalamaktan, mücadele etmekten vazgeçmektedirler. Oysa aile, toplumun korunması gereken en kutsal yapısıdır.
Bugün maalesef modern aile yaşantısında gençlere, gelecek nesillere kötü örnek olacak şekilde evlilik ve aile kurumu yok sayılmakta, sosyal medya, televizyon dizileri, filmler, bazı gençlik kitapları nikâhsız yaşamı, ailesiz toplumu teşvik etmektedir. Kontrolsüz olarak çocuk ve gençlerin önüne sunulan bu yapımlar, onların düşünce dünyasını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca kadın ve erkeğin hayattaki rolleri, birtakım kişiler ve “izm” ler tarafından sarsılmakta, çocuklarına rol model olması gereken ebeveynler, kendi rol karmaşalarıyla boğuşmaktadır. Kişiler, özgürlük adı altında dinin ve toplumun kabul etmeyeceği bir şekilde nikâhsız yaşamayı normalleştirmekte hatta nikâh akdini çağ dışılıkla suçlamakta, bu durum toplumda sarsılmalara sebep olmaktadır. İslam dini, ailenin korunmasına büyük önem vermiş, nikâhsız birlikteliği zina olarak niteleyerek bunun büyük günahlardan olduğunu bildirmiştir.
Evliliği ve aileyi emreden bizatihi Allah (azze ve celle) dir. Aile, ilahi vasiyetin eseri, toplumun temel direğidir. Modern toplumsal modellerdeki alt üst oluşlar en çok aileyi etkiliyor. Bağımsızlaşmak ve bireyselleşmek adına aile bağlarının nasıl zayıfladığına tanıklık ediyoruz. Oysa ki, aile bir sözleşmedir, bağlanmadır. Bireysel bağımsızlıkları ortak bağlarla sınırlamadır. Ben olmaktan çıkıp biz olma iradesini ortaya koymaktır.
Bireyi kutsayan, aileyi hırpalayan algılara karşı duyarlı olmak zorundayız. Bugün iğreti evlilikler ve fay hattındaki aile yapıları korkutuyor. Düşük profilli aileye ikna olan toplum hızla evsizleşmeye doğru evriliyor. Batı ailenin öldüğünü ilan edeli çok oldu. Şimdi hedefte bizim aile yapımız var. Aliya İzzetbegoviç’in yerinde tespiti ile; “Batı, hayatımızın bütün karelerine egemen oldu. Henüz yeterince nüfuz edemediği bir aile yapımız kaldı.” “Son kale; aile” ancak biz bugün aile gerçeğimizle yeterince yüzleşmekten kaçınıyoruz. Aile içinde kontrol kaybı kaygıları arttırıyor. Dizimizin dibinde büyüyen neslimizi dizginlemekte zorlanıyoruz. Bizimle aynı yuvayı paylaşan ama bizimle mutlu olmayan çocuklarımız var. Herkes huzuru içeride değil, dışarıda arıyor. Ebeveyn de, çocuklar da kendilerini dışarı atmanın derdindeler. Evlerin metrekareleri büyürken evdekilerin ruhu daralıyor, kalbi sıkışıyor.
Aile içinde bir iktidar mücadelesi tüm hışmıyla sürüyor. Kazananı olmayan bir kavga bir türlü bitmek bilmiyor. Kadın erkekleşme, erkek kadınlaşma yolunda. Dün refik olanlar bugün rakip oldular. Alan kapma, kendine yontma, boyun eğdirme atakları aile yapısını tahrip ediyor.
Adalet ve ahlak üzerinden yürümesi gereken aile yaşamı, arzuların egemenliğine boyun eğdiriliyor. Ne kadın kadınlık sınırında kalıyor ne de erkek erkeklik hududunda duruyor. Had bilmezlik ve haksızlık had safhada. Eşlerin birbirinin örtüsü olması gerekirken öcüsü olması çok garip. Mahremiyet bilinci, hayâ duygusu zaafa uğrayınca hiçbir şeyi örtmek mümkün olmuyor. İfşa ve teşhir rezaletleri aldı başını gidiyor. Şefkatin merkezi olması gereken aile düzeni, şiddetin odağı olmaya başladı. Evlilik paylaşmak iken sanki birbirini paylamak olarak algılanır oldu.
Sorunun çözümüne “hak ve hakkaniyet” üzerinden değil de, “eşitlik” üzerinden gidildiği için bir türlü sonuç alınamıyor, gereği gibi eş de olunamıyor. Aile içi mesuliyet şuuru kalmayınca, aile içi muhalefet savaşları başlıyor. Sonrasında siyasi erkin hukuki düzenlemeleri, aile sosyal politikaları kaybettiğimiz huzuru sağlayamıyor. Lokal zeminde aile terapileri, psikolojik destekler, proje, protokol, platform gibi pansuman tedavilerle günü kurtarmaya çalışıyoruz.
Gerçekten biz yitiğimizi nerede arıyoruz? Sanki Nasreddin Hoca misali içeride kaybettiğimizi dışarıda arıyoruz. Aslında şunun farkındayız. Ailede yaşanan erozyon kendiliğinden değil, kendi ellerimizle işlediklerimizden dolayıdır. İşlediğimiz günahlar, bulaştığımız haramlar, yaptığımız haksızlıklar işi bu hale getirdi. Ailenin meşruiyeti zedelendi. Belki birçok yanlışı fark ettik, artık eve dönmemiz gerektiğinin farkındayız ama, ev eski ev değil, mahalle eski mahalle değil!
Peki, ne yapmamız gerekiyor? Fıtratı ve hakkaniyeti önceleyen aileyi oluşturmak zorundayız. Temel sorun, İslami duyarlılıkların sulanması, Allah’ın dostluğunun veya Allah’a dostluğun azalmış olmasıdır. Allah ile ne kadar iyi olursak, ailemiz de o kadar iyi olur. İslam’ın öngördüğü aile; tevhid, takva, tevazu ve terbiye ile temellendirilen ailedir. Kaldı ki, bizim aile konusunda bakış açımızı belirleyen mükemmel bir örneğimiz var. Bunun merkezinde Hz. peygamberimiz(sav) bulunuyor. Öncelikle yüzümüzü Ona dönmeliyiz.
İslami ailede son söz ne erkekte ne de kadındadır. Son söz Allah’a ve Resulüne aittir. Bugün sekülerleşen ailenin İslamlaşması gerekiyor. Hasan el-Benna’nın haklı çağrısına kulak vermeliyiz: “Siz evlerinizde İslam devletini kurun ki, sokaklarınız İslamlaşsın”
Ümmet olmanın, devlet kurmanın, medeniyet inşa etmenin ve de cennete varmanın yolu aileden geçiyor. Çünkü aile, bize Allah’ın bir emanetidir, sahip çıkmak iki cihan saadetimizin teminatıdır. Aile bir nimettir. Şükretmek durumundayız. Bu yolda önce duyarlılık, sonra sorumluluk gerekiyor. VE "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.” (Furkân, 25/74) duası Rabbimizin bize emri ve tavsiyesidir.
Allah razı olsun muhterem hocam amenna...
Allahım.... Bizleri duası kabul olup, imanı sağlam, vücûdu sıhhatli, kazancı bereketli, amelleri salih olan kullarından eyle. Bizleri her türlü kaza, bela ve afetten muhafaza eyle. Bizlere, özellikle gençlerimize sırat-ı müstakîm üzere bir hayat nasip eyle. Cuma gününün rahmeti. bereketi ve feyzi üzerinize olsun.
Rabbim ömrümüze ve hanelerimize İslam ferahlığı versin.
Rabbim ahir ve akıbetimizi hayr eylesin.Allaha emanet olun.Cumamız mübarek olsun
hayırlı cumalar sayın hocam selam ve dua ile Allah a emanetsin
ALLAH CC RAZI OLSUN İNŞALLAH DEGERLİ HOCAM CUMANIN FEYZ VE BEREKETİ CÜMLEMİZİN ÜZERİNE OLSUN İNŞAALLAH
İnsan öleceğini bilerek yaşamıyor Yaşayacağını sanarak ölüyor. Nefis ve şeytan, ilahi yasaları çiğneterek Allah’ın sizin üzerinizdeki tecellisini olumsuza çevirerek acılar çekmenize neden oluyor Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. ENFAL 67 Cumanız Mübarek Olsun.
Hayırlı cumalar dilerim sn hocam
Çok doğru hayırlı cumalar abi
Hayırlı cumalar allahın rahmeti ve bereketi üzerimize olsun
Bütün ailelerde o duyarlılığın olması dileğiyle cuman mübarek olsun değerli Başkanım
Aile toplumun temelidir.Temelsiz bir yapı, bina, toplum vs. yıkılmaya mahkumdur.
Allah yardımcımız olsun. Her geçen gün daha kötüye gidiyoruz.
Çok güzel bir makale teşekkür ederiz hocam toplumu aileyi ifsad ederek cokertiyorlar.varlik yokluk kitabimizdan dinimizde sunnetimizden bı haber olmak toplumun catirdi sesleri kulakları adeta tirmaliyor.Sizlere görevler düşüyor.Gerekirse tek tek aile ortamlarında girilmeli çünkü toplumumuzun önderleri bir ordu kadar var.
İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydası dokunandır.. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in: “İman etmeden Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız.Sözünü unutmayalım. Dualarda buluşmak dileğiyle... Hayırlı Cumalar...
Rabbim İslamın adabı erkanıyla yaşamayı nasib eylesin.Amin
AMİN. ALLAH RAZI OLSUN. CÜMLEMİZİN CUMASI MÜBAREK OLUR İNŞALLAH.
Cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun öğretmenim. Yüreğinize kaleminize sağlık
Hocam; maalesef 2003 den bu yana Aile hiç bu kadar erozyona uğramamıştı.
Mustafa Bey Hocam, özellikle makalenizi dikkatlice okudum. Ortak kanaatları paylaşıyoruz. Modern hayat bizlere ebeveyn olmayı unutturdu. Evlatlarımızı yetiştirdiğimizi zannederken onların anne ve baba adayı olacaklarını öğretemedik. En çok çocuklarımızla meşvereti unuttuk. Sohbete davet edildiğim platformlarda gençlere siz anne ve babalarınızın kusuruna bakmayın, elinizdeki telefon ve bilgisayarı bırakıp onların yanına gidip sohbet edin. Dertleşin diye tavsiye ediyorum. Sağlıcakla kalın. Hasan Basri Sayı Konya
Allah elçisinin sahabelerine ve bizlere örnekliği yaşantımıza 7/24 esas olmalıdır. .Sorun günümüz Müslümanları olan bizlerin Allah resulünün sünnetini yeteri kadar bilmememiz , ayrıca bilmediğimizi de ikrar etmeyip, sünneti bir kaç konuya indirgeyip sünnete uyduğumuzu sanmamızdır. Ayrıca özde alim olmayıp , sözde alim olduğunu sanıp Allah elçisini devreden çıkarmaya çalışanlarda bilerek veya bilmeyerek şeytanın maskarası olarak dinimizin özünün yaşanmasına engel olmaktadırlar. Burada büyüklerin mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır tespitinin ne kadar yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Sözün özü mutlaka ve mutlaka peygamber varisi olan ( lafta değil icraatta) bir Allah dostunun rehberliğinde dinimizi yaşamaya var gücümüzle gayret etmektir.
“Siz evlerinizde İslam devletini kurun ki, sokaklarınız İslamlaşsın” sözü çok doğru
Allah razı olsun hocam. yazılarınızı hep takip ediyoruz
Aile,sırtımızı güvenle dayayabileceğimiz duvar,en çaresiz anlarımızda sığınabileceğimiz son ve en sağlam kalemizdir.Düştüğümüz zaman elimizi tutacak da onlardır...Arkadaş,dost bir yere kadardır.Aile her şeydir.Ve maalesef,bu son sığınağımız,her yönden müthiş bir saldırıya uğruyor.İnanmak istemediğimiz çok garip olaylara şahit oluyoruz özellikle kadın programları aracılığıyla..Son sığınamız da çatırdıyor..Hızla BATI(!) ya benziyoruz.Allah sonumuzu hayreyleye..
Çok teşekkür ederiz hocam. Kaleminize sağlık.
Müstefid olduk üstad. gerçekten önemli ve kapsamlı bir yazı hazırlamışsınız. Allah razı olsun.
İslami ailede son söz ne erkekte ne de kadındadır. Son söz Allah’a ve Resulüne aittir. ifadesine bayıldım.
Gerçekten çok güzel bir yazı. aile konusu herkesin dertli olduğu, pek çok kimsenin umursamadığı için nesli tahrip eden büyük bir problem. çok önemli hususlara dikkat çekmişsiniz.