İnsanoğlu her gün azalan ömrü boyunca hep bir arayış içindedir. Bitiş ziline kadar aradığı şeylerin en önde geleni Mutluluktur. Yakalamak için başvurduğu yollar herkes için farklı olsa da aranılan şey hep aynıdır.
Mutluluk; Kimilerine göre; duygusal haz, servet, şan, şöhret gibi arzulanan şeyleri elde etmek, kimilerine göre de ahlâkî değerlere sahip olmak şeklinde tarif edilmiştir. Bazıları ise mutluluğu, bahsedilen bu her iki durumun da insanda birleşmesidir diye ifade etmişlerdir. Net olan bir gerçek vardır ki, o da; herkesin bir ömür kendine eşlik etmesini istediği mutluluğun peşinde olmasıdır.
İnsanın bütün derdi; her türlü tezatları içinde barındıran bu hayatta, anlamlı ve ahenkli bir yaşam sürdürebilmektir. Herkes bitiş çizgisini kestiremediği bir koşunun içinde, bitmek tükenmek bilmeyen istekleri ve endişeleriyle kendi mutluluğunu yakalamak telaşındadır.
İslam’a göre insan; 'en şerefli varlık', bazılarına göre ise; 'düşünen hayvan' dır. İnsan; zübde-i âlemdir, varlıkların özü ve özetidir. Bütün varlıkların özellikleri insanda gizlidir. İnsan; her biri farklı bir sima, farklı bir dünya, farklı bir âlem, daha nice tanımları içinde barındıran muhteşem bir varlıktır.
İçinde yaşadığımız bu çağda insan; elemi, kederi ve hüznü hayatından çıkartarak mutluluğa kavuşabileceği hayalini kuruyor. Sosyal medya telkinleri ve kapitalist sistem sosyologları insana sürekli içinde anlam barındırmayan bir mutluluk tarifi veriyorlar. Mutluluğun satın alınan veya sahip olunan şeylerle ilgili olduğunu empoze ediyorlar. Oluşturulan mutluluk ekonomisi ile insanlara çılgınca harcama reçeteleri sunuyorlar. Mutluluğu hazların toplamı olarak gösteren bu sinsi kışkırtıcılar, her gün insanların haz dolu mutsuz yaşamlarına bir yenisinin daha eklenmesine neden oluyorlar. Mutlu olmayı sahip olunacak "şey"lere bağlayanlar hiçbir zaman amaçlarına ulaşamıyorlar. Çünkü satın alınan şeylerin verdiği zannedilen mutluluk çok kısa sürüyor.
Modern hayat, bir taraftan insanın yaşam standartlarını yükseltirken diğer taraftan insanı haz hamalı haline getiriyor. Beyinlerde oluşan algılarla kişilerin mutluluk beklentileri, âni tatmin olma üzerine şekilleniyor. Oysa mutluluk, insanın her dakika neşeli ve keyifli olması anlamına gelmiyor.
Mutluluk amaç olmaktan ziyade hayat yolculuğunun kendisinden alınacak bir 'tatmin' hâlidir. Yani mutlu değil, mutmain olmak (Emin olmak, gönlü kanmış ve inanmış olmak). Hayatın iniş çıkışlarını yok sayarak sadece mutlu bir hedefe odaklanmak insanı savurabiliyor. Çünkü hayat, git-gellerle büyüyüp gelişiyor. Unutan bir varlık olarak insan, çoğu zaman hayatın bir kabuktan ibaret olduğunu gözden kaçırıyor. İsmet Özel satırlarında; 'Hata yapmak fırsatını Adem'e veren sendin/ Bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana' derken kastettiğini iyi anlamak gerekiyor. Hayatın bizim payımıza biçtiği; kusur, hüzün ve kederin aslında bizi biz yaptığı biraz zaman geçip de yol alınca anlaşılıyor. Çinli filozof Lao Tzu: “Tanrı, size istediğiniz insanları değil, ihtiyacınız olan insanları verir. Öyle ki bu insanlar size yardım edecek, sizi incitecek, size acı verecek, sizi terk edecek, sizi sevecek ve olmanız gereken insan olabilmenizi sağlayacaktır.” der. Aslında hayatın bizimle konuşma şekli böyledir. Burada bize düşen, her şeyi yerli yerine koyarak, her şeyin hakkını kendine teslim ederek akışta kalmaktır.
Bizler elimizde olmayana odaklanıp; en başarılı, en zengin, en mutlu, en karizmatik olana erişme hayaliyle ruhumuzu örseliyoruz. Prof. Kemal Sayar'ın bir ifadesinde belirttiği gibi; 'Daha iyi bir yerde daha iyi bir hayatımızın olacağı düşüncesi sürekli ruhumuzu yokluyor.' Ancak o yer bura değil. Bu âlem bir rüya, gerçeklerin ebedi yaşanacağı âlemi algılama ve kazanma mekanı. Bu hayatta her şey zıddı ile kaimdir. Zıtlıklar denge oluşturmak içindir. Zıtlıkları reddetmek ve mükemmeli aramak hayatın dengesine çomak sokmaktır. Hiçbir şeyi kaybetmeden kazanmak diye bir şey yoktur hayatta. İnsan duygu, düşünce ve eylemlerinde ölçü ve dengeyi yakalayabildiği oranda anlamlı, kıvamlı ve mutlu yaşar. Varlık sahnesini biraz titiz bir bakışla incelediğimizde; Âlemde ahenkle işleyen bir dengenin mevcut olduğunu görürüz. “Göğü O yükseltti, denge ve ölçüyü (mîzânı) O koydu ki, dengeden (mîzândan) sapmayasınız.” (55/7-8) “Yüce Allah, âleme bir denge koymuştur” (Rahman suresi, 55/78). Tüm işleyiş o dengeye göre olduğundan kâinatta dengesizlik olmuyor. İnsanoğlu bozduğu kendi dengesi ile hayatın da dengesini bozabiliyor. Bizler ne zaman hayatın bize yüklediği rollerde, ilişkilerde, yediğimiz içtiğimiz şeylerde, aktivitelerimiz arasında, alış-veriş, çalışma-dinlenme, istek-ihtiyaç, kalp-kafa, gerçek-sanal arasında bir şeylerin dengesini kurmayı başarabilirsek hayatımızdaki ahengi ancak o zaman yakalayabiliriz. Gerçek mutluluk ancak dengeli bir hayat ile gelebilir.
'Abraham Maslow’a göre denge, yaşamda gerilimin hiç olmaması değil, en uygun düzeyde tutulmasıdır. Ünlü filozof Aristoteles'e göre ise, ölçülü ve dengeli olmak 'orta yoldan' geçiyor. İslam Müslümanları îtidal, empati, sabır, hoşgörü, merhamet gibi tavsiyelerle hep dengeli olmayı ve orta yolu teşvik eder.
Hakikat, zamana ve zemine göre değişmeyendir. Mutluluğun değişmeyen şartı da 'denge' dir. Erdemli yaşamaktır. Aşırılıklardan uzak, dengeli bir hayat sürmektir. Buna orta yol deniyor. Allah Resulü buyuruyor; “(İfrat ve tefritten uzak durun, orta yolu tercih edin; çünkü işlerin en hayırlısı orta olanıdır.) [Beyhaki] (Her istediğini yapıp da, huzura ve rahmete kavuşacağını ümit eden ahmaktır.) [Tirmizi]
Cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun öğretmenim. Kaleminize yüreğinize sağlık
Hayırlı cumalar.Allah razı olsun.
COK KIYMETLI BÜYÜĞÜM MUSTAFA ABİM Allahin selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun.Mutlulugunuz sağlığınız huzurunuz daim olsun.Cumaniz kutlu olsun... Mustafa KÜÇÜKTABAK
Hocam doksanikinci yazınızdan dolayı tebrik ediyor,Cumanın hayır ve bereketinden istifade edebilmeniz duasıyla
Allah razı olsun Hocam. Hayırlı cumalar.
Aşırılıklardan uzak, orta yolda dengeli bir hayat sürdürebilmeyi başarıp, dünya ve ahiret dengesini gözetebilirsek ne mutlu bize.
Ne güzel ve anlamlı bir yazı. kaleminize kuvvet. Teşekkür ederiz.
Mustafa hocam günaydın hayırlı sabahlar hayırlı cumalar saygılarımla
Kalemine kuvvet.Hayırlı Cumalar.
Amin bilmukabele allah razı olsun hayırlı cumalar allah'a emanet olun
Cumamız hayırlara vesile olsun hocam selamlar
Allah razı olsun Hocam. Emeğinize sağlık. Hayırlı, bereketli cumalar dilerim.
MUHTEREM HOCAM. RABB'İM CENNETİNDE SENİ SÜREKLİ CEMÂLİNİ SEYREDENLERDEN EYLESİN. BU VE GELECEK BÜTÜN CUMALARIN HAYRI VE BEREKETİ ÜZERİNE DAİM OLSUN.
Kaleminize sağlik, Allah razı olsun.
Emeğinize ve kaleminize sağlık Başkanım...Ev halkına selam ve saygılarımı arz ederim.
Allah razı olsun.
(İfrat ve tefritten uzak durun, orta yolu tercih edin; çünkü işlerin en hayırlısı orta olanıdır.) hadisi bütün konuyu özetliyor.
Çok anlamlı, bilimsel, eğitimi ve yol gösterici bir yazı. İlminize bereket.
Orta yol dengeli bir hayat. Yani dünya ve ahiret dengesi gözetilerek yaşanan bir hayattır.
Kaleminize kuvvet. Çok akıcı ve güzel bir yazı