Reklam
ÜNİVERSİTELER YÜZ YÜZE EĞİTİME GEÇMELİ Mİ?!
Prof.Dr.Seyfullah KARA

Prof.Dr.Seyfullah KARA

ÜNİVERSİTELER YÜZ YÜZE EĞİTİME GEÇMELİ Mİ?!

20 Mart 2023 - 12:38

Ne yazık ki son dönemlerde Türkiye çok büyük afetler silsilesinin içinden geçiyor. Önce 7.7 ve arkasından birkaç saat sonra 7.6 şiddetinde ikinci büyük deprem ve takiben günlerce süren 6 küsür 5 küsür şiddetlerinde sayısız sarsıntılar on bir ilimizi adeta esir aldı.

Şiddeti bakımından ard arda gelen ve tesir alanı bakımından da çok geniş coğrafyayı etkisi altına alan depremi dünya tarihi henüz kaydetmedi.

13 milyon insanı etkileyen depremde mesela sadece Malatya’da 3899 bina yıkılırken 23 bin 968 bina da ağır hasarlı, yani girilemez ve kullanılamaz halde. Bu, takriben 27 bin binada hiçbir aile kalamayacak demektir. Her binada ortalama en az onar dairenin olduğunu düşünün. Sadece Malatya’da en az 270 bin ailenin yerleştirilecek bir mekâna ihtiyacı var demektir.

Malatya bize bir fikir veriyor, diğer şehirleri tek tek söylemeye gerek yok.

Felaketin ötesi bir felaket ve milyonlarca insan evsiz barksız.  

Bu nedenle asrın felaketi nitelemesi dahi az gelir.

İşte bu atmosfer içinde alınan çok yerinde bir kararla üniversiteler bahar dönemi için uzaktan eğitime geçti.

Hem aileleri on bir ilimizde ikamet eden öğrencileri hem bu illerdeki üniversitelerde okuyan öğrencileri, daha da önemlisi çeşitli illere nakledilecek depremzedelerimizi karda kışta son derece rahatlatan fevkalade önemli ve gerekli bir karardı.

Muhalefetin eleştiri diye kopardığı yaygaraların siyasi menfaat devşirme amacına matuf olduğunu ve ciddiye bile alınmaması gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Bu kararla devlet, üzerlerine kar yağarken dondurucu soğuklarda evsiz kalan bu insanlara “merak etmeyin, devlet sizi asla açıkta bırakmayacak” diyerek güven vermiş ve onları rahatlatmıştır.

Tabi devlet bunu söylerken yerinde bir şekilde öğrenci yurtlarını geçici çözüm olarak görmüştür.

Bu mücbir sebepten dolayı üniversiteler bu dönem için uzaktan eğitime geçmiş oldu.

Bu nedenle çoğu öğrenciler tüm eşyalarını toplayarak yurtlarından ayrılmak zorunda kaldılar. Evlerde kalanlar da boşuna kira vermemek için kaldıkları evleri terk ettiler. Son sınıflar ise tamamen memleketlerine taşınmış oldular.

İlk tepkiler üzerine YÖK “Nisan’da bu durumu gözden geçirebiliriz” dedi.

Gelinen noktada aslında herkes felaketin büyüklüğünü gün geçtikçe anlayarak mevcut durumu kabullendi. Genel olarak tepkiler dindi. Fakat, muhalefet zaman zaman tepkileri kullanmaya devam ediyor ki, zaten deprem acılarını kullananların bu konuyu istismar etmemesi söz konusu olamazdı.

YÖK yeni bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanımızın talimat vermesi halinde Nisan’da yüz yüze eğitime hazır olduklarını belirtti.

Ancak, Nisanda yüz yüze eğitime tekrar geçilmesi doğru olur mu? Bu durum başka sıkıntılara yol açacak mıdır, açacaksa bunlar neler olabilir? Bu sıkıntılar başka tepkileri beraberinde getirmez mi? Getirirse bu tepkiler başka istismarlara yol açmaz mı?

Bu sorular, önemli cevaplar beklemektedir.

Türkiye seçime giderken iktidar olası yeni tepkileri kaldırabilir mi?

Bunlar hassas sorulardır ve iktidar tarafından iyi düşünülmelidir.

Ben bu sorulara hem bir üniversite öğrenci velisi olarak hem de üniversite hocası olarak işin tam da ortasında bulunan biri sıfatıyla cevap vermeye ve fikir oluşmasına birkaç maddeyle katkıda bulunmaya çalışacağım.

  1. Tam dönemin ortasına gelmişken, yeni bir değişiklik yeni tepkilere sebep olabilir. Öğrenciler valizlerini toplayarak evlerine gittiler. Yurtlardan ayrıldılar.

Bu öğrenciler sadece devlet yurtlarında kalmıyorlardı; özel yurtlarda kalanlar ve evlerde kalanlar da gittiler. Yani boş yere ücret ödememek için aralarında hem özel yurtlardan kaydını silenler hem de kiraladıkları evleri boşaltanlar var.

Bunların, dönemin ortasında yeniden üniversitelere çağrılması ayrı bir kaos ve kendileri için maddi külfet oluşturabilir.

  1. Öğrencilerin bu durumdan memnun olacağı düşünülse bile, maddi külfeti aileleri çekeceği için, anne-babaların tepkisiyle karşılaşılabilir.
  2. Önümüz Ramazan ayı ve hemen arkasından bayram olması meseleyi daha karmaşık hale getirebilir. Çünkü bu durumda öğrenciler bütün maddi masrafları göze alarak yeniden okullarına dönmüşken, aradan iki hafta geçmeden bayram için tekrar memleketlerine gitmek istemeleri aileleri iki kat zora sokabilir.
  3. Öğrenciler genel olarak bayramdan bir hafta önce evlerine gidiyorlar; bir hafta bayram haftası; bir hafta da bayramdan sonra memleketlerinde kalıyorlar. Üç hafta zaten böyle geçiyor. Yüz yüze eğitim için geri kalıyor belki en fazla bir ay. Bu bir ay, öğrencilere halihazırdaki düzenlerini bozdurup onları tekrar bir keşmekeşin içine atmaya değer bir süre midir, iyi tartışılmalıdır.
  4. Son sınıfların hemen tamamı evlerini de yurtlarını da zaten kapatmış oldu. Bunlar ayrıca maddi sıkıntıları daha katmerli hissedebilir. Geri dönen ve ev ve yurtlarını kapatmış olan öğrencilerin yeni bir düzen kurması kolay değildir ve bu konuda karşılaşacakları her sıkıntı iktidarı zora sokabilir.
  5. Ayrıca bir konuda zikzaklar çizilip kararsız davranılması ve birbiri ardına farklı kararlar verilmesi kötü bir algı oluşturabilir.
  6. Uzaktan eğitim kararı tam da sindirilmiş ve tepkiler unutulmuş iken seçimlere çok az bir süre kala bir sıkıntının başka sıkıntıları tetikleyebileceği yeni bir karar, hem izah edilemeyebilir hem de iktidarı zor duruma sokabilir.
  7. Meydana gelebilecek bu türden olası sıkıntılar muhalefet tarafından sonuna kadar kullanılacaktır.
  8. Öyleyse yapılması gereken şey, haklı olarak alınmış olan uzaktan eğitim kararının genç seçmenlere iyi izah edilmesidir. Bunun için hangi şehirlerde ve hangi yurtlarda kaç depremzede kaldığına dair verilerin iyi toplanması ve bu verilerin seçim sürecinde çalışacak milletvekili adayları tarafından mantıklı bir üslupla genç insanlara anlatılması, yapılacak olan en tutarlı faaliyet olacaktır.

Kendi kanaatimi ve konuyla ilgili çekincelerimi bu şekilde arz etmek istedim. Elbette takdir Türkiye’yi yönetenlerindir. Böylesi durumlarda karar almak gerçekten çok zordur ve her karar, ne olursa olsun, mutlaka eleştirilerle karşılanacaktır.

Burada gençlerimize düşen şey, milli hassasiyetleri ön plana alarak böylesine büyük afetler nedeniyle idari makamlarca alınacak kararlara anlayış göstermektir.

Unutmayalım ki, bu gün başkalarının başına gelen felaketler yarın bizim başımıza gelebilir ve bizler sıcacık tek göz odalara hasret kalabiliriz.     

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • İ. Yıldız
    2 ay önce
    Ağzınıza kaleminize sağlık hocam. Malesef ülkemizde her şeye muhalefet etmeyi meziyet bilen bir halk topluluğu var. Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Allah yüneticilerimize basiret ve feraset versin.
  • Metin Yalçın
    2 ay önce
    İşin tam merkezinde olan bir ilim adamı olarak meseleyi her yönden ele almışsınız kıymetli hocam,sağolasınız..

Son Yazılar