İstanbul’un fethi 567. yılında yapılan törenlerle kutlandı. Törende Ayasofya içinde Fetih Sûresi okundu. Cumhurbaşkanımız da video konferans yöntemi ile katılarak Fetih Sûresinin Türkçe meâlini okudu.
İstanbul’un fethi çerçevesinde Ayasofya ile ilgili tartışmalar hemen her sene gündeme geliyor. Daha çok, Ayasofya’nın camii olarak ibadete açılması gerektiği ile ilgili olan bu tartışmalar, bu sefer farklı bir mecrada seyrediyor.
Kanalların birinde ya cehaletin yahut da ihanetin dibine vuran bir yorumcu, fethin bir işgal olduğunu, fetihle işgalin aynı şeyler olduğunu, Ayasofya’da Fetih Sûresi okunacağını söyleyip, bundan rahatsızlık duyduğunu açık açık ilan etti. Bu açıklamalarını tam da İstanbul’un fethi kutlanırken söylüyordu ve bunu “belki de şimdi okunmaya başlanmıştır” sözüyle alenen açık ediyordu.
Sonra kendisine tepkiler gelince de, “ben İstanbul’un fethi işgaldir demedim, yandaşlar ve troller beni susturamaz” diyor.
Haydi buradan yak denir ya hani. İnsanlarla kafa mı buluyor, yoksa bunları söylerken kafası mı güzel, anlayabilene aşk olsun.
Hani dese ki, “bunu kastetmedim, talihsizliğim fetih kutlamaları sırasında bunları söylemiş olmam”. Eyvallah deyip özrü kabul edilecek. Hata hepimiz için. Hangimiz hata yapmıyoruz.
Ama adam iyi niyetli değil ki. Kasten, taammüden bunları söylediği, karşı saldırıya geçmesinden belli zaten.
Sen tam da İstanbul’un fethi kutlanırken, üstelik bunu da bizzat kendin beyan ederken “fetih işgaldir” de. Sonra sana, “İstanbul’un fethine nasıl işgal dersin” denilince, “ben İstanbul için işgal demedim. Troller, yandaşlar beni susturamaz” de.
Yahu adama sorarlar, sana tam da fetih kutlamalarıyla eşzamanlı olarak “fetih, işgaldir” zırvasını, zorla cebirle bu troller(!), yandaşlar mı(!) söyletti diye.
Seni kim, niye sustursun azizim. Her zaman konuşuyorsunuz, yetmediği yerde iğrenç küfürler savuruyorsunuz zaten. İnsanların kendilerine değer atfetmelerine deli oluyorum doğrusu.
Yorumcu, ana hatlarıyla şunları söylüyor: “Fetih ideolojisi çağdışıdır. Bu çağda böyle bir ideoloji olamaz. Fetih demek yağmacılık, işgalcilik, talan ve sömürgecilik demektir. Bu çağda fethi savunmak silah zoruyla başka toprakları ele geçireceğini ilan etmek demektir”.
Dediğim gibi, önce ciddiye almadım. Alt tarafı bir yorumcu, zaten iyi niyetli olmadığı besbelli. Kimsenin böyle deli saçması ihanet kokan bir açıklamaya itibar edeceği yok, diye düşünmüştüm.
Fakat ardından, yıllardır kendini bu topluma ilahiyatçı olarak lanse eden ve nerede milli hassasiyetleri tahrip eden bir eylem varsa orada boy gösteren birisi de ortalığa tekrar çıkıp, “İstanbul’un fethi fetih değil, işgaldir. Üç gün boyunca talan, tecavüz nasıl fetih oluyor” diye sormaz mı!
Ve üstüne üstlük, “Yunan İzmir’e, İngiliz İstanbul’a, Rus Kars’a, Fransız Maraş’a girince işgal; Türk İstanbul’a girince fetih oluyor öyle mi” diye de, kendince güya analojik yöntemle haklılığını(!) ispatlamaya çalışıyor ya, işte insan buna bitiyor.
Hiçbiri sineye çekilecek gibi değil de, hadi çektik diyelim. Bir de demez mi, “Ayasofya’nın camiye çevrilmesi Kur’an’ı inkârdır”.
“Kur’an’ı inkâr” ha, yanlış duymuyoruz. Yani, öyle Kur’an’a aykırı, günah, haram falan değil, bilesiniz. Doğrudan Kur’an’ı inkâr. Yani İstanbul’un fethine “fetih” derseniz, doğrudan kâfir(!) olur gidersiniz, Allah korusun. Bunun anlamı bu.
Adam kendisine ilahiyatçı(!) diyor, yani her ne kadar İlahiyattan mezun olamamış olsa da yolu bir şekilde bu güzide kurumumuzla kesişmiş. Bilmez mi kavramların ne anlama geldiğini. Ne yapalım, arada böyle yüzkaraları da çıkabiliyor işte.
Arkasından ekliyor ve asıl maksadını kusuyor orta yere: “Ayasofya kilise olarak açılmalıdır”.
Allah’a şükürler ediyorum, Kur’an’ı da İslam’ı da karınca kararınca kendimi idare edecek kadar biliyorum da, bu tiplerden öğrenmek zorunda kalmıyorum, diye.
Birkaç yıl önce de üniversitelerimizden birinde bir veteriner profesör, “bugün muhteşem bir uygarlık olan Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’in barbar ve bağnaz bir kabile tarafından işgalinin yıldönümü” demişti twitlerinden birinde.
Barbar ve Bağnaz, biz oluyoruz yani. Bizans’ın ihanetleri ve kalleşlikleri nedeniyle bin yıldır yerleşip kök saldığımız bu toprakların sahiplerine diyor barbar diye.
Hepsinin ortak dilleri Roma. Romalıların diliyle konuşuyorlar. İsimleri Türk, ama zihniyetleri Roma. Romalıların baktığı yerden Türklere bakıyorlar. Onların konuştukları lisanla kendi büyük babalarına, ninelerine hakaret ediyorlar.
Açık fikrimi söyleyeyim. Fetihle işgalin aynı şey olduğunu söyleyenlerin bu tavrı bir cehalet olamaz. TV kanallarında yorumlar yapan, hatta genel yayın yönetmenlikleri yapacak düzeye gelmiş olan bu kişiler, çok basit olan fetih ile işgal arasındaki ayırımı bilemeyecek kadar bilgi ve mantık düzeyleri yerlerde sürünen kişiler olamazlar.
Dini konularda yıllardır nalına mıhına vurarak ahkâm kesecek kadar kendine güvendiklerine göre, tarih bilgilerinin yerlerde süründüklerini de düşünmüyorum.
Üniversitelerde en üst unvanlara kadar geldiklerine göre dünyadan bî-haber olduklarına da ihtimal vermiyorum.
Öyleyse geriye bir tek şey kalıyor.
Bu tür kişilerin söz konusu çıkışları, eğer Türk iseler kendi ecdatlarına, soylarına, millî tarihlerine bir ihanet değil de nedir. Yok, eğer Türk değiller ise, bu durumda da Türklere ihanet ve iftiradan başka ne olabilir.
Fetih ve işgal arasındaki farkın ne olduğuna dair yazımı da bir sonraki makaleye bırakıyorum.
Son 200 yıldır bu toprakların darısını yiyip, başkalarının folluklarına yumurtlayan o kadar tavuk var ki? Dilinize kaleminize sağlık üstad.
Seyfullah hocam iki satır da bakan bey hakkında kelam etseydiniz ya.
Çok teşekkür ederiz değerli Hocam. Bu tür soysuzlar bizim toplumumuzda maalesef Var. Asalet sizlikleri bu tür söylemleri gerektiriyor. İsim ve soyisimleri ile soysuzluklarını kamufle ediyorlar. Arkalarından gidenlere Allah basiret versin.
Hocam Allah razı olsun. Duygularımıza tercüman oldunuz. İçimizdeki Yunan ve Bizans kalıntıları her fırsatta ihanet kusuyorlar. Ayasofya mutlaka Cami olarak aslı vasfına kavuşturulmalıdır. Bunlara verilecek en hakiki cevap budur. Vesselam.
Hocam yüreğinize, kaleminize sağlık.. Rabbim niyetlerinizi ve emeklerinizi karşılıksız bırakmasın...