İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 6’lı masa ile ilgili yaptığı basın toplantısındaki açıklamalar siyasi gündemi hem değiştirdi hem de oldukça sarstı.
Akşener, “6’lı masa millet iradesini yansıtmıyor” dedi. Aslında bu ifadeyi kullandıktan sonra bir genel başkanın tekrar aynı masaya dönme ihtimali yoktur. Çünkü bütünü değerlendirildiğinde konuşma, çok sert, çok keskin ve derin suçlamalar taşıyan bir manifesto niteliğindedir.
Ama kanaatimce en önemli cümle arz ettiğim gibi, “6’lı masa millet iradesini yansıtmıyor” ifadesidir.
İttifakın adının “Millet İttifakı” olduğunu dikkate alırsak, milletin iradesini yansıtmayan bir yerde millet ittifakı olmayacaktır. İttifakın dominant partisinin genel başkanı bunu söylerse, artık o partinin, şartlar ne olursa olsun, böyle bir ittifaka geri dönme şansı kalmaz.
Ancak, Türkiye’de siyaset çoğunlukla etik değerler üzerinden yapılmadığından, siyasetçiler bugün ak dediklerine, aradan yirmi dört saat geçmeden kara diyebiliyorlar. Bu nedenle Sayın Akşener’in önümüzdeki günlerde tekrar bu masaya dönme gibi bir niyeti olur mu, zaman gösterecek. Zira kendisine bu konuda özellikle geri kalan beş partinin seçmeninden çokça eleştiriler, hatta bazı mihraklar tarafından yoğun baskılar geleceği muhakkaktır.
Nitekim daha aradan iki saat bile geçmeden CHP’li gazetecilerin ve siyasetçilerin çok sert eleştirilerine muhatap olduğunu görüyoruz.
Akşener’in geldiği nokta aslında eşyanın tabiatına uygun, zihniyet yapısı dikkate alındığında olması gereken bir noktadır.
Çünkü CHP ile İyi Parti arasında çok derin bir doku uyuşmazlığı vardır.
Geçtiğimiz Kasım ayında yine bu köşede “Türk Siyasetinin Fay Hatları ve Türkiye’nin Geleceğine Etkisi” başlıklı bir yazı yazmıştım.
O yazıda doku uyuşmazlığı bulunan partilerin bir araya gelmesinin hem Türkiye’ye hem de seçmen kitlelerine nasıl büyük zararlar vereceğini anlatmıştım.
O yazımda ele aldığım hususların ne kadar doğru olduğunu görmek beni mutlu etti; ama keşke böyle bir yazıyı yazma ihtiyacı hiç doğmasaydı da böyle bir memnuniyet yaşamasaydım.
Fakat dediğim gibi, Türkiye’de siyaset ne yazık ki ülke menfaatleri için değil, kişisel menfaatler için yapılıyor. Sıkıntı burada.
Şu anda gelinen noktada milliyetçi seçmenlerin CHP’lileşmesinin önüne geçilmiş olması milliyetçi seçmenler açısından hayırlı bir gelişme olmuştur.
Çünkü eller bir kez oy vermeyegörsün, artık kolay kolay dönüşü olmuyor.
İyi Parti’nin bundan sonra yapması gereken şey, kendi dokusuna uygun olan Cumhur İttifakı içinde yer alarak, Türkiye’yi geleceğe birlikte hazırlamalarıdır.
Ancak itiraf etmem gerekirse, Akşener’in böyle bir yola girmesi benim açımdan mümkün görünmüyor. Sebepleri ayrı bir yazı konusu.
Meral Akşener’in tekrar masaya oturtulması için yerli ve yabancı bütün faktörler baskı yapacaktır. Fakat bu o kadar kolay değil.
Çünkü siyaset, derin yalpaları ve zikzakları kaldırabilecek bir alan değildir. Masaya tekrar dönse bile masa, eski itibarını hiçbir şekilde geri alamayacaktır. Üstelik döndüğü takdirde ne yaptığını bilemeyen, karar veremeyen, siyaseten dengesiz davranışlar sergileyen bir genel başkan imajı kuvvetlenmiş olacaktır.
Bu ise İyi Partinin tamamen itibar kaybetmesine neden olacaktır.
Dediğim gibi, çok zor bir ihtimal de olsa Akşener’in itibarını ve imajını kurtaracak tek bir çatı bulunmaktadır; o da Cumhur İttifakında yer almak. Mümkün olmuyorsa altılı masaya mesafesini korumaktır.
Aksi takdirde gitgeller kendisiyle birlikte partisini de bitirir. Çünkü bu ilk yalpası değildir. Daha önce de genel başkanlıktan istifa etmiş, birkaç gün sonra da geri dönmüştür. Bunlar milletin hafızasında tazeliğini korumaktadır.
Akşener’in tekrar masaya döndüğünü ve anlaştıklarını varsaysak bile, birbirine karşı doku uyuşmazlığı bulunan böyle bir ittifakın, tüm bunları yaşadıktan sonra millet nezdinde nasıl algılanacağı büyük önem taşımaktadır.
Doku sorunu bulunan ittifakın Türkiye’yi yönetirken sürekli bir biçimde bu tarz anlaşmazlıkların çıkacağını, taraflardan birinin küstüğünde “ben küstüm gidiyorum” demesinin Türkiye’ye maliyetinin tahmin bile edilemeyecek boyutlarda olacağını millet çok net bir biçimde görmüştür.
Üstelik bir de küçük partiler sorunu vardır.
Masadaki küçük partilerin ise esas amaçlarının CHP üzerinden meclise girmek olduğunu, başka amaçlarının bulunmadığını zaten biliyoruz. Dolayısıyla onların bu masaya mecburiyetlerinin olduğu açıktır.
Bu partilerin meclise girdikten sonra daha bağımsız hareket edeceklerini de dikkate alırsak, Türkiye’yi ilerde daha derin krizlerin beklediğini tahmin etmek güç olmaz.
Hülasa olarak söyleyebiliriz ki, bu saatten sonra 6’lı masa kapanmayacak kadar derin bir yara almıştır. Kanaatimce İyi Parti tekrar masaya dönse bile bundan sonra bu masanın göstereceği adayın şansı neredeyse mucizelere kalmıştır.
Çünkü, muhalif kanadın militanik gazetecilerinden Can Ataklı’nın dediği gibi, “Bu kadar kolay değil o işler. Karşınızdaki Recep Tayyip Erdoğan, hala anlamadınız mı”.
Kaleminize sağlık Değerli ve isabetli bir analiz olduğu kanaatindeyim.
Bu masayı kendi inisiyatifleri ile kurmadilar,kurduruldu..Kimler kurdurduysa Akşeneri tekrar masaya oturtmak için ellerinden geleni yapacaklardır..Akşener'in dönme ihtimalinin çok da zayıf olmadığını düşünüyorum .Sahipleri ne derse o ..