Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili birkaç gün önce bir parkın açılış törenini yapmış. Haliyle bu törende halka da hitap etmiş. Bir belediye başkanının halka hitap etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Sonuçta bir siyasetçi ve halka vereceği mesaj üzerinden siyasi rakiplerine de demokratik bir meydan okuyuş yapacaktır.
Buraya kadar anormal bir durum söz konusu değil.
Ancak, yaptığı konuşmayı medyadan okuyunca gözlerime inanamadım. Gözlerim acaba harfleri ve kelimeleri yanlış mı diziyor, böyle bir göz hastalığı var da ben ilk kurbanı mıyım diye bir süre kendimle mücadele ettim.
Çünkü bir belediye başkanının hangi gerekçeyle olursa olsun, bir insanın çoluk çocuğuna varıncaya kadar tüm bir ailesinin hayatını bitirecek bir iftirayı atmasına inanmak istemedim.
Nasıl olurdu böyle bir şey! Karabük gibi onurlu bir şehrin bir belediye başkanı, kendisiyle hiçbir ilgisi bulunmayan, kendisinin siyasi bir rakibi de olmayan bir il kurum müdürüne açık-seçik, alenen, taammüden, sıkılmadan, utanmadan, vicdani hiçbir rahatsızlık duymadan, insani bütün reflekslerini bir kenara bırakarak nasıl iftira atabilir?!
Niye böyle diyorum, neden bu kadar sert söylüyorum? Çünkü yaptığı iftira sıradan bir iftira değil ki… Devletin meclisini bombalamış, milletin üzerine bombalar yağdırmış, üzerine tanklar sürmüş ve tank paletleri altında insanları paramparça etmiş bir terör örgütüne yamamaya kalkışıyor il müdürünü.
İl müdürü kim?! KYK il müdürü Kadir Öztürk’ten söz ediyoruz tabi. Kendisini on yıldır tanırım. Çok iyi tanıdığımı düşünüyorum. Kendisi incinir, ama hiçbir kimseyi incitmez. Ta gençlik yıllarından beri siyasi olarak geldiği arka plan apaçık belli üstelik. Tanıdıkça bunu öğrendim. Böyle birinden söz ediyoruz.
Sana dostumuzu, dostlarımızı yedirmeyiz Bay Başkan. Buradan sana ekmek çıkmaz. Git, siyasi rakiplerinle uğraş. Hayatı boyunca bir tek şaibeli bir işe dahi imza atmamış olan tertemiz dostlarımızla uğraşma. İnan onların altında kalırsın.
Marzing olayında Karabük halkını 30 milyona nasıl sattığını, bununla ilgili yaptığın basın toplantısının ne kadar çelişkilerle dolu olduğunu, ne kadar gülünç duruma düştüğünü biliyoruz Bay Başkan. Kendin çaldın kendin oynadın.
Bak o zaman bir dostumuz sana mükemmel cevaplar verdi. Hemen sataşmaya ve hakaretlere başlayıverdin.
Yine de bir şey demedik.
Amma iş, tertemiz dostlarımızın hayatını karartmaya gelince, biz o dostlarımıza etten duvar olmayı biliriz.
Bay başkan, bu nasıl vicdansızlıktır. Değer mi bir insana bile bile, göz göre göre iftira atmaya… Hangi makam, hangi koltuk masum bir insanın, hatta sadece o kişinin değil, aynı zamanda tüm bir ailesinin, çoluk çocuğunun geleceğini karartmaya değebilir.
Bu kadar mı gözün döndü?! Seçimleri kaybetme korkusu bu kadar mı benliğini sardı?!
Kaybetsen ne olacak?! Değer mi bir insanın ailece hayatını karartacak bir iftira atmaya?! Prof.Dr.Burhanettin Uysal’ın karşına rakip olarak çıkarılması vücut kimyanı bozmuş görünüyor.
Sayın Başkan diyor ki, “Ben bu müdürü tanımıyordum. Fetullah’ın imamları vasıtasıyla tanıdım. Benim yanıma ilk geldiğinde Fetullah’ın imamlarıyla gelmişti”.
Hey güzel Allah’ım!. Bu kulun da Karabük’e belediye başkanı olmuş ya, ne diyeyim ben artık.
Sayın Başkan, sen demek ki, kimlerin Karabük’te fetö imamı olduklarını biliyordun ve bunu bile bile sustun, üstelik de onları huzuruna kabul ettin öyle mi?!. Eh, bu durumu savcılar değerlendirecektir herhalde.
Bay Başkan neden iftira attığını da açıklayıveriyor. Hani Allah söyletiyor derler ya! Aynen böyle oluyor besbelli. Koca Ragıp Paşa “Şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler” sözünü tam da Bay Başkan için söylemiş anlaşılan.
Diyor ki Bay Başkan: “Biz öğrencileri Karabük’e kaydettirmeye çalışırken Kredi ve Yurtlar Kurumu Müdürü buna yanaşmadı. Şimdi ise yurtlarda talebe kaydettirme peşinde”.
Vay be. Yazık, çok yazık. Bu mudur bir insanı tüm ailesiyle birlikte hayatını bitirmeye sevk eden meşru (!) gerekçen. Yani iftira sebebin bu mu, bu yüzden mi bir aileyi toptan bitirmeye kalkışıyorsun?!
İyi kötü dünyayı halledersin de, ahiretini ne yapacaksın Sayın Başkan?! Hakikaten iftiralarla kazanacağın bir koltuk için değecek mi ahiretini gözden çıkarmaya?!
Bilmelisin ki, bu bizim için de tüm Karabük halkı için de meşru bir gerekçe değil, tek kelimeyle vicdansızlıktır Sayın Başkan. Orantılı iftiralar bile iğrenç olurken Bay Başkan, bu, çok orantısız bir iftira. Bu acımasızlığın hesabını seçimlerde mutlaka bu halk senden soracaktır.
(NOT: KYK İl Müdürü Kadir Öztürk bu iddialara basın açıklamasıyla cevap vermiş, Başkan Vergili’nin yalan söylediğini, iftira attığını açıkça ifade etmiştir).
Yazdığınız makale yazı yorum herneyse...bos ve anlamsız...bakmakla görmek arasinda nasıl bir fark varsa...azizim yorumlarinizda anlamsız ve kaydeger bir tarafı yok...fetomu dün her yerde idi her kurumda her iniversitede ...yani her yerdelerdi eğer biri diğerinin feto ile bir bağı yoksa diyende bir araştırmalı.....evet RAFET bey yine aday c yine başkan olacak...herkes herşeyin farkinda hoca efendi....
Rafet Vergili'nin tavırlarını hiç bir zaman tasvip etmedim. Karabük'e bir yük olduğunu düşünüyorum. İnşallah mahalli seçimlerde Karabük halkı gereğini yapacak ve onu dinlendirecektir. KYK Müdürü Kadir Öztürk'e gelince, herkes onu kendi penceresinden tanır. Biz Milli Eğitim Müdür yardımcığı dönemini iyi biliyoruz. Nasıl tırpan gibi Milliyetçi müdürleri biçtiğini, Kazanılmış özlük haklarını nasıl sümen altında aylarca tuttuğunu iyi biliyoruz. Rafet'i haklı sebeplerle yer ama, Kadir'in şaşı bakan gözlüğüyle yaptıklarını da gör derim. Demem o ki sütten çıkmış ak kaşık değildir.
KALEMİNE SAĞLIK.ARTIK BU ÇAMUR AT İZİ KALSIN ANLAYIŞINI VE ÇAMUR ATICILARI TARİHE GÖMMEMİZ GEREKİYOR.
Kadir Öztürk bey, Fethullahçı terör örgütü ile mücadele etmiş, çalıştığı kurumlarda onlara geçit vermemiş vatanperver ve başarılı bir brokrattır. Rafet beyin bu tarz bir çıkışı yanlış olmuştur. Elinde belgeye dayanan bir bilgi var ise gerekli mercilere vermelidir. Yok ise kamuoyu önünde özür dilemelidir. Bir insanın haysiyeti ile oynamak çok büyük vebal gerektiren bir durumdur. Çamur at izi kalsın mantığı ise, çok daha yanlıştır. Meselelerin bu tarzda gündeme getirilmesi de Karabük adına bir talihsizliktir. Verilecek tepkiler de ölçülü olmalıdır. Doğru olmayan konular üzerinden çeşitli vesilelerle Şehrimizin huzurunu bozup, sevgi, saygı ve barış ortamını bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Doğru olan, var ise iddiaların belgeleri gerekli mercilere ulaştırılarak adaletin tahakkukuna yardımcı olmaktır. Olaylar iddialar üzerinden yürürse çok kişi çok daha ağır ithamlarla biri birini karalayabilir ve kardeşliğe en çok ihtiyacımız olduğu dönemde Hainlerin değirmenine su taşımış oluruz.
Hah şimdi rektör olursun hoca.Hatta “YOK” başkanı bile olursun.
Seyfullah Hoca'yı tanısaydınız böyle konuştuğunuz için hicap duyardınız Hilmi Bey..Onun makamlar için birilerine yaranma derdi asla olmamıştır,olmaz da..Makama geldiği için şeref kazanan tiplerden değil,geldiği makama ŞEREF veren ender insanlardandır...
Ya, sandığınız gibi masum değilse.?
Kadir Bey değil Karabük'de, Türkiye'de bile zor bulacağınız temizlikte bir insandır. Bürokratlığı ve devlet terbiyesine değinme gereği bile duymuyorum. Sn. Vergili bu hesabı iki cihanda da zor verir.
Sayın hocamız ,Kadir Öztürk beyi(abimizi) 10 yıldır tanıdığını belirtmiş.Pek çok dostumuz benden de uzun zamandır tanır eminim,ben dahi yaklaşık 40 yıldır tanırım nasıl biri olduğunu ve nerede durduğunu.Bir müfterinin bilmediği yada bilmezden geldiği ama Karabükün yakından bildiği birine bizim şahitligimiz belki hafif kalır ama yinede bilinsin istedim.
Siyasi hedefler için iftira etmeyi masum bir tutum olarak görenlere peygamberin şu sözünü hatırlatmak gerekir.''''Bir kimse bir mümin hakkında olmayan bir şeyi söylerse,iftiraya uğrayan kimse,onu affedinceye kadar cehennemdedir.''(EBU DAVUD'' Rafet beye tavsiyemiz.Ben bu konuda iftira ettim deyip ne kadar yerde yayınlanmış ise onlarda tekzip yayınlamasıdır.''Seçim dönemi geçince bu dönemde böyle şeyler olur''beyanı hak sahibinin hakkını iade etmez.
Masum bir kişiyi Fetöcü diye iftiraya kurban etmek; Fetö gibi milletine ihanet eden vicdansız ve vatansızlarla aynı saymak, şayet bilgisizlik ise kul hakkına girilmiş demektir. Bilerek isteyerek yapıldığında ise kul hakkı ile birlikte itibar suikastı ve akıl tutulmasıdır. Kadir bey, milli ve yerli vatan evladıdır. Vesselam
Sırça köşkte oturan,başkasının camına taş atmamalı..Sayın Vergili önce kendi şirketlerinin tepesine oturttuğu kişilere baksın da sonra konuşsun..Bu pervasızlık ''Nasılsa kimse muhalefet etmiyor,ne desem kamuoyuna yutturuyorum''rahatlığından başka bir şey değil..Onun bu duruma gelmesine sebep olan siyasiler utansın...
yüreğine.diline eline sağlık seyfullah hoca.ALLAH senden razı olsun
Sayın Başkan diyor ki, “Ben bu müdürü tanımıyordum. Fetullah’ın imamları vasıtasıyla tanıdım. Benim yanıma ilk geldiğinde Fetullah’ın imamlarıyla gelmişti”. Ben bu cümleye takıldım demekki Fetullah’ın imamlarıyla diyaloğun iyi ki sana birini getirip referans olup tanıştırcak kadar. Enteresan....
Kadir Beyi bende tanırım fetönün yanından bile geçmez o ama rafet halt yemiş edepsizlik yapmış
Kendi topuğuna sıkmak bu olsa gerek
Sayın yazarımızın da dediği gibi insanları harcamak bu kadar ucuz olmamalı. O zaman kafası esen estiği gibi birbirini suçlasın. Bu vicdanları rahatsız eder.
Rafet VERGILİNİN en iyi yaptığı şey böyle kendince flash (!)söylemlerle gündemi belirleyip başarısızlığını gizlemektir.ama kadir beyi karabukte herkes bilir bu yuzden ihtirasının altında kalacaktır.burhanettin hoca daha meydana inmedi ama ismi bile kalp çarpıntısız yetmiş..ancak korkunun ecele faydası yok..KAYBEDECEKSIN!!!!