YÜREK YANGINI
Bu ülkenin giderek daha fazla yaşanmaz hale gelmesi için sanki tüm dünya işbirliği yapmış.. El ele bizi de savaşın, terörün, kargaşanın, açlığın, yokluğun sefaletin içine çekmeye çalışıyorlar..
Bir taraftan PKK, DHKP-C diğer taraftan DAEŞ.. Yetmiyor Fethullahçı terör belası.. Hem PKK hem de Fetullahçı teröristlere kollarını ardına kadar açan Amerikalı, Avrupalı dostlarımız(!) Irak, Suriye.. Pusuda bekleyen İran, İsrail, Rusya.. .Hem içten hem de dıştan...
Her gece başımızı yastığa ''Belki bu sabah gözlerimizi güzel şeylere açarız .''ümidiyle koyuyoruz ya ne mümkün? Neredeyse her gün birkaç şehit haberi.. Bombalamalar, tuzaklar, trafik kazaları, ekonomik problemler..
Ailesi, sokaklar olmuş sahipsiz çocuklar. Cami önlerine, çöp tenekelerine, hatta arabaların altına bırakılmış ,anne kokusunun kundağında tazecik, buram buram tüttüğü bebeler..
Anlı şanlı profesörlerin, alanında yetkin uzmanların uyarıları, kamu spotları, TV programları, dağıtılan broşürler, yasaklamalar ve fiyat artışlarına rağmen sayıları azalmak yerine gittikçe artan içkiye, sigaraya alıştırılmış fidanlarımız...
Sokak aralarında, evlerde, okul önlerinde, hatta KENT MEYDANLARINDA ucuz uyuşturucularla kendinden geçmiş, çırpınan gençler...
Sevgi, saygıya dayanmaktan çok ŞİRKET BİRLEŞİMİNE benzeyen evlilikler.. En küçük ekonomik sarsıntıda, sosyal çalkantılarda darmadağın olan yuvalar...Parçalanmış aileler ve onların okulda, sokakta, iş yerlerinde problemli çocukları..
En küçük anlaşmazlıkları bile yumruklaşmaya, silahlı çatışmaya dönüştüren, tepkileri paranoyaya ulaşmış toplumsal şiddet ve bilhassa kadınlara uygulanan şiddet.. Kadın ve çocuk tecavüzleri...
Yeterli eğitim verilmediği, gerekli önlemler alınmadığı için sık sık tekrarlanan işçi ölümleri..
Bir de üstüne beceriksiz, vurdumduymaz, ehliyetsiz, denetimsiz yöneticilerin ihmalleriyle çıkan yangınlar..Kilitli, anahtarın kimde ve nerede olduğu belli olmayan yangın merdivenleri.. O merdivenlerde sıkışıp kalmış, sararıp solmuş, yere düşmüş nazlı kelebekler. Gözler kapanıncaya kadar hiç dinmeyecek yürek sızıları..
Acı, hüzün, gözyaşı, hayal kırıklıkları..
Her gün, mütemadiyen tekrarlanan, bizi yaşamaktan, hayal kurmaktan soğutan, çocuklarımızın geleceği için karamsarlığa düşüren, adeta boğan bu olumsuzluklar karşısındaki tavrımız ''Ne olacaksa olsun, inceldiği yerden kopsun, yorulduk, artık yeter !!! '' mi olmalı..?
ASLA !!!!
Tarih, kendimize ve tüm Dünya'ya defalarca göstermiştir ki tahammülü zor, dayanılması imkânsız en olumsuz durumlarda bile ayağa kalkıp dimdik doğrulmayı başarmış bir milletiz. Ye’se kapılmak, ümitsizliğe düşmek yakışmaz bize; çünkü bu milletin bir sahibi var..
Ve SAHİBİ tarafından, müjdelerin en güzeli, en sıkıntılı zamanlarda, duymasını bilen kulaklara, inanan yüreklere'' serin, tatlı bir meltem gibi fısıldanmıştır :
LA TAHZEN İNNALLAHE MEANA !!!
"Üzülme ALLAH (cc) bizimle beraberdir” (Tevbe-40)