Bu aralar zaman, herkes için çok hızlı ve telaşlı geçiyor. Bir tarafta mübarek günlerin coşkusu, diğer yanda seçim telaşesi.
Seçime az bir zaman kala siyasetçilerin heyecanı artarak devam ediyor. Daha bir aşkla ve şevkle mahallelerde Karabüklülerle buluşuluyor, esnaf ziyaretleri yapılıyor, TV programlarına çıkılıyor, Ramazan ayının gelmesiyle birlikte iftarlar yapılıyor. Her siyasetçinin derdi, çabası hemşehrilerimize kendini, projelerini anlatıp seçmenlerin hem gönlünü hem de oylarını alabilmek.
Mübarek ay da ''iftar, teravih, sahur'' derken çok yorucu, bir o kadar da huzurlu geçiyor şükür.
Sahur sonrası genelde uyku tutmuyor beni, vakit geçsin gibisinden sosyal medyada gezinmek, (yanlış ama) çoğumuz için olduğu gibi benim için de keyifli bir meşgale oluyor maalesef. Oysa bu mübarek günlerde yapılacak çok daha faydalı işler var ya neyse...
Sosyal medyada gezinirken, TV'deki favori kanalım TRT Belgesel de mutlaka açık olur. Bende bu bir çeşit hastalık. Dinlemek için özel bir gayret sarf etmem, çoğunlukla da duymam; ama sanki bir masal anlatıcısının sesi gibi gelir, huzur verir bana.
Bu aralar sosyal medyada özellikle başkan adaylarının yerel medyamızdaki canlı yayın programlarının tekrarını izliyorum, bir şeyleri kaçırmamak, gündemi iyi takip edebilmek adına... Sonuçta 10 yıllık bir siyaset geçmişimiz var, bir de Karabük'te yaşıyoruz 60 yıldır malum.. Seçimler önemli.
Yine böyle bir sahur sonrası, başkan adaylarının canlı yayın videolarını izlerken dikkatimi çekti:
Ak Parti İl Başkanı Sayın Ferhat Salt ve Belediye Bşk. Adayı Sayın Özkan Çetinkaya canlı yayınlarda peş peşe üzerine basa basa ''Millet Bahçesi bizim projemiz, Çevre ve Şehir Bakanlığı tarafından yapılıyor'' açıklamasını yapmış.
Her ikisinin de bu konunun üzerinde ısrarla durmalarına şaşırmıştım; çünkü Kent Meydanı'nın Millet Bahçesi'ne dönüştürülmesi kararı alındığı sıralarda Ak Parti Yönetim Kurulu üyesiydim ve baştan sona konuyla ilgili her ayrıntıyı biliyorum. Kent Meydanı (Halk dilinde ''Beton Yığını'') 'nın Millet Bahçesi'ne dönüştürülmesi; şahsımın toplantılarda bu konuyu ısrarlı dile getirişi ve o zamanki İl Bşk.ımız Sayın İsmail Altınöz'ün bu düşünceye sahip çıkmasıyla birlikte olayı sıkı bir şekilde takip etmesi ve yine o zamanki Çevre Bakanımız Sayın Murat Kurum'u işin içine dahil etmesiyle gerçekleşmişti.
Yani ''Kent Meydanı''nın yeniden düzenlenerek ''Millet Bahçesi''ne dönüştürülmesi fikri de projesi de icraati de tamamıyla Ak Parti'nin eseriydi.
Her şey bu kadar açıkken ''Neden böyle bir açıklamaya ihtiyaç duyulmuş?'' diye düşünüyordum ki sosyal medyada ''MHP Karabük mevcut Belediye Başkanımız ve Belediye Başkan Adayımız Rafet Vergili 'KARABÜK İÇİN CANLA BAŞLA' diyerek Kent Meydanı ve Millet Bahçesi projesinin çok yakında hizmete sunulacağının müjdesini verdi.'' haberi karşıma çıkıverdi.
''Olur da bu kadar da olmaz, pes!'' deyivermişim gayri ihtiyâri..
ÇÜNKÜ;
Karabüklü'nün yıllarca "Şehir merkezine indiğimizde ailece dinlenebileceğimiz, dostlarımızla sıcak bir çay eşliğinde sohbet edebileceğimiz, il dışından misafirlerimiz geldiğinde onları gezdirebileceğimiz bir yer yok.'' serzenişlerine kulak tıkayan kişi, saygıdeğer şehr-i eminimizdi. Meydanın yeniden düzenlenmesi için mütemadiyen yapılan isteklere "Şehit gelirse namazını nerede kılacağız?'' gibi garip bir argümanla ayak diriyordu sayın başkan.
''Garip bir argüman'' diyorum, sanki Kent Meydanı'nın işe yaraması için (Allah korusun) şehrimize illa bir şehit gelmesi gerekiyormuş gibi.
Sosyal medyanın büyüsüyle zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım her zamanki gibi, herkes gibi. Yerçekimine dayanmakta hayli zorluk çeken gözkapaklarımı kaldırmakla mücadele ederken, belgesel kanalında tok sesli bir sunucu bir şeyler anlatıyordu:
''Guguk kuşu çok sinsi bir kuş türüdür, masum görünüşüne rağmen aslında tam bir kuluçka parazitidir. Çünkü guguk kuşu yuva yapmaz, kuluçkaya yatmaz.
Harika bir gözlemcidir. Yumurtlama zamanı yaklaşınca, etrafındaki yuvaları büyük bir dikkat ve sabırla gözler. Hangi çift en güvenli yuvayı yapmışsa, hangi çift en çalışkan ve yuvasına düşkünse onların yuvasını seçer.
Hedef aldığı yuva boş bırakıldığında anında gelir ve fark edilmesin diye kaşla göz arasında yuvadaki bir yumurtayı atar, kendi yumurtasını da onun yerine yerleştirerek uçar gider. Bununla da yetinmez, yumurtasının rengi ve büyüklüğünü yuva sahibi kuşunkine birebir benzetir ki ev sahibi kuş, bunu kendi yumurtası zannetsin, uyanmasın.
Zaman içinde yumurtalar olgunlaşırken ilk çatlayan, kesinlikle guguk kuşunun yumurtası olur. Diğer kuşlardan daha önce dünyaya gelen guguk kuşunun ilk işi, ebeveynlerin olmadığı bir zamanda yuvadaki diğer yumurtaları aşağı atmak olur.
Bakıcı ebeveynler kendilerinin sandıkları yavruyu büyük bir itinayla beslerler. Guguk kuşu, bu aşamada da ''sinsi'' bir yaklaşım sergiler. Anne kuş, ağzında yem ile yuvaya geldiğinde, yavru guguk kuşu boynunu yiyeceğe doğru uzatır, kanatlarını aşırı derecede titretir, ağzını geniş bir şekilde açar ve devamlı olarak çığlık atar. Guguk kuşu, bu aşırı çığlıkları sayesinde, sadece yuva sahibi çiftten değil, yakın çevredeki diğer kuşlardan da yiyecek desteği alır.
Bu sayede, hayatta kalan bir iki yavrudan çok daha iyi beslenen guguk kuşu yavrusu, hızla büyüyerek yuva sahibinden bile daha iri ve güçlü hale gelir.
Anne kuş, iyice palazlanan kuşun kendi yavrusu olmadığını anladığında ise, çoktan iş işten geçmiştir. Guguk kuşu, artık bakıcı annesine kafa tutabilecek ve yuvadan uçabilecek hale gelmiştir. Artık işi bitmiştir ve yuvaya da ihtiyacı kalmamıştır. Ve genellikle de yuvayı dağıtıp gider.''
O arada tam da uykuya dalmak üzereyken dudaklarımdan belli belirsiz cümleler dökülüverdi:
"Cumhur İttifakı'nın nimetlerinden yıllarca sonuna kadar yararlanarak serpilip büyüyen, sonra da o yuvayı dağıtmak için üzerinde böylesine hoyratça tepinen bir ''guguk kuşu siyaseti'' ne bu topraklar şimdiye kadar şahit olmamıştır, bundan sonra da olmaz.''
Dalmışım....
Tam isabet. Bir konu bu kadar mı güzel ifade edilir.
Osmanlı'nın Anadolu'ya yatırım yapmadığı gibi, Cumhur İttifakı da Osmanlı'nın izinden gidiyor. Bahçeyle, parkla oyalıyor...
El insaf Necip Hocam.. Anadolu'ys nasıl yatırım ya..El insaf Necip Hocam.. Anadolu'ys nasıl yatırım yapılmıyor anlamıyorum... Birçok Anadolu şehrimiz sanayisi, ürettikleri ile ihracat ile ekonomimize çok büyük katkı sağlıyor. Konya, Antep, Denizli vs gibi birçok Anadolu şehrini gezip görmek gerekir. Yollar, köprüler, fabrikalar vs vs
3 dönem neredeyse 15 yıl sırf ak partili bir aday olmasın diye vergili üzerinde konsolide oldu muhalefet özellikle CHP. Karabükün trafik su yol imar çarpık yapılaşma vb. gibi sorunları her geçen gün büyüyor ve vergili bu sorunları izliyor seçime kalmış 2 hafta şova başlıyor işçiler ekipman saçma sapan göz boyama işleri. Artık yaşlandın ve hizmet üretemiyor yenilikçi yaklaşımlardan uzak biri oldun çekil köşene bırak genç dinamik çözüm odaklı insanlar gelsin seçilsin.siz CHP liler iyi partililer artık vergili yi kerhen desteklemeyi bırakıp kendi adaylarınız için çalışıp sandıkta kendi partinizin adaylarına ( ! ) oy verin.
Çok güzel bir yazı olmuş hocam. Çöpleri kim toplayacak, kanalizasyonları kim yapacak, rantları kim kapacak telaşı içindeyiz.
Karabük park sorunu da hallolur inşaallah.
Karabük'ün hâli pür melalini bir örnekle çok güzel anlatmışsınız üstadım, inşaallah bu sefer sorun kökten çözülür de Karabük kurtulur diye dua edelim. Allah kurtarsın.