Ne zaman bir ülkeyle ilişkilerimiz bozulsa sotada bekleyen mâlum güruh "Bekara karı boşamak kaabilinden" başlıyor feryad, figana:
"Vuralım, kıralım, ambargo uygulayalım,
tüm ilişkileri keselim."
Zaman içinde ABD-RUSYA-ALMANYA-
FRANSA-HOLLANDA-İSRAİL-
BELÇİKA-BAE- MISIR-SUUDİ ARABİSTAN vs vs gibi birçok ülke ile ilişkilerimiz bozuldu.
Her biriyle anlaşmazlığa düştüğünüzde, siyasi, ekonomik tüm ilişkileri bitirirseniz ihtiyacınız olan ürünleri kimden alıp kime, ne satacaksınız? Ürettiklerinizi satıp da Dolar-Euro kazanamazsanız ithal son model otomobillerinizden, marka sigara ve içkilerinizden, elbise ve güzellik malzemelerinizden vazgeçebilecek misiniz? Yine Dolar-Euro bulamazsanız petrol, doğalgaz gibi enerji türlerini neyle alacaksınız? Tezekle mi ısınacaksınız, otomobilinizi, fabrikalarınızı suyla mı çalıştıracaksınız?
Yoksa evinizin bodrumdaki matbaanızda Dolar-Euro mu basacaksınız?
Olmaz ya, hadi bunları bi şekilde hallettiniz diyelim,çok önceden yapılmış ve uluslararası anlaşmalarla kendinizi bağladığınız ''ekonomik-askerî vs'' sözleşmelerimizi ne yapacaksınız? "Almıyorum, satmıyorum" demekle kurtulabileceğinizi mi zannediyorsunuz?
Son aylarda, bir zamanlar değişik sebeplerle krizler yaşadığımız ülkelerle, menfaatimiz gereği, birer birer normalleşme yoluna girdik. Son olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın Dünya Kupası açılışı için gittiği Katar'da karşılaştığı "darbeci,katil" (ki kıyamete kadar darbeci ve katil olarak anacağız) Sisi'yle el sıkışmasına, muhalifler mal bulmuş mağribi gibi sarıldılar:
"Sisi’ye darbeci dedi
Tükürdüklerini yaladı
Rabia işareti tarih oldu!"
Oysa aynı kişiler daha önceleri "Komşularla düşman olduk, dostumuz kalmadı, iyice yalnızlaştık" diye şikayet ediyorlar ve Akpartiye yükleniyorlardı. Şimdi de "Niye barıştık?" diye yükleniyorlar.
Garip bir ruh hali olsa gerek...
Kadim kuraldır:
"Devletler arası ilişkilerde ezelî ve ebedî dostluk ya da düşmanlık yoktur; ülke çıkarları vardır."
Mesela Dünya'nın tüm emperyalist devletlerini arkasına alarak Anadoluyu işgale kalkan, kadınlarımıza, kızlarımıza tecavüz eden, kundaktaki bebeklere bile işkence etmekten imtina etmeyen, kaçarken de şehirlerimizi yakıp yıkan Yunanla savaşın bitiminden, çok değil sadece 5-6 yıl kadar sonra barışmıştık.
Hem de ne barışma!
Peki sarmaş dolaş olduğumuz Yunan lideri kimdi? Yunanlıların "Megali İdea"sını yazan, Mora Katliamını yöneten bir babanın oğlu, Türk topraklarına yönelik en kanlı ve en kirli işgalin planlayıcısı Yunanistan başbakanı Venizelos...
İşte bu Venizelos, savaştan sadece 5-6 yıl sonra Atatürk'ün daveti üzerine Ankara'ya gelmiş, çok büyük numayişlerle karşılanmış, onuruna yemekler verilmiş.
Devrin Başbakanı İsmet İnönü, ülkeyi kana boyayan Venizelos'u samimi bir şekilde kucaklamış.
Hatta samimiyeti(!) o kadar ilerletmişiz ki İnönü, Madam Venizelos'a bir çiçek buketi takdim ettikten sonra kendi eşini onun koluna, Venizelos'un eşini de kendi koluna takarak Pera Palas'a götürmekte herhangi bir beis görmemiş.
Eğer kıyaslama yapacaksak Recep Tayyip Erdoğan'ın darbeci katil Sisi,Esad ile tokalaşması, M.Kemal'in savaştığı Venizelos ile el sıkışmasından çok daha hafif bir konjonktürel manevradır.
Mısır, BAE, Suriye; İngiliz'in, Fransız'ın, İtalyan'ın, Yunan'ın yaptığını yapmadı. Ülkemizi işgal etmek için topraklarımızı bombalamadı, şehirlerimizi yakıp yıkmadı, kızlarımıza, kadınlarımıza, çocuklarımıza ilişmedi. Eğer diğerleriyle birçok konuda ortak çıkarlar söz konusu olduğunda, geçmişin üzerine bir sünger çekip birliktelik yapmışsak diğerleriyle de niye yapmayalım?
Devletler sonsuza dek ilişkileri kesemez; zira ülkelerin çıkarları bir zaman sonra aynı noktada kesişebilir..Bu yüzden iletişim şart.
Bir türlü öğrenemedik, öğretemedik. Devletler arası ilişkiler, insanlar arası ilişkiler gibi değildir.
"Ben sana küstüm." demekle devlet yönetilmez
Bunları daha önceden niye düşünmediniz? Devletlerarası iliskilerde küslük olmaz diyorsunuz, peki niye küsüyorsunuz? Dahs dün Yunan başbakanıyla çocuk gibi küsmediniz mi? Ben onunla konuşmam, demediniz mi? Bu arada İsrail'i unutmuşsunuz,.onu da ekleyin bari, küsüp barıştıklarıniza...
O küsmek değil mirim,ilkeler uğruna tavır koymak.. Yanlışlıkları içimize atmıyoruz,gerekeni söylüyoruz ki karşımızdaki meydanı boş bulmasın..Bu arada kapıyı da gıygaşık bırakıyoruz ki istediğimiz zaman istediğimiz şartlarda görüşebilelim..Malum devletler arasında ilelebed küslük olmaz..İktidarlar değişir;ama milletler ve devletler baki kalır..
Kaleminize sağlık hocam güzel bir yazı, siyasiler, kişisel çıkarlarına hizmet etmemeli, devlet olmak özveri ve bir takım mantıkla işler, vatanseverlik çok yüce bir duygu, kısır çekişme suçlama tarzındaki tavırlar dış siyaseti zedeler, birlik beraberlik içinde olunmalı sanırım, saygılarımla.
Kaleminize sağlık üstad. Anlayana sivri sinek saz. Bun güruh ele verir talkımı, kendi yutar salkımı.
Allah razı olsun hocam güzel bir yazı olmuş
Bazilari siyasi menfaat ugruna , ulkeye zarar vericii soylemleri ,elestirii adi altinda cok rahat kullanmaktalar maalesef.