Ülkeler arası ilişkiler, karşılıklı menfaatlere veya sosyal olaylara göre inişli çıkışlı bir rota izliyor.
PKK'lı teröristlerin, Fetö firarilerinin yatağı olduğu gerekçesiyle İsveç'le uzun süredir soğuk olan ilişkilerimiz; bugünlerde sapkın, dengesiz, ateist bir İsveçlinin Kuran'ı yakması ile daha da içinden çıkılamaz hâle geldi.
Bu menfur eylem karşısında iman edenlerin yüreği sıkıştı, ruhu sızladı. İsyanla karışık hüzünleri bedenlerine dar geldi.
İsveç makamları, ne ahlaki ne vicdani ne de insani olan bu eyleme ''fikir özgürlüğü(!)'' kılıfını giydiriverdi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bu bakış açısına tepki olarak İsveç Savunma Bakanının Türkiye ziyaretini iptal etti. Bazılarımız, sabah namazlarında camileri doldurdu. Bazılarımız İsveç Konsolosluğunu önünde protesto düzenleyip Kuran-ı Kerim okudu... Bazılarımız da farklı dinlerdeki vatandaşlarımızın ibadethanelerini ziyaret edip gül dağıtarak tepkilerini gösterdi.
Müslümanlar olarak biz eminiz ki bir sapkın ırkçının Kur'an'ı yakması Müslümanlara da İslam'a da zerre zarar veremez. Biliriz ki Kur'an'ın koruyucusu yüce Allah'tır. Keza zerre şüphemiz yok ki "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır." (Saff, 61/8)
Bu aşağılık eylemin bana düşündürdüklerine gelince:
Nasipsiz sapkın, bu eylemi(!) niçin herhangi bir İslam ülkesinin büyükelçiliğinin önünde değil de Türkiye büyükelçiliğinde yapıyor? Çünkü BATI da biliyor ki üzerimize oynanan onca oyuna, ''çağdaşlık, sanat, özel hayat'' adı altında toplumumuzun tüm değerleri iğfal edilmesine rağmen Kur’an’ın koruyucusu Türklerdir. Yine biliyorlar ki Türkiye olmadan, etkili bir İslam dünyası yoktur.
Bu,burada dursun ..
O sapkın, Kur'anı madden yaktı da biz Müslümanlar olarak Kur’ân’ı sadece mezarlıklara, güzel kılıfların içine vs hapsedip onun emirlerini kişisel, ailevi ve toplumsal hayatımızdan dışlamakla manen yakmadık mı?
Nefsimize ağır geldiği için İslam'a göre değil de nefsimize göre yaşamadık mı?Nefsimize göre yaşadığımız için de zamanla yapıp ettiklerimizi ''İslam'' dan kabul etme yanlışına düşmedik mi? Kısaca İslam'a göre hareket etmek yerine İslam'ı kendimize(nefsimize) uydurmaya çalışmadık mı?
Kuran'ın yakılması mı daha ağırdır; yoksa onun hükümlerinin "inandım" diyenlerce uygulanmaması mı?
BATI, milli ve manevi duygularımıza ne zaman saldırsa tepkilerimiz şeklî olmaktan öteye geçmiyor. Yetkililer kınama açıklamaları yapıyor, bizse protestolar düzenliyor, bayraklar yakıyoruz; ama tepkilerimiz anlık, geçici ve etkisiz..Oysa BATI'nın canını yakan tek şey ''maddiyat''tır. BATI'da ülkeleri yöneten siyasetçiler değil şirketlerdir. Şirketlerin canını yakarsanız siyasetçilerinden istediğiniz tepki ve önlemleri alabilirsiniz.
Şirketlerin canını da sadece ürettikleri malları almayarak yakabilirsiniz. Ama bizler onların ne lüks otomobillerinden ne marka giysilerinden ne güzellik malzemelerinden ne de Cola, sigara vb ürünlerinden vazgeçebiliyoruz...
İsveç'in Volvo'sundan, İKEA'sından vazgeçebiliyor muyuz? Cevabını hepimiz biliyoruz.
Bu yüzdendir ki BATI'lı şirketler her sene sonu rekor kârlar açıklıyor, Batılı iktidarlar kafalarına göre hareket etmeye devam ediyor, biz de ''dostlar alışverişte görsün'' kaabilinden tepkilerimizle vicdanlarımızı rahatlatmış oluyoruz.
İki taraf da halinden memnun...Telaşa gerek yok, bir dahaki protestoya kadar kaldığımız yerden devam...
Allah Firavun'u Musa a.s. a hizmet ettirdi. Kur'an'a saygı ve araştırma merakı başladı Avrupa'da. Hidayete erenlerin sayısı da artacak inşallah. Onlar ağızları ile Kur'anın nuranu söndürmek isterler. Onlar istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Kur'ana saldıranların sonları perişanlık olacak inşallah. Kaleminize sağlık üstad.
15 Temmuz sürecinde yerli ve milli olan sosyal medya ihtiyacı açık ve net ön plana çıkmıştı. Cumhurbaşkanımızın da yönlendirmesi ile ülke insanının çoğunluğu, hatta kamu kurumları wattsup'ı bırakıp yerli ve milli olan BİP'e geçtik. İki yıl sonra ne değişti ise yeniden wattsup'a döndük. Bunun öncülüğünü yerli ve millicilerin yapması da farklı bir inceleme konusu.
Eyvallah üstadım. Şekilden hakikate, kabuktan öze, söylemden eyleme, tilavetten hikmete ulaşabilirsek kurtulacağız. Güneş üflemeyle sönmez. Lakin, biz kendimiz güneşten habersiz gibiyiz. Vesselam