Allah, düzensizlik ve kargaşa ortamı oluşmaması için kainata bir denge koymuştur.
Yeryüzüne düşen yağmur miktarı ile buharlaşan miktar aynıdır. Dünya'da herhangi bir türün baskın haline gelip de diğerlerinin hayatını tehdit etmemesi için “sınırlayıcılar" konulmuştur. Toprağa düşen her tohum, orada çimlenme imkânı bulamaz. Doğan her yavru(insan ya da hayvan fark etmez) hayatını sürdüremez..
İnsanlar arasındaki ilişkiler için de geçerlidir bu denge unsuru. Eskiler, bu gerçeği ''Davul bile dengi dengine'' diye ifade etmiş.Her zaman geçerli olmasa da her şeyin denk olmasını isteriz, yüreklerimizdeki adâlet duygusundan olmalı.
Davet geldiğinde erkekler düğünlere; bir dostunun, komşusunun ya da akrabasının mutluluğuna ortak olmak için gider. Kadınlar ise ''Acaba gelinle damat birbirlerine yakışmış mı?" diye...
Herhangi bir yerde bir çift gördüğümüzde ister istemez birbirlerinin dengi mi diye içimizden düşünceler geçer. Bizi niye ilgilendiriyorsa artık, alan razı veren razı sonuçta; ama illaki bir değerlendirme yapılır. Eğer kadın güzel; erkek çirkin ve şişmansa '' Adam kesin çok zengindir; yoksa bu kadın ona niye baksın?'' tespitini yaparız. Erkek yakışıklı, kız sıradan veya çirkinse o zaman kızın hünerleri girer devreye.
Araştırma Hastanesi'nde poliklinik önünde 3 kişi bekliyoruz.
Kapının hemen dibinde kara kuru, kısa boylu bir kız, yanında uzun boylu yakışıklı sayılabilecek bir delikanlı. Her ikisi de lise öğrencisi gibi duruyor. Sevgili oldukları her hallerinden belli. Bir kıza bir de delikanlıya bakınca ''Allah Allah bu delikanlı, bu kızda ne bulmuş olabilir ki?'' diye düşünmeden edemiyorsunuz.
Kız, ikide bir başını kaldırarak hayranlıkla süslenmiş baygın bakışlarını oğlanın gözlerine kilitliyor. Kaldırarak diyorum; çünkü çocuğun yüzüne bakabilmesi için kafasını kaldırmaya mecbur, aksi takdirde anca omzunu görebilir.
Arada gülücüklerle kikirdiyor. Dişlerini yeterince bileylememiş olmalı ki birkaç kere oğlanın kolunu dişleme teşebbüsünde bulundu ciddi ciddi. Bir ara da ayak parmaklarının üzerinde yükselerek oğlanın yanağına uzunca bir "şaaap" konduruverdi.
Ve bunların hepsini benim gözlerimin önünde yaptı. Aramızda bir metre ya var ya yok. O kadar yakınız yani. Ama varlığım haspamın umurunda bile değil. Oğlanı kendine âşık etmekle meşgul. Çünkü çocuğu bir an boş bıraksa kendisinden anında vazgeçeceğinin farkında.
Doktor çağırdı, içeri girdiler. "Allah Allah, bu delikanlı bu kızda ne bulmuş?" sorusunun cevabını da bulmuştum:
Annem hep derdi: Erkekler, çocuk gibidir; hiç büyümezler. Sürekli ilgi isterler, sevildiklerini, değerli olduklarını hissettirmek lazım onlara. Bunun en etkili yöntemi de ''cilveli'' olmak sanırım.
Yani demem o ki erkekleri kandırmak için dünya güzeli olmaya, hatta güzel bile olmaya gerek yok "cilve" yeterli..
Cenab-ı Hakk, evrene mükemmel bir denge kurmuş; ama cilve, dengeyi bozabiliyor vesselam.
Maalesef Engin Hocam..Ağına düşenlere Allah sabırlar versin
Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kıldı hûn eşkimi füzûn etti felek Şirler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.” Yani: Bilmem bu gözlerime felek nasıl bir büyü yaptı da Gördüğüm, gözlerimi kanlı yaşlar içinde bıraktı, bu yaşlar arttı da arttı Kahreden pençemin korkusundan arslanlar bile tir tir titrerken Felek beni bir ceylan gözlüye esir etti.. Metin Hocam Yavuz Sultan Selim Han'ı da bir güzel esir etmiş. Şiir böyle söylüyor bize. Adem ile Havva'dan bu güne değişmez kanundur bu aşk tuzağı,kurtulanı görülmemiştir :)
Sevgili Hocam Bu yazınızın içeriği Ferhat ile Şirin'in Hikayesi gibi olmuş. O Dönem Ülkenin başındaki Zat Merak ediyor. Bu Ferhat bu Dağ'ları Hangi Güzel'ler Güzel'i Kız için Delmiş diye, Her iki'sinede Huzuruna Çağırıyor. Kıza bir baksaki Senin Yazındaki gibi Kuru Sıska bir Kız. Ey Ferhat Bu Kız içinmi Dağı deldin diyor. Ferhat Gayet Sakin bir edâ ile "Onu Benim Göz'ümle " Görebilseydiniz, Eğer sizde Dağ'ları delerdiniz Efendim demiş. Onun için bakış önemli. Bana Soracak olursan ben Fiziki güzellikte isterim.
Kainatın sahibi alemleri yaratırken bir düzen kurmuştur. Bu düzen bir denge de olabilir. Her varlığa da bir görev vermiştir. Kainatta olan herşeyi insanın faydalanması için yarattı ve ona da çeşitli görevler verdi. Kadına verilen görevlerden, belki de özelliklerden birisi de cilvedir. Mirim cilvesiz kadın yolda kalmış mersedese benzer. İşve, naz ve cilve ... onu daha da güzelleştirir. Belki onun için Osman padişahları yabancı kadınları tercih etmiştir...
Metin bey 'sosyal içerikli konuda, insanların fiziki görüntülerin altında yatan maharetlerin ön plana çıktığını anlıyorum, bu meyanda yüce yaratanın koyduğu bir denge her zaman geçerli, bazende kaderi anlam yüklediğimiz söz konusu. İnsanlar geçim yolunu ve anlaşmayı bir şekilde başarmak zorunda. Paylaşımınıza teşekkürler.
Eyvallah Ahmet bey..Selam ve dua ile..