EZANIN SAHİBİ,EZANI KORUR
Muhafazakar dediģimiz, yazılarını ilgiyle okuduğumuz yazarlardan bazıları Kadınlar Gününde yapılan Taksim yürüyüşünde eylemcilerin, ıslık ve bağırışmalarla ezanı değil, barikat kuran polisi protesto ettiklerini iddia ediyor. Bazıları da asılsız bilgi verdiklerinden, dolayı okurlarından özür diliyor..
Velev ki iddia ettikleri gibi olsa bile o kadın(!) ların taşıdığı iğrenç ifadeleri içeren pankartların hesabı sorulmayacak mı? Kadını, aileyi ve toplumu darmadağın etmeyi amaç edinen ifadeler, ezanın protesto edilmesinden daha önemli bence. Zîra EZANIN SAHIBİ, EZANI KORUR.Biz kadınlarımızı, ailemizi, dolayısıyla toplumumuzu, bu ahlaksız kadın müsveddelerinin feminizm sosu yedirilmiş pespayeliklerinden nasıl koruyacağız?
"Bunlar, masum tepki hareketleridir, demokrasinin gereğidir" deyip rezilliklere göz mü yumacağiz? "Görmedik, duymadık, bilmiyoruz" üçlüsünün ardına sığınıp kafa ve gönül konforumuzu bozmayacak mıyız? Sürekli," Dertlerimizi konuşmak, haklarımızı korumak anlamında aciz miyiz ki bizimle ilgili konularda erkekler konuşuyor? "
şeklinde serzenişte bulunan Kadın Dernekleri, niçin sessiz? Neden en şiddetli tepkiyi gösterip hukuk yoluyla da olsa kendi adlarına utanç verici slogan atan hemcinslerinden hesap sormuyorlar?
"Çağdaşlaşmak, Batılılaşmak, Kadın Hakları vs" diye diye bizi kendilerine benzetmeye çalışıyorlar farkındayız; ama Allah'ın izniyle başaramayacaklar. Onları kendi çöplüklerinde eşelenirken bırakacağız.
**************
-MİŞ GİBİ YAPMAK
Geçtiğimiz sene Haziran ayının sonunda İlim Yayma Cemiyeti Karabük şubesi olarak öğrencilerimizle Balkan gezisine çıkmıştık.
Hem coğrafi hem de kültürel birçok yönden bize benzeyen güzellikleri yaşarken, dikkatimi en çok çeken özelliklerden biri de şehirlerin en yüksek tepesine dikilen devasa HAÇ'lardı. Özellikle gece ışıklandırıldığında şehirlerin her yerinden çok rahat görebiliyordunuz.
BİLGE KRAL, Bosna savaşında dağ başına dikilen HAÇ'ı gördükten sonra başını gökyüzüne kaldırıp HİLALİ kastederek: " Siz ne kadar yükseğe dikerseniz dikin O, daha yukarıda" diye mırıldanırmış. Mırıldanmakla kalmamış, hilali sevmenin, ona sahip çıkmanın gereğini de yapmaktan çekinmemiş. Mallarıyla, canlarıyla, kendilerine ait ne varsa topyekün mücadele etmiş kendisine inanan halkıyla.. Sözle kalmamış, icraata dökmüş yani..Cenab-ı Hak da bunun karşılığını vermiş Bosnalı kardeşlerimize.
Demem o ki;
Ezana saygısızlığa karşı sosyal medyada, sokaklarda sesimizi yükseltelim eyvallah; ama bu saygısızlığa verilecek en güzel cevap, ezan okununca camilere koşmak değil midir?
Ezanı yuhalayanları ve kadın olmak bir yana, her şeyden önce bir insan olarak dillendirmekten hicap duyduğumuz o iğrenç sıfatları kendilerine yakıştıranları,
ağır sözler söyleyerek, sosyal medyadan hakaretler yağdırarak rahatsız edemeyiz. Onları rahatsız etmenin tek ve geçerli yolu, ezanı duyduğumuz anda işi gücü bırakıp camilerde safları sıkılaştırmak, mümkünse avlulara taşmak değil midir?
Bunu yapamıyorsak verdiğimiz tepki, " Dostlar alış verişte görsün" muhabbetinden öteye gidemeyecektir.
******************
ÇUVALDIZ
Karanlık,uğursuz 28 Şubat günleri...Anadolu çocuklarının önlerini kesebilmek için önce katsayı engeli, sonra başörtüsü zulmü. Binlerce öğrencimiz, hayalleriyle birlikte hayatlarını kaybetti. Çünkü hayalleri kaybetmek, hayatı kaybetmekle eşdeğerdi. Kimi okulunu bıraktı, kimileri de yurt dışına gitmek durumunda kaldı..
Acı, gözyaşı, hayal kırıklıkları ve savruluşlar... Üzerinden çok zaman geçmesine rağmen bu haksızlıkla, adaletsizlikle örülmüş zamanları hiç unutmadık. Bu acılara yol açanları da hayatın ve ölümün sahibine havale ettik..
Çok yıllar geçti... Büyük mücadeleler sonunda inancımızı özgürce yaşayabildiğimiz zamanlardayız. Fakat üzülerek görüyoruz ki kapalı kızlarımız duraklarda, sinemalarda vs. erkeklerle sarmaş dolaş. Konserlerde, düğünlerde hünerlerini(!) sergilemekten zerre çekinmiyorlar. Sözde kadın haklarını savunmak adına yapılan, YILIN SÜRTÜĞÜ gibi pankartların boy gösterdiği yürüyüşlerde, ellerinde ALLAH MISINIZ? AİLENİZ DAĞILSIN sloganlarıyla boy göstermekte bir beis görmedikleri gibi, bir zamanlar sigara içmelerini hayal bile etmekten hicap duyduğumuz kızlarımız, ortalık yerde ağızlarında sigara tüttüre tüttüre dolaşmakta da bir sakınca görmüyorlar. Utanma, sıkılma hak getire.
Üzerlerindeki tesettürün mahiyetinden gafil, giyenlere getirdiği mesuliyetten de.
Hem günahı alenen işliyorlar hem de tertemiz örtüye söz getiriyorlar.
BAŞÖRTÜSÜ MÜCADELESİNİ BELKİ KAZANDIK; AMA TESETTÜRÜ KAYBETTİK..
Teşekkür ederiz hocam. Kaleminize, yüreğinize sağlık.
Yurrginize sahlik kiymetli hocam..
Hocam yüreğine sağlık, kalemine kuvvet
Eyvallah kardeşim,dualarına talibiz..