Bilen bilir, Cimbom hayranlığımız vardır. Bazıları bu hayranlığı''fanatiklik''diye tarif ediyor; ama kendimi iyi tanıyan biri olarak bu düşünceye katılmıyorum. Dün akşam Cimbomlular olarak bizim için çok önemli bir gündü. 20 yıldır bir türlü yenemediğimiz FENERBAHÇE ile maçımız vardı. 20 sezondur olduğu gibi, yine içimizde de tereddütle karışık "bu akşam belki" ümidi...
Tatil günümdü. "Maçtan önce annemin yanına gideyim, hayır duasını alayım, oradan maça giderim" diye planlamıştım. Öyle de yaptım. Maçın başlamasına yarım saat kala annem: "Yalnız başıma yemek keyif vermiyor, birlikte yiyelim mi?" diye sordu. Bir şey diyemedim,aldı beni bir düşünce. Yemeğe kalırsam maç kaçacaktı, kalmasam annem gönül koyacaktı belki de. "Maç, annemden daha mı önemli?" dedim içimden, bunu da seyretmeyivereyim. Birlikte yemek yedik, sohbet ettik, üzerine güzel bir kahve keyfi yaptık. Bu arada maç devam ediyor; ama sonuçtan haberimiz yok.
Haberler başladı TV'de...O esnada REİS'in ismi geçince "Ömrün uzun olsun." diye dua etti ona. Gülerek "Anne, maç var şu anda, CİMBOM'u unutma"diye takıldım. O da beni kırmayıp "inşaallah kazanırsınız." diye bir dua da Cimbom'a gönderiverdi.
Maçı 3-1 kazandık. Tam 20 yıl sonra.
Annemin duası kabul oldu mu bilemiyorum, Allahuâlem. (Ben olduğuna inanıyorum.)
Ama şundan ASLA şüphem yok: "Dünya, duanın üzerine kurulu. "Büyüklerimizin, özellikle anne-babalarımızın dualarının (ya da beddualarının) hayatımıza etkisi büyük, pek dikkate almasak da...
Hayatın hayhuyu içerisinde onları ihmal ettiğimizin farkına varamıyoruz bile. Her seferinde "sonra" diyerek bir başka bahara erteleyiveriyoruz onlar için ya da onlarla birlikte yapmak istediklerimizi.
Bir gün hayatımızdan ansızın çıkacaklarının farkında değiliz.
Onları kaybettiğimizde pişmanlıklarımızla baş başa kalacağımızın da...
Onlarla ilgili her durumu, her olayı, dua almak için bir fırsat gibi düşünelim. Şunu da aklımızdan asla çıkarmayalım: ''Onların dualarını alanların işleri her zaman rast gider.''
Dün akşam olduğu gibi...