Mustafa Kemal Paşa,devletimizin kurucu lideri. Silah arkadaşlarıyla birlikte ülkemizi düşman çizmelerinden kurtarmak için yaptıkları ortada. Küçümsemek ya da yok saymak imkansız. "Kimseye sormadan karar verme, kimseye boyun eğmeme, tek başına kalsak da mücadele azmimizi kaybetmeme, Türk milletini Dünya'nın en saygın milleti, Türkiye'yi de her yönden Dünya'nın en gelişmiş ülkesi haline getirme" gibi birçok özelliği içeren çok ortak yönümüz var eyvallah...
Ama ''Hayata,insana bakış,izlenen yol '' gibi çok yönden de farklılığımız var. Bu da normal. Dünya'da ne kadar insan varsa o kadar da görüş, bakış açısı vardır. Herkesin aynı konularda, aynı düşünmesi de mümkün değildir. Mesele, çok farklı noktalarda olsak bile görüş ve düşüncelerimizi ''hakaret etmeden, küfür, argo kullanmadan'' ifade edebilmek. Başkasını ''Benim gibi düşünmüyor'' diyerek ötekileştirmemek, yok saymamak, her bireyin kutsalına(benimsemesek bile)saygı duymak, onları hain ilan etmemek. Gerçi bu hususta alınacak daha çok yolumuz var farkındayım; ama umudumuz bâki...
Özellikle Atatürk'e karşı yapılan en küçük bir eleştiriye dahi tahammül edemeyen, farkında olmadan onu bir beşer olmaktan çıkarıp ''kutsayan'' KEMALİST anlayışla yıllardan beri yıldızımız bir türlü barışmadı. Bunlar, herkesi kendine benzetmekten haz alırlar. Benzemeyeni de her fırsatta kendilerince bir güzel benzetirler. Bu grup, kendisi dışında kimseyi ''insan'' yerine koymaz, onları ezmeyi doğuştan gelen hak olarak görür. Ezemedikleri zaman ''ezildiklerini''sanacak kadar da şizofren tiplerdir.
Yıllardır Atatürkçülük, Kemalizm adına bize çok çektirdiler. Liderleri, keyiflerine göre kamusal alanlar icad ederek kutsal bölgelerine, giyimini-kuşamını beğenmediklerini almadılar. ''Altın yüzük takmadı, dans etmedi, bikini giyip denize girmedi, namaz kılmaktan pantalonlarının ütüsü bozuktu''gibi gayet mantıklı, kabul edilebilir, ulvi ve evrensel (!) gerekçelerle insanları okullarından, işlerinden ettiler. Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında, medeniyetten, insanlık değerlerinden mahrum olarak yetişmiş vahşiler muamelesine tabi tuttular. ''Ve bunu yaparken Başbakanmış, bakanmış dinlemediler. Allah için herkese eşit(!) davrandılar.
Her şeye rağmen aynı topraklarda, aynı havayı teneffüs edenler olarak, her türlü zorluğun üstesinden gelip çok kez kavga ederek; ama ender de olsa özellikle milli maçlarda birlikte olmayı becerebildik. Bu kavgalı birliktelikte her iki taraf da duruşlarından asla taviz vermedi. Amma ve lakin son zamanlarda KEMALİZM'in bizim gruba da hakim olmaya başladığını, bizim cenahın 'değiştiremiyorsan, değiş ve onlara katıl'' psikolojisine kapıldığını görmek, benim için üzücü olmaktan ziyade ''şaşırtıcı'' oldu.
Bir sabah kalktık ki 10 Kasım ritüellerimiz aynı olmuş, hatta onları geçmişiz. Reklamların en güzellerini biz yapmışız, şiirlerin en güzellerini biz yazmışız, videoların, filmlerin en güzellerini de biz çekmişiz. Tüm bu yapılanlar, ''Kemalistlerin elinde bi ATATÜRKÇÜLÜK kaldı, onu da alalım'' gibi masum bir gerekçeyle mi yapıldı, yoksa yıllardır biz mi yanlış yoldaydık da nihayetinde doğru yolu bulduk bilemedim. KEMALİSTLER ile aynı noktaya gelmemize yakında alışırız çok şeye alıştığımız gibi Allah'ın izniyle de bu yolun sonu, modern çağın siyasetle harmanlanmış cemaat lideri "Kabasakal"kılavuzluğuyla ''Atatürk 7 yaşında hafız oldu,son nefesinde Aleykümselam,dedi''ye çıkmasa bari.
Ama şundan eminim: Biz hangi niyetle ve ne yaparsak yapalım KEMALİST dediğimiz Azgın azınlık bizi hiç beğenmeyecek. Bizi asla kendinden saymayacak. Bizimle aynı tabaktan yemek yemeyecek, aynı bardaktan su içmeyecek. Biliyorum çok şey istedim, epeyce ileri gittim, şöyle diyelim de orta yolu bulalım: ''Aynı kaptan yemek yemek, aynı bardaktan su içmekten geçtik, bizimle aynı lokantada bulunmak bile istemeyecek..''
Ve biz şaşkınlığımız,kaybetmişliğimiz ve azalmışlığımızla ortada öylece kalakalacağız.
Yazımızı Cemil Meriç üstadımızla bitirelim:
''Ama ben bu kadar acıyı sen de başkalarına benzeyesin diye çekmedim. ''
tesekkurler..
Eyvallah Seyfullah Hocam,dert ortak,yılmak yok,mücadeleye devam...Selam ve muhabbetlerimle
"Ama şundan eminim: Biz hangi niyetle ve ne yaparsak yapalım KEMALİST dediğimiz Azgın azınlık bizi hiç beğenmeyecek. Bizi asla kendinden saymayacak. Bizimle aynı tabaktan yemek yemeyecek, aynı bardaktan su içmeyecek. Biliyorum çok şey istedim, epeyce ileri gittim, şöyle diyelim de orta yolu bulalım: ''Aynı kaptan yemek yemek, aynı bardaktan su içmekten geçtik, bizimle aynı lokantada bulunmak bile istemeyecek..'' Bunları yazmışsın ya bir de dön ters taraftan bak aynılarını sen yapıyorsun am o tarfı görmüyorsun sanırım suçladığın her şey aslında seninde karşı trafa yaptığın şey empati diye bir kelime var o kelimenin sözlük anlamına yeniden bak dünya sadece senin beyninle yada senin tesbitlerin etrafında dönmüyor ve en zeki olan ne sensin nede benim sadece etrafını biraz daha görün yıllardır arap seviciliğin getirdiği Atatürk düşmanlığından biraz uzaklaşın unutmayın bu ülke hiç birimizin tekelinde değildir
Kemal Bey.öncelikle yazımı okumak ve değerlendirme nezaketinde bulunuduğunuz için teşekkür ediyorum.Sonra ise yazımın bir paragrafında belirttiğim gibi ''insanların her konuda aynı şekilde düşünmesi mümkün değil''..farklılıklar elbet olacak..Önemli olan meseleyi şahsileştirmeden üslubumuza da dikkat ederek eleştiri yapabilmek..Bu hususta azami derecede dikkat ediyorum,aynı hassasiyeti karşımdakinden beklemek hakkım diye düşünüyorum..Eleştirinize gelince sanırım iki yönden yanlış yorumlama var:Birincisi,ben burada ana eleştiriyi bizim gözümüzden bakan topluluğa yaptım,yani kendimizi eleştirdi..İkincisi direkt olarak Atatürk'ü değil,onun adına kendi nefsi ve çıkarları için millete zulm etmeyi hak kabul eden ATATÜRKÇÜ ve KEMALİST diye isimlendirilen bir grubu,bakış açısını eleştirdim..''Yahu bunlar Atatürk düşmanları'' kalıbından çıkıp tarafsız bir şekilde düşündüğünüz zaman bunu çok rahat göreceksiniz..
Teşekkürler Metin Bey, milletin ekseriyetine tercüman olmuşsunuz.
Sağolasın üstadım,selam ve muhabbetlerimle..
Bu 10 Kasım da aynı endişeleri yaşadım. 1975 yılında ünüversite ye başladım 1981 yılında 12 eylül darbesi ile okulumu bitirebildim. Onlar gibi olamadığımız için okula giremedik. Okula gelmiyceksin okadar dediler. Bu sıkıntılara onlara benzemek içinmi katlandık, ümitsizlik yok, Mevlam neylerse güzel eyler.
Eyvallah İsmail Bey kardeşim,dediğiniz ümitsizlik bize yakışmaz.Bize düşen sefere çıkmak,zafer Allah'ın bileceği iş..Selam ve muhabbetlerimle
Tek kelimeyle olağanüstü. Kalemine yüreğine sağlık. İbret verici bir makale. Biz bu kadar acıyı başkalarına benzeyelim diye mi çektik gerçekten.