30 Ağustos Zafer Bayramında Tokat’ta bir skandal yaşandı. Skandal sosyal medyaya neredeyse bir ay kadar sonra yansıdı.
Olay, Türk ordusuna mensup kimi komutanların ve eşlerinin 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Vali Bey’in düzenlediği resepsiyona girişlerinde gerçekleşti.
Bu komutanların devlet terbiyesine hiç yakışmayan, Vali Bey’i ve onun şahsında devleti aşağılayan, millete de gözdağı vermeyi hedefleyen tavırları tek kelimeyle infial oluşturdu.
Resepsiyonların nasıl gerçekleştiğini katılanlar bilir, katılmayanlar da televizyonlardan verilen kısa görüntülerden tahmin edebilir.
Resepsiyonu düzenleyen amir ev sahibi konumundadır ve misafirlerin alınacağı resepsiyon salonunun kapısına yakın bir yerde eşiyle birlikte bazen de sadece kendisi bekler ve giriş yapanların tek tek ellerini sıkarak “hoş geldiniz” demek suretiyle buyur eder. Misafirler de devlet terbiyesine uygun bir biçimde amirin elini sıkar ve hafif bir memnuniyet tebessümüyle “hoş bulduk” diyerek yerlerine geçerler.
Bu tür resepsiyonlar merkezde yapılırsa devleti, illerde yapılırsa devletin kurumlarını idare edenlerin birbirleriyle kaynaşması, fikir alışverişinde bulunması, sivil toplum başkanlarıyla samimiyetin ve aradaki diyaloğun resmiyet dışında sağlanması için güzel bir vesiledir.
Ayrıca devleti ve kurumları idare edenlerin birlik ve dirlik içinde olduklarını cümle âleme göstermektir. Resepsiyonların amaçları da zaten bunlardır.
Yoksa hiç kimse koltuğunun altına klasör alıp gelmez buralara…
Devletimizin binbir türlü gaileyle uğraştığı bu dönemlerde böyle bir amacın gerçekleşmesi, ne kadar da önemlidir.
Pekiyi, bu komutan denilen şahıslar ne yaptı?! Ne yaptılar da bu kadar haklı tepkiye ve infiale sebep oldular?!
Sosyal medyaya düşen görüntüler çok net.
Skandal görüntüleri anlatalım önce.
Vali Bey, 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusunu kutlamak için bir resepsiyon veriyor.
30 Ağustos bu. Öyle sıradan bir gün değil. 30 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal’in başkomutanlığında düşman karşısında kazanılmış büyük zaferin yâd edildiği gün.
Dolayısıyla askeri erkân elbette olacak.
Resepsiyonda Vali Bey eşiyle birlikte ayakta bekleyerek sırayla içeri giren konuklarını karşılıyor. Gelen konuklara Vali Bey “hoş geldin” diyerek tek tek ellerini sıkıyor.
Karşıdan bir komutan grubu geliyor ve eşleriyle birlikte Vali Bey’e dönüp bakmadan önünden geçiyorlar. En öndeki komutan öylesine lakayt ve terbiyesizce davranıyor ki, insan gözlerine inanamıyor. Elinde telefonuyla konuşarak ve başını da validen çevirerek sanki hemen yanı başında vali yokmuş gibi geçip gidiyor. Diğerleri de aynı lakaytlık ve terbiyesizlik içinde onu takip ederek valinin önünden geçiyorlar.
Vali Bey bu hadsizlik karşısında bile nezaketini bozmuyor ve onların terbiyesizliklerine rağmen hepsine de “hoşgeldiniz” demeye devam ediyor.
Bana göre hata ediyor.
Valinin, önünden telefonla geçen komutanı durdurup orada yaptığının hesabını sorması, bu hadsizleri dışarı çıkarması, yani kovması ve ardından da resepsiyonu sonlandırması gerekirdi.
Sonra da ilgili mercilere konuyu aksettirerek gerekli cezaları almasını sağlaması gerekirdi.
Skandal, sosyal medyaya düşmeseydi bu rezaletten hiç kimsenin haberi olmayacaktı.
Böyle valilik olmaz. Devletin itibarını koruyamayanların, devlet makamlarının ağırlığını taşıyamayanların bu makamlarda yeri olmamalıdır.
Bu, meselenin valiye bakan tarafıdır.
Diğer yönü ise, kendilerine komutan denilen, ama Türk ordusunun içinde bulunmayı hak etmeyen bu güruhla ilgilidir.
Vali, ilde devleti temsil eder ve bütün idari işlerini devlet adına yapar.
Dolayısıyla bu hadsizlerin Vali ile alacak verecek sorunu olamayacağına göre, Valinin şahsında aslında devleti aşağıladığını, devleti itibarsızlaştırmaya çalıştığını, devlete karşı hadsiz ve saygısız olduklarını görmek gerekir.
Devletini aşağılamaya çalışanların onu düşmana karşı fedakârca koruyacaklarını düşünmek büyük saflıktır.
Devletine saygı duymayan ve onu valinin şahsında aşağılayan bu komutanlar Türk Milletinin ordusunda yer almamalıdırlar.
Türk milleti; devleti baba, vatanı ana bilir.
Türkler tarih boyunca bu iki temel olguya bırakın hadsiz ve saygısız davranmayı, canlarını düşünmeden feda edecek kadar bağlıdırlar.
Bu komutanların yaptıkları hadsizlik valinin şahsında devleti ve milleti aşağılamaya dönük bir terbiyesizliktir. Bu eylem devlet-millet kaynaşmasına vurulmak istenen bir darbedir.
Bu hadise, 1997 yılındaki meş’ûm 28 Şubat postmodern darbesinin çeyrek asır sonra bir iz düşümüdür.
O dönemde Başbakan Necmettin Erbakan hükümetine karşı askerin densizliği ne idi ise, bu gün de sözüm ona bu komutanların densizliği aynıdır. O dönemde Erbakan’a bu densizliği yapanlar yıllar sonra nasıl yargılanıp mahkûm oldularsa, bu dönemde bu densizliği yapanlar da yargılanmalıdır.
Bu nedenle mesele sadece disiplin soruşturması ile geçiştirilemez.
Aynı zamanda savcıların cezai soruşturma da yapmaları ve adli mekanizmanın mevzuattaki en ağır cezayı bu hadsizlere vermeleri gerekir.
Hay ağzına yüreğine sağlık hocam. Mükemmel bir şekilde ifade etmişsiniz ve olması gerekende budur.
Kendilerini bu memleketin sahibi zanneden milletten kopuk, iplerinin kimin elinde olduğu belli zihniyetler her dönemde kin ve nefretlerini ortaya koymaya devam ediyor. Ancak geçti Bor'un pazarı............ kaleminize, gönlünüze sağlık değerli Hocam.
Devletin eski devlet olmadığını herkes görmeli ki hadsizliğe bir daha tevessül etmesinler.
Sağolasın üstadım,gönlümüzden geçenleri yazmışsınız..Ben de FACE'de yazacaktım;ama 3 gündür cezalıydım...Kendini hala milletten üstün gören,devletin sahibi zanneden güruh bunlar..Demek ki fırsat bulsa eskiyi tekrar yaşatacaklar insanımıza..Çok ağır cezalandırılmaları gerekir hepsinin..Millete saygısı olmayanların,milletin ordusunda yeri olmamalı..