YENİ TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?!
Her siyasi partinin ve onu destekleyen seçmenlerin kendine özgü düşünceleri, kendi dünya görüşünü yansıtan fikirleri vardır. Bu düşünce ve fikirlere saygı duymak, en azından tahammül etmek lazım. Herkes A, B veya C partisi gibi düşünecek değil. Hiçbirimiz programlanmış bir robot olmadığımıza göre, bu farklılıklar gayet doğal.
Ancak, bazı farklılıklar var ki, bunlar görüş ve fikir ayrılıklarının ötesinde tahrip edici, yıkıcı ve yok edici sonuçlar doğurur. Devleti yıkarken, toplumsal dinamikleri felce uğratır; insanları birbirine keskin hatlarla ayırarak düşman kılar, millete karşı düşmanca hisler uyandırır; kin ve nefret tohumları eker, güveni sarsar; huzur ve ahengi dinamitler, toplumsal tesanütü tahrip eder. Dolayısıyla, tüm bunlara yol açan söylem ve eylemleri normal görmek saflık değilse, ihanettir.
Bunları niye söylüyorum?!
CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasından sonra anlaşılamaz şekilde değişim geçirdiğini herkes görmektedir. Türkiye’de siyasete biraz ilgi duyan herkes gözlemliyor ki, CHP büyük bir savrulma yaşıyor. CHP, bildiğimiz eski CHP değil. Türkiye’yle neredeyse yaşıt olan ve devletin kuruluş ve şekillenmesinde şu veya bu şekilde emeği olan bu parti, ne yazık ki, bugün artık aynı devleti tahrip eden bir unsur olmaya başlamıştır.
CHP’li seçmenler kusura bakmasın. Onlar arasında çok sayıda dostumuz var, yakınımız var, beraber oturup çay-kahve içtiğimiz arkadaşlarımız var. Fikirler farklı, ama tarafların iyi niyeti şüphe götürmez. Her iki taraf da Türkiye’nin kendi düşünceleri doğrultusunda daha iyi yerlere geleceğine kani olmuş. Yani taraflar arasında ortak nokta, basitçe söylemek gerekirse, Türkiye’nin daha iyi yerlere gelmesi. Biz onları eski ulusalcı yapıları ve katı laik tutumlarıyla tanıdık. Mütedeyyin insanları bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşları olarak görmeleri nedeniyle yeri geldi sert eleştirilerde bulunduk. Yeri geldi, aynı insanlara kan ağlattıklarını duygusal sözlerle hatırlatarak, onları insafa davet ettik. Ama, hep birbirimizle konuştuk.
Şimdi o dostlarımızı tüm iyi niyetimle uyarıyorum. Bize kızmak yerine, oturup söyleyeceklerimiz üzerinde düşünsünler ve bir durum muhakemesi yapsınlar. Çünkü, bugünkü CHP onların istediği CHP değil. Bunu bizim bildiğimiz gibi, onlar da biliyorlar. Şimdiki CHP, bir projeye dönüştürülmüş durumdadır.
Kimler tarafından? PKK-HDP’yi kimler kullanıyorsa, FETÖ’yü kimler Türkiye’nin üzerine salmışsa, DAEŞ’i kimler icat etmişse, DHKP-C’nin eline kimler bombaları veriyorsa, onlar tarafından bir proje haline dönüştürülmüştür.
Tehlike, sanılandan daha büyük. CHP, kendi seçmeninin bilinçaltına, Türkiye’yi tahrip eden, yıkıcı ve terörize edici fikirler aşılamaya çalışıyor. Seçmeninin fikirlerini bu yönde değiştirmeye ve dönüştürmeye odaklanıyor. Böylece, CHP tamamen kendi bağlamından uzaklaştırılmaya ve ayrılıkçı, yıkıcı fikirlerin odağı haline getirilmeye çalışılıyor. CHP eşittir HDP, CHP eşittir YPG, CHP eşittir DHKP-C, CHP eşittir FETÖ haline dönüştürülmeye çalışılıyor. Böylece %25’lik bir kitlenin Türkiye’nin düşmanlarıyla saf tutan bir kitle haline dönüştürülmesine, bunu hazmetmesine, bunu normal karşılayacak bir ruh haline sokulmasına çalışılıyor.
Düşünebiliyor musunuz, CHP İzmir milletvekili, “İzmir, Türkiye’den ayrılsın” diyor. Yetmedi, başka ne diyor. “Biz istemeyiz bu şartlarda bunlarla yaşamayı”. Bu şartlar dediği, “Cumhurbaşkanıyla Başbakanın Avrupa’ya rest çekmesini” kastediyor zahir. “Bunlarla yaşamak”tan murad ise, Türkiye’nin İzmir dışında geri kalanı, yani millet. Bu ayrılıkçı söylemler suç. Ama, ben suç kısmıyla ilgilenmiyorum. Benim derdim, CHP’li seçmen kitlelerinin ayrılıkçı fikirlere hazırlanması ve terörize edilmeye çalışılmasıdır. Bu çok daha vahim bir durumdur.
Her şey planlı, programlı yapılıyor. Sanıyor musunuz ki, CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Biz hapisteki hasta PKK’lılara da, DHKP-C’lilere de gittik” derken, bunu proje dahilinde değil de, insani saiklerle söylüyor. Adama sormazlar mı, “HDP’lilerden ne farkın var” diye; sormazlar mı “şehit ailelerimize, gazilerimize kaç defa gittin” diye. Ama, proje bu zaten: CHP seçmeni ile PKK’lı ve HDP’li unsurları birbirine yaklaştırmak.
Hatırlayın! Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın sırtını dayadığını söylediği YPG için, “Bu örgüt, bizim için terör örgütü değil” demişti. Hem de İstanbul Üniversitesi öğrencileriyle yaptığı bir söyleşide. CHP lideri, seçmenini nasıl da terör örgütü PKK’nın Suriye’deki silahlı kolu olan YPG’ye angaje etmeye yönelik söylemler kullanmıştı. Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini dinleyen üniversiteli gençler PKK’ya, YPG’ye, PYD’ye nasıl bir gözle bakacaklar acaba?! CHP seçmeni üzerindeki oyun, çok korkunç ve çok acımasızca oynanıyor.
Aynı Kılıçdaroğlu, HDP’li vekillerin tutuklanmasını haber alır almaz, gezisini yarıda kesiyor ve acil olarak önce MYK’yı, hemen ertesi gün de Parti Meclisini topluyor, buradan bildiri çıkartıyor. Bildiri öylesine kışkırtıcı, sokağa dökücü, terör örgütleriyle mücadeleyi tahrip edici ve onlar lehine bilinçaltı ortam yaratıcı türden ki, Bahçeli’nin “kara bir leke” benzetmesi, Başbakanın “kepazelik” tasviri ve Cumhurbaşkanının “haddinizi bilin” çıkışı bile cılız kalıyor. CHP bildirisinde yer alan, “[…]HDP milletvekillerinin tutuklanması, anayasaya ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihatlarına aykırıdır. Bu hukuk dışı uygulamaya son verilmelidir” ifadesi, HDP’lileri CHP seçmeni nazarında mağdur ve mazlum göstermeyi amaçlıyor. Kılıçdaroğlu, HDP’li vekillerin tutuklanmasına itiraz ve tepki için, “seçimle gelen seçimle gider” derken, o vekillerin nasıl PKK’lı olduğunu, bazılarının da arabalarında PKK’ya silah taşırken yakalandığını bilmediğini mi sanıyorsunuz. Elbette biliyordu. Fakat üstüne aldığı proje, böyle konuşmasını amirdi.
CHP’nin bu durumunu eski genel başkanı Deniz Baykal da görmüş ve dayanamayarak televizyon ekranlarında, CHP’nin HDP çizgisine taşındığını söylemişti. Dediğim gibi, bu, CHP seçmeni üzerinde oynanan büyük bir oyun ve bunu anlamak için üst düzey siyaset bilgisi de gerekmiyor.
Kepazeliğe bakar mısınız! CHP'liler, Elif Sultan Kalsen'in “canlı bomba” olduğu yönündeki haberlere tepki göstererek, bu teröristin hedef gösterildiğini iddia etmişlerdi. Hatta, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Kalsen için, “Polis tarafından mağdur edilen öğrenci” ifadesini kullanmıştı. Aradaki sevgi ve muhabbete bakın. Sonra ne oldu, biliyor musunuz?! Tanrıkulu’nun “mağdur” ve “mazlum” dediği terörist Elif Sultan Kalsen, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasına saldırı düzenlerken öldürüldü.
Terör örgütü DHKP-C üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Berna Yılmaz adlı teröriste de geçmişte Kemal Kılıçdaroğlu, “parasız eğitim pankartı açtı” diyerek sahip çıkmıştı. Bu terörist daha sonra polisle girdiği çatışmada öldürüldü.
Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı hatırladınız mı? Hani İstanbul Adalet Sarayı’nda DHKP-C’liler tarafından hunharca şehit edilmişti. Onu şehit eden teröristler de ısrarla Sezgin Tanrıkulu’nun aracılık yapmasını istemişlerdi. Gizem dolu bağlar ve birliktelikler. Örnekler o kadar çok ki, öyle bir-iki kitapla işin içinden çıkamazsınız.
Bütün bunlar küçük birer örnek. Geriye doğru sayfaları karıştırdığınızda neler bulacaksınız neler. FETÖ ile ilişkiler mi?! Onun için ayrıca örnek vermeye gerek yok ki. Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olduğu tarihe uzanıverin, yeter.
Hadi yine de hepsinin bir arada sarmaş dolaş olduğunu gösteren bir örnek verelim. Daha yeni, 2016 yılının başlarında 34.sü düzenlenen Abant Platformunda FETÖ-PKK-HDP ve tabii CHP ittifakının en somut örneklerinden biri yaşandı. Devletin güneydoğuda PKK’ya karşı yaptığı operasyonlara pervasızca salvolar düzenlenen, FETÖ operasyonlarını yapanlara tehditler savrulan platformda, Allah rızası için bir kerecik de olsa, PKK’ya da laf etselerdi ya. Ne gezer! Öyle bir durum, bizim başından beri söylediğimiz projeye aykırı. Toplantının açılışını kim yaptı dersiniz?! Kemal Kılıçdaroğlu’nun son kurultayda Parti Meclisine sokmak istediği ve anahtar listeye aldığı, fakat CHP’li delegelerin üzerini çizdiği Prof. Dr. İştar Gözaydın.
Bütün bunları söylediğimiz için CHP seçmeni bize kızmasın. Tekrar söylüyorum, CHP ele geçirilmiş durumda. CHP seçmeni üzerinde korkunç bir oyun oynanıyor. Türkiye’nin % 25’ini oluşturan bu insanlar CHP üzerinden teröre ve teröristlere yaklaştırılarak militanlaştırılmaya çalışılıyor. Bir zamanlar ulusalcı kimliğiyle devletin yanında yer alan bu kitle, yavaş yavaş, alıştırıla alıştırıla devletinden kopartılmaya ve Türkiye düşmanlarının yanında saf tutturulmaya çalışılıyor. Nerede zararlı oluşumlar, devlete savaş açmış gruplar, örgütler varsa CHP orada yerini almak suretiyle, bu büyük kitle hem devletinden hem de milletinden kopartılmaya çalışılıyor. PKK-HDP-FETÖ bitiyor; fakat yerine CHP’nin seçmen gücü militanlaştırılmak suretiyle Türkiye’nin karşısına konulmaya çalışılıyor. Dediğim gibi, bu, gerçekten büyük bir proje.
Bu büyük oyun mutlaka bozulmalı, Türk milletinin bir parçası olan bu insanların, ele geçirilmiş CHP’nin tuzağına düşmesine engel olunmalıdır. Bu oyunun esas bozucusu şüphesiz CHP seçmeni olacaktır, olmalıdır. Eminim ki, CHP seçmeni de partilerinin Türkiye’ye zararlı oluşumlarla birlikte anılmasından rahatsız olmaktadır. Öyleyse, CHP seçmeni bu partiyi tekrar geri almalı, partisini terör örgütlerinin piyonu olmaktan kurtararak Türkiye’ye ve Türk siyasetine bir ana muhalefet partisinden beklenen katkıyı yapmalıdır.