Cumhurbaşkanlığı seçimine hızla yaklaşıyoruz. Partiler genel başkanlarını er meydanına çıkardı.
AKPARTİ; Recep Tayyip Erdoğan
İYİ PARTİ; Meral Akşener
VATAN PARTİSİ; Doğu Perinçek
SAADET PARTİSİ; Temel Karamollaoğlu'yla HODRİ MEYDAN dedi.
Sadece CHP kaldı?
Kemal Kılıçdaroğlu, hâlâ ve ısrarla ipe un sermeyi sürdürüyor. Sürekli kaçak güreşiyor. Minderin kenarlarında koşturup duruyor, bir türlü dairenin içine girmediği gibi, girmesi için kimse de onu iknâ edemiyor. Biliyor ki pabuç pahalı, kazanacağı bir şey yok; ama kaybedeceği çok şey var.
Yeni sistemde Cumhurbaşkanlığına aday olan, vekilliğe aday olamıyor. Gerçek bu olunca Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığına aday olmak istemiyor; çünkü kazanamayacağının farkında. Cumhurbaşkanı olamayacağı gibi CHP'deki koltuğu da kaybedeceği kesin. Seçim söz konusu olduğunda her seferinde HODRİ MEYDAN" diyen Kılıçdaroğlu, sırf bu yüzden adaylığı sorulduğunda" Haziran diyor, seçim diyor, kirazlar diyor; ama dili,bir türlü ADAYIM" demeye varmıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ kurmayları bu yüzden sürekli Kılıçdaroğlu'nu zorluyor. Bu kadarla kalsa yine iyi; CHP'nin kurmayları da adaylık için Kılıçdaroğlu’nu zorluyor. Kurultaylarda bir türlü kurtulamadıkları Kılıçdaroğlu’ndan bu şekilde kurtulmak istiyorlar sanki. Ama rakiplerinin işi zor; çünkü ''kaset demokrasisi'' ile gelen bir siyasetçiyi, demokratik yollarla göndermek hüner ister. Yetmez; aynı ölçüde zekâ ve beceriklilik ister.
Kılıçdaroğlu da başkanlık adaylığını açıklamayı sürekli geciktirmeye çalışıyor mâlum sondan kurtulmak için. Ama nâfile; aday olmazsa '' Madem aday değildin, neden sürekli 'hodri meydan' çağrısı yaptın'' diye eleştirecekler, diğer parti başkanları meydana çıktı, sen niye çıkmıyorsun'' diye yüklenecekler. Aday olursa beklenen malum son, onu hasretle bekliyor olacak. Başka birini arkasından itelerse (Bu tavrın halk dilindeki karşılığı''AT ÜSTÜNDEN BOSTAN BELLEMEK'tir ve işe asla yaramadığı defalarca denenmiştir) onu ''korkaklıkla''suçlayacaklar ve seçmen nezdinde zaten problemli olan inandırıcılığı, hiç kalmayacak. Tam bir ''aşağı tükürsen sakal; yukarı tükürsen bıyık''meselesi. Görünen o ki bu sefer kasetle geldiği koltuğunu kuzu kuzu bırakacak... Belki yarın, belki yarından da yakın...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için söyledikleri "En çıldırtacak zamanda, en çıldırtacak adayı açıklayacağız" sözü için fazla beklemeyeceğiz; bir günümüz kaldı. Kendisi olmazsa (ki öyle görünüyor) Pensilvanya Sakini mi olur, Abdüllatif Şener mi olur; yoksa Ahmet Necdet Sezer mi bilemiyoruz.Öyle ya ölçü, Türkiye'yi daha iyi yönetme iddiası değil de cumhurbaşkanını çıldırtmaksa, bunlardan biri olmalı değil mi? Adı geçenlerden biri olursa, sayın Cumhurbaşkanı'nın çıldıracağı kesin; ama onların aklındaki gibi değil, SEVİNÇTEN... Tüm Türkiye gibi biz de nefesimizi tuttuk (!) bekliyoruz.
Farkında mı bilemiyorum; ama mâlum sona hızla yaklaşıyor sayın Kılıçdaroğlu. Tünelin ucunda görünen ışığı, karanlıktan kurtuluş olarak görüyor; ama son sürat üstüne gelen, trenin ta kendisi .