AZ KALDI
Adam, boşanmak ısteyen hanımını defalarca bıçaklıyor; adli kontrol sartıyla serbest.
Kadın, eşini aldatıyor, boşanma davası sonucu hâkimler, adamcağızın işi olmamasına rağmen bir de aldatan eşine nafaka vermesine hükmediyor.
3-4 kız bir araya gelip kız arkadaşlarını yerlerde sürüklüyor, dövüyor, işkence ediyor,bununla yetinmeyip kayda alıp sosyal medya hesabından yayınlıyor; serbest..
Köpeklerin gözlerini oyanlar, kedileri kesenler, nesli tükenme tehlikesi yaşayan dikenli kirpileri sopalarla döverek öldürenler, komik para cezalarıyla kurtulup ellerini kollarını sallaya sallaya evlerinin yolunu tutuyorlar.
Hırsız, eve giriyor, ne var ne yok alıp götürüyor, bu arada ev sahibini darp ediyor; serbest...
İçkili olarak direksiyona geçiyor, insanların arasına dalıyor. Sonuç: yaralananlar,sakat kalanlar,ölenler, gözyaşı, acı..
"Takım elbiseliydi, saygılıydı, pişman olduğunu söyledi" bahaneleriyle iyi hal indirimi yapılan suçlular 1-2 yılla kurtarıyor.
Örnekleri çoğalt, çoğaltabildiğin kadar..
Yapanın yanına kâr kalıyor yaptıkları. Ve geride, sönmek bir yana gittikçe artan bir yürek yangınıyla yaşamak zorunda bırakılan binlerle, milyonlarla insan... İşin kötüsü, bu kanunları yapmakla yükümlü vekillerden bunca isyana, feryada rağmen ses soluk yok. Mağdurların feryatları, ahları, dağlardan taşlardan yankılanıp kendi yüreklerine daha da harlanmış ateş olarak, sızı olarak dönmekten başka bir işe yaramıyor.
Yazıktır, günahtır..
Bir toplum, adaletin hukuk yoluyla tecelli edeceğine dair inancını kaybettiyse yolun sonu geldi demektir.
AZ KALDI..
ÇATININ ALTINDA KALMAK
''Yeni bir parti kuruluyor'' dedikodularına karşılık Reis'in ''Ak parti ile yollarını ayıranlar bir daha bu trene binemezler.'' sözleriyle
yine gündemimize girdiniz. Sizi REİS'in "yol arkadaşı, kardeşi" diye sevdik. Fazilet Partisinden ayrılma sürecinde olsun, vesayetçi sistemin bekçilerine karşı yaptığınız mücadelede hep yanınızdaydık; kalbimizle de dualarımızla da..
Fakat CHP-İYİ PARTİ-HDP üçlüsünün cumhurbaşkanlığı teklifine " Eğer fikir birliği olursa ÇATI ADAYLIĞINI KABUL EDERİM" demeyecektiniz. Bu sözünüzle her şeye rağmen sizin hakkınızda iyi niyetli düşünen az sayıdaki insanları da kaybettiniz sayın cumhurbaşkanım. Keşke çok kez sessiz kalıp nazik zamanlarda ortaya çıkarak hakkınızdaki "içten pazarlıklı" sözlerine haklılık kazandırmasaydınız. " Avının en zayıf anını kollayıp dumanlı havalarda pusuda bekliyor" görüntüsü vermeseydiniz.
Böyle davranmak yerine keşke bir parti kursaydınız arkadaşlarınızla. Meşru mücadelenizi öyle yapsaydınız. Açıktan, mertçe, dürüstçe, göründüğü gibi, olduğu gibi.
''Fikir ayrılığına düştüler,anlaşamadılar,ayrıldılar'' derdik. Yeri, zamanı geldiğinde nice kardeşler, dostlar yollarını ayırmıyor mu?
Öyle olsaydı ne REİSE kızar, sitem ederdik " yol arkadaşlarını niye yanında tutamadın?" diye ne de SANA " Kardeşim dediği kişinin karşısında olduğun için" küserdik..
Rahmetli Erbakan Hocamıza ve sizlere küsmediğimiz gibi...
Siz cuma çıkışı " İTTİFAK olsaydı ÇATI ADAYI OLURDUM" dediğiniz andan itibâren o çatının altında kaldınız gönlümüzde ve bizim için hep o yıkıntının altında kalacaksınız.
ZEYBEKÇİ'yi KAYBETMEK
Akparti'nin İzmir Belediye Başkan adayı Sayın Namık Kemal Zeybekçi, bir ara " İzmir'in şarabını Dünya markası yapacağız" diye beyanat vermişti, sonra da gelen haklı eleştirilere " Ben Diyanet Başkanı değilim haram-helal fetvası veremem." diye çıkışmıştı. Şimdi de bir Tv programında " Biz Atatürkçüyüz diyorlar. Atatürk, yüzde 25 oy oranına sahip bir parti içine sığdırılamayacak bir insandır." demiş.
Görünen o ki İzmir'i belki alacağız ama,sanırım ZEYBEKÇİ'yi kesin KAYBEDECEĞİZ
Toplumdaki kötülüklerin, haksızlıkların ve yolsuzlukların sorumlusu olarak sadece yöneticileri ve aydınları görmek yanlıştır. Kötü gidişattan herkes sorumludur. Zira bunda genel olarak herkesin az ya da çok payı vardır. İyileşmenin ve düzelmenin şerefi de hem yönetenlere, hem de yönetilenlere aittir. Zira toplum yöneteni ve yönetileni ile bir bütündür. Mü’min toplum ve onun durumu konusunda iyimser olur. Geleceğin hayırlara vesile olacağını düşünür. Din bâkidir, diye inanır. Din düşmanları ne kadar çok, ne kadar zalim ve gaddar olurlarsa olsunlar zorbalıkla dini yok edemezler. Çünkü dinin sahibi ve koruyucusu Hak Teâlâ’dır. Mü’min en kötü şartlarda bile Allah’tan ümit kesmez, karamsarlığa düşmez. Devamı ve Alıntı Adresi: https://sorularlaislamiyet.com/siz-ne-halde-iseniz-basiniza-o-sekilde-idareciler-gelir-bir-topluluk-kendini-duzeltmedikce-allah-0
Metin Hocam, edebiyatçı kimliğin, edebi uslubunla döktürmüşsün dertleri.Dermanını bulur bu millet inşallah. Allah ferasetimizi ziyade, basiretimizi açık etsin.
Allah razı olsun üstadım,sizlerden gelen böyle güzel sözler bize yazma cesareti veriyor..
Eyvallah üstadım..amin
Güzel yazmışsın, tebrikler. Daha önce facebook tan paylaşmıyordun sanırım. Paylaşırsan okuruz. Selam ve dua ile...
Bazen unutuyorum sayfamdan paylaşmayı;ama bu sefer 6 ay gibi uzun bir ara vermiştik,bu yüzden sayfamda görememişsindir üstadım :) Sağolasın..
Teşekkür kalemine sağlık ben söyledim sen yazmış gibi olmuş
Metin hocam , ciddi konulara parmak basmışsınız. Önemli olan, ne zaman ve nerede olduğumuzdan ziyade çizgimizi bozmadan inandığımız doğrulara nasıl hizmet edebiliriz ? Toplumsal dejenerasyonu nasıl bertaraf edebiliriz ? sorularına bireysel olarak isabetli cevaplar vererek hareket etmeliyiz diye düşünüyorum. Vesselam .
EYVALLAH ÜSTADIM..Her sahada önemli ama SIYASET sahasında çizgiyi korumak zor ama bir o kadar da önemli..