Petrol, doğalgaz gibi enerji kaynakları, hem günlük hayatımızda hem de sanayide olmazsa olmazımızdır. Ekonomi ile yakından ilgilenenler bilir enerjiye ödediğimiz para, yıllık 60 milyar dolar civarında. Cari açığımızın tamamı, hatta çok daha fazlası bu kalemden geliyor.
Bu gerçeğin farkında olan Berat Bey, Enerji Bakanıyken ülkemizi dışarıya bağımlılıktan kurtarmak için ''Enerjide millileşme'' fikrini harekete geçirdi. Bu amaçla çok büyük projelere imza attı. Yakın, orta ve uzun vadede Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak adına stratejik adımlar atılırken, enerjide yerlileşme oranı artırıldı.
Yenilenebilir enerji alanında dünyaya örnek olacak projeler gerçekleştirildi. Doğalgaz depolamadan tutun da nükleer enerji, doğalgaz, petrol arama faaliyetleri'' gibi çok büyük projelere imza atıldı. Doğu Akdeniz'de petrol-doğalgaz arayan, Zonguldak açıklarında dev doğalgaz yataklarını bulan, onun bakanlığı döneminde aldırdığı gemilerdi.
HAZİNE ve MALİYE BAKANI olarak görevlendirildiğinde, Rahip Bronson odaklı ABD'nin açıktan yaptığı ekonomik saldırı ile 7200'lere çıkan Dolar krizini kucağında buldu. Tam bu krizi atlattık derken ardından pandemi sebebiyle tüm Dünya'da yaşanan ekonomik krizle karşılaştı. Yaklaşık 2.5 yıl süren kısacık bakanlığı esnasında, ilki ülkemizi, ikincisi de tüm Dünya'yı etkisi altına alan bu iki büyük olaya muhatap olması da onun şanssızlığıydı.
Pandemi kaynaklı kriz döneminde tüm olumsuzluklara rağmen umutsuzluğa prim vermedi, ''Dolar'ın ne olduğu değil, faizin oranı önemli'' diyerek uyguladığı ekonomik politika ile yatırımlar devam etti. Sanayiciye, küçük esnafa sağlanan düşük faizli krediler, SGK-Kredi taksitleri-vergi ertelemeleri, işten çıkarmaların yasaklanması, kira, ciro kaybı yardımı, kısa dönem çalışma ödeneği gibi çeşitli isimler altında verilen büyük destekler ile sanayide çarklar döndü, kimse işinden olmadı.
Böylece hem toplumsal huzursuzluğun önüne geçildi hem de geçtiğimiz seneyi Dünya'da, Çin'le birlikte ''Büyüme'' ile kapatan ender ülkelerden birisi olduk.
Tüm bunlara rağmen sadece Cumhurbaşkanımıza olan kininiz yüzünden Berat Bey'e kafayı taktınız. ''Damat, damat'' diyerek aklınızca alay ettiniz. Sonuçta Cumhurbaşkanımız da oluşan havanın ekonomiye, dolayısıyla ülkeye zarar vermesini önleyebilmek adına (eminim ki) kan kustu; ama kızılcık şerbeti içtim diyerek ''Damadını'' görevden almak zorunda kaldı.
Kininiz o kadar büyüktü ki görevde iken ''Damat istifa'' diye bağırdınız; istifa etti, bu sefer de ''Damat nerde?'' diye tempo tuttunuz.
Berat Bey görevi bıraktığında Dolar 8 TL civarında, faizler %10 civarında idi. Şimdi Dolar yine 8 TL civarında, faizlerse %19...
E ne oldu şimdi? Dereye attığınız taş, kurbağayı ürkütmeye değdi mi?
Spekülasyonlarla yükselen Dolar,bir süre sonra olması gereken yere elbet dönecek,daha öncekiler gibi. Milletimizin hafızasında, üzülüyormuş gibi yapıp içi içine sığmayanların tepkisi kalacak. Tıpkı dalganın sahile vurup geri çekilirken bıraktığı çakıl taşları gibi...
Sultan'üş şüera Necip Fazıl Kısakürek'in ''Bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme pahasına vatanı düşürmeye razıdır!..'' tespitini bir kez daha doğru çıkardınız.
Berat Bey, krizlere rağmen her iki bakanlıkta da çok başarılı olmasına rağmen malum sebeple ''istifa'' ettirdiniz. Adamın ahını aldınız.
Hani Ahmed Arif'in çok güzel bir sözü var:
''Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız,
bahçeleriniz bahar görmesin...''
Daha çok ararsınız onu...
Anlayana yeter. hep aynı zihniyet, o gitsin ne yapacağımızı sonra düşünürüz.