Sosyal hayatın neredeyse hiç olmadığı bir şehir Karabük. Şehir kültürümüz yok.Olmayınca da ''iyi ki bu şehirde yaşıyorum.''duygusu da yok.Bu şehirde yaşayanlar olarak sanki tek derdimiz var: Yemek, içmek, giyinmek için çok para kazanmak. Bakış açısı bu olunca da Karabüklülerin tüm hayatı iki kurumdan ibaret oluyor maalesef: KARDEMİR ve KARABÜK ÜNİVERSİTESİ.
Etkili ve yetkililer; insanlar için köprülerin, asansörlerin, meydanların, su ve kanalizasyon hatlarının, değişik isimlerdeki kurum binalarının bir ihtiyaç olduğunu düşünürler de eğlenmenin, gezmenin, sohbet etmenin; tiyatro, sinema ve konferansa gitmenin bir ihtiyaç olduğunu nedense hiç mi hiç düşünmezler. Oysa insanlar, ancak bu etkinliklerle, ayakta kalabilmenin boğucu telaşesinden kurtulup biraz da olsa nefes alabiliyorlar.
İşte tüm bu yazdıklarımın ışığında KARABÜK'ümüzde yaşayan insanların, bu bitip tükenmeyen hengame içinde tek nefes alabilme yeri vardır: Şehrimizin takımı Kardemir Karabükspor'un maçlarını oynadığı YENİŞEHİR STADYUMU.
Hafta sonları iki haftada bir de olsa, hayatın koşuşturmacası içinde iyice bunalan Karabüklüler, bazen arkadaşlarıyla bazen de aileleriyle maç izlemek için stadyumun yolunu tutarlar. İki saatliğine de olsa heyecanlanır, kızar, bağırır çağırır, güler, ağlarlar. Yani İNSAN olduklarını hatırlarlar. Bir nebzecik de olsa bir haftanın sıkıntılarını, dertlerini unuturlar, rahatlamış olarak evlerinin yolunu tutarlar. Yeni bir haftanın getirebileceği sıkıntılara hazırlıklı hissederler kendilerini.
Fakat her ne hikmetse şehrimizin takımının yönetenler, her sezon sonu, takımın başarılı olup olmadığını hiç dikkate almadan, takımın başarılı teknik direktörünü, kaliteli futbolcularını gönderip neredeyse her şeyiyle yeni baştan takım kurma yoluna giderler. Futbol meraklıları da bu davranışa bir türlü akıl sır erdiremezler. Öyle ya iyi giden takımı niye bozulur da ne olacağı belli olmayan yeni bir takım kurulur? Futbol meraklıları bu duruma kafa yorarken, bu işlere biraz yakın olanların sohbetlerinde ise transferlerden alındığı iddia edilen komisyon miktarları havalarda uçuşur durur. Gerçekten böyle bir şeyler var mıdır; yoksa konuşulanlar bir şehir efsanesi midir kimse bilmez.
Bu karmaşıklıkta ,her sezon ligten düşmeme mücadelesini son haftaya kadar yaşar Karabüklüler. Deyim yerindeyse her maç esnasında hop oturup hop kalkarlar. Takım bir alt lige düşer, sonra süper lige çıkar, çok geçmeden yine düşer. Bu kısır döngü yıllardan beri sürer gider.Bu sezon da yine aynı telaşe içindeyiz şehir olarak.
Kardemir Karabüksporun düştüğü duruma, futbola ilgisi olan, olmayan her Karabüklü üzülüyor. Gönlümüz kabul etmek istemiyor; lakin görünen o ki takım Süper Ligden ümidini kesmiş, gelecek yılın planlamasını yapıyor. Biliyoruz ümitsizlik doğru değil; ama gerçekçi olmak da lâzım. Görünen köy kılavuz istemiyor.
Paranın bol, sıkıntının az olduğu zamanlar yapılanlar bellidir: Karabük'ün çocuğuna güvenmeyip yurt içinden veya dışından getirilen teknik direktör ve ekibine etek dolusu para dökülür. İyice araştırılmadan, sadece menajerlerin önerisiyle üç kuruşluk topçulara, üç milyonlar verilir. Para suyunu çekip borç dağları aştığında, yani işler iyice sarpa sardığında,''Batan gemiyi önce fareler terk eder'' ilkesi gereği önce yöneticiler görevi bırakır. Onları, paralarını alamayan yerli ve yabancı futbolcuların şehri terk etmesi izler. Antrenör kovulur.
Kovulur; çünkü her zaman cepte keklik görülen bu şehrin çocuklarına güvenirler. Çünkü bu şehrin çocuklarının, kendine şans verilmesini,yıllar boyu sabırla beklediğini bilirler. Bilirler ki bu çocuklar asla hayır demez. Yalnız elini değil, gövdesini koyarlar taşın altına. Bu çocuklar'' Kaç para vereceksiniz?'' diye de sormaz. Paralarını zamanında alamasa da sesini çıkarmaz, yine sahip çıkar takımına,kimseyi yarı yolda bırakmaz. Çünkü bu toprakların çocuğudur. Bu toprakların ekmeğini yemiş, suyunu içmiş, kirli havasını solumuştur.Kovsanız da gitmez, gidemez; çünkü yerlidir, millîdir.
Bu zor zamanda ateşten gömleği giymekte bir an bile tereddüt etmeyen bizim çocuklarımız Levent Açıkgöz ve Orhan Üstündağ görevi kabul etmişler. Bir Karabüklü olarak çok sevindim. Kardeşlerimi tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Kendilerini ispat etmiş bu iki kardeşimizin birikimleri,iyi niyet ve çalışkanlıklarıyla üstün bir gayret ve fedakarlık duyguları içinde gayret göstereceğinden kuşkumuz yok. Temennimiz bu iki teknik adamın değerinin bilinmesi, onlara hem yönetim hem de Karabüklüler olarak sonuna kadar destek verilmesi.
Umarım onları hayal kırıklığına uğratmayız.
Umarım bu iki futbol adamımızı küstürmeyiz.
Dediğiniz gibi her sene teknik adam ve futbolcular neredeyse tamamiyle değiştirilirdi.Maalesef yine aynı kaderi yaşıyor kardemir karabükspor fakat bu sefer tersten işliyor değişim..Önceleri keyiften,şimdi mecburiyetten futbolcu ve teknik kadro değiştirildi..yazık ki ne yazık..
Ben de hep Karabüksporun bulduğu ve yıldız yaptığı oyuncular neden satılır diye düşünmüşümdür. Bir konu ancak böyle güzel anlatılabilir.