Ne Kardemir'in 2016 yılında 245 milyon lira zarar açıklaması ne Marzınç'ın telafisi mümkün olmayan zehir saçması ne de (doğal gaz geleli yıllar olmasına rağmen) günün her saati neredeyse hava yerine resmen zehir solumamız kimsenin umrunda değil Karabük'te. Her akşam 17:00 civarında Kardemir girişi civarındaki kilitlenen trafik de cabası. Birkaç gündür (Türkiye spor kamuoyu bir tarafa) KARABÜK'ün gündeminde tek konu var: İGOR TUDOR'UN KARABÜKSPOR'U BIRAKIP GALATASARAY'LA ANLAŞMASI. Kimi Tudor'u haklı buluyor, kimi de ona hain, paragöz, nankör diye çıkışıyor. Kimi Karabük yönetimine kızıyor hocasına sahip çıkamadı diye; kimileri de Galatasaray yönetimine ateş püskürüyor hocamızı ayarttı diye.
İnsani açıdan baktığımızda Karabükspor'un antrenörü İgor Tudor'un Lig devam ederken Galatasaray'la anlaşması ve Karabüklüleri yarı yolda bırakması pek ahlaki durmuyor Allah için. AMA ''Profesyonel futbol dünyası''nın kendi içindeki kurallarına baktığımızda ise bir sıkıntı görünmüyor. Çünkü yapılan anlaşmada her iki taraf için de bırakma durumunda 150 bin euro tutarında tazminat maddesi konulmuş.. Nasıl ki İgor Tudor, başarısızlık durumunda Karabükspor'un 150 bin euro ödeyip anlaşmayı feshederek onu göndermesi,Karabüklü olarak bizce normal görülecekse, İgor Tudor'un da daha büyük imkanları ve hedefleri olan bir kulüpte çalışabilmek için aynı miktar tazminatı ödeyerek anlaşmayı feshetmesi de normal karşılanmalıdır.
Aslında bu olayda pek hatalı olan yok. Karabükspor yönetimi de Tudor da kendinden emin olmadığından kendilerini garanti altına alabilmek için böyle bir tazminat maddesi koymuşlar. Eğer her iki taraf da kendinden emin olsaydı, daha uzun süreli ve daha ağır tazminat maddesiyle işlerini sağlama alırlardı; ama futbol böyle bir şey, kimse gelecekten emin olamıyor. Mesela 2015-2016 sezonunda harikalar yaratarak İngiltere Premier Lig şampiyonu olan Leicester City, aynı menajer ve oyuncularla bu sene kümede kalma mücadelesi veriyor ve bunu başarması da çok zor görünüyor. Bu yüzden uzun süreli anlaşmalar (hele ki ilk çalışmaysa iki taraf için de) pek tercih edilmiyor futbol dünyasında, bir bakıma kumar oynanıyor. Ruhunda ''kazanmak da kaybetmek de var haliyle. Adı üzerinde KUMAR. Bu seferki oyunu Karabükspor kaybetti; İgor Tudor ve Galatasaray kazandı görünüyor, en azından şimdilik...
Üstelik bir kere denge bozuldu mu terazide, bir daha ölçüyü tutturmak çok zordur. İnat etmenin, takılıp kalmanın bir anlamı yok. Karabükspor yönetimi bir zamanlar Tolunay Kafkas'ın teknik direktörlüğünde bu ikilemi yaşatmıştı Karabükspor'a. İşler yolunda gitmediği için görevinden ayrılmak isteyen Tolunay Kafkas'ın istifası kabul edilmemiş, sun'i zorlamalarla sürdürülmeye çalışılan iş tutmamış, en sonunda istifası kabul edilmişti. Ama bu arada rakiplerimiz hem teknik adam hem de oyuncu anlamında gereken önlemleri devre arasında almış bizse yanlışta ısrarcı olmuştuk. Bir zaman sonra teknik adam değişikliğine gidilmiş; fakat çok geç kalınmıştı. Yeni teknik direktörle çıkılan yol, maalesef Karabüksporumuzun Süper Lig'ten 1.Lige düşmesi gibi bir hüsranla sonuçlanmıştı.
Aynı hataları tekrarlamanın anlamı yok. İgor Tudor, kendi geleceği ve kariyeri için belki de ömründe bir daha karşılaşamayacağı mükemmel bir fırsat yakaladı. Bunu değerlendirmek istemesi de son derece normaldir, insanidir de. Kamuoyunun ve vicdanının baskısıyla Karabük'te hoca olarak kalsaydı bile istenilen başarıyı asla yakalayamayacaktı. Kafasının ve gönlünün bir kenarındaki ''Acabalar'' la boğuşacak, aklı da gönlü de hep GALATASARAY'da kalacaktı. Çünkü terazinin dengesi bir kere bozulmuştu, çünkü ''Eşeğin kulağına kar suyu kaçmıştı bir kere.
O halde Karabük yönetimine düşen görev, aklı selim davranarak çözümler üretmektir. Bu konuyu KANGREN haline ASLA getirmeden hem yönetimin hem futbolcuların hem de Karabükspor taraftarlarının ruhen, fiziken daha fazla yıpranmaması için derhal Karabükspor için en iyi teknik kadroyu bir an önce takımın başına getirmektir. Bu arada Federasyon nezdinde hukuki girişimlerde bulunmalı; AMA bu da sessiz ve derinde; aynı zamanda ETKİLİ olmalı. TRİBÜNLERE OYNAMAK YERİNE İŞ YAPMALI. Kimsenin zihnini, aklını gönlünü dikkatini dağıtmamalılar ki futbolcular ve taraftarlar kendilerini futbola verebilsinler.
Aksi takdirde,KARABÜK olarak(üzülerek söylemeliyim ki)yıllardır süregelen bir TRABZON TRAJEDİSİ'nin kuyusuna yuvarlanmak işten bile değil. Hepimizin hatrındadır ki çok da uzak olmayan bir tarihte 2010-2011 sezonunda kıl payı kaçan Şampiyonluk kupası arefesinde ortaya atılan şike iddiaları karşısında Trabzon yönetimi akılcı ve sakin davranamayarak olayı, Fenerbahçeyle kan davasına çevirdiler. Yönetim,futbolcu ve taraftarlarıyla tüm Trabzon şehri bu olaya takılıp kaldı. Resmen bir TRAVMA oluştu. Sadece bir takım olarak deği, bir şehir olarak öyle uzaklara savruldular ki milyon eurolar ödeyerek transfer ettikleri onca teknik adam ve futbolculara rağmen hâlâ kendilerine gelemediler.Türk futbolunda yıllarca süren İstanbul takımlarının dükalığına son vererek, Anadolu takımlarının onuru,gururu olan koskoca bir TRABZONSPOR'U yıllardır başarısızlığa mahkum ettiler.
Sözün özü ''Olan olmuş, giden gitmiştir.'' Bu saatten sonra
Üzülmenin, kahrolmanın, ah vah etmenin, bağırıp çağırmanın, birilerini suçlamanın anlamı yoktur, kazandırdıkları da... Teknik direktör çoktur; ama KARABÜKSPORUMUZ tektir. Karabükspor camiası, büyüklüğünün farkına varmalı ''GİDENE KAL;KALANA GİT.''dememe erdemini göstermelidir.
YÖNETİMİMİZ, bu meseleyi KAN DAVASI haline getirip tribünlere oynama yoluna giderse,çok yazık eder.Hem kendilerine hem taraftarlara özellikle de Kardemir işçisinin alın terine....