Demokrasi tarihinin gördüğü ve muhtemelen de bir daha asla göremeyeceği herhangi bir partinin ve ''bu partinin'' başına gelmiş en kalitesiz başkan. Her seferinde nasıl ele geçirdiği herkesin malumu olan kürsüsünden bir şeyler iddia eden bir başkan. Buna karşılık da iddiaların muhatabı '' İFTİRA atıldığını, belgelerin sahte, söylenenlerin yalan olduğunu'' söylediğinde de '' iddiayı ispatlamak , iddia edene düşer '' evrensel hukuk ilkesine rağmen '' Eğer iftiraysa, iftira olmadığını ispatlasınlar'' gibi komik bir söyleme sığınan bir başkan.
Geçmiş günlerde de '' Cumhurbaşkanlığı köşkündeki klozetlerin ALTIN olduğu, Bakırköy'de bir arsa imarı karşılığında TÜRGEV'e 20 dönümlük arsa verildiği, İsviçre'de cumhurbaşkanının 8 ayrı hesapta paralarının olduğu, Baykal kumpasında Erdoğan'ın kaseti izlediğini gördüğü'' gibi hem cumhurbaşkanı hem de değişik bakanlarla ilgili çeşitli iddiaları kamuoyuyla paylaşmıştı.
İş ciddiye binip mahkemelere yansıyınca, ya basından okuduğunu ya da hatırlayamadığını söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştı. Bazılarından da tazminat ödeyerek kurtulabildi. (Şu anki Çevre ve Şehircilik bakanı hakkındaki iddialarını ispat edemediği için tazminat ödemek zorunda kaldı. Bakan da bu tazminatlarla halka bol bol sucuk ekmek dağıttı.)
Bu sefer de aynı üslubu benimseyeceğinden, siyasetle az çok ilgilenen kimsenin kuşkusu yok. Yine kendisi ve adamları, iddiaları ispatlamak yerine komik gerekçeler ve söylemlerle ''Mahalle dedikoduları kıvamında'' devam etmeyi yeğleyeceklerdir.. Söylemlerinin doğruluğu ve bunun ispatı gibi meselelerle uğraşmak gibi kutsal bir dertleri olmayacaktır.
Nitekim, başkan beyin kürsüden sallayarak herkesin gözüne soktuğu belgeler(!) toplantı bitiminde isteyen gazetecilere verilmemiş. Aynı zamanda Akpartililer'in: ''Eğer ortada bir suç varsa, belgeleri yetkili mercilere ileterek savcılığa suç duyurusunda bulunun çağrılarına, CHP Parti Sözcüsü Bülent Tezcan: ''Arkadaşlar, sayın genel başkanımızın bu bir suçtur, diye değerlendirmesi var mı? Bizim savcılıkta işimiz yok. Bu işin savcısı millettir. Biz millete bu işi açıkladık.'' şeklinde çok ikna edici(!) bir açıklama yapmış ve ipe un sermenin, işi sulandırmanın, boşlukta bırakmanın, zihinleri bulandırmanın bir yolu olarak da meclise araştırma önergesi vereceklerini de eklemiş. Sonrası aynı tiyatro : Tamamen sahte, hayal ürünü belgelere dayanan bu istek,mecliste reddedilince '' Bakın gördünüz mü araştırma önerimiz Akpartili ve MHP'li milletvekillerince reddedildi; demek ki haklıyız, iddialarımız doğru'' diyerek ortalığı karıştırmaya çalışacaklar.
Dedim ya sadece ülkemizde değil, tüm Dünya'da bir partinin başına bu kadar kaabiliyetsiz bir başkan ve adamları gelmemiştir. Her ne kadar siyasi anlamda, Recep Tayyip Erdoğan ve Akparti'nin şansı olsa da bizim ülke olarak, millet olarak en büyük şanssızlığımız ne yazık ki.
Chp'nin MİT tırlarının durdurulmasıyla ilgili tutuklanan milletvekili Enis Berberoğlu, ABD'deki kumpas davasına sahte delilleri taşımasıyla gündeme gelen CHP eski milletvekili Aykan Erdemir ve Baykal'a kurulan kaset kumpasıyla genel başkanlığına tepeden inen Kemal Kılıçdaroğlu ve muhteremin bu çıkışının Amerika'daki Rıza Sarraf davasına ne hikmetse denk (!) gelmesini de bir araya getirdiğimizde FOTOĞRAF ortaya çıkıyor bütün gerçekliğiyle .
Görmek isteyene elbet...
Baykal olayina kumpas diyorsanız bu kumpasdan nemalanip "genel bunlar genelll " diye oy devsitenler bu kumpasin nesi oluyor?