'' Torpil olmadan, adamını bulmadan Türkiye'de hiçbir işinizi yaptıramazsınız, işe giremezsiniz, belli makamlara gelemezsiniz.'' düşüncesinin beyinlere yerleştiği bir toplumda ''sınavların'' çok büyük önemi vardır. Bu sınavlar ve sonuçları suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali, sadece sınava gireni değil, çevresindekileri de içine alacak şekilde genişler ve milyonları ilgilendiren toplumsal bir mesele haline gelir.Toplum vicdanında,sınavın karşılığını iki kelimeyle ifade edebiliriz:adalet ve ölçücü olma.
YÖK Başkanı Profesör Yekta Saraç, düzenlediği basın toplantısında milyonlarca insanın beklediği üniversiteye girişte uygulanacak yeni sınav sistemine ilişkin detayları (!) açıkladı:
Puan türleri; TM- MF- TS- DİL ve Temel Yeterlilik Testi Puanı olmak üzere 5'e düşürüldü. 150 ve 180 baraj puanları aynen korundu. YGS kaldırılarak 2018 Haziran ayı içinde bir hafta sonu, aynı gün içinde sabah tüm öğrenciler mecburi olarak TYT'ye ,öğleden sonra da her öğrenci kendisiyle ilgili ALAN SINAVLARI'na girecekler. Sadece dil öğrencileri pazar günü DİL sınavına girecek. TYT'den alınan puan 200'ün üzerinde ise, bu puanla bir sonraki sene tekrar sınava girmeden tercih yapabilecek. Soru sayıları düşürüldü, TYT sadece Türkçe,Matematik derslerinin sorularıyla yapılacak vs vs...
Bu kuru bilgilerden sonra, bu işle yıllardır meşgul olan bir eğitimci olarak YKS için gelelim kendi düşüncemize:
Açıklamalardan anlaşılıyor ki sayın cumhurbaşkanımızın işaretiyle Milli Eğitim Bakanımız (hâlâ net olarak belli olmayan özellikleriyle)TEOG değiştirilecek deyince,YÖK de aşka gelip:''Biz,kimin kızından aşağıyız ayol''deyip ''Biz de değiştirecez.''demiş. Fakat yeterli zaman olmadığı için gereken hazırlıklar yapılamamış ve maalesef ortaya, yalap şalap izlenimi veren ucube bir şey çıkmış.
Yine anlaşılıyor ki yöneticilerimiz ''Kervan yolda düzülür'' anlayışıyla bir çalışma yapmış.Yapılmış yapılmasına da birçok belirsizlik de kendiliğinden ortaya çıkmış.. Ve işi bilenler, haklı sebeplerle,soruları peş peşe sormaya başladı:
1) Bu kadar az sayıda fizik,kimya ve biyoloji soruları ile (Toplam hepi topu 40 soru. Üçe böldüğünüzde Fizik- Kimya- Biyoloji derslerine ortalama 13 soru düşüyor) nasıl mühendis, doktor vs seçebileceksiniz? Hadi seçtiniz diyelim, bu çocuklar, sizce bu derslerden üniversitedeki bölümlerinde başarılı olabilmek için yeterli düzeyde bilgi donanımına sahip olabilecekler mi? Dört sene boyunca anlattığınız onca konuyu sadece ve sadece 13 soruyla nasıl sağlıklı bir şekilde ölçebileceksiniz ?
Yeri gelmişken hatırlamakta fayda var. 28 Şubat döneminin kudretli YÖK başkanı Kemal Gürüz, sırf '' Sınav kolay olacak, dersanelere ihtiyaç yok.'' diyebilmek için ilmi değil;tamamen ideolojik bir yaklaşımla Matematik- Fizik ve Kimyanın en önemli konularını müfredattan çıkarmış, bu konulardan sınavda soru sorulmamıştı. Fakat çok kısa bir zamanda özellikle mühendislik, mimarlık eğitimi veren Türkiye'nin en seçkin üniversiteleri(ODTÜ- BOĞAZİÇİ- İTÜ) ' Öğrenciler,en temel lise bilgilerinden mahrum olarak geliyor, biz bunlara neyi nasıl anlatacağız' diye itiraz etmişler ve kısa zaman sonra bu uygulamadan vazgeçilmişti.Tekrar denenmişi mi deneyeceğiz? Amerika'yı tekrar keşfetmeye çalışmanın ne anlamı var?
2) Hukuk- Siyasal öğrencileri,her iki sınavda ne genel tarih ne de İnkılab tarihi olmak üzere bir tanecik de olsa ''tarih sorusuyla'' muhatap olmayacak.Tarih bilmeyen TM öğrencisinden HUKUKÇU NASIL olacak? Üstelik milli eğitimdeki tarih dersi öğretmenleri, sınavda bir tane bile soru çıkmayan tarih dersini öğrenciye nasıl kabullendirecek de sınıfta kendini dinlettirecek?
3) Sadece ilk sınavla girilen iki yıllık sağlık bölümlerine öğrenciler biyoloji,kimya soruları çözmeden sadece TÜRKÇE ve MATEMATİK'le mi girecek?
4) Sınavda soru başına kaç dakika verilecek?
5) Öğleden sonraki alan sınavında, bütün sorular tek kitapçıkta mı toplanacak yoksa her ders ya da bölüm sorularının kitapçıkları belli sürelerle dağıtılıp geri mi toplanacak?.Soruları art arda sıralamak mümkün,gün geçtikçe sorular ve itirazlar yükselmeye devam edecek gibi görünüyor.
Fazla uzatmanın çok da anlamı yok aslında; İşin özü aslında şu diyalogta gizli:
-GAZETECİ: Efendim,Temel Yeterlilik Sınavı'ndan çıkan öğrencinin öğleden sonraki alan sınavına girebilmesi için, TYS'den 180 puan barajını aşması gerekiyor,dediniz. Sabahki sınavın sonucu 1-2 saat içinde belli olmayacağına göre ÖĞRENCİLER,aynı gün öğleden sonraki alan sınavına BARAJI AŞIP AŞMADIĞINI BİLEMEDEN NASIL GİRECEK?
-YÖK BAŞKANI:''Öğrenciler,neyi,ne kadar yapıp yapamadıklarını bilirler,ona göre girsinler..
Öğrencilere ve anne babalara benim tavsiyem şudur: ''En azından belli bir süre şu anki çalışma düzenini bozmadan sınava hazırlanmaya devam etsinler. Eğer bu eksikliler değerlendirilip değişikliklere gidilirse hen konsatrasyonumuz hem de düzenimiz bozulmamış olur. Yok bu şekilde devam edecekse her sene mart ayı başında yapılan YGS olmayacağından, yeterince zamanımız kalıyor sınava. Yani hazırlık için hiçbir kaybımız olmaz. Diğer alternatifte ise, bozulan düzeni kurmak hem fiziki hem de ruhen çok zor olur.
Son söz olarak; Şu andaki sistemin eksileri, artıları uzmanlar tarafından incelense, sonra tespit edilen veriler ve yeni sistem kamuoyuna sunulsa. Gelen eleştiri ve öneriler ciddi bir şekilde değerlendirilip sisteme son şekil verilerek açıklansa. Son olarak da öğrenci ve ebeveynlerin bu seneki sisteme göre hazırlanmaya çok önceden başladıklarını dikkate alarak ''Sayın veliler ve öğrenciler! 2018' de sınav sistemi önceki senelerde olduğu gibi yapılmaya devam edecek; fakat 2019'da bu yeni sistem geçerli olacak.Bu yüzden herkes kendini ona göre ayarlasın deseler olmaz mı? ZİNHAR OLMAZ!!!...İlla milleti strese sokacağız, illa iyi niyetle yaptığımız onca güzelliği bir yanlışımızla yerle bir edeceğiz.
Ağzımızla sırtımızı kaşımak hususunda üstümüze yok.
Metin hocam,eleştirdiğiniz bütün eksiklikler biri hariç belli ölçülerde giderildi..Siz bu kuralların mutlaka değişeceğini ve buna göre hazırlıklarımıza aynen devam etmemiz gerektiğini söylemiştiniz..Hepsinde de haklı çıktınız,hem kendi adıma hem de çocuğum adına çok teşekkür ederim..sağolun varolun..
Metin Hocam,yeni üniversite sistemi hakkındaki eleştirilerinizde ne kadar haklı olduğunuz çok kısa sürede anlaşıldı..Tarih soruları hiç olmazsa ikinci seansta eklendi.Diğer eleştirilerinizin de zaman içinde dikkate alınacağından şüphemiz yok sağolun..
Ağzıyla sırtımızı kaşımak'hiç yoktan başını derde sokmak 'anlamında kullanılan bir deyim İzzet Abi..Deyimler mecaz anlam içeren kelime grublarıdır ve anlatılmak isteneni daha iyi anlatmak için kullanılır.Selamlar,saygılar
Ağzımızla sırtımızı kaşımak hususunda üstümüze yok. cümlesinin açılımını rica ediyorum.
Ağzına sağlık hocam. Denizi ge..Ağzına sağlık hocam. Denizi geçip derede boğulmak bu olsa gerek. Eğitimde müthiş bir maddi başarı varken buna rağmen bir şekilde insanları, eğitim camiasını germeyi başarıyorlar. Anlamadan, dinlemeden, asla alternatif sunmadan ne yapılırsa yapılsın iyi mi kötü mü sorgulamadan yaygarayı koparan kitleye de gün doğdu.
Metin hocam allah razı olsun. ..Metin hocam allah razı olsun. Objektif bir şekilde değerlendirme yapmışsınız. Bu yapılmaya çalışılan biz yaptık oldu mantığıdir. Bir nevi eleştirileri endişeleri yok sayma mantığıdir. Sinek pekmezde...... Misali seçim zamanı bizlerde biz yaptık oldu diyecegiz. Selam ve dua ile.