Selçuk Bayraktar ve ekibinin Bayraktar AKINCI belgeselini birkaç defa izledim ve her defasında gurur duydum.
Maaşallah hepsi genç, pırıl pırıl çocuklar. Biri hariç, diğerlerini tanımıyorum; ama her biri kendi evladım gibi sanki. Yüzlerine baktığımda "maşallah ne güzel çocuklar, yanlarında olsam da sıkı sıkı sarılsam her birine" düşüncesi geçiverdi gönlümden.
DÜN, ''En Sevgili'' tarafından müjdelenen İstanbul'u, 21 yaşında fetheden, çağın teknolojisinde öncü bir hükümdar;
BUGÜN, onun İstanbul'u fethettiği yaşta ve onun izinde bilim ve teknolojide inançla yürüyen torunları...
Necip Fazıl'ın ''Zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik'' diye seslendiği,
Mehmet Akif Ersoy’un “Asım’ın Nesli”, Sezai Karakoç’un ise “Diriliş Nesli”nde hayalini kurdukları ideal Müslüman-Türk gençleri.
''Bilgili, erdemli, çalışkan, inançlı'' gençler.
Ülkesini kalkındırmakla kalmayıp aynı zamanda İslâm âlemini de kurtaracak ideal gençler.
Hedefleri için çıktıkları yolda, her biri, ataları Fatih Sultan Mehmet gibi,
''Biz toprakları değil, gönülleri fethetmeye gidiyoruz'' diyebilen gönül insanı,
"Onlar boğazı zincirleyecek kadar akıllı ise, biz de gemileri karadan yürütecek kadar deliyiz." diyecek kadar kararlı
''Ya ben İstanbul'u alırım ya da İstanbul beni..." diyecek kadar da inatçılar...
Şairin dediği gibi:
''Fıtrat değişir sanma,
Bu kan, yine o kandır.''
Hepsi; ama hepsi güzel çocuklar, bizim çocuklarımız; ama ne zaman kamera ekibe çevrilse, gözlerim "onu" arıyor.
Efendiliği, terbiyesi ve çalışkanlığı ile gönlümüzde çok özel bir yeri olan sevgili Mehmet Ali'yi, yani nam-ı diğer Mali'yi... ''Mehmet Ali'' demek, uzun mu gelirdi onlara, yoksa böylesi onun sevimliliğini daha mı iyi anlatıyordu bilmem, arkadaşları onu öyle çağırırdı, biz de...
Çok güzel bir arkadaş grupları vardı. Derslerini asla ihmal etmezlerdi; ama kitaba gömülen öğrencilerden de değillerdi. Ne yaparlarsa hep birlikte yaparlardı.
İyi bir üniversite hedefini yakalamak için çalışırlardı; fakat sosyal hayattan hiç kopmazlardı. Okullarının hem en başarılı öğrencileriydiler hem de izcilik kolundaydılar. Bazen hafta sonu dersaneye gelmezlerdi, sonradan öğrenirdik ki izci arkadaşları ile dağlarda kamp kurmuşlar.
ODTÜ, Hacettepe, Bilkent üniversitelerini kapsayan tanıtım gezilerinde otobüste izci marşını, istek üzerine tekrar tekrar aynı coşku ve aynı keyifle hep birlikte söyleyerek bizi kahkahalarla güldürdükleri dün gibi aklımda, Yanlış hatırlamıyorsam Mehmet Ali aynı zamanda okulun folklör ekibindeydi.
Baktım, daha bu genç yaşında sakal ve bıyıklarına karlar yağmış. Hem de hatırı sayılır şekilde... Kolay değil elbet, sorumluluk ağır, çalışma şartları da...
İHA-SİHA'lar için yıllarca geceli gündüzlü gayretleri bir yana, Koronavirus hastaları rahat nefes alsın adına, çok dar bir zamanda ürettikleri yerli solunum cihazları için, iki ay çocuğunun yüzünü görmediğini biliyorum.
Şaban Abimiz, zayıf bedeni, masmavi gözleri ve her daim gülen yüzü ile sevdiğimiz bir büyüğümüzdü. Ömrünü Millî Görüş davasına adamıştı. Tıpkı hayat arkadaşı Fatma Abla gibi. İkisi de dur durak bilmezlerdi. Hakikat adına, Hakk'ı yeryüzünde hâkim kılmak adına, davalarının peşinde, garibanların hizmetinde koşturup dururlardı.
Çocukları, uzun seneler dersanemizde hazırlanmıştı üniversite sınavlarına. Oradan tanışırdık ikisiyle de.
Fatma Abla, son derece güzel ve etkili konuşurdu. Etkili olması samimiyetinden geliyordu. Niyet halis olunca sözler de etkili oluyordu haliyle. Sürekli garibanların yardımına koşan bir ablamızdı.
Her sene bir hanımefendinin elinden tutar, dersaneye getirirdi. Başlardı güzel ve akıcı üslubuyla heyecanlı heyecanlı konuşmaya: "Metin Hocam biz senin ne kadar iyi kalpli,yardımsever bir insan olduğunu biliyoruz. Ne zaman yanına gelmişsek ALLAH senden razı olsun, bizi geri çevirmedin. Bu komşum, gariban. Zaten başka türlüsünü getirmem yanına, hakkını helal et, derdi gülerek ve devam ederdi. Çocuğunu dersaneye yazdıracağız; ama durumu iyi değil. Onu birlikte okutup hayır duasını alacağız. Hayat sadece bu Dünya'dan ibaret değil, işin öbür tarafı da var. Sen bu çocuğumuzu en düşük fiyata kaydedeceksin,(Cüzdanından biraz para çıkarır, masama koyar) bizim bu kadar paramız var, gerisini ben esnaftan filan toplayacağım." derdi. Ben de onu büyülenmiş gibi dinler, başkalarına bülbül gibi şakıyan dilim kilitlenir, her zamanki gibi "Olur abla" demekten başka çarem kalmazdı.
Geçmiş zaman... Rahmetli Şaban abiyle Mako İşhanı'nda, bir ikindi namazı çıkışında görüşmüştük son kez. İzzet Abi'den, babasının çok ağır hasta olduğunu ve ihtiyaçlarını onun gördüğünü duymuştum bir ara. İzzet Abi görüşememekten şikayetle babasının durumunu sorunca, o da "Bildiğin gibi, yatağa bağımlı iki senedir, bakıma muhtaç. Bu yüzden evden pek çıkamıyorum." dedi. Ben de söze girip "Şaban Abi, Allah razı olsun senden, ne evlatlara şahit oluyoruz; ama yatan hastaya bakmak çok zor olmalı değil mi?" dedim. Aklımca onu takdir etmekti niyetim. Bana dönerek biraz heyecanlı bir ses tonuyla:
"Hiç olur mu Metin Hocam, bilakis Cennet'i hak edebilmek adına bizim için nimettir büyüklerimiz. Allah onları başımızdan eksik etmesin" demişti de mahçup olmuştum.
İşte böyle bir anne-babanın oğlu Mehmet Ali.
RABBİM, Mehmet Ali gibi inançlı, terbiyeli, gayretli, vatanını, milletini seven, bu toprakların çocuklarının sayılarını arttırsın.
Bu vesileyle Rabbim Şaban Abimize rahmet eylesin, inanıyorum ki mekânı Cennet'tir. Fatma Ablamıza da sağlıklı, huzurlu, hayırlı ömürler versin.
Allah razı olsun cennet mekan abimden ablamıza hayırlı uzun ömurler ihsan eylesin Yiğidimizede hayırlı uzun ömürler diliyoruz.Sagolasın Metin hocam degerlerimizin yetismesinde senin ve AKif kardesimin çok emeköeri var VAROLASINIZ.BERHÜDAR OLASINIZ VESSELAM.
Amin..Amin..Amin..Estağfurullah asıl emek öğrenci ile anne babaların,biz sadece yolu açtık o kadar.
Metin kardeşimiz, güzel bir konuyu işlemiş ve çok iyi yapmış. Bizlerin şu veya bu ayırımı yapmadan,tüm insanımıza eşit davranmamız,kişinin asaletini ortaya koyar. ametin kardeşimiz de onu yapmış Teşekkir ediyoruz. Devam et Metin kardeşim...
Eyvallah İzzet Abi,selam ve muhabbetlerimle
Hocam çok güzel yazmışsınız. Allah razı olsun, ailem adına çok büyük mutluluk hissettim.
Sağolasın. sevgili Züleyha..Sizler gibi güzel çocuklar yetiştiren rahmetli Şaban Abimiz ve Fatma Ablamız için değer. Az bile.M.Ali ile hakkaten gurur duyduk.Allah yolunu açık etsin..
Güzel sözleriniz için cok teşekkür ediyorum..Sag olasınız..
Amin inşallah
Yazı güzel, yazan güzel ve yazılanlar da güzel. Allah hepsinden razı olsun.
Allah razı olsun . Diline sağlık. Rabbim ulkeye İslama mazluma zerre faydası dokunandan bin razi olsun.
Hay Allah razı olsun. Yine üstadlığını konuşturmuşsun. Yakın tarih şuur eğitimi gibi yazılarınız maşallah.
Hocam kalemine sağlık