Afrin'de şehit olan Jandarma Astsubay Çavuş Abdullah Taha Koç yiğidimizin babası Ahmet Koç'u, gece saatlerinde eve gelen askeri yetkililere kapıyı açmasının ardından eşi Fatma Zehra Koç'a "Gözün aydın hanım şehit anası oldun" diye seslenmesinden tanımıştık. Süküneti ve asil davranışından dolayı gönlümüzde taht kurmuştu. Sosyal medyadan bu kardeşimizin FETÖ meselesinden dolayı Konya Belediyesinden ihraç edildiğini öğrendiğimizde hem üzüldük hem de yüreğimiz cız etti..
Milletimiz farkında ki FETÖ meselesinde suçun büyüğü piramidin zirvesindeki
İHANET katmanında. Amerika, İsrail ile hazırladıkları ve 40 yıldır uygulamaya koydukları kirli planlarına tertemiz insanımızı DİN adı altında istismar eden de o ahlaksızlardı. Ahlaksız hainlerin çoğu, DARBEDEN haberdâr olduklari için bu mâsumlardan topladığı paralarla yurt dışına kaçtılar. Fetö lideriyle bir elleri balda bir elleri yağda keyif sürüyorlar. Zahmeti çekenler ise sadece din adına hizmet ettiğini düşünen İBADET kesimi. Kimi işini kaybetti, kimi cezaevinde. Bazılarının ailesiyle arası bozuldu. Çoğu da toplum tarafından dışlandı. Ne yapacaklarını bilmeden, belirsizliğin, çaresizliğin verdiği şaşkınlıkla ayakta kalmaya çalışıyor. Akrabalarımızdan,arkadaşlarımızdan,komşularımızdan çok sayıda insan var çevremizde.
Belki hallerine üzülüyoruz için için. Keşke olmasaydı diyoruz. AMA hain KALKIŞMA olanca sıcaklığı ve vahşiliğiyle orta yerde duruyorken hem toplum olarak ,hem de devlet farklı davranmamız da mümkün değildi. Ben gönülden inanıyorum ki eğer alçak 15 Temmuz kalkışmasında 250 şehit vermeseydik, binlerce gazimiz olmasaydı, devlet bu işin üzerine bu kadar sert gitmezdi..
Fakat cumhurbaşkanımız,başbakanımız, genelkurmay başkanımız dahil tüm kuvvet komutanlarımızın en yakınındakiler bile FETÖCÜ çıkınca devletimiz yoğurdu üfleyerek yiyor haklı olarak. En küçük şüpheyi, şüpheliyi didik didik ediyor. Belki çok küçük sayılarda mağdur olanlar da vardır aralarında; ama devletimiz onları da en kısa zamanda temize çıkaracaktır.
Suçlular cezalandırıp hak ettiklerini bulunca ve ortalık sakinleşince devlet illaki ''sosyal barış''adına ibadet katmanındaki vatandaşlarımızla ilgili tasarrufta bulunacaktır..Çözüm sürecinde Pkk ile bile silah bırakmak ve kirli işlere bulaşmamak kaydıyla af konusunu gündeme getiren devletimiz bunu da dikkate alacaktır.
AMA çalınan sorular,şantajlar,kumpaslar, darbe söz konusu olduğunda"darbeyi kim yaptıysa Allah belasını versin"gibi kaypak cümlelerle kaçak güreşenler ve hâlâ daha pensilvanyanın büyüsününden kurtulamayanlar da kusura bakmasınlar.
........
Avrupa'nın "sosyal refah örneği" denen ülkelerinden; İsveç'ten, Danimarka'dan, İtalya'dan art arda mültecilerin, sığınmacıların ve evsizlerin donarak öldüğü haberleri geliyor. Sokaklarda yaşayan insanlar, uzatılan mikrofonlara " Uyumaya korkuyoruz" diyor.
HER daim iddia ediyorum; siz bakmayın Batı'nın şaşalı insan, hayvan, doğa aşkı temalı nutuklarına. Refah içinde yüzen medeniyetleri," sömürgeciliğin kanla yoğrulmuş" izlerini kapatmaya yetmiyor.
Afrika, Asya ve Ortadoğu ülkelerinden gelen göçmen dalgası, onların gösterişli medeniyet söylemlerini yerle bir etmeye yetti de arttı bile. Sahile vuran cansız çocuk bedenleriyle, bir kadın muhabirin çelmesiyle kucağındaki çocuğuyla yere kapaklanıveren babalarla, sokaklarında soğuktan kaskatı kesilen gövdeleriyle KRAL ÇIPLAK deyiverdi çaresiz göçmenler.
BATI İÇİN,KENDİ İNSANINDAN BAŞKA KIMSENİN, ZERRE KADAR DEĞERİ YOKTUR.
........
Geçtiğimiz günlerde Hollanda Parlamentosunda bir komedi yaşanmıştı.
Tarihi; Çinli, kızılderili katliamı, köle tüccarlığıyla dolu, kısa zaman önce, sıcaklığı ve sızısı geçmemiş olan Serebneritza'da binlerce Boşnak müslümanın katledilmesinden birinci derecede sorumlu olan HOLLANDA,utanmadan bizi soykırımla suçlamıştı.
İşin ilginç tarafı EVET diyenlerin içinde 5 TÜRK milletvekili de varmış. Biz bu tiyatroyu Almanya'da da görmüştük; 11 Türk kökenli milletvekili, milletini, ERMENİ SOYKIRIMI yapmakla suçlayanlarla birlikte olmuş ve tasarıya EVET oyu vermişti..
BU İKİ ÖRNEK BİZE GÖSTERDİ Kİ TÜRK OLABİLMEK İÇİN SADECE "TÜRK OLMAK" YETMİYORMUŞ. BU TOPRAKLARIN EKMEĞİNİ YEMEK, SUYUNU İÇMEK, HAVASINI TENEFFÜS ETMEK GEREKİYORMUŞ.
YANİ YERLİ VE MİLLÎ OLMAK GEREKİYORMUŞ.
Türk anne ve babadan gelmekle veya bu topraklarda yaşamakla maalesef Türk olunmuyor hocam. "Türk olabilmek" için zalimle/kafirle çatışmayı göze alabilmek, müslümanca düşünüp yaşayabilmek lazım.
Tebrik ediyorum hocam. Kısa kısa da olsa önemli konuları dikkatlerimize sunmuşsunuz . Devamını bekliyoruz. Saygılarımla